17 Kasım 2017
Sayı: KB 2017/44

İşçi sınıfı baskıya, sömürüye ve kölelik dayatmalarına karşı çıkış yolu arıyor
Maden işçisi bu oyunları çok gördü!
Kuralsız çalışma kalıcılaşıyor!
MİB MYK Kasım 2017 Toplantısı
Ferro Döküm’de hakkını arayan işçiler işten atıldı
İstanbul’da kamu emekçilerinin direnişi sürüyor
“Savaşa, ranta, talana değil, sağlığa bütçe!”
Doymak bilmeyen sermayenin “yaratıcı” çözümü: Kıyı ötesi bankacılık!
Sermaye devletinin eskimeyen yalanı: “Milli otomobil”

“Türkiye internet özgürlüğünde hızla geriledi!”

TKİP 30. Yıl Konferansı gerçekleşti!
İstanbul’da “Gelecek mutlak sosyalizm!” etkinliği çağrıları
Eğitimde gericilik artarak devam ediyor
Gerici ve piyasacı eğitime “yeni” model!
Özgürlük devrimde, gelecek sosyalizmde!
İşte, evde, sokakta kadına yönelik şiddete karşı mücadeleye!
Asya-Pasifik’te “gerilim/işbirliği” ikilemi
El Suud krallığı savaş kışkırtıcılığından medet umuyor
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Savaşa, ranta, talana değil, sağlığa bütçe!”

 

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) İstanbul şubeleri, 14 Kasım’da yaptıkları basın toplantısıyla 2018 sağlık bütçesine tepki göstererek taleplerini açıkladı.

SES Şişli Şube’de gerçekleştirilen basın toplantısında açıklamayı SES Şişli Şube Kadın Sekreteri İpek Deniz okudu.

“Geçmiş yılların bütçelerinde olduğu gibi bu yılın bütçesinde de ne yazık ki, halkın sağlık, sosyal güvenlik ve sosyal hizmetler ihtiyacına cevap veremeyeceği görülmektedir” ifadeleriyle başlayan açıklamada, 15 yıllık AKP döneminde emekçilerden toplanan vergilerin giderek artan oranda kamu hizmetleri dışındaki alanlara aktarılması teşhir edildi.

AKP’nin yine sınıfsal tercihini ortaya koyarak 2018 yılı bütçesinde gelir eşitsizliğini körüklediği ve bütçede en ağır yükün dolaylı vergilerle emekçilere kesildiği söylendi.

“10 isim adı altında ‘katkı payı’ alınıyor”

2012 yılından itibaren zorunlu GSS uygulaması ile sağlıktaki adaletsizliğin arttığına vurgu yapılan açıklamada birçok sorunun yanı sıra çalışanlar ile emeklilerden 10 farklı isimle katılım payları ise şu şekilde sıralandı:

* İlaç bedeli emekliden yüzde 10, çalışandan yüzde 20

* Muayene için 6-15 Türk lirası

* Reçete için 3 Türk Lirası

* Eşdeğer ilacın en ucuzunun yüzde 10’u

* İlaç kutusu başına ek 1 Türk lirası

* Tetkik parası

* Öncelikli tetkik parası

* Özel hastane işlemlerinde liste fiyatından % 200’e ulaşan oranlarda ödeme

* İstisnai hizmetle hastaneye göre değişin otelcilik ücretleri ödemesi

* Telefonla randevu için 4.5 Türk lirası harcama

Özel hastane sayısı 15 yılda iki katına çıktı

Ayrıca 2009’da 245,9 milyon olan hasta başvuru sayısının 2016 yılında 490 milyona ulaştığı belirtilerek 3 dakikada 1 hasta muayene/tedavi sürecine geçildiği ifade edildi.

“Sağlıkta dönüşüm” söylemleri ile sağlığın piyasalaştırılmasının giderek daha da arttırıldığı ve Şehir Hastaneleri ile de özel sektöre kaynak aktarıldığı belirtildi.

Türkiye’de 711 kamu, 560 özel ve 70 üniversite hastanesi olduğu belirtilen açıklamada 2002’de 271 olan özel hastane sayısının 2017’de 560’a çıktığı belirtildi.

Toplam hastaneler içindeki özel sektör payının 2002’de %7,5 iken 2017’de %41,7’ye çıktığı belirtildi.

2018 yılında, Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşları için toplam 37 milyar 571 milyon 386 bin TL’lik bir bütçe ayrıldığı; ancak bunun toplam bütçenin ancak %5’ine denk gelmesi teşhir edildi. Savaş için ayrılan bütçenin sağlık bütçesinden 44,6 milyar TL fazla olmasına dikkat çekildi.

Taleplerin sıralandığı basın açıklaması; herkese, nitelikli, ulaşılabilir, eşit, parasız ve anadilinde sağlık hizmeti için mücadele edileceği vurgusuyla sona erdi.

 

 

 

 

Nuriye Gülmen: Bedenlerimiz inceldikçe, bilincimiz keskinleşti!

 

KHK ile ihraç edilmesinin ardından başladığı direnişi sürdüren kamu emekçisi Nuriye Gülmen, Semih Özakça’yla birlikte başlattıkları açlık grevi devam ediyor. Tutukluluğu kapsamında Numune Hastanesi’nde zorla tutulan Gülmen, Yüksel direnişinin 1. yılını doldurması vesilesiyle mektup gönderdi.

Yüksel Caddesi’nde süren direnişi selamlayan Gülmen, “Açlığımız büyüdükçe ‘biz’ büyüdük. Bedenlerimiz inceldikçe, bilincimiz ve zihnimiz keskinleşti. ‘Hayatın içindeki müziği ve şiiri bulma yetisini’ asla kaybetmedik!” dedi.

Gülmen’in mektubunda şu ifadeler yer aldı:

OHAL karanlığında bir mum olma iddiasıyla başladı direnişimiz. Tam bir yıl önce, 2016 9 Kasım’ında anıtın önüne çıktığımda direnişin bir yıllık serüvenini görmem elbette olanaksızdı.

Bir yılda çok şey yaşandı. Direniş, yeni direnişler ve direnişçiler yarattı. ‘Artık bu ülkede bir şey yapılamaz’ deyip yatağına gömülenleri yatağından çıkardı. Hayatta tutunacak dalı olmayanlara dal, faşizme karşı güçlü bir barikat oldu. Yaktığımız meşale elden ele, dilden dile dolaştı. Açlığımız büyüdükçe ‘biz’ büyüdük. Bedenlerimiz inceldikçe, bilincimiz ve zihnimiz keskinleşti. ‘Hayatın içindeki müziği ve şiiri bulma yetisini’ asla kaybetmedik!

Çok zaferler kazandık ve kazanacaklarımız var.

Yüksel direnişçileri Semih, Veli, Acun, Mehmet ve Nazife’ye selam! Yüksel direnişini kendi direnişi sayan ve onda umudu gören halkımıza bin selam!

Yaşasın direnişimiz, yaşasın açlık grevimiz!

Emekçiyiz haklıyız kazanacağız!”

 

 

 

 

Gülmen’in şuuru kapanırsa zorla müdahale edecekler

 

Sermaye devletinin, haksız yere işini elinden aldığı Nuriye Gülmen’e zorla müdahale çabası, Sağlık Bakanı Ahmet Demircan’ın açıklamalarıyla bir kez daha gözler önüne serildi.

Mecliste sağlık bütçesiyle ilgili görüşmelerini sürdüren Plan ve Bütçe Komisyonu’nda konuşan Demircan, açlık grevi 252. günündeki Gülmen’e zorla müdahale için şuurunun kapanmasını beklediklerini ifade etti.

Demircan, “5 uzman doktordan oluşan heyet”in her gün Gülmen’le görüştüğünü söyleyerek tetikte beklediklerini dile getirdi. Gülmen’in hiçbir müdahaleyi kabul etmediğini söyleyen Demircan, zorla müdahale çabalarını şu ifadelerle gözler önüne serdi:

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararına göre, şuuru açık olduğu sürece ne tetkik yapabilmek için kan alabiliyoruz ne de bir tedavi için girişimde bulunabiliyoruz. Şuuru açık hastanın, kendisiyle her gün görüşüyoruz, izin verirse, sağlığının son durumunu gözleme dışında, bir hekim grubu ancak müsaadeyle buna bakabiliyor. Yoksa gelip ne kilosunu tartabilirsiniz… Bizim yapacak bir şeyimiz yok. Ancak şuur kapanması olursa bize yasalar izin veriyor ve müdahale hakkını kullanıyoruz.”





Selçuk Kozağaçlı tutuklandı

KHK saldırısı ile kapatılan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı, 4 günlük gözaltının ardından 11 Kasım akşamı tutuklandı.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde gözaltında tutulan Kozağaçlı, savcılık ifadesinin ardından “örgüt üyeliği” gerekçesiyle tutuklanması istemiyle mahkemeye sevk edildi.

Duruşmanın görüldüğü Nöbetçi 10. Sulh Ceza Hakimliği’nin önü bariyerler ve özel güvenliklerle kapatılırken avukatlar duruma tepki gösterdi. “Savunma hakkı engellenemez!”, “ÇHD susmadı susmayacak!” sloganlarını haykıran avukatlar bariyerleri aşarak duruşma salonunun önüne geçti.

Kozağaçlı çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklandı.


 
§