17 Kasım 2017
Sayı: KB 2017/44

İşçi sınıfı baskıya, sömürüye ve kölelik dayatmalarına karşı çıkış yolu arıyor
Maden işçisi bu oyunları çok gördü!
Kuralsız çalışma kalıcılaşıyor!
MİB MYK Kasım 2017 Toplantısı
Ferro Döküm’de hakkını arayan işçiler işten atıldı
İstanbul’da kamu emekçilerinin direnişi sürüyor
“Savaşa, ranta, talana değil, sağlığa bütçe!”
Doymak bilmeyen sermayenin “yaratıcı” çözümü: Kıyı ötesi bankacılık!
Sermaye devletinin eskimeyen yalanı: “Milli otomobil”

“Türkiye internet özgürlüğünde hızla geriledi!”

TKİP 30. Yıl Konferansı gerçekleşti!
İstanbul’da “Gelecek mutlak sosyalizm!” etkinliği çağrıları
Eğitimde gericilik artarak devam ediyor
Gerici ve piyasacı eğitime “yeni” model!
Özgürlük devrimde, gelecek sosyalizmde!
İşte, evde, sokakta kadına yönelik şiddete karşı mücadeleye!
Asya-Pasifik’te “gerilim/işbirliği” ikilemi
El Suud krallığı savaş kışkırtıcılığından medet umuyor
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Gerici ve piyasacı eğitime “yeni” model!

 

Bilindiği üzere hükümet eğitim-öğretim yılının başında, liselere giriş sınavı olan TEOG’u kaldırdı. TEOG’un yerine getirilen sistem ise geçtiğimiz günlerde açıklandı. Buna göre; 1 milyon 200 bin 8. sınıf öğrencisi ‘Eğitim Bölgesi ve Sınavsız Mahalli Yerleştirme Sistemi’ ve Haziran ayında yapılacak bir merkezi sınavla liseye geçiş yapacaklar.

Yeni sistemde 1 milyon öğrenci, yani 8. sınıf öğrencilerinin yüzde doksanı ev adresine en yakın 5 okul üzerinden tercih yapabilecek ve birisine yerleştirilecek.

Bu okullar için eğitimden sorumlu bakan niteliksiz tanımlaması yapmıştı. Bu itiraf hükümetin eğitime bakış açısını ve niyetini çok iyi özetliyor. Çünkü hükümet devlet okullarının imam hatipler dışında gerçekten yetersiz hale gelmesini istiyor. Bunun için devlet bütçesinden eğitime yeterince pay ayrılmıyor, eğitime ayrılan kaynaklar ise büyük oranda imam hatiplerin açılmasına ve bu okulların ihtiyaçlarına harcanıyor. Diğer liselerin ihtiyaçları ise kaderine terk ediliyor, çoğuna öğretmen bile atanmıyor. Mevcut okul binalarının birçoğu yeterli fiziksel donanımdan yoksun. Genel liseler temel ihtiyaçları karşılamak için velilerden para toplama yoluna gidiyor.

Bunun yanı sıra hükümet TEOG’un yerine getirdiği bu yeni sistemle bir başka sorununu daha çözmeyi hedeflemektedir. Şöyle ki, hükümet açtığı imam hatip liselerinin tüm çabalara rağmen sadece yüzde 65’ni doldurabiliyordu. Bu yeni sistemde mahallesinde girebileceği okul bulamayan, not ortalaması düşük öğrenciler mecburen imam hatip lisesi tercihi yapacaktır. Yine girebilecek okul bulamayan çocukların aileleri borç-harç yaparak mecburen özel okul seçeneğine zorlanacaktır. Yani bu sistemde tüm yollar ya imam hatip lisesine ya da özel okula çıkmaktadır.

Yeni liseye geçiş sistemi açıklanırken ortaya atılan sınav kalktı söylemi de yalandır. Çünkü Haziran ayında bir merkezi sınav yapılacaktır. Yapılacak sınavla 120 bin öğrencinin bakanın nitelikli okul dediği fen liseleri, Anadolu liseleri, sosyal bilimler liseleri ve proje imam hatip okullarına yerleştirilmesi hedeflenmektedir. 8. sınıf öğrencilerinin çoğunluğu şanslarını zorlamak için bu merkezi sınava gireceklerdir. Yani sınav öncesindeki sancılı, pahalı ve kaygılı hazırlık süreci devam edecektir.

Bu sınav sonucuna göre yerleşecek öğrencilerin çoğunluğu da proje imam hatip liselerini tercih etmek durumunda kalacaklardır. Çünkü fen liseleri sayı olarak az. Anadolu liselerinin ise hazırlık sınıfı olması ve öğrenci alımı 5 sınıfla sınırlandırılmış olmasından kaynaklı çoğu öğrenci zorunlu olarak proje imam hatip liselerine yönelecektir.

Özetlersek, eski eğitim sisteminin yerine getirilen bu yeni sistem eski sistemi aratacak düzeydedir. AKP hükümeti kendi ideolojik hedefleri doğrultusunda eğitimi daha gerici ve piyasacı hale getirerek paran kadar eğitim hedefini gerçekleştiriyor. İşçi-emekçi çocuklarının ucuz iş gücü olmaları için ne gerekiyorsa onu yapmaya çalışıyor.

B. Yılmaz

 

 

 

 

İstanbul’daki yurtta öğrenciler zehirlendi

 

Sermaye devleti tarikat yurtlarını, özel yurtları teşvikler ve yardımlarla beslerken, KYK yurtlarında öğrenciler pek çok sorunla karşılaşmaya devam ediyor.

Son olarak da İstanbul’da 14 Kasım gece saatlerinde bir yurtta çok sayıda öğrenci gıda zehirlenmesi yaşadı.

Sancaktepe’de Mahmut Celalettin Ökten KYK Yurdu’nda, 30’a yakın öğrenci yemekten zehirlendi.

Zehirlenmenin ardından öğrenciler yurt yönetimine tepki gösterdi. “Yönetim istifa!” sloganlarıyla toplanan öğrenciler, yurttaki sağlıksız koşulları protesto etti.

Zehirlenen öğrenciler 6 ambulansla hastanelere kaldırıldı.

 

 

 

 

Geleceksizlik üreten düzene karşı mücadeleye!

 

Eğitim sisteminde sürekli gerçekleşen değişimler toplumun gündeminde önemli bir yer tutuyor. Son birkaç ayda yaşanan değişimlere baktığımızda bile bu durumun nedeni ortaya çıkıyor; İmam hatipler için 50 bin olan nüfus koşulu 5 bine düştü, her okula abdesthane ve kadın ile erkek için ayrı ayrı olmak üzere mescit bulundurma zorunluluğu getirildi, biyoloji ders saati azaltılarak evrim konusu derslerden çıkartıldı, Marks sosyoloji ders konuları arasından çıkartıldı, TEOG ve YGS-LYS sınavları kaldırıldı…

Plansız bir şekilde gerçekleşiyormuş gibi hayata geçirilen bütün bu değişimler birbirleriyle bağlantısı içinde belli bir amaca hizmet ediyor. Örneğin bir bölgede imam hatip açmak için geçerli olan nüfus koşulunun 50 binden 5 bine çekilmesine bakalım. Bunun anlamı her mahalleye imam hatip yapılacağı, hatta çoğu mahalleye birden fazla imam hatip yapılacağıdır. Bu sonucu TEOG’un kaldırılması ve sermaye düzeninin şefi Erdoğan’ın “En iyi okul evine en yakın okuldur” sözleriyle birlikte değerlendirdiğimizde görülen şudur; öğrenciler için imam hatip okulları bir tercih olmaktan çıkıp zorunluluk olacak. Bugün bile binlerce öğrenci zorunda kaldığı için imam hatiplere gidiyor. Yarın sermaye düzeni milyonlarca işçi emekçi aileyi ve çocuğunu şu tercihi yapmak zorunda bırakacak; imam hatipler mi? Meslek liseleri mi?

Sermaye düzeninin eğitim sisteminden beklentisi geleceğin nitelikli ucuz iş gücünü yetiştirmek, bunu yaparken de dinci-milliyetçi ideolojik hegemonyasını güçlendirmektir. Yapılan bütün değişimler bu amaca hizmet etmesi için hayata geçiriliyor. Sermaye düzeni bunu yapmaya çalışırken çoğunlukla eline yüzüne bulaştırıyor. Sermaye düzeninin eğitim sistemi üzerinden var olan niyetleri toplumun geniş kesimlerinin ciddi tepkilerini biriktiriyor. Bütün bu olumsuzlukların doğrudan muhatabı olan milyonlarca öğrenci geleceğe dair büyük bir umutsuzluk taşımaktadır. Sermaye düzeninden kaynaklanan geleceksizlik tehdidi bugün geniş kesimler tarafından yakıcı bir biçimde hissedilmektedir.

Bu düzen bizlere gericilik, krizler ve savaşlar dışında bir dünya vaat etmiyor. Ancak bizler alternatifsiz değiliz. Bizi bu dünyaya mahkûm etmeye çalışan düzene karşı “başka bir dünya mümkün!” diyerek, sınıfsız, sömürüsüz, savaşsız bir dünya kurmak için, yani sosyalizm için mücadele etmeliyiz. Bizim geleceğimiz köhnemiş kapitalist dünyada değil insanlığa gerçek bir gelecek vaat eden sosyalizmdedir.

(Liselilerin Sesi’nin Kasım 2017 tarihli sayısından alınmıştır...)

 
§