15 Aralık 2017
Sayı: KB 2017/48

ABD-İsrail-Suudi saldırganlığının Kudüs hamlesi
Stratejik ortakların açık-gizli suç dosyası!
Dinci faşizmin karanlığı ve çıkış arayışı
Taşeron işçisine kadro aldatmacası
Yapılması gereken açıktır: Grev!
“Mücadele etmeyen işçi köleliğe mahkumdur”
HT Solar’da hiçbir şey bitmiş değil!
İstanbul’da direniş sürüyor
Dünyayı sarsan altmış yıl!
Emperyalist savaşa karşı mücadeleye!
Gerici kuşatmayı kırmak için tek yol mücadele!
Kurultay Hazırlık Komitesi toplandı
Bugünün mücadelesini yarına bırakma!
Gençlik Erdal Eren’i andı
Suriye’de “siyasi çözüm” ve Ortadoğu’da artan gerilim
Almanya’da siyasi kriz sürüyor
Silahların gölgesinde kâr hesapları
19 Aralık Katliamı’nın 17. yılı
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Taşeron işçisine kadro aldatmacası

 

Taşeron işçileri ile ilgili yeni bir yasa tasarısı gündemde. Ancak hükümet yetkililerinin genel hatlarıyla yaptıkları açıklamalar dışında, ayrıntılara dair henüz netleşmiş bir bilgi yok. Yeni düzenlemenin Bakanlar Kurulu’nun ardından meclise sunulması bekleniyor. Buna rağmen AKP’nin taşeron sorununu çözdüğüne dair şaşalı açıklamalar yapılıyor, yazılar yazılıyor. Oysa ki özellikle seçim dönemleri öncesinde propaganda konusu olan “taşerona kadro” vaadi, bir kez daha içi boş ve aldatıcı bir yasal düzenlemeye konu ediliyor.

AKP’nin yeni düzenlemesinde sadece merkezi yönetimlerde çalışan yaklaşık 450 bin taşeron işçisi, yerel yönetimlerde çalışan yaklaşık 400 bin işçi, 4-C statüsünde çalışan 25 bin geçici personel ve 23 bin mevsimlik işçi yer almaktadır. Ancak bu yasal düzenlemede kadrolu işçi olma, yani kamu işçisi olma hakkı sadece merkezi yönetimlerde çalışan yaklaşık 450 bin taşeron işçiyi kapsamaktadır.

Merkezi yönetimlerde çalıştırılan işçilerin 657 sayılı Devlet Memurları Yasası’nın 4-D maddesi kapsamında kadroya geçebilmesi için hem güvenlik soruşturması hem de sınav şartı getirilmektedir. Taşeron işçileri, son aldıkları ücret ve mali haklarla kadroya geçirilecek, ancak mevcut kadrolu işçilerle arasındaki ücret farkı devam edecektir.

*

Yerel yönetimlerde, yani belediyeler ve il özel idarelerinde çalışan taşeron işçileri ise kadrolu işçi olamayacaktır. Belediyelerde çalışan taşeron işçileri, belediyeler tarafından kurulan şirketlere, yani belediye iktisadi teşekküllerine (BİT), il özel idarelerinde çalışan taşeron işçileri ise il özel idarelerinin iktisadi teşekküllerine geçirilerek istihdam edilecek. Yani işçiler için değişen sadece patronun taşeron şirket değil, iktisadi teşekkül olması olacaktır. BİT’ler Türk Ticaret Yasası’na tabi “Özel hukuk tüzel kişileri” kuruluşlardır. Belediyelerdeki üç istihdam türünden biridir. (Belediyenin kadrolu işçileri, BİT’lerde çalışan işçiler ve taşeron firmalarda çalışan işçiler vardı.) Şimdi yeni düzenlemede taşeron firmalardaki işçiler BİT’lere alınacaktır. Sonuçta belediyenin asıl patron, belediye şirketinin ise alt şirket (taşeron) olduğu koşullarda işçiler için değişen bir şey olmayacaktır. Oysa ki belediyelerde çalışan işçilerin talebi belediyenin kendi kadrolu (657 sayılı Devlet Memurları Yasası’nın 4-D maddesi kapsamında) işçisi olmaktır. Belediye şirketlerinde işçi alıp çıkarmaların daha kolay olacağı, “güvencelerinin” belediye yönetiminin insafına kalacağı ve bunun da özellikle AKP için seçim şantajına dönüşeceği ise malumdur.

Öte yandan ücret ve mali haklar bakımından kadrolu belediye işçileri ile aralarında ciddi farklar olacaktır. İşçiler mevcut ücret ve mali haklarıyla şirketlere geçirileceği için ücretlerinde geçişten kaynaklanan bir artış olmayacaktır. Hâlihazırda kadrolu belediye işçilerinin sendikaları ve toplu iş sözleşmeleri olduğu için görece yüksek olan ücretleri ile belediye şirketlerinde çalışan işçilerin ücretleri arasında fark büyük olacaktır. İşçiler arasında, aynı işi yapmaları ve aynı kıdeme sahip olmalarına rağmen eşit ücret alamayacakları için sorunlar yaşanacaktır. Öte yandan belediyelerin kadrolu işçilerine yılda 52 günlük ücret tutarında ilave ikramiye ödenirken, belediye şirketinde çalışan işçilere ödenmiyor. Buradan gelen farklar da devam edecektir.

*

Yeni düzenlemede yer alan 4-C’liler ile ilgi değişim ise, geçici personellikten, sözleşmeli personelliğe geçiştir. Yani 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4. Maddesinin c fıkrasında “geçici personel” diye tanımlanan – ne işçi ne de memur sayılan- statüde çalışan işçiler 4-b’de tanımlanan “sözleşmeli personel” statüsüne alınacaklar. Ancak bu statüler 657’ye tabi devlet memurlarının hak ve ücretlerinden farklı ve düşük statüde oldukları için bir güvence ve kadro anlamına gelmemektedir.

*

Mevsimlik işçiler için ise düzenlemede “geçici iş pozisyonları” tarifi değiştirilmemekte ve yine sürekli işçi kadrosu sağlanmamaktadır. Yapılacak düzenleme, bir yılda çalışma süresi 5 ay 29 günü geçemeyen mevsimlik işçilerin, azami çalışma sürelerini 9 ay 29 güne çıkarmayı hedeflemektedir. Ancak bu bir garanti olmayacak, mevsimlik işçiler daha kısa sürelerle de çalıştırılabilecektir.

*

Propagandalarını yaparken tüm taşeron işçilerine kadro veriliyormuş algısı yaratan AKP’nin getireceği düzenleme pek çok işçide hayal kırıklığı yaratmıştır. “Taşerona kadro” vaadinin özel sektörde çalışan taşeron işçileri kapsamadığı gibi, özelleştirme kapsamındaki 69 kuruluşta çalışan yaklaşık 50 bin taşeron işçisinin akıbeti ise yine belirsiz bırakılmıştır. Aralarında TCDD, PTT, Çay-Kur, AOÇ, BOTAŞ, TOKİ, Et ve Süt Kurumu, Eti Maden, TEDAŞ, Milli Piyango, Sümer Holding, Merkez Bankası, Ziraat Bankası, Halkbank, Kalkınma Bankası, Eximbank, TMSF, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı, Anadolu Ajansı, TRT, Borsa İstanbul, Devlet Malzeme Ofisi, Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş., Türkiye Denizcilik İşletmeleri gibi kuruluşlarda çalışan 50 bin işçinin ya çalıştığı şirketin kamu-özel ortaklığı şeklinde olmasından dolayı ya da çalıştıkları kurumların bir süre sonra özelleştirilecek olması gerekçesiyle kadroya alınmalarının zor olduğu belirtilmektedir.

Kadro beklentisi boşa düşürülen bir diğer işçi bölüğü de kamuda farklı ihaleler ile çalıştırılan işçilerdir. Örneğin, “araçla personel çalıştırmaya dayalı hizmet alımı” kapsamında çalışan işçiler, şoförlü araç kiralama, yemek hazırlama gibi alanlarda çalışan taşeron işçileri bu anlamda yeni düzenlemede yer almıyorlar. Ayrıca Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bünyesinde bulunan Ankara, Trabzon, Aksaray, Urfa, Sivas, Bayburt, Muş ve Kütahya olmak üzere 8 ilde taşeron şirket üzerinden çalıştırılan 1135 dolayında ALO 170 çalışanının da kadro dışı kaldığı belirtilmektedir.

*

Görüldüğü gibi “kadro” vaadi ile oy depolamak isteyen AKP’nin kadro yalanı bu yeni düzenlemeyle ifşa olmuştur. İşçilerin en meşru hakkı olan insanca yaşamaya yetecek ücrette, güvenceli çalışma hakkı bir kez daha boşa düşürülmüştür. İşçiye-emekçiye en az bütçenin ayrıldığı sermaye düzeni gerçeğinde işçilerin haklarını elde etmesinin yegâne yolu, üretimden gelen güçlerinin farkına vararak, fiili meşru mücadeleyi yükseltmektir.


 
§