26 Ocak 2018
Sayı: KB 2018/04

İşçi sınıfı ve emekçiler yayılmacı savaşları reddetmeli, halkların kardeşliğini savunmalıdır!
Efrîn’i işgal harekatı ve milliyetçi-şoven histeri
OHAL’de sömürüye ve baskıya devam!
Tek tip saldırısına karşı topyekûn direnişe!
Metal işçileri grev aşamasında!
“Ya hep birlikte aydınlığa koşacağız ya da bu barbarlığa teslim olacağız!”
Ocak zamlarında kazanmak için…
Erdoğan, işçi düşmanlığına devam ediyor!
Mesleki Eğitim Kurultayı Sonuç Bildirgesi
Fabrika örgütlenmesi ve mesleki eğitim
Rusya’da devrim ve proleter devrimin sorunları - H. Fırat
Emperyalizm, Türk burjuvazisi ve Kürtler
Çocuk işçilik, kapitalizmin gerçek yüzü
OHAL döneminde olağanlaştırılmaya çalışılan çocuk istismarı
Mücadelenin özgürleştirdiği kadınlar!
İzlandalı kadın işçiler kazandı
“Ben dilenci değilim”
Endüstri 4.0 ve mesleki eğitim
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Efrîn’i işgal harekatı ve milliyetçi-şoven histeri

 

Efrîn ve civar köyleri günlerdir bombalanıyor. Bir yandan da işgalci Türk ordusu, kılık değiştirmiş IŞİD’lilerin de içinde yer aldığı ÖSO çeteleriyle birlikte kara harekatı yürütüyor.

Düzen cephesi yek vücut olmuş durumda. Başta Erdoğan olmak üzere başbakan, bakanlar, generaller, polis şefleri ile TÜSİAD ve MÜSİAD başta olmak üzere sermaye örgütleri, muhalefetteki tüm düzen partileri ve Diyanet İşleri Başkanlığı birbiri ardına Efrîn seferine destek açıklamaları yapıyorlar, işgalci Türk ordusunu var güçleri ile alkışlıyorlar.

Yandaş medya ise lağım çukuru misali kokular yayan, tümüyle yalana dayalı bir propaganda yürütüyor. Tek ses halinde Kürt halkına kan ve kin kusuyor. Satılık yazarlarının kaleminden kan damlıyor. İşgali kalıcılaştırma, girilen yerleri fethetme çağrıları yapılıyor. Sözcü ile Doğu Perinçek’in Aydınlık’ı da bunlardan aşağı kalmıyor. Milliyetçi-şovenler aynı yerde buluşuyorlar.

Kısacası savaş çığırtkanlığı zirvede. Milliyetçi-şoven histeri zincirlerinden boşaltılmış biçimde tırmandırılıyor. Din silahı da etkili bir biçimde kullanılıyor. Diyanet İşleri 90 bin camide Fetih suresi okuturken, bunları Mehter Marşı eşliğinde “fetihçilik” tamamlıyor.

Öte yandan, Efrîn seferine dair en küçük bir aykırı sese dahi tahammül edilmiyor. Tam bir savaş hali durumu var. Harekat aleyhinde her açıklama, sosyal medya üzerinde yapılan her paylaşım anında soruşturma, gözaltı ve tutuklama gerekçesi yapılıyor. Fakat yine de bunlar korkularını gideremiyor. Güçlü görünmeye, güç gösterisi yapmaya çalışırken, gerçekte acz içinde olduklarını gizleyemiyorlar. Muhalif basına dönük yasakları içeren, ne tür haberlerin yapılıp nelerin yapılamayacağını dayatan kararname bunun en çarpıcı örneği.

Meşru müdafa mı, işgal harekatı mı?

Efrîn’e dönük saldırı tam bir utanmazlıkla “Zeytin Dalı Harekatı” olarak isimlendirildi, bir “barış” harekatı olduğu açıklandı. Sürekli olarak, “sınır güvenliğini korumak ve mazlum bölge halkına sahip çıkmak için” başvurulan bir “meşru müdafa” harekatı olduğu tekrarlanıyor. Gerçekte ise, uzun süredir hazırlığı yapılan, tümüyle haksız, gerici, hiçbir meşruiyeti bulunmayan bir işgal girişimidir. Kürt halkı ve kazanımları başta gelmek üzere, tüm kardeş bölge halklarına dönük bir saldırıdır. Türk sermaye devleti işgal harekatı ile, bir kez daha, Kürt halkının en küçük bir kazanımına dahi tahammülsüzlüğünü ortaya koymuştur.

Türk sermaye devleti saldırı gerekçesi olarak “Suriye’nin toprak bütünlüğünü korumak” yalanını da ileri sürüyor. Oysa “Suriye’nin toprak bütünlüğü” onu zerrece ilgilendirmiyor. Efendisi ABD ve stratejik müttefiki İsrail’in Suriye’yi parçalama politikası onun da politikasıdır. Sermaye devletinin yegane amacı, sınırının hemen dibinde yeni bir Kürt devletinin kurulmasını engellemektir. Cerablus seferi bunun için düzenlenmiş, Efrîn’i işgal harekatı bu amaçla başlatılmıştır.

Tüm bu aşağılık yalanlarla, yandaş medya aracılığıyla yürütülen kara propaganda kampanyalarıyla amaçlanan, Efrîn saldırısını haklı ve meşru bir saldırı olarak sunmak, milliyetçi-şoven histeriyi şaha kaldırmaktır. Bu amaçla sürekli yalan haberler servis ediliyor. Sermaye devletinin yağdırdığı bombalarla yaşamını yitiren Efrînli sivil insanlar savaşçı olarak sunuluyor. YPG’nin Kilis ve Reyhanlı’ya güdümlü füze fırlattığı iddia ediliyor.

Nedir ki bu dipsiz yalanlar uzun ömürlü olamıyor. Sözü edilen güdümlü füzelerin YPG mevzilerinden değil, Türkiye topraklarından fırlatıldığı tahmin ediliyor. Sermaye devleti öylesine derin bir açmaz içinde ki, Efrîn işgalini meşru göstermek için her yola ve yönteme başvurabilir, benzer girişimlerde bulunabilir.

ABD başta olmak üzere tüm emperyalistlerin, bölgenin istikrarı, toprak bütünlüğü, bölgeyi teröristlerden arındırmak, bölge halklarını baskı ve zulümden kurtarmak vb. yalanlarla ülkeleri işgal ettikleri bilinmektedir. Yakın tarihte gerçekleştirilen Afganistan, Irak, Libya ve Suriye örnekleri yeterince açıklayıcıdır. Türk sermaye devleti de aynı yalana başvurmaktadır. O da, mirasçısı olduğu Osmanlıdan kök alan sömürgeci emellerinin de rol oynadığı, tümüyle kirli hesaplarla bu seferi başlatmıştır. Öncelikli hedefi Kürt halkı ve kazanımlarıdır.

Kardeş halklar arasında düşmanlık tohumları ekiliyor

Türk sermaye devleti yıllardır Kürt halkına ve kazanımlarına dönük kanlı icraatlarıyla kardeş halklar arasına kin ve düşmanlık tohumları ekmektedir. Efrîn’i işgal girişimi buna yeni bir ivme kazandıracaktır. Milliyetçi önyargıları daha da güçlendirecek, şovenizm zehiriyle toplumu zehirleyecektir. Güçlendirilen önyargıları aşmanın, şovenizm zehrini akıtmanın güçlükleri tarihsel deneyimlerle bilinmektedir.

Tırmandırılan milliyetçi-şoven histeriye ve kirli hesaplar uğruna kardeş halklara tarifsiz acı ve yıkımlar yaşatacak olan işgal saldırısına karşı, Türkiye işçi sınıfı ve emekçi halkları ile bölgenin tüm kardeş halklarının devrimci kader birliği ve bunun ifadesi olan birleşik devrimci mücadelesi için, “İşçilerin birliği halkların kardeşliği!” şiarıyla seferberliği büyütmenin tam zamanıdır.

 
§