23 Şubat 2018
Sayı: KB 2018/08

AKP emperyalist efendilerle anlaşma telaşında
Almanya ile kirli pazarlıklar
AKP’nin gerici kürsüsü: Diyanet
“TTE saldırısına karşı birleşik mücadelenin örgütlenmesini önemsiyoruz”
AKP meslek örgütlerini teslim almak istiyor
Savaş medyasının Efrîn yalanları gerçeğin karşısında tuz buz olmaya mahkumdur
Sınıfı siyasallaştırmanın imkanları ve görevler
Şeker fabrikaları sermayeye peşkeş çekilecek
AKP ve patronlar, işsizlikte görüntüyü kurtarmak istiyor
Yazaki’de işçilerin birliği kazanacak!
Komünist Manifesto’nun 170. yılı
Efrîn denklemi üzerinden Suriye’de gelişmeler
Kapitalist emperyalizmin Ortadoğu’daki görünümü
Kürt halkı Rojava’da sokaklara döküldü: “Efrîn’de de kazanacağız!”
Ekim Devrimi’nin 100. Yılında Kollontay’ı okurken… / V
“8 Mart’ta mücadeleye!”
Devrimci Gençlik Birliği 3. Genel Kurulu toplanıyor
İstanbul Üniversitesi işgali 22. yılında!
“Tepeden tırnağa arı bir ozan”: Hasan Hüseyin Korkmazgil
“Bu savaş diktatörlerin iktidarda kalma savaşıdır!”
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü yaklaşıyor
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

AKP ve patronlar, işsizlikte görüntüyü kurtarmak istiyor

 

2017 Kasım ayı TÜİK rakamlarına göre ‘dar tanımlı’ işsizlik oranı yüzde 10,3 seviyesinde seyrederken, DİSK-AR’ın yaptığı araştırmalarla oluşturduğu ‘geniş tanımlı’ işsizlik oranı yüzde 17,6 dolaylarında gözüküyor.

AKP iktidarının bir yıl önce patronlara teşvik amacıyla hayata geçirdiği “istihdam seferberliği”nin, TÜİK rakamlarına sözde “istihdam oranında artış” ve “işsizlik oranında düşüş” şeklinde yansıdığı iddia edilse de ‘geniş tanımlı’ işsizlik oranı,  işsizlik sorununda AKP iktidarının amacının yalnızca görüntüyü kurtarmak olduğunu gözler önüne seriyor.

İşsizlik olduğundan çok daha düşük gösteriliyor

İşsizlikte görüntüyü kurtarma, birincisi dar tanımlı işsizlik oranıyla sağlanıyor. İş aramayan işsizler, mevsimlik ve yarı ya da eksik zamanlı çalışanlar işsiz kategorisinde sayılmıyor. İş gücüne katılmayanlar da TÜİK rakamlarına yansıtılmazken, rakamlarda iş gücüne katılım oranının yüzde 50 civarlarında olduğu düşünüldüğünde işsizlik oranının, TÜİK’in gösterdiğinden çok daha fazla olduğu ortada.

Yalancı istihdam”

İkincisi, son dönemde, sözde “istihdam seferberliği” ile istihdamın arttığı aldatmacasının, “işler iyi gidiyor, işsizlik düşüyor” yönünde rakamlara yansıması. Bu görüntünün arkasında yatan neden ise, sigortalı kursiyer ve stajyer sayılarında geçtiğimiz yıla kıyasla büyük artışlar. Ve bunun “istihdam artıyor” görüntüsüne yol açması. SGK verilerinde Kasım ayında geçtiğimiz yıla oranla sigortalı stajyer, çırak sayısının yüzde 261 arttığı görülüyor.

İktisatçı Mustafa Sönmez, “yalancı istihdam” dediği bu aldatmacayı, “İşsizleri kursta gösterip istihdam artmış gibi yazdırıyorlar” diye yorumlarken, İŞ-KUR verilerinde 500 bin kişiye kurs verildiğine ve buna stajyerler de eklendiğinde, istihdamdaki artış sayısına yaklaşıldığına dikkat çekiyor.

AKP çareyi patronlara teşvik ve İŞ-KUR kurslarında arıyor

AKP iktidarının görüntüyü kurtarmaya dönük uygulamalarının bir diğer boyutunu da patronlara sunulan teşvikler oluşturuyor. Bu açıdan en dikkat çeken, sözde işsizler için ayrılan “işsizlik fonu”nun, AKP’nin kendi ihtiyaçları ve patronların çıkarları doğrultusunda kullanılması. 2017 yılında 117 milyar lirayı bulan fonda, işsizlik ödeneği yüzde 4’ün dahi altında seyrediyor.

Bununla birlikte, Mustafa Sönmez, fonun “yalancı istihdam” amacıyla patronlara sunulduğunun altını çizerek gündemdeki torba yasada yer alan düzenlemeye değindi. “700 bin kişiye istihdam” iddiasıyla sunulan düzenlemeye göre, işsizlik fonundan patronlara 3,5 milyar lira verileceğini belirten Sönmez, işçi istihdamında ilk ay vergi, prim ve ücreti patronların ödeyeceğini, 2. aydan itibaren işsizlik fonu tarafından işçi masraflarının karşılanacağını dile getirdi. Sönmez “İşsizi almış gibi göster, parayı kırış. AKP de 700 bin kişiye iş yaratmış görünsün, Fon erisin” dedi.

Sönmez ayrıca, fonda eğitim programlarına ayrılan ödeneğin işsizlik ödeneğinden fazla olduğuna dikkat çekerek “yalancı istihdam” için de işsizlik fonunun kullandığını vurguladı.

 

 

 

 

Kamu emekçileri ihraçlara karşı direniyor

 

KHK’larla ihraç edilen kamu emekçilerinin İstanbul, Ankara ve Düzce’deki direnişleri sürüyor.

İstanbul’da direniş bir yılı geride bıraktı

KESK’li emekçiler 17 Şubat günü Bakırköy ve Kadıköy’de yaptıkları eylemlerde direnişlerin fotoğraflarından oluşan sergiler açtı ve etkinlikler gerçekleştirdi. Kadıköy’de birinci yıl vesilesiyle bir yürüyüş de gerçekleştirildi. 19 ve 21 Şubat’ta da oturma eylemleri sürdü.

Düzce’de direnen mimar Alev Şahin’e saldırı girişimi

Düzce’de KHK’yla atıldığı işine geri dönmek için direnişi sürdüren Mimar Alev Şahin, son günlerde milliyetçi-şovenist kesimlerin hedefi oldu. “İstiklal Marşı’nda ayağı kalkmadığı” bahanesiyle hedef gösterilen ve polis tarafından gözaltına alınan Şahin, 19 Şubat günü de saldırı girişimiyle karşılaştı.

Şahin’in direniş alanına gelen İlhan Koç adlı bir şahıs, Şahin’i protesto ettiğini belirterek açıklama yaparken, çevrede toplananlardan bazıları da Şahin’in üzerine yürüdü ve standını tekmeleyerek dağıtmaya çalıştı.

Ankara’da polis saldırılarına karşın direnişler sürüyor

9 Kasım 2016’da Nuriye Gülmen’in başlattığı Yüksel direnişi günde iki kez gerçekleşen polis saldırıları ve gözaltılara karşın sürüyor. Tutuklu kamu emekçisi Nazife Onay ile HHB’li avukatların da serbest bırakılması talep ediliyor.

Ulus’ta da Defterdarlık Muhasebe Müdürlüğü önünde 49 haftadır “İşimizi geri istiyoruz” şiarıyla direnen emekçiler 21 Şubat günü de polis saldırısıyla karşılaştı. Cemal Yıldırım, Zeynep Yerli ve desteğe gelen Mahmut Konuk, valiliğin eylem yasağı gerekçesiyle yine gözaltına alındı.

 

 

 

 

En uzun çalışma saatleri Türkiye’de

 

Dünya ölçeğinde işçi ve emekçilere esnek, güvencesiz, düşük ücrete ve uzun süreli çalışma dayatan emperyalist kapitalist dünya düzeni, buna karşın sefaletten başka bir şey vaat edemiyor.

İşçi sınıfının çok boyutlu saldırılarla karşı karşıya olduğu Türkiye, iş cinayetlerinde Avrupa birincisi ve dünya üçüncüsü iken, uzun çalışma süreleri açısından da Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’ne (OECD) üye ülkeler arasında birinci.

Statista ve Mckinsey Global Institüt verilerine göre, Türkiye’de haftalık 60 saatin üzerinde çalışmada işçiler yüzde 23,3 daha fazla çalışma oranı ile birinci sıraya oturdu. Türkiye’yi haftalık 60 saatin üzerinde çalışan Güney Koreli işçiler izledi. Yine 60 saatin üzerinde çalışarak yüzde 14,3’lük oranıyla Endonezyalı işçiler üçüncü sırada yer alırken, Hint işçiler yüzde 13,6 daha fazla çalışarak dördüncü sırada yer aldı.

Uzun çalışma saatlerine karşın üretimin emek yoğun olarak yapılması sonucu Türkiye verimliliğin en düşük olduğu ülkelerden biri oldu. ITS Medya ve Ajans Press’in gerçekleştirdiği medya incelemesine göre, Türkiye’de mesai saatleri de düzensiz.

Öte yandan uzun çalışma saatlerine karşın Türkiye OECD ülkeleri arasında çalışılan saat başına 28,1 milyar dolarla verimliliğin en düşük olduğu 7. ülke oldu.

Verimliliğin en yüksek olduğu ülke Norveç olurken, en düşük olduğu ülkeler Meksika, Şili ve Rusya olarak sıralandı.

 
§