23 Şubat 2018
Sayı: KB 2018/08

AKP emperyalist efendilerle anlaşma telaşında
Almanya ile kirli pazarlıklar
AKP’nin gerici kürsüsü: Diyanet
“TTE saldırısına karşı birleşik mücadelenin örgütlenmesini önemsiyoruz”
AKP meslek örgütlerini teslim almak istiyor
Savaş medyasının Efrîn yalanları gerçeğin karşısında tuz buz olmaya mahkumdur
Sınıfı siyasallaştırmanın imkanları ve görevler
Şeker fabrikaları sermayeye peşkeş çekilecek
AKP ve patronlar, işsizlikte görüntüyü kurtarmak istiyor
Yazaki’de işçilerin birliği kazanacak!
Komünist Manifesto’nun 170. yılı
Efrîn denklemi üzerinden Suriye’de gelişmeler
Kapitalist emperyalizmin Ortadoğu’daki görünümü
Kürt halkı Rojava’da sokaklara döküldü: “Efrîn’de de kazanacağız!”
Ekim Devrimi’nin 100. Yılında Kollontay’ı okurken… / V
“8 Mart’ta mücadeleye!”
Devrimci Gençlik Birliği 3. Genel Kurulu toplanıyor
İstanbul Üniversitesi işgali 22. yılında!
“Tepeden tırnağa arı bir ozan”: Hasan Hüseyin Korkmazgil
“Bu savaş diktatörlerin iktidarda kalma savaşıdır!”
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü yaklaşıyor
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

“Bu savaş diktatörlerin iktidarda kalma savaşıdır!”

 

Tuzla’dan işçilere savaş hakkındaki görüşlerini sorduk.

Korkularını gerçeğe çevirelim!”

Kürt halkının kazanımlarına göz dikenler yanı başında olabilecek mücadeleden korkuyorlar. Yakın gelecekte olacak seçimleri kaybetmeleri sonları olacağı düşüncesiyle savaş ve saldırganlığı arttırıyorlar. Milliyetçilikle, şovenizmle beslenmeye çalışıyorlar. OHAL’le grevleri yasaklarken bir yanıyla da sözde “terörü bitirme” bahanesiyle işçileri mücadeleden uzaklaştırıp, iktidarlarını sağlamlaştırmaya çalışıyorlar. Diğer yandan Kürt halkının verdiği mücadele ile kazandığı hakları içine sindiremeyen Türk burjuvazisi amansız ve pervasızca saldırarak Kürt halkının ulusal talebini yok sayıyor. Orada elde edilen kazanımların Türkiye Kürdistan’ında ses bulacağından dolayı hem içeride hem de dışarıda amansızca saldırıyorlar. Türk halkı ile Kürt halkı birbirleri ile düşman değildir. Bir arada eşit hak ve özgürlüklerin olduğu bir dünya için beraber mücadele edip gerici iktidarı ve sermayeyi alaşağı etmelidir.

Deri işçisi

 

Bu savaş diktatörlerin iktidarda kalma savaşıdır!”

Suriye’deki Efrîn savaşının nedeni AKP’nin kendi iktidarını kurtarma çabasıdır. Hem kendi saçılan pisliklerini örtmek istiyor hem de azalan oylarını tekrar arttırmak istiyor. AKP, bir yıldır devam eden OHAL ve Kürt halkına karşı yürütülen bu savaşla aslında 2019’a daha güçlü girmeye çalışıyor. Bunu daha önce denediler. 7 Haziran seçimlerinde HDP’nin aldığı oy oranı iktidarı tedirgin etti. Bunun ardından kışkırttıkları savaş ve saldırganlıkla oy oranlarını arttırdılar. Bugün de bu savaşla aynı şeyi amaçlıyorlar. İşçi ve emekçilerin beyinlerini yıkamak için sosyal medyayı ve TV kanallarını kullanıyorlar. Aslında Efrîn’e yönelik saldırılar savaş sürecinin sadece bir parçası. Bana göre şu an Türk devleti özellikle savaşı uzatıyor. Şoven ve milliyetçi histeriyle halkın ilgisini oraya yönlendiriyorlar. Halkın bilincini bulandırıyorlar. Kendi krizlerini ve emekçilerin yaşadığı sefalet koşullarını gizlemeye çalışıyorlar.

Buradan bütün Türkiyeli emekçilere sesleniyorum: Yürütülen bu kirli savaş bizim savaşımız değildir. Bu savaş zenginlerin savaşıdır. Bu savaş diktatörün iktidarda kalma savaşıdır. Din, vatan, milliyet edebiyatlarıyla prim yapıyorlar. Bizler bu savaşa çocuklarımızı göndermeyelim. Biz emekçiyiz. Bizim tek bir davamız var o da ekmek davamızdır!

Kalıp işçisi

 

 

 

 

Savaşı bitirmenin tek yolu mücadeledir, örgütlenmedir

 

Savaş, insana hiçbir şey kazandırmaz. Savaş, her zaman ölüm getirir. Ama kendi topraklarının ve kendi halkının özgürlüğü için bazen düşmanla da savaşmak zorundasın. Dünyayı yöneten burjuvalar, güçlü olanın zayıfı ezdiği gibi halkların toprak bütünlüğüne göz dikerler. Karanlık savaşları başlatırlar. Ezilen her zaman masum halk olur. Bir savaşta yaş sınırı asla olmaz. Çoluk-çocuk, yaşlı, kadın demeden can verirler kendi topraklarında. En önemlisi de direnen ve mücadele eden halklara karşı düşmanlaştırarak, birbirine kışkırtarak -Türkiye’de olduğu gibi- kendi çıkarları için insanların canını hiçe sayarlar.

Bugün, mücadele eden Efrin halkının kendi kendini yönetmesine engel olmak istiyorlar. Medya da her zaman olduğu gibi savaşın zafere giden yol olduğunu söylüyor. Sivil halka bombalar yağdırılıyorken, “teröristleri temizliyoruz” diye gösteriyorlar. Gerçeği yansıtmayan haberler yapıyorlar. Böylece yalan haberlerle savaşa destek arıyorlar, işçileri savaşın parçası yapmak istiyorlar. Fabrikalarda işçilerin birliklerini bozuyorlar, düşmanlaştırıyorlar. Kürt, Türk, Arap, Suriyeli, Alevi, Sünni vb. bölünmelere sebep oluyorlar. Bugün kapitalizm ve büyük sermayedarlar saraylarda sıcak koltuklarında otururken, yoksulların çocuklarını, savaşa gönderiyorlar. Oysa ki milletvekillerinin, bakanların çocukları askerlik için çürük raporu alıyor, parasıyla bedelli askerlik yapıyor, evinin yanında askerlik yapıyor.

Bizler en büyük düşmanımız olan patronlara karşı savaşmalıyız. Şunu bilmemiz gerekir, savaşı bitirmenin tek yolu mücadeledir, örgütlenmedir. Bizleri cepheye sürüp, ürettiğimiz zenginliklerin sefasını sürenlere karşı, artık yeter demeliyiz.

Cesareti olmayan bir bedende ruh ölü gibidir.

Küçükçekmece’den bir çorap işçisi

 

 

 

 

İşgal harekatına karşı devrimci faaliyet

 

Avcılar’da polisin saldırılarına karşın devrimci faaliyet sürüyor. 20 Şubat günü de sınıf devrimcileri metrobüs çıkışında Kızıl Bayrak gazetesini işçi ve emekçilere ulaştırarak devrimci basını sahiplenme çağrısını yükseltti.

Faaliyet boyunca, Efrîn’de yürütülen kirli savaşa ve hapishanelerde hayata geçirilmek istenen tek tip elbise saldırısına karşı işçi ve emekçiler mücadeleyi büyütmeye çağrıldı. Geçtiğimiz hafta sonu gerçekleştirilen 8 Mart çağrısı sırasında DGB’lilerin polis işkencesiyle gözaltına alındığı ve bir DGB’linin tutuklandığı da ajitasyonlarla çevredekilere anlatıldı, devrimci faaliyetin engellenemeyeceği vurgulandı.

Ayrıca basına yönelik artan baskı politikaları da teşhir edilerek “Burjuva medyanın yazamadığı gerçekleri yazan devrimci basın susturulmak isteniyor. Kızıl Bayrak gazetesinin internet sayfası onlarca defa kapatıldı, devrimci basınla dayanışmayı yükseltelim, Kızıl Bayrak okuyalım!” vurgusu yapıldı. Devrimci basını sahiplenme çağrısında bulunulan faaliyet boyunca Kızıl Bayrak birçok işçi ve emekçiye ulaştırıldı.

Sınıf devrimcileri AKP iktidarının gerici politikalarını, Efrîn’e yönelik işgal saldırılarını ve devrimci basına yönelik baskıları İzmir’de yazılama yaparak teşhir etti.  

İzmir’in emekçi mahallelerinde “Tek tipe hayır”, “Efrîn’de işgale son”, “Kızıl Bayrak oku okut” ve “Yaşasın işçilerin birliği halkların kardeşliği” şiarlı BDSP yazılamaları yapılarak, işçi ve emekçiklere AKP iktidarının saldırı ve baskı politikaları teşhir edildi.

Ankara’da sınıf devrimcileri sermaye devletinin kirli savaş politikalarını teşhir eden faaliyetlerine devam ederek emekçilere seslendi.

Sınıf devrimcileri, Ege, Şahintepe, Şirintepe ve Tuzluçayır mahallelerinde “Savaş, sömürü ve baskı politikalarını geri püskürtmek için mücadeleye!” şiarlı BDSP stickerlarını yaptı.

Ayrıca Tuzluçayır Mahallesi’nde “Efrîn’de işgale son!” şiarlı pankartlar asıldı.

Kızıl Bayrak / İstanbul - İzmir - Ankara


 
§