9 Mart 2018
Sayı: KB 2018/10

Emperyalistler ve işbirlikçileri yenilecek, direnen halklar kazanacak!
Ekonomide sahte rekorlar ve gerçekler
Sağlıkta neo-liberal programların çöküşü
“Tarım politikalarıyla şeker fabrikaları zarar ettirildi”
Efrîn’de “ateşkes” boyunca 33 sivil katledildi
İşçi ve emekçiye reva görülen yoksulluk
“İşimizi geri alacağız!”
Performans sistemine karşı Eğitim Sen’den kampanya
Devletten çocuk işçilikle mücadele yalanı!
‘Türkiye’de Kadınlar ve Kadın Emeği’ raporu
Burjuva toplumu ve burjuva kadın hareketi - H. Fırat
Sınıf devrimcilerinden 8 Mart etkinlikleri
Ekim Devrimi’nin 100. yılında Kollontay’ı okurken…/ 7
Siyasal süreç ve gençlik mücadelesi
Büyüyen küresel ‘‘ticaret savaşları”
Avrupa’da ırkçı-faşist tırmanış!
Körfez şeyhleri “Hizbullah’ın şifreleri”ni çözebilir mi?
Nükleer rekabet ve savaş tehdidi
Gazi Direnişi 23. yılında
Kiralık senaryolu “Freiheit” filmi üzerine
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

“Tarım politikalarıyla şeker fabrikaları zarar ettirildi”

 

Sermaye devletinin şeker fabrikalarını Amerikan tekeli Cargill’e peşkeş çekmesi gündemde iken, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Atalık, şeker fabrikalarının devletin uyguladığı politikalarla zarar ettirildiğine dikkat çekti.

2016 yılı faaliyet raporuna göre zarar ettiği iddia edilen 25 şeker fabrikasından Ağrı, Alpullu, Çarşamba ve Susurluk’un çalıştırılmadığını, bu nedenle 90,5 milyon lira zarar görüldüğünü belirten Atalık, çalışan fabrikalara bakıldığında ise Türkşeker’e ait şeker fabrikalarının 2016 yılında 58,6 milyon lira kâr ettiğini ifade etti.

“Çiftçi desteklenmiyor, pancar üretimi bitiyor”

Fabrikaların çalıştırılmama nedeni olarak öne sürülen yeterli miktarda şeker pancarı üretilmemesi gerekçesine de değinen Atalık, şeker pancarının havza bazlı desteklenecek ürünler içerisine alınmadığına ve 2001 yılında çıkarılan şeker kanunuyla getirilen üretim kotası nedeniyle üretimin gerilediğine dikkat çekti. Atalık, tarım kanununa göre çiftçilere verilen desteğin milli gelirin yüzde 1’inden az olmaması gerektiğine karşın 2018’de verilecek desteğin milli gelirin yüzde 0,4’ü olan 14,5 milyar olduğunu da ekledi.

“Şeker üreticileri AKP’den bu yana yüzde 70-100 azaldı”

Atalık; Ağrı, Alpullu, Çarşamba ve Susurluk şeker fabrikalarına üretim yapan köy ve çiftçi sayısı ile ekim alanlarını 2002 ile 2016 yılları arasında karşılaştırarak, oranın yüzde 72 ile yüzde 100 arasında düştüğünü aktardı.

ZMO, Türkşeker’in 25 fabrikası üzerinden konu değerlendirildiğinde ise aynı dönemler için bu fabrikalara şeker pancarı üreten köy sayısının yüzde 56, çiftçi sayısının da yüzde 82 gerilediğine dikkat çekti.

Türkşeker’in fabrikaları genelinde ekim alanındaki gerileme aynı dönem için yüzde 30 düzeyinde gerçekleşti. Ancak, aynı dönem için şeker pancarı verimindeki artışla birlikte üretim 12.8 milyon tondan 13.1 milyon tona yükseldi.

“Nişasta bazlı şeker toplum sağlığı için vahim”

Atalık, şeker fabrikalarının mevcut politikalarla zarar ettirildiklerini bir kez daha vurgulayarak “Türkşeker’e ait fabrikaların sorunu, üretim kısıtlaması ve buna bağlı hammadde yetersizliğidir. Bunu aşmanın yolu da çiftçiyi üretime yönlendirecek tarım politikasının tesis edilmesi ile pancardan şeker üretiminin önündeki engellerin kaldırılması olmalıdır. Sorunu çözmek yerine şeker fabrikalarını özelleştirmek, birçok fabrikanın kapatılması ve pancar şekerinin yerini nişasta bazlı şekerin alması anlamına gelecektir ki bu da toplum sağlığı açısından çok daha vahim bir konudur” dedi.

 

 

 

 

Dış ticaret açığı Şubat’ta yüzde 54 arttı

 

Türk sermaye devletinin ithalatında önemli yer tutan maddelerin fiyatında uluslararası piyasalardaki artış, dış ticaret açığındaki rekor artışlarla ortaya seriliyor. Ocak ayında önceki yılın aynı ayına kıyasla yüzde 108 artış gösteren dış ticaret açığı, Şubat ayında da geçtiğimiz yılın Şubat ayına kıyasla yüzde 54 artış gösterdi.

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından yayınlanan geçici verilere göre, Şubat ayında ihracat, geçtiğimiz yılın aynı ayına kıyasla yüzde 9, ithalat ise yüzde 19,64 artış gösterdi. 13 milyar 182 milyon dolar ihracat yapılırken, ithalat ise 18 milyar 936 milyon dolar oldu. Böylece dış ticaret açığı 5,75 milyar dolara ulaşırken, bu tutar, geçtiğimiz yılın Şubat ayına kıyasla yüzde 54 artışa denk düştü. İhracatın ithalatı karşılama oranı da yüzde 69,6 oldu.

Şubat ayında ihracat yapılan ilk üç ülke sırasıyla Almanya, İtalya ve İngiltere olurken; ithalat sıralamasında ise Çin, Rusya ve Almanya ilk üçte yer aldı.

İhracatta “Motorlu kara taşıtları, traktörler, bisikletler, motosikletler, diğer kara taşıtları” 2 milyar 355 milyon dolarla ilk sırada yer alırken, 1 milyar 247 milyon dolar tutarında “kazanlar, makinalar, mekanik cihazlar ve aletler, nükleer reaktörler” ve 854 milyon dolarlık “demir ve çelik” ihraç edildi.

İthalatta ise 3 milyar 351 milyon dolar ile “Mineral yakıtlar, mineral yağlar ve bunların damıtılmasından elde edilen ürünler” ilk sırada yer aldı.

Ardından 2 milyar 76 milyon dolar ile “Kazanlar, makinalar, mekanik cihazlar ve aletler, nükleer reaktörler”, 1 milyar 560 milyon dolar ile “demir ve çelik” geldi.

 

 

 

 

Erdoğan’ın faiz demagojisi ve bankaların katlanan kârları

 

AKP iktidarının banka kredilerinin önünü açmaya dönük düzenlemeleri, bankaların 2017 yılı kârlarına yansırken AKP şefi Erdoğan’ın faizlerin yüksekliği üzerinden yürüttüğü demagoji devam ediyor.

Senegal ziyaretinde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan “kredi faizlerinin yüksekliği” üzerine sorulan soruya “Yüksek faiz uygulaması ile ülkemizde yatırımı teşvik edemeyiz, yatırımı teşvik edemediğimiz zaman da istihdamı arttıramayız. En büyük sıkıntı buradan geliyor” demagojisi yaptı.

OHAL vesilesiyle patronlara sundukları sömürü imkanıyla her fırsatta övünen Erdoğan, demagojisini de şöyle sürdürdü: “Bakıyorsunuz bir banka 2,7 milyar kâr ettiğinden söz ediyor. Öbürü şu kadar kâr ettim diyor. Halbuki kâr dedikleri, faiz sayesinde yaptıkları sömürüden ibaret.”

Sömürücüleri ihya eden bizzat Erdoğan’ın kendisi

Hatırlanacağı üzere patron sınıfından OHAL üzerine eleştiriler geldikçe Erdoğan, OHAL’in patronlara yaradığını, kendilerinin de bu amaçla OHAL’i sürdürdüklerini “OHAL’i grevleri yasaklamak için kullanıyoruz” diyerek ilan etmişti.

Ayrıca, ekonominin ufak çaplı çöküş yaşadığı 2016 yılında, önlem olarak bankalara sınırsız imkanlar sunan da bizzat Erdoğan ve AKP’si olmuştu. Zira 2017 yılında bu teşvikler bankaların kârlarına yansıdı.

İstanbul Borsası’nda işlem gören bankaların toplam aktif büyüklüğü yüzde 20’den fazla artışla 2 trilyon 168 milyar lirayı geçti. Bu bankaların 2017 yılı kârları yüzde 26,8 artışla 32 milyar 394 milyon 427 bin lira oldu. BDDK verilerine göre bankacılık sektörünün toplam net kârı da yüzde 31 artışla 49 milyar 122 milyon liraya ulaştı.

 
§