16 Kasım 2018
Sayı: KB 2018/43

Krizin kaynağı sistemin kendisidir!
Devrimci sınıf mücadelesini büyütelim!
Kriz, sınıf mücadelesi ve enternasyonalizm
“Türkçe ezan” tartışması üzerine
Tek adam rejiminin ilk 100 gününün bedelleri
Sendika ağalarını korku sarınca…
DEV TEKSTİL temsilcisiyle Greif davası üzerine röportaj
Sınıf mücadelesi yargılanamaz!
Kazanana kadar mücadeleye devam edeceğiz!
Alaattin yoldaş ya da bir davanın gerçek sahibi olmak!..
Bugünün devrimcileri Alaattin Karadağ’dan ne öğrenmeli?
“Barış” bir seremoni, “savaş” bir tehdittir!
Lufthansa’da azgın sömürü…
Dünyada grev, eylem ve işten atmalar
25 Kasım’da sokağa, eyleme, mücadeleye!
Sosyal yardımlar ve yoksulluk
Suriyeli göçmen emeği azgınca sömürülüyor
Hasta tutsaklar katlediliyor!
Çocuklarımızın yolunu gözleyenler
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Tariş direnişi üzerine röportaj...

Kazanana kadar mücadeleye devam edeceğiz!

 

Tariş’te sendikalaşmanın ardından yaşanan işten atma saldırısı ve direniş üzerine Gıda-İş Ege Bölge Şube Başkanı Gürsel Köse ve atılan işçilerden Murat Yılmaz ile konuştuk.

Gıda İş Başkanı Gürsel Köse: Tariş’te 6 aydır örgütlenme mücadelesi var. Tariş bir şirket değil, zeytin üreticilerinin sahibi olduğu bir kooperatif. Buranın 22 bin sahibi var. Burada çalışanlar da, işten atılanlar da buranın ortaklarının çocukları. Hatta Tariş’in ortağı olan işçiler var. Ancak korkunç bir aymazlık var, seçimle yönetime gelenlerin sergilediği. Burada hiçbir payı olmayanlar, sanki sermaye sahipleriymiş gibi, burada payı olanların çocuklarını kapı önüne koyabiliyorlar.

Burada çalışan arkadaşlarımın sendikayı tercih etmelerinin birinci nedeni, bu aymazlığa, hukuksuzluğa karşı olmaları. Buradaki derebeyliğini sonlandırmak, çalışma koşullarını, ücretleri yaşanabilir bir düzeye getirmek için sendikamıza geldiler ve örgütlendiler. Fakat her zaman olduğu gibi, her işyerinde olduğu gibi, yönetenlerin işçilerin haklarını aramalarına tahammülleri yok. Sendikaya üye oldukları için yedi işçi arkadaşımızı işten çıkardılar. Geçen hafta Perşembe günü arkadaşlarımız işten atıldı.

Bugün beşinci gündeyiz, direnişimize devam ediyoruz. Zaman zaman işverene sesleniyoruz. İçerideki baskıya, hukuksuzluğa, mobbinge son verilmesini, sendikanın tanınmasını, çıkartılan arkadaşlarımızın işe geri alınmasını, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin başlamasını talep ediyoruz. Bu görüşmeler başlamadığı sürece buradaki kriz bitmeyecektir ve biz burada olmaya devam edeceğiz. Biz buradaki krizi sonlandırmak istiyoruz. Bunun için yöredeki birliklerin birlik yöneticileri -Aydın olsun, Söke olsun, Dikili olsun, Bergama olsun- bizimle iletişime geçti. Tariş’teki uygulamaları doğru bulmuyoruz, bizim yapacağımız ne varsa yapmaya hazırız dediler. Yani oralardaki birliklerden de bir baskı var buraya. Biz de süreci takip ediyoruz.

Yedi arkadaşımız işten çıkarıldıktan sonra buradaki işçi arkadaşlar servislere binmeyerek arkadaşlarına sahip çıktılar. Bunun üzerine polis gözaltı yaptı. İşveren de bu gözaltıları tehdit unsuru olarak kullandı, içerideki arkadaşlarımızı tehdit ederek sendikadan istifaya zorladı. Sendikadan istifa eden arkadaşlar oldu ama içeride hâlâ sendikaya üye arkadaşlarımız var, görüşüyoruz. İşverenin işçi arkadaşlara ciddi bir baskı ve mobbing uygulaması var.

İçerde, çıkarılan işçiler hariç, 113 sendika üyemiz var. Burada çalışan işçi sayısı 145, sendika üyesi arkadaş ise 120 idi. Beyaz yaka ve yöneticilerle beraber 200’e yakın çalışanı var.

Direnişin ikinci günü içeride baskı odaları oluşturuldu. İşçilere, elimizde yaptığınız eyleme yönelik görüntüler var, sendikadan istifa etmezseniz, arkadaşlarınızla irtibatı kesmeseniz bu görüntüleri kullanıp sizi işten çıkaracağız tehdidinde bulundular.

Bizler zaman zaman ses cihazını kullanarak içerideki arkadaşlarımıza sesleniyoruz. Korkmamaları gerektiğini, sendikalaşmanın anayasal hak olduğunu, uluslararası sözleşmeden gelen en insani bir hak olduğunu, işverenin suç işlediğini söyleyerek moral vermeye çalışıyoruz. Aynı zamanda iş çıkışlarında oturdukları kahvelerde görüşüyoruz, bilgi veriyoruz, korkmamaları gerektiğini, yalnız olmadıklarını söylüyoruz. Sonuçta işveren içeride istediği baskıyı oluşturamadı. İşçi arkadaşlarımız, arkadaşlarıyla ve bizlerle görüşmeye devam ediyor.

Önümüzdeki günlerde el ilanı çıkartarak hem organizede hem Karşıyaka’da dağıtarak, Tariş işçilerine sahip çıkma çağrısı yapacağız. Tariş yönetimini teşhir edeceğiz. Daha kitlesel basın açıklamaları yapacağız. Bugüne kadar birçok sendika, siyasi parti, demokratik kitle örgütü desteğe geldi. Biz de 17 Kasım’da KESK’in düzenleyeceği mitinge katılarak sesimizi duyuracağız.

- Sendikalaşma sürecinizi anlatır mısınız?

Tariş işçisi Murat Yılmaz: Yaklaşık yedi buçuk yıldır bu fabrikada çalışıyorum. 2014 yılına kadar burada Tek Gıda-İş Sendikası vardı. Ancak yönetim çeşitli politikalarla sendikayı yetkisiz kıldı, sendika buradan ayrıldı. O dönemki Tek Gıda-İş yönetimi yaşanan bu durumu sorgulamadı, işçiler de neden böyle olduğunu sorgulamadı. 2014 yılına kadar, yani sendikalı olduğumuz dönemde kazandığımız haklarımız vardı. Sendikanın yetkisiz kalıp buradan ayrılmasıyla, kazandığımız haklarımız elimizden alınmaya başlandı. Biz de bundan 6 ay önce, yıllardır zam yapılmamasına, sosyal haklarımızın olmamasına ve baskılara karşı 120 işçi olarak sendikalaşmaya karar verdik. Bu sendikalaşma kararımızda tercihimizi de DİSK’ten, Gıda-İş’ten yana kullandık.

Sendikalaşma çalışmamızı yönetim öğrendi. Çeşitli baskı yöntemlerini kullanarak bizi sendikadan istifa etmeye zorladı. Bizlerle teker teker görüştüler, toplu görüşmeler yaptılar. Baskılarında başarılı olamayınca, 6 Kasım günü mesai bitiminde, insan kaynakları ben de dahil olmak üzere 7 kişiyi çağırdı ve iş akdimizin feshedildiğini söyledi. Gerekçesini, eleman fazlalığı, bazı birimlerin kapanması olarak açıkladılar. Ancak işten çıkartılan arkadaşlar fabrikanın öncü işçi grubu, sendikal çalışmaya öncülük eden arkadaşlar. Dolayısıyla işten atma nedeninin sendikaya üye olmak, sendikalaşma çalışması yürütmek olduğunu biliyoruz.

Çalışma koşullarımız, sabah 08.00 akşam 18.00. Ücretlerimiz çok düşük, aldığımız ücretler 2100 TL’yi geçmez. Başta da dediğim gibi, daha önce kazandığımız haklarımız yavaş yavaş elimizden alınıyordu. Biz de buna karşı sendikalaşmayı seçtik. İçerideki arkadaşlarımızla görüşmelerimiz devam ediyor. İşverenin baskıları da devam ediyor. Ancak biz tam bir kazanım elde edene kadar mücadele etmeye, burada olmaya devam edeceğiz.

Kızıl Bayrak / İzmir