7 Aralık 2018
Sayı: KB 2018/46

Orta oyunu başladı, çay-simit hesabıyla asgari ücret belirleniyor
Düzen muhalefetinin asgari ücretle imtihanı
“Enflasyon düştü”, peki ya hayat pahalılığı ve ekonomik kriz?
Kızıl Bayrak’a Efrîn davasında ilk duruşma
Sermaye iktidarının yeni torba yasası
Kapitalizmde ilaç ve sağlık sektörü
Asıl sorun hangisi: Endüstri 4.0 mı, kapitalist üretim ilişkileri mi?
Flormar direnişi 200’lü günlerde
Siyasal bir taşeron: Limak
BDSP’den kriz gündemli panel-forum
Kadın mücadelesi ve örgütlenmesinin yakıcılığı
Kadına yönelik şiddete karşı tepki büyüyor!
Bir dava insanı!
Emperyalistler arası nüfuz kavgası şiddetleniyor!
“Ulusal birlik” bir yanılsama, Devrimci önderlik birleştiricidir!
Almanya’da ırkçı-faşist hareketler ve anti-faşist mücadele!
Emperyalizm yenilecek, direnen halklar kazanacak! Yaşasın İntifada!
“Kaynayan cehennemler” ve
“hazır cennetler”
Erdal olup geleceğiz ve değişecek dünya!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Düzen muhalefetinin asgari ücretle imtihanı

 

2019 yılı asgari ücretini belirleme görüşmeleri başladı. Milyonlarca işçiyi ilgilendiren görüşmeler, derinleşen ekonomik kriz koşulları altında gerçekleşecek. Mevcut koşullar, hemen her gün gelen zamlardan dolayı giderek alım gücü düşen ve yoksullaşan işçi ve emekçilerde büyük bir beklenti yaratıyor. Asgari ücret görüşmeleri aynı zamanda yerel seçimlerin öncesine geldiği için beklenti ayrıca artıyor.

İşçi sınıfı için olduğu kadar AKP ve diğer düzen partileri için de asgari ücreti belirleme süreci büyük bir önem taşıyor. Zira asgari ücretin 16 milyondan fazla işçiyi ve ailelerini ilgilendirdiği bir tablo söz konusu. Bu dönem yerel seçimler öncesine denk gelmesi de cabası. Neticede asgari ücretin belirlenmesi meselesi oy kaygısıyla istismar edilmeye açık bir konudur.

AKP iktidarı krizin faturasını emekçiye yükleyerek çözmek isterken aynı zamanda seçim öncesi popülist politikalarına da devam etmek istemektedir. İktidar temsilcileri, “İşçiyi enflasyona ezdirmemek” söylemine devam etmek için, enflasyon oranlarını düşük göstermenin “yaratıcı” yollarını arıyorlar. Düzen muhalefetinin temsilcileri de işçi ve emekçiyi önemsedikleri için değil, “etkin muhalefet” yapma imkânı buldukları için asgari ücret artışıyla ilgileniyorlar.

Özellikle CHP, asgari ücret tespiti için yapılacak görüşmeler başlamadan önce TBMM Başkanlığı’na bir kanun teklifi sunarak bu yönde taleplerde bulundu. Teklif, asgari ücretin 1 Ocak 2019 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 2 bin 200 TL olmasını, bu ücretin TÜİK tarafından hazırlanarak yayımlanacak Ücretliler Geçinme Endeksi’ndeki artış oranları ile milli gelirdeki artış oranları doğrultusunda arttırılmasını öngörüyor. Ayrıca asgari ücrette vergi yükünün kaldırılması ve kursiyer, çırak veya stajyer adı altında çalıştırılan işçilere de asgari ücret ödenmesi öneriliyor.

Öncelikle belirtmek gerekir ki, kurulu düzenin “sol ayağı” olan CHP’nin işçi ve emekçilerin taleplerine yaklaşımı AKP’ninkinden farklı değildir. Bilindiği üzere CHP, tüm kritik süreçlerde düzen muhalefetinin yapması gerekenleri dahi yapmayıp iktidara destek olan bir partidir. Bugün seçimler öncesinde seçmenlerine bir muhalefet partisi olduğunu hatırlatmak, işçi ve emekçilerde seçimler yoluyla bir şeylerin değişeceği umudunu diri tutmak adına meclise bu teklifi sunuyor. Hele ki meclisin tamamen anlamsızlaştığı bir ortamda sözüm ona “muhalefet” rolüne devam ediyor.

CHP’nin “emekçi dostu” rollerini EYT’lilerin taleplerinde ya da taşerona kadro meselesinde de gördük. Ancak her zaman olduğu gibi göstermelik muhalefetle yetinilmekte, işçi ve emekçilerin sorunlarına gerçek çözüm yollarından, özellikle işçi ve emekçilerin sokakta hak arama girişimlerine destek olmaktan itinayla uzak durulmaktadır. CHP’nin söylemlerinde emekçilerin talepleri yer alsa da pratiği başkadır. Bunun için CHP’li belediyelerde işten atılan işçileri hatırlamak yeterlidir. CHP’li Aydın Büyükşehir Belediyesi’nde sendikalı oldukları için işten atılan ve 5 aydır direnen işçiler bunun son örneğidir.

CHP sermaye sınıfının hizmetinde bir partidir. Her seçim öncesi TÜSİAD’la görüşerek politikalarına onay istemektedir. Düzen siyasetinin sol görünümünü sürdürmek, işçi ve emekçilerdeki tepkileri düzen içi kanallarda tutmak adına sosyal demokrasi her zaman için sermaye düzeninin tercih ettiği, yedekte tuttuğu bir seçenektir. İşçi ve emekçilerde biriken tepkilerin düzen dışına çıkma olasılığı hepsinin ortak korkusudur. Ancak belirtmek gerekir ki Türkiye kapitalizminin tablosu gereği CHP sosyal demokrat bir parti gibi bile davranmamaktadır.

Aileleriyle birlikte düşünüldüğünde oldukça kalabalık bir nüfus oluşturan asgari ücretliler gerçeği sermaye düzeni açısından bir sosyal patlama dinamiği olarak önemli ve tehlikelidir.

Bu nedenle Erdoğan yönetimi bu sürece, diğer konularda olduğu gibi, popülist politikalarının yanı sıra baskı ve zor aygıtlarını devreye sokarak yaklaşacakken, düzen solu da işçi ve emekçilerin hak isteme yollarını seçim sandıklarına, işlevsiz meclis koridorlarına sıkıştırarak, onları düzen siyasetine bağlayarak emekçilerin taleplerini istismar etmeye devam edecektir.

İşçi ve emekçileri bu konuda uyarmak, bağımsız sınıf çıkarları doğrultusunda bilinçlendirmek ve örgütlemek görevi ise başta sınıf devrimcileri olmak üzere ilerici-öncü işçi ve emekçilerin sorumluluğundadır.

 

 

 

 

DİSK: Vergiden muaf, net 2.800 lira ücret

 

Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) 3 Aralık günü yaptığı basın toplantısıyla asgari ücret talebini açıkladı.

Kriz koşullarında “fedakârlık” çağrıları ve “aynı gemideyiz” söylemleriyle asgari ücretin baskılanmaya çalışıldığına dikkat çekilen açıklamada Türkiye’de Asgari Ücret Tespit Yönetmeliği’ne de aykırı hareket edildiği, örneğin TÜİK’in geçen sene için Asgari Ücret Tespit Komisyonu’na sunduğu 1.894 TL rakamına riayet edilmediği ifade edildi. Türkiye’de asgari ücretle çalışanların oranının yüzde 40-50, Avrupa’da ise yüzde 7-10 olduğu aktarılan açıklamada Türkiye’de asgari ücretin alım gücünün OECD ülkeleri içinde 18. sırada olduğuna, buna karşın cumhurbaşkanı ve başbakan maaşlarının asgari ücretin 25.4 katı olduğuna dikkat çekildi.

Asgari ücret milli gelir artışının hep gerisinde kaldı

2008 yılında 414 dolara karşılık gelen asgari ücretin bu yıl 302 dolara gerilediği de hatırlatıldı. Asgari ücretin milli gelir artışına göre hep geri kaldığı da anımsatılan açıklamada kadınların erkeklere oranla daha düşük ücret aldığı, teşviklerle asgari ücretin patronlara maliyetinin sürekli azaltıldığı belirtilen açıklamada şu talepler ortaya kondu:

Asgari ücret hesabında uluslararası standartlara uyulmalı ve işçinin ailesi de dikkate alınmalıdır.

Asgari ücretin tespitinde bütün işçi konfederasyonlarına katılım hakkı sağlanmalı, asgari ücret ulusal ölçekli bir toplu pazarlıkla belirlenmeli ve uyuşmazlık durumunda toplu eylem hakkını da içermelidir.

İşçi ve memurlar için tek asgari ücret saptanmalıdır.

Asgari ücret tespitinde geçim koşulları ve milli gelir artışı dikkate alınmalıdır.

Asgari ücret yıllık olarak hesaplanmalı, tümüyle vergi dışı bırakılmalıdır.

Asgari ücret net 2.800 TL olmalıdır!