7 Aralık 2018
Sayı: KB 2018/46

Orta oyunu başladı, çay-simit hesabıyla asgari ücret belirleniyor
Düzen muhalefetinin asgari ücretle imtihanı
“Enflasyon düştü”, peki ya hayat pahalılığı ve ekonomik kriz?
Kızıl Bayrak’a Efrîn davasında ilk duruşma
Sermaye iktidarının yeni torba yasası
Kapitalizmde ilaç ve sağlık sektörü
Asıl sorun hangisi: Endüstri 4.0 mı, kapitalist üretim ilişkileri mi?
Flormar direnişi 200’lü günlerde
Siyasal bir taşeron: Limak
BDSP’den kriz gündemli panel-forum
Kadın mücadelesi ve örgütlenmesinin yakıcılığı
Kadına yönelik şiddete karşı tepki büyüyor!
Bir dava insanı!
Emperyalistler arası nüfuz kavgası şiddetleniyor!
“Ulusal birlik” bir yanılsama, Devrimci önderlik birleştiricidir!
Almanya’da ırkçı-faşist hareketler ve anti-faşist mücadele!
Emperyalizm yenilecek, direnen halklar kazanacak! Yaşasın İntifada!
“Kaynayan cehennemler” ve
“hazır cennetler”
Erdal olup geleceğiz ve değişecek dünya!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Azak Denizi krizi…

Emperyalistler arası nüfuz kavgası şiddetleniyor!

 

Emperyalist güçler arasında rekabet, nüfuz alanlarını ele geçirme kavgası, rakiplerin gelişimini baltalama, çeşitli provokasyonlar gerçekleştirme, ticaret savaşları, diplomatik savaşlar vb… Tüm bunlar emperyalistler arası çelişkilerin güncel plandaki yansımalarından başka şeyler değil. ABD ile Çin, ABD ile AB, ABD ile Rusya, Çin ile Japonya, Rusya ile AB arasında yaşanan gerilimler, kapitalizmin bu yapısal çelişkisinin şiddetlenmekte olduğuna işaret ediyor.

Azak Denizi’nde Rusya ile Ukrayna arasında patlak veren kriz, gerilimin arttığının yeni bir kanıtı oldu ve bu, batılı emperyalistlerin Rusya’yı kuşatma ısrarının devam ettiğini gösterdi. Kışkırtmanın Ukrayna kullanılarak gerçekleştirilmesi, olayın emperyalist güç merkezleri arasındaki çelişkinin bir tezahürü olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Kriz, bu güçler arasındaki çelişkinin şiddetlenme eğiliminde olduğunu yeniden gösterdi.

Rusya, çok kutuplu yeni dünya düzeninin ağırlık merkezlerinden biri olduğunu ABD-AB emperyalistlerine kabul ettirmek için kararlı adımlarla ilerlerken, karşı cephesi ise Rusya’yı ‘yumuşak karnı’ndan vurmak için Ukrayna’yı, Baltık cumhuriyetlerini, Gürcistan’ı ve diğer aparatlarını kullanıyor.

***

Rusya ile çatışmada ‘koçbaşı’ rolünü üstlenen batı kuklası Kiev rejiminin ahmaklığının bedelini, Ukrayna halkları ödüyor. Bu kepazelik yeni de değil. Adına “renkli devrim” denen CIA organizasyonlarıyla başlayan bu uğursuz süreç, 2014’te faşist çetelerin ortalığı yakıp yıktığı olaylar zinciriyle devam etti. Azak Denizi krizi, Petro Poroşenko rejiminin ahmaklığa devam ettiğini, daha da ileri giderek ülkeyi savaş aygıtı NATO’nun üssü haline getirmek için adeta çırpındığını gözler önüne serdi.

Savaş tehlikesini arttıran Petro Poroşenko rejiminin ahmaklığının bir nedeni yaklaşan seçimlerde yaşayacağı hezimeti önleme hesapları olsa da bu çapta bir olayın batılı emperyalistlerden bağımsız gelişmesi mümkün değil. NATO’yu Karadeniz ve Ukrayna’da yığınak yapmaya çağıran Poroşenko, efendilerinin duymak istediği çağrıları yineleyip duruyor.

***

ABD-NATO kaynaklı girişimlere sert yanıtlar veren Rusya, “yumuşak karnına” vurulan ya da vurulmak istenen darbelere, sert bir şekilde karşılık veriyor. Çatıştığı güçler doğrudan ABD veya AB değil de onların kuklaları olunca, Rusya’nın sert karşılık vermesi zor olmuyor.

2003’te CIA darbesiyle Gürcistan’da işbaşına getirilen Mihail Saakaşvili, ABD-NATO kuklası sıfatıyla Ağustos 2008’de Osetya’ya saldırdığında Rusya’dan ummadığı sertlikte bir karşılık almıştı. Batılı emperyalistlere yaslanarak işgüzarlık yapan Saakaşvili, Rusya’nın saldırısıyla Ukrayna ordusunun dağılmasına vesile oldu. Abhazya ve Osetya Rusya tarafından ilhak edildi.

2014 yılında Ukrayna’da faşist çeteleri sokaklara salan batılı emperyalistler, Rusya ile iyi ilişkiler kuran Yanukoviç yönetimini devirdiler. Bu saldırıyı Kırım’ı ilhak ederek yanıtlayan Rusya, ABD ile kuyrukçularına, Kafkaslarda oyun çevirmenin bir bedeli olduğunu gösterdi. Kerç boğazı geçişi konusunda Ukrayna’nın giriştiği son hamle de sert bir karşılık buldu. Kiev’deki kukla rejim bir kez daha utanç verici bir duruma düştü, Rusya Kırım’a yeni S-400 füze savunma sistemleri yerleştirerek, konumunu daha da güçlendirdi.

Rezil olan Petro Poroşenko, “Rusya tehdidini” gerekçe göstererek gerilimi tırmandırmaya çalışıyor. Buna dayanarak ABD ile NATO’nun Ukrayna ve Karadeniz’e daha çok askeri yığınak yapmaları için çağrılar yapıp duruyor.

***

Azak Denizi krizinden sonra toplanan G20 zirvesindeki konulardan biri haliyle Rusya-Ukrayna gerilimi oldu. G20’nin hemen ardından ise NATO Dışişleri Bakanları toplantısı gerçekleştirildi. Bu toplantının temel gündemi ise, Gürcistan’la Ukrayna’nın “Rusya tehdidine karşı desteklenmesi” olarak ilan edildi. Belli ki, ABD ile NATO yaşanan krizin aşıldığı kanısında değiller.

Bu arada Almanya Cumhurbaşkanı Angela Merkel’le görüşen Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, AB şefleriyle çözüm arayışı formülü karşılık bulmuş görünüyor. İki liderin Almanya, Rusya, Ukrayna ve Fransa arasında dörtlü görüşmeler yapılması konusunda uzlaştığı bildirildi. Dörtlü görüşmelerle sorunların çözülmesi kolay görünmüyor. Zira denklemin dışında bırakılan ABD ile NATO görüşmeleri sabote edebilirler. Yine de dörtlü görüşmeler gerçekleştirilirse, bu, krizin daha da tırmandırılmasını -en azından verili koşullarda- önleyebilir.

Her şeye rağmen Karadeniz ve Kafkaslar bölgesi stratejik konumu, zengin enerji kaynakları, hem Rusya hem ABD-AB açısından taşıdığı önemden dolayı yeni krizlere ya da çatışmalara gebe bir bölgedir. Bu ise, emperyalist güç odakları arasında cereyan eden nüfuz alanlarını genişletme kavgasının, halkların geleceği açısından yarattığı tehdidin büyümeye devam edeceğine işaret ediyor.

 

 

 

 

NATO toplantısında Rusya hedefte

 

Emperyalist saldırı aygıtı NATO’nun dışişleri bakanları toplantısı 4-5 Aralık’ta Brüksel’de gerçekleşti. İlk günün ardından yayınlanan bildiride Rusya INF Anlaşması üzerinden hedef alındı. Rusya ile gerilimin tırmandığı Karadeniz’e dair de NATO, Gürcistan ve Ukrayna’ya da tam destek vermeyi sürdüreceğini açıkladı.

4 Aralık günü gerçekleşen toplantıda NATO’nun gündeminde, ABD Başkanı Trump’ın Rusya’yı hedef göstererek çekileceğini açıkladığı Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler (INF) Anlaşması vardı. Görüşmelerin ardından konuyla ilgili yayınlanan bildiride, Rusya’nın geliştirdiği 9M729 adlı füze sistemiyle anlaşmayı ihlal ettiği iddia edildi. Bunun, Rusya’nın transatlantik güvenliğini tehdit eden adımlarından biri olduğu ileri sürüldü. Öte yandan NATO, ABD’nin anlaşmaya tamamen bağlı kaldığı iddiasında bulundu.

Rusya ile yapıcı ilişkilerin sürdürülmesi vurgusunun da yer aldığı bildiride INF anlaşmasının korunmasının bundan sonra Rusya’nın sorumluluğunda olduğu vurgusu yapılarak Rusya hedef gösterildi.

Dışişleri bakanlarının 4 Aralık görüşmelerinde Ukrayna ve Gürcistan konusu da ele alındı. Bununla ilgili NATO’dan yapılan açıklamada, Karadeniz’in güvenliği açısından NATO’nun iki ülkeye destek verdiği ifade edildi. Son yıllarda Karadeniz’de kara, hava ve deniz olmak üzere her alanda varlığını arttırdığını hatırlatan NATO, Gürcistan ve Ukrayna’yla işbirliğini geliştirmeye bağlılık vurgusu yaptı.