28 Aralık 2018
Sayı: SYKB 2018/01 (49)

Düzenin açmazları, sınıf mücadelesinin olanakları
Burjuva hukukun dayanılmaz hafifliği!
Hak sokakta kazanılır, güç birlikten alınır!
Türkiye işgal ve “ABD’nin yerini doldurma” heveslisi
Asgari ücret açlık sınırının altında kaldı!
Asgari ücrete AGİ dahil edilir mi?
Kriz derinleşiyor, işsizlik büyüyor
2018’de işçi ve emekçiler eylemdeydi
2018 yılının siyasal tablosundan yansıyanlar
Avrupa Birliği: “Refah toplumları”ndan sefalete
2018’de dünya sınıf ve kitle hareketi
İşgalci Amerikan ordusunun Suriye’den çekilmesi üzerine
Kıdem tazminatı hakkımızı gasp ettirmeyelim!
Güvenli ve nitelikli barınma hakkı sağlansın!
Roboski Katliamı 8. yılında!
Gustave Courbet: Bir komünar, bir ressam!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Asgari ücrete AGİ dahil edilir mi?

 

Asgari ücretin netleşmesinin ardından “AGİ ile mi, AGİ hariç mi?” sorusu öne çıktı. Asgari ücretin Asgari Geçim İndirimi dahil 2.020 lira olduğu, esasında net asgari ücretin 1.829 lira olduğu söylendiğinde birçoğumuz bunu anlamakta zorlandık. “Ne yani elimize 2.020 lira geçmeyecek mi?”, “AGİ de para değil mi?”, “Onu neden saymıyoruz?” soruları sorulur oldu.

Baştan tekrarlayalım ki asgari ücret 1.829 lira oldu. Bekar bir asgari ücretlinin AGİ dahil eline geçecek para ise 2.020 lira oldu. Bunu böyle bilmek gerekiyor.

Şimdi AGİ nedir, nereden çıkmıştır, ona bakalım.

1985 yılından beri uygulanan vergi iadesi sistemi 2007 yılı başından itibaren kaldırıldı. Yani yıl boyunca yaptığımız harcamalara karşılık aldığımız fişler/faturaları vergi iade zarflarıyla kayda geçip beyan ederek geri aldığımız vergi iadesi uygulaması kalktı.

Bu yapılırken de artık fiş toplamakla, onları yazmakla uğraşmayacağız, herkese vergi iadesini Asgari Geçim İndirimi üzerinden daha maaşlarını alırken iade edeceğiz dediler. Yani her maaşla birlikte aldığımız AGİ esasında vergi iadesinin kaldırılması ile ortaya çıktı.

Bu yöntem ilkin 2007’de uygulanacaktı ve dolayısıyla o yıl fişler toplanmadı. Fakat AGİ’nin maaşlarla beraber verilmesine 2008’de başlandı. Yani devlet 2007 yılını vergi iadesi ve AGİ vermeden geçiştirdi. Milyonlarca işçinin, emeğiyle geçinen emekçinin hakkına el koydu. Bu, 2007 yılında sermaye devletinin göz göre göre gerçekleştirdiği büyük bir emekçi soygunudur. Peki kaybımız 2007 yılıyla sınırlı mıdır? Tabii ki hayır.

10 küsur yıl önce asgari ücret veya ücretimizin dışında bir sonraki yıl vergi iadesi olarak aldığımız meblağ asgari ücretin içine yedirilerek, maaşlarımız yüksek gösterilmektedir.

AGİ bekarlar için net asgari ücretin %10,47’si ila %10,49’u arsında bir miktara tekabül etmektedir. Sadece bekar veya evli olmaya, eşin çalışıp-çalışmamasına ve kaç çocuğun olduğuna göre miktar az da olsa değişmektedir. Maaş artsa da AGİ artmamaktadır. Oysa maaş arttığında vergi dilimi çok daha hızlı değişmektedir. Ödenen gelir vergisi artmakta, ancak AGİ değişmemektedir. Vergi iadesi sisteminde ise maaş miktarı üzerinden vergi iadesi alma hakkı vardı. AGİ sistemiyle bu hak da gasp edilmiştir.

AGİ nedeniyle yaşanan ikinci kayıp da budur.

Şimdi kilit soru şudur: AGİ uygulamasına geçildiği 2008 Ocak ayında AGİ maaşlara ne kadar yansımıştır? 2007 yılında net asgari ücret 403,03 lirayken, 2008 yılı asgari ücreti 481,55 lira oldu denildi. Yani maaşlara 78,25 lira zam yapıldığı söylendi. Oysa ki bu zammın 50,40 lirası AGİ’ydi. Maaşlara 28 liranın altında zam yapılmıştı. Ve bu oran da o yılki enflasyon oranının altındaydı. Yani işçilerin kaybı 2007 ile sınırlı kalmadı. 2008 yılında da AGİ ile maaşlarımız yüksek gösterildi.

Meseleyi biraz kavrayan bir işçi AGİ’nin asgari ücretin dışında olması gerektiğini çok rahat anlayacaktır. Yıllar geçtikçe asgari ücret AGİ ile beraber anılmaya başlandı ve vergi iadesi ile elde edilen kazanç göz göre göre işçilerin elinden alındı.

Öte yandan vergi iadesinin kalkması sonrasında fiş verilmesi de keyfiyete kaldı. Patronlar ve tüccarlar rahatından vergi kaçırmaya, ödememeye başladılar. Sermaye devleti de bu vergi açığını dolaylı vergiler (ÖTV-KDV) üzerinden işçi ve emekçilerden çıkartmaya yöneldi. Bu da AGİ uygulamasının dolaylı bir sonucu olarak karşımıza çıkıyor.

Başlıktaki sorunun yanıtına gelince, elbette asgari ücret AGİ’den ayrı tutulmalıdır, dolayısıyla 2019 yılı için asgari ücret net 1.829 liradır. Bu rakamdan fazlasını telaffuz edenler, işçi sınıfını kandırmakta, ona kazanılmış haklarını unutturmak istemektedirler.

 

 

 

 

Asgari ücrete sefalet zammı: 2 bin 20 TL

 

2019 yılı için asgari ücret 25 Aralık’ta yapılan son görüşmeyle yine sefalet ücreti olarak belirlendi. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, 2019’da uygulanacak asgari ücreti oybirliğiyle 2 bin 20 TL olarak belirlediklerini açıkladı.

Sermayedarlar kısa sürede sefalet zammından duydukları memnuniyeti dile getirmeye başladı. Anadolu Ajansı Finans Masası’na konuk olan TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik, asgari ücrete yapılan sefalet zammıyla ilgili “İş dünyası için asgari ücret tespitinin 2 bin 20 TL olması çok olumlu bir gelişme oldu” diye konuştu.

Asgari ücret görüşmelerinde masada yer alan Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), “Türkiye’nin rekabet gücüne zarar vereceği”, “Enflasyon ve krizle mücadele hedeflerinden sapma olacağı” gerekçeleriyle 2 binli rakamları fazla bulduğunu açıklamıştı. 25 Aralık’taki görüşmede sefalet zammını “Beklediğimizden fazla oldu” diye değerlendiren TİSK sözcüleri, buna karşın asgari ücretin kendilerine yük olmadığı itirafında bulundu.

Görüşme masasında sözde “işçileri temsilen” yer alan Türk-İş Başkanı Ergün Atalay yeni asgari ücret tutarının “mükemmel olmadığını” söyleyerek “En azından 2 bin TL’yi geçti” diye konuştu. 2 bin 20 TL’lik asgari ücretin “kabul edilebilir” olduğunu söyleyen Atalay, cumhurbaşkanına ve patron temsilcilerine de teşekkür etti.

Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan “mevcut ekonomik şartlarda makul, kabul edilebilir” açıklamasında bulundu. Hükümetin dayattığı sefalet zammını yandaş basın aracılığıyla işçilere kanıksatma gayreti gösteren Arslan, Türk-İş’e laf söyleyerek asgari ücretlilerin duygularının istismar edildiğini, beklentilerinin yüksek tutulduğunu ve yapılan zammın bu nedenle işçiler üzerinde burukluk yarattığını savundu. Zammın enflasyon oranının üzerinde olduğu çarpıtmasına başvurdu.

DİSK Yönetim Kurulu adına Genel Başkan Arzu Çerkezoğlu tarafından yapılan yazılı açıklamada ise “2019 asgari ücreti geçim ücreti olmadı” denildi. Asgari ücretin belirlenmesinde işçinin sadece kendisinin değil ailesinin de hesaba katılması gerektiğine değinilen açıklamada “Belirlenen asgari ücret ile tek kişinin bile geçimini sağlaması mümkün değildir” vurgusu yapıldı. Asgari ücretin, TÜİK’in açıkladığı “asgari yaşam tutarı” olan 2.213 TL’nin yine altında kaldığına dikkat çekilen açıklama şu ifadelerle sona erdi: “Asgari ücretli bir kez daha ekonomik büyümeden pay alamamıştır. Son 20 yılda reel asgari ücret, kişi başına reel milli gelire göre yüzde 20 oranında gerilerken, işçiler aleyhine eşitsizlik büyümüştür. Bir kez daha büyümeden işçilere pay vermeyen 2019 asgari ücreti ile eşitsizlikler daha da büyüyecektir.”