28 Aralık 2018
Sayı: SYKB 2018/01 (49)

Düzenin açmazları, sınıf mücadelesinin olanakları
Burjuva hukukun dayanılmaz hafifliği!
Hak sokakta kazanılır, güç birlikten alınır!
Türkiye işgal ve “ABD’nin yerini doldurma” heveslisi
Asgari ücret açlık sınırının altında kaldı!
Asgari ücrete AGİ dahil edilir mi?
Kriz derinleşiyor, işsizlik büyüyor
2018’de işçi ve emekçiler eylemdeydi
2018 yılının siyasal tablosundan yansıyanlar
Avrupa Birliği: “Refah toplumları”ndan sefalete
2018’de dünya sınıf ve kitle hareketi
İşgalci Amerikan ordusunun Suriye’den çekilmesi üzerine
Kıdem tazminatı hakkımızı gasp ettirmeyelim!
Güvenli ve nitelikli barınma hakkı sağlansın!
Roboski Katliamı 8. yılında!
Gustave Courbet: Bir komünar, bir ressam!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Baskı, zorbalık ve yasaklara karşın

2018’de işçi ve emekçiler eylemdeydi

 

2018 yılı işçi ve emekçilerin kazanılmış haklarına dönük çok yönlü saldırıların yaşandığı ve buna geçit vermek istemeyen işçi ve emekçilerin önüne sermaye-devlet ikilisinin zor aygıtlarıyla dikildiği bir yıl oldu. Yıl boyunca her türlü hak arama eylemi “terör” muamelesi gördü.

Sermayeye hizmette kusur etmeyen AKP iktidarı bu yıl da grevleri yasaklamayı ihmal etmedi. Petrol-İş sendikasının Soda Sanayi AŞ’de aldığı grev kararı ve 2 Şubat’ta başlayacak MESS Grup TİS grevi “milli güvenliği bozucu nitelikte görüldüğünden”, Bakanlar Kurulu kararı ve Erdoğan’ın onayıyla yasaklandı. Buna karşın çeşitli fabrikalarda işçiler çeşitli eylemlerle çıkış yolu aradılar. Bursa’daki Doğu Pres işçileri de MESS sözleşmesi düzeyinde bir sözleşme yapma talebiyle 22 Şubat’ta üretimi durdurdular. Ocak ayının sonunda Türk Metal ve Birleşik Metal-İş benzer sözleşmelere imza attılar. Sözleşmelerin imzalanmasının ardından patronlar kitlesel işçi kıyımları gerçekleştirdiler.

2018’de emekçiler daha da yoksullaşırken kendini yakma, intihar girişimi ve soyunma gibi eylemler görüldü.

Taşeron işçilerinden eylem ve direnişler

Belediyelerde çalışan taşeron işçileri neredeyse düzenli denebilecek şekilde işten atma saldırılarıyla karşılaştı. 696 sayılı KHK ile taşeron işçilerine kadro verileceği sözü ortaya atılmış ancak bunun doğru olmadığı, belediye işçilerinin bağlı oldukları taşeronlardan belediye şirketlerine geçirilecekleri ve toplu sözleşme gibi haklarının bir süre gasp edileceği açığa çıkmıştı. Bu KHK ile getirilen “güvenlik” soruşturmaları da AKP’li olmayan emekçilerin çalışma ve hatta yaşam hakkını elinden aldı. Geçtiğimiz yıl pek çok yerde buna karşı tepkinin ve kadro talebinin ortaya konulduğu bir dizi eylemler yaşandı.

Ocak ayında İstanbul Su ve Kanalizasyon İşleri’nde (İSKİ) çalışan işçiler 3 gün iş bıraktı. İzmir’de belediye işçileri Mart ayında yarım günlük iş bırakma eylemi yaptı. Nisan ayında Ataşehir Belediyesi ve Ege Üniversitesi işçileri de direnişe geçti. Beşiktaş Belediyesi’nde “güvenlik” soruşturması bahanesiyle işten atılan işçiler belediye önünde direniş gerçekleştirdi ve haklarını aldı. Belediye işçileri 1 Ekim günü de iş bırakma eylemi yaparak 3 aydır ödenmeyen ücretlerini aldılar.

Kenan Güngördü Zeytinburnu Belediyesi’nden atıldığı işi için bugün hâlâ süren çeşitli eylemler gerçekleştirdi. Zabıta olarak atandığı Kadıköy Belediyesi tarafından “güvenlik soruşturması” nedeniyle 15 aydır işine başlatılmayan Boran Atıcı, Ağustos ayı sonunda belediye önünde oturma eylemine başladı. 6 Ekim günü belediye anlaşma sağlanması üzerine eylem sonlandı. 8 Ekim’de Şişli Belediyesi işçileri ödenmeyen ücretleri için iş bırakırken kısmi kazanım elde ettiler.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde çalışırken hakları için dava açan işçilerle birlikte işten atılan Mahir Kılıç, geçtiğimiz yıl 13 Kasım’da açlık grevine başlamış ve Konak’ta başka işçilerle birlikte direnişe geçmişti. Konak direnişçileri 15 Mayıs günü direnişlerinin kazanımla sonuçlandığını ve işe geri döndüklerini açıkladılar. Buna karşın belediyenin hazırlanan protokole uymaması nedeniyle işe başlatılmayan Kılıç direnişini 30 Temmuz günü CHP Genel Merkezi önüne taşıdı. Kılıç’ın talepleri ancak burada sürdürdüğü açlık grevinin 67. gün olan 17 Kasım’da kabul edildi.

Aydın Büyükşehir Belediyesi’nde işten atılan Sosyal-İş üyesi otobüs şoförleri 13 Temmuz günü belediye önünde direnişe başladı. Direniş sürüyor. İstanbul’daki Bakırköy Belediyesi işçileri Mayıs ayında, CHP’li Avcılar Belediyesi işçileri sürekli hale gelen ücretlerinin ödenmemesi sorununa karşı yıl içinde çeşitli eylemler gerçekleştirdiler.

İstanbul’daki Sarıyer İlçe Sağlık Müdürlüğü’ndeki işinden “güvenlik soruşturması” ve “arşiv araştırması” gerekçesiyle atılan Türkan Albayrak 3 Eylül günü kurumun önünde başladığı direnişini hâlâ sürdürüyor. Albayrak onlarca kez gözaltı saldırısıyla karşılaştı.

2018 inşaat işçileri için hareketli geçti

İnşaatlar da emekçilerin haklarının rutin olarak gasp edildiği yerler olmaya devam etti. 3. havalimanı işçilerinin eyleminin ardından bu işkolundaki sorunlar ve eylemler daha görünür olmaya başladı.

Tahta kurusu dolu yatakhaneler, uzun servis kuyrukları, iş cinayetleri ve kölece çalışma koşullarına karşı yaptıkları eylemlerle gündeme gelen 3. havalimanı inşaatı işçilerinin mücadelesi yalnızca gündeme geldikleri tutuklanmalarına yol açan eylemle sınırlı değildi. İşçiler yıl boyunca çalışma ve barınma koşullarının düzeltilmesi, ödenmeyen ücretlerin ödenmesi gibi taleplerle bir dizi eylem gerçekleştirmişti. 14 Eylül sabahı ise kitlesel şekilde harekete geçerek talep listelerini oluşturan işçilerden yüzlercesi sabaha karşı jandarma tarafından koğuşlarına yapılan baskınla gözaltına alındı ve aralarında sendika yöneticilerinin de olduğu 30’u aşkın inşaat işçisi tutuklandı. Tüm tutuklu işçiler ve sendikacılar 5 Aralık günü görülen duruşmada serbest bırakıldılar. Havalimanı şantiyesinde ise geçici ve göstermelik değişiklikler haricinde eyleme yol açan koşullar ve buna karşı işçilerin eylemli tepkileri sürüyor.

Haziran ayında İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’ndaki metro inşaatı işçileri iş bırakarak haklarını elde ettiler. Kocaeli Şehir Hastanesi inşaatında BBS taşeron firmasında çalışan işçiler 3 aydır ödenmeyen işleri için 17 Ekim günü eyleme geçerken, bir kısmı da vince çıktı. Bilkent Şehir Hastanesi inşaatı işçileri 7 Kasım’da 2,5 aylık ücretleri için iş bıraktılar. Ankara’daki Etlik Şehir Hastanesi inşaatında çalışan işçiler yılın çeşitli zamanlarında ödenmeyen maaşlar, sağlıksız yemekler için eyleme geçtiler. DKY İnşaat Business Kartal şantiyesi işçileri de Kasım ayında hakları verilmeden işten atılmalarına karşı vince çıktı. Ankara Mamak’ta bulunan TOKİ’ye bağlı inşaatta çalışan işçiler aylardır ödenmeyen hakları için Kasım ayı sonunda direnişe geçtiler. İşçilerin haklarını araması “yasak” gerekçesiyle engellenirken, defalarca gözaltına alınan işçilerin direnişi sürüyor. İstanbul Hadımköy’deki Beykent Üniversitesi inşaatında, Bostancı’daki Köroğlu İnşaat’ta, Kiler GYO’da da eylemler gerçekleşti. Denizli’de toplu konut inşaatında çalışan işçiler 3 aylık maaşları için vince çıktılar.

İşten atmalara karşı ve sendika hakkı için direnişler

İşten atmalara karşı işyeri önlerinde de birçok eylem ve direniş gerçekleşti.

Karabük’te Birleşik Metal-İş üyesi Uyar Çelik işçileri 2018 yılının ilk günlerinde sendikalı çalışma hakları için fabrika önünde direnişteydi. Antep’te TÜMTİS üyesi Babacanlar Kargo işçileri, 2017 yılında başladıkları direnişlerini 2018’de de sürdürdüler. Bursa’daki Nilüfer Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan Pakkens Valf AŞ’de sendikalı olduğu ve arkadaşlarını sendikalı olmaya çağırdığı için işten atılan TOMİS Genel Merkez Yöneticisi Ahmet Nurhak Erbay Ocak ayında başladığı direnişinde polis saldırılarıyla karşılaştı. Bursa’daki Nilüfer Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan Harput Kinteks fabrikası işçileri Öz İplik-İş sendikasına üye oldukları için 75 işçinin işten atılmasına karşı Ocak ayında fabrika önünde bekleyişe geçtiler. İstanbul’daki Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Dev Turizm-İş sendikası üyesi Ayfer Dişkaya iki gün işe gelmediği bahanesiyle işten atılmıştı. Başhekimlik önünde 51 gün boyunca direnen Dişkaya 1 Şubat günü direnişini sonlandırarak mücadelesini farklı şekillerde sürdüreceğini beyan etti. Gebze’deki Aygaz fabrikasında işten atılan Çağdaş isimli işçi 1-2 Ağustos tarihlerinde yaptığı direniş sonucu tazminatını aldı. Türk Metal’in ayarladığı yalancı şahitlere dayanarak işten atılan Sinan Duman da 19 Kasım günü Aygaz önünde direnişe başladı. Gebze Organize Sanayi Bölgesi’ndeki (GOSB) Linde Gaz’da tazminatsız olarak işten atılan İbrahim Sabak Eylül ayı başında direnişe başladı. İstanbul Bağcılar’daki Paksan fabrikasından atılan işçiler 1 Ağustos’ta direnişe başladılar. İstanbul Yenibosna’daki DHL Express’te TÜMTİS’e üye oldukları için işten atılan işçilerin kapı önünde süren direnişi yeni yıla 160’lı günlerinin sonunda girdi. Temmuz ayında direniş kazanırken TİS aşamasına gelindiği açıklandı. İzmir’deki TARİŞ fabrikası işçilerinin DİSK’e bağlı Gıda-İş’e üye olmaları üzerine işten atma saldırısı yaşandı. 7 Kasım günü fabrika önünde yapılmak istenen protesto eylemine polis saldırırken ertesi gün işçiler direnişe başladı. Direniş sürüyor. Sendikalaştıkları için Muğla ve Urfa Tuvtürk ile Eskişehir Reysaş’ta işten atılan Nakliyat-İş üyesi işçiler sendikalı olarak işlerine geri dönebilmek için direnişlerine devam ediyorlar. Reysas Taşıt Muayene İstasyonları İşletim AŞ işçileri, Nakliyat-İş sendikasının çoğunluk olduğunun tespiti üzerine Nisan ayında mücadelelerini kazanımla sonuçlandırmıştı. İstanbul’da Kod-A Bilişim şirketinde çalışan işçilerin Sosyal-İş’te örgütlenmesine karşı patron işten atma ve sürgün saldırısını devreye soktu. İşçilerin buna karşı geçtiğimiz yıl Ekim ayında şirket önünde başlattığı direniş 2018 yılında sona erdi. GOSB’daki Flormar fabrikasında işçiler Petrol-İş sendikasına üye oldukları için işten atılmalarına karşı Mayıs ayında direnişe başladı. Sermaye devletinin çadır, pankart, müzik yayını gibi direnişin görünürlüğünü arttıran araçların kullanılmaması gibi yasaklarıyla karşılaşan işçilerin fabrika önündeki direnişleri sürüyor.

Şeker fabrikalarının özelleştirilmesiyle birlikte buralarda çalışan işçiler kıyımla karşı karşıya kaldı. Birçok ilde işten atmaya tepki olarak çeşitli eylemler yapıldı. Cargill’in Bursa’daki fabrikasının işçileri Nisan ayından bu yana direnişteler. Direnişlerini İstanbul’daki Cargill genel merkezi önüne yürüyüşle büyüten işçiler gözaltı saldırılarıyla karşılaştılar. Mart ayında Tekirdağ’daki Türk Metal üyesi Prettl Endüstri işçilerinin eylemi sonucu, atılan işçiler geri alındı ve toplu sözleşme talepleri kabul edildi. Mart ayının sonunda Amasra’da, Nisan ayında Cengiz Holding’in işten attığı işçiler Murgul’da çeşitli eylemler gerçekleştirdiler. İstanbul’daki Özel Ethica İncirli Hastanesi’nde işten atılan Derya Koçak 20 Haziran’da direnişe başladı. Koçak 5 Temmuz’da tüm haklarını alarak direnişini kazanımla sonuçlandırdı. Petrol-İş sendikasına üye oldukları için İstanbul Hadımköy’deki Akkim Yapı Kimyasalları’nda işten atılan işçiler 234 gün boyunca fabrika önünde direndi ve 21 Mart tarihinde direnişlerini sonlandırdılar. Gebze Plastikçiler OSB’de bulunan Chinatool Otomotiv fabrikası işçileri örgütlenerek Petrol-İş sendikasına üye olurken, patron buna engel olmak için iş kolunu metal olarak gösteriyordu. İşçiler önceki yıl olduğu gibi 2018’de de çeşitli eylemler gerçekleştirdiler. Kasım ayının sonunda fabrikanın petrokimya iş kolunda olduğu mahkeme tarafından da tespit edildi. Karara itiraz edilmediği durumda sözleşme görüşmeleri ve temsilcilik seçimleri başlayacak. Çerkezköy’deki Aygün Alüminyum işçileri Türk Metal’e üye olmaları üzerine işten atıldı ve Temmuz ayında direnişe başladılar. Gebze’de Birleşik Metal-İş’e üye olan işçiler BBS Metal patronu tarafından işten atılmaları üzerine 12 Eylül günü direnişe başladılar.

Kamu emekçileri direnişteydi

15 Temmuz darbesini bahane eden AKP, kamuda kendisine muhalif olan veya kendisinden olmayan kim varsa tasfiye etmeye girişti. KHK saldırılarıyla binlerce kamu çalışanı ihraç edildi. Kamu emekçilerinin OHAL ve KHK’larla başlayan mücadelesi 2018’de de sürdü.

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) üyesi emekçilerin İstanbul’daki direnişi yeni yılla birlikte 46. haftasına girdi. Emekçiler haftanın 4 günü Bakırköy, Kadıköy ve Kartal’da oturma eylemlerini sürdürürken direnişlerini valilik gibi kurumların önüne de taşıdılar. Şubat ayında Ankara’daki OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu önüne yürümek isteyen emekçiler polis saldırısıyla karşılaştılar. Direnişçi öğretmen Mehmet Sarı ihraç edildiği okulundan öğrenciler ve velilerle Sokak Okulu etkinlikleri düzenledi. Direnişçiler Haziran ayından itibaren polis saldırılarına maruz kalmaya başladı. “Kaymakamlık yasağı” ve “seçim” bahaneleriyle gerçekleşen saldırılarda onlarca kişi gözaltına alındı. Direniş 70. haftasında sonlandı. İhraç edilen kamu emekçileri Nursel Tanrıverdi ve Selvi Polat ise Pazartesi günleri Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda eylemlerini sürdürmek isterken gözaltı saldırıları ve iki kez tutuklama ile karşılaştılar. Tanrıverdi ve Polat’ın eylemi sürüyor.

Ankara’daki Çankaya Toplum Sağlığı Merkezi’ndeki işinden KHK ile ihraç edilen Mahmut Konuk, Yüksel direnişçileri, Düzce’de ve Ankara’da Yüksel direnişçileriyle eylemler gerçekleştiren mimar Alev Şahin’in direnişleri sürüyor.

Ulus Defterdarlığı’ndaki işinden atılan Cemal Yıldırım bir yıl boyunca işyeri önünde Zeynep Yerli ile birlikte, sonrasında her Cumartesi günü Sakarya Caddesi’nde sürdürdüğü eylemini 23 Haziran günü sonlandırdı.

Diğer grev, eylem ve direnişler

Antep’teki Şireci Tekstil işçileri Mayıs ayında yaptıkları eylemle haklarını elde ettiler. Temmuz ayında Kocaeli’deki Dubai Port liman işçileri, seslerini yükselttiler. Bartın’ın Amasra ilçesinde Hattat Holding’e bağlı Hema maden işçileri Eylül ayında hakları için vince çıkma eylemi gerçekleştirdi. İşten atılan ve hakları ödenmeyen iki işçi 5 gün boyunca vincin üstünde sürdürdükleri direnişleri sonucu haklarını elde etti. Kasım ayında İstanbul Avcılar’da bulunan Canan Dağdeviren Yurdu’nda çalışan işçiler 5 aydır ödenmeyen maaşları için eylem başlattılar. Batman’da Taşkın Tekstil işçileri çalışma saatlerindeki değişiklik ile baskı ve hakaretlere karşı iş durdurarak taleplerini kabul ettirdiler.

Selüloz-İş üyesi Süperpak işçileri TİS’te anlaşma sağlanamaması üzerine Haziran ayında greve çıkarken, patron da lokavt ilan etti. Grevin 186. günü olan 23 Aralık’ta anlaşma sağlandığı duyuruldu. CHP’li İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ortağı olduğu İZBAN ile Demiryol-İş arasındaki TİS görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 10 Ekim günü başlayan grev sürüyor. İstanbul Avcılar’da Petrol-İş sendikasının örgütlü olduğu Gripin İlaç fabrikası işçileri TİS’te anlaşılamaması üzerine 28 Kasım günü greve başladılar. Grev 7 Aralık günü anlaşmayla sona erdi. Çorlu’daki Ürosan fabrikasında Petrol-İş üyesi işçiler TİS’te anlaşmazlık nedeniyle 18 Aralık günü greve başladı. Grev 7. gününde anlaşmayla sonuçlandı. Mart ayında Bursa’daki Çimtaş işçileri greve çıktı. Birleşik Metal-İş’in yetkili olduğu Kırşehir’de bulunan Çemaş Döküm fabrikasında 3 Ocak günü için alınan grev kararı öncesi patron ve sendika arasında anlaşma sağlandı. Artvin’in Cerattepe ve Murgul ilçelerindeki Eti Bakır AŞ işletmelerindeki işçiler 9 Ocak sabahı yüzde 25 zam ve iki ikramiye talebiyle greve gitti. Bolu’daki Barilla fabrikasında Tek Gıda-İş üyesi işçilerin 5 Temmuz günü başladığı grev 30 Temmuz’da anlaşmayla sonlandı. Çerkezköy’deki Fil Man Made fabrikasında DİSK Tekstil üyesi işçiler 3 Eylül günü greve çıktılar. Grev 10 Eylül’de anlaşma ile sonuçlandı. 10 Mayıs günü GOSB’daki Neşe Plastik’te Petrol-İş üyesi 230 işçi toplu sözleşmenin tıkanması nedeniyle greve başladı. Edirne Enez’de bulunan AMCOL Mineral Madencilik’te Türkiye Maden İşçileri Sendikası ile süren toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde ücret zammı üzerine anlaşılamamasının ardından 85 işçi 6 Kasım günü greve çıktı. Hileli iflas yoluyla alacakları ödenmeden işten atılan Real Market işçileri de yıl boyunca eylemlerini çeşitli yerlere taşıyarak sürdürdüler.

Mart ayında MKE işçileri, Haziran ayında Zonguldak’taki Tat Metal işçileri zam için eyleme çıktılar.

Bunların dışında da kamuoyunda duyulan/duyulmayan birçok işçi-emekçi eylemi yaşandı.

 

 

 

 

KESK’ten krize karşı İstanbul mitingi

 

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) “Krize karşı emeğin haklarını savunmak” şiarıyla 22 Aralık’ta İstanbul Bakırköy’de miting düzenledi.

DİSK, TMMOB ve TTB’nin de desteğiyle Bakırköy Özgürlük Meydanı’ndaki miting için Dikilitaş’ta toplanılarak alana yüründü. Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu (BDSP) “Baskı, sömürü işsizlik Krizin faturası kapitalistlere!” şiarlı pankart ile yürüyüşte yerini aldı. Dikilitaş’taki toplanma alanına iki arama noktasından geçilerek girilirken, yürüyüş yolunun çevresi de polis bariyerleriyle çevrildi.

“Sorumlusu değiliz, krizin faturasını ödemeyeceğiz”

Mitingde basın açıklaması KESK Eş Genel Başkanı Aysun Gezen tarafından okundu. Kapsamlı bir ekonomik krizle karşı karşıya olunduğu belirtilerek başlayan açıklamada, ülkeyi yönetenlerin ise “her şey yolunda” minvalinde açıklamalar yaptığına dikkat çekildi. Krizin derinleştirdiği yoksulluğun yanında baskı ve zor uygulamalarının da tırmandığına dikkat çekildi, sorumlu olmadıkları krizin faturasını da ödemeyecekleri vurgulandı.

“Üçte ikisi özel sektöre ve bankalara ait 467 milyar dolar dış borç 81 milyona ödetilmek isteniyor” ifadelerinin kullanıldığı açıklamada krizin, emeğe ve doğaya saldırının fırsatı olarak görüldüğüne dikkat çekildi. Kıdem tazminatının ve kamu emekçilerinin iş güvencesinin son kırıntılarının ortadan kaldırılmaya çalışıldığına değinilen açıklamada işsizlik fonunun bankaları beslemek için kullanılmasına tepki gösterildi. Ücretleri düşük tutmak için enflasyonun düşük gösterilmeye çalışıldığının altı çizilen açıklamada, Haziran Direnişi’nden “darbe, suç örgütü” çıkarmaya çalışma çabalarına tepki gösterildi.

“Baskı, zorbalık, yalan...”

Açıklamada, ‘tek ses medya’dan yalan bombardımanı yapıldığı, hakkını arayanların gözaltı ve tutuklamalarla karşılaştığı belirtildi. Krizin sorumlusunun, Türkiye’yi sermaye için cazip bir ülke yapmak adına emeğin en temel haklarını gasp edenler olduğu vurgulanan açıklamada; emekçilerin zaten bedel ödediği, “fedakârlık” yaptığı belirtilerek yüksek kârları paylaşmayan emekçilerin krizin faturasını da ödemeyeceği vurgulandı.

Açıklamada zamların geri çekilmesi, işten atmalara son verilmesi, ücretlerdeki erimenin telafi edilmesi, KHK’ların iptali gibi talepler öne sürüldü.

Gezen’in ardından KHK ile ihraç edilen direnişçi emekçiler sahneye çıkarken “İşimizi, bugünümüzü ve geleceğimizi geri alacağız” vurgulu bir konuşma gerçekleştirildi.

Sonrasında, direnişçi işçiler adına hazırlanan açıklamayı Dev Yapı-İş Başkanı Özgür Karabulut ve Flormar direnişçisi Nurhan Güler birlikte okudu. Kriz, iş cinayetleri, krizin faturasının emekçiye kesilmek istenmesi, enflasyon gerçeklerine işaret edilen açıklamada AKP iktidarının kriz gerçeğini gizleyemeyeceği belirtildi. Açıklamada “Taleplerimizi mücadele etmeden kazanamayacağımızı biliyoruz” denildi.

 

 

 

 

İZBAN işçileri ‘greve devam’ dedi

 

Demiryol-İş Sendikası İzmir Şubesi yöneticileriyle 25 Aralık akşam saatlerinde yeniden bir araya gelen İZBAN yönetimi, ücret zammı teklifini arttırdı. Yönetim, daha önce ücretler için verilen yüzde 22’lik zam teklifi, yüzde 26 bandına çekti.

Teklifi ertesi gün değerlendiren işçiler asgari ücret artışıyla birlikte yüzde 26’ya yükseltilen zam teklifinin bir şey ifade etmediğinin altını çizdi. Yan gelirler hariç ücretlerinin asgari ücretin altında kaldığına değinen işçiler, bu yüzde 26 zam teklifinin demagoji olduğuna dikkat çekti. İşçiler diğer yan haklarla birlikte toplam yüzde 34’lük zam taleplerinin arkasında durmaya devam edeceklerini vurguladı.

Grevi karalama çabalarını sürdüren İzmir Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Aziz Kocaoğlu ise yeni teklif üzerinden çarpıtmalarını sürdürdü. “Asgari ücrete yapılan zamma paralel” diyen Kocaoğlu teklifin kabul edilmesi gerektiğini iddia etti.

Taşeron firmada çalışan 7 emekli makinistle tren seferleri gerçekleştirilerek yapılan grev kırıcılığına açılan dava 24 Aralık günü Karşıyaka 1. İş Mahkemesi’nde görüldü. Mahkemede sendika avukatları, grevi kırmaya dönük bu uygulama ile İzmir halkının güvenliğinin tehlikeye atıldığını savundu.

İZBAN avukatı ise, bilirkişi raporunun hatalı olduğunu savunarak grevin kırılmasının 7 işçinin çalıştırılmasıyla mümkün olmadığını ve İZBAN seferlerinin devam etmesi gerektiğini öne sürdü.

Mahkeme sonucunda hakim, “ihtiyati tedbir” kararını kabul ederek, 7 taşeron işçinin uzun süre çalıştırılmasıyla seferlerin sürdürülmesinin iş güvenliğini ve yolcuların can güvenliğini tehlikeye attığı sonucuna vardı.

İZBAN işçileri mahkeme kararının ardından açıklama yaparak kararı sevinçle karşılayan işçiler “Bugün görülen davada, iş güvenliği ve sağlığı uzmanı ile makina mühendislerinden oluşan bilirkişi heyetinin mahkemeye sunduğu rapor, sadece taşeron makinistler eliyle seferlerin yapılmasının iş güvenliği ve iş sağlığı açısından uygun olmadığını ispatlamış oldu” dedi.