8 Mart 2019
Sayı: KB 2019/10

Gerici kuşatmayı ancak işçi sınıfı kırabilir!
Haklarımız ve geleceğimiz için sınıfa karşı sınıf!
“AKP’yi geriletmek” adına savrulma!
Berkin Elvan ve dava süreci
Kredi teşvikleri işe yaramıyor, batık krediler artıyor
Kani Beko’ların grev düşmanlığı
Sermayenin “Rönesans”ı, işçinin Ortaçağ’ı üzerinden yükseliyor!
Lastik sektörü ve işçilerinin durumu üzerine
Burjuvazinin ümidi: Kornilov’un darbesi
TKİP VI. Kongresi kapanış konuşması…
Uzun soluklu bir devrimci yürüyüş!
Kapitalist küresel ekonomide “baharın” sonu
Küresel ısınma
Struma’dan Aquarius’a göçmen gemileri
Kadın işçilerin örgütlenme ve mücadele sorunları
Düzen partilerine verilecek oyumuz yok, sorulacak hesabımız var!
ODTÜ’de gerici baskı ve yasaklara karşı mücadelenin olanakları
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Lastik sektörü ve işçilerinin durumu üzerine

 

Lastik sektörünün Türkiye’deki gelişim seyri otomotiv sektörünün gelişimi ile paralellik göstermektedir. 1940’lı yıllarda otomotiv sektörüne yönelik önemli yatırımlar yapılmıştır. Sektörün atılım yaşadığı yıllar ise 1960’lardır. Bu yıllarda Türkiye’de otomotiv parça üretimi de başlamıştır. Aynı yıllar Türkiye’de lastik sektörü için de üretime başlama ve gelişme yıllarıdır. 1954 yılında yürürlüğe giren Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu, dünyadaki lastik şirketlerinin ülkeye yatırım yapmasının önünü açmıştır. Lastikte dünya devi Pirelli ve Goodyear’ın 1950’li yılların ikinci yarısında kurmaya başladıkları fabrikalar 1962 ve 1963 yıllarında faaliyete başlamıştır.

Türkiye’de lastik fabrikalarının olduğu iller Kocaeli (Goodyear, Brisa, Pirelli, Özka), Sakarya (Goodyear), Düzce (Anlas), Çankırı (Sumitomo), Kırşehir (Petlas) ve Aksaray’dır (Brisa). Toplamda 20 bin dolayında lastik işçisi bulunmaktadır. Sektörün fabrika ve çalışan işçi sayısı açısından ağırlık merkezi Kocaeli’dir.

Sektörün üretim düzeyi

İç ve dış lastik üretimi yapılan Türkiye’de 2013 yılında 26 milyon 414 bin 369 adet lastik üretilmiştir. Bu imalatın 16 milyon 775 bin 32’si Kocaeli-Sakarya hattının üç büyük firmasının dört fabrikasında gerçekleştirilmiştir. Türkiye’de üretilen lastiğin 3’te 1’i ihraç edilmektedir. Öte yandan 5 milyon civarında lastik de ithal edilmektedir.

Lastik Sanayicileri ve İthalatçıları Derneği (LASİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Yiğit Gürçay, 2016 yılının başında, “Türkiye’de lastik sektörü son beş yılda global lastik pazarının üzerinde bir performans göstererek yaklaşık yüzde 28 büyüdü.” diyerek, sektörün durumunu özetlemiştir. Türkiye’de lastik sektörü gelişen ve kâr oranı sürekli büyüyen bir sektördür.

Lastik işçilerinin tablosu ve sendikal düzeyi

Lastik fabrikalarında ağır çalışma koşulları hakimdir ve işyerleri birçok sağlık riski barındırıyor. Buna karşın yüksek ücretli ve sosyal hakları olan bu fabrikalar (özellikle sendikal geçmişi olanlar), bulundukları bölgelerdeki işçiler tarafından öncelikli tercih konusudur. İşçiler bu fabrikalarda işe girmek ve kalıcı olabilmek için uğraşıyorlar.

Lastik işçilerinin genelde sendikalı olma bilinci taşıdığını söyleyebiliriz. Lastik işçilerinin hemen hemen hepsi sendikalı çalışıyorlar. Sendikalı fabrikaların büyük bir çoğunluğunda, Kocaeli-Sakarya hattındakilerde DİSK Lastik-İş Sendikası yetki sahibidir. Kırşehir’de bulunan Petlas fabrikasının işçileri, Petrol-İş Sendikası’na üyeler. Uzun bir geçmişe sahip ve sendikalı olan fabrikalardaki işçiler, genel ortalamaya göre yüksek olan ücretlerini ve haklarını korumak, dönem dönem de genişletmek için çabalamaktadırlar.

Yeni kurulan fabrikalarda sendikasız olan işçiler, sendikalı fabrikalardaki hakların öğrenilmesi ile birlikte sendikalaşma adımları atabiliyorlar. Kocaeli’de en son kurulan Özka bunun örneklerinden biridir. Bu fabrikada işçilerin sendikalaşma çabası başarıya ulaşmıştı. Son kurulan fabrikalardan biri olan Çankırı’daki Sumitomo işçileri de sendikalaşmak için adım attılar. Ardından patronun işten atma saldırısı ile karşı karşıya alındı. Lastik-İş ve Petrol-İş arasında gidip gelen işçilerin sendikalaşması bir süre havada kaldı ve belirsizliğini koruyor.

Lastik işçileri, geçmiş dönemin (1960’ların ve 70’lerin) sınıf mücadelesinin önemli bir dinamiğiydi. Geçmişin mücadele birikimleri ve geleneği lastik işçilerinin mirasını oluşturuyor. Lastik işçileri 15-16 Haziran eylemlerinin İzmit hattındaki militanlığının bir parçasıydılar. Sonraki dönemde yaşanan baskılar ve üyesi oldukları sendikanın başına çöreklenen mafyalaşmış sendikal anlayış nedeniyle mücadele süreçleri sekteye uğrasa da dönem dönem tepkiyi açığa çıkartmak isteyen işçi bölükleri bugün de var. Doğru bir kanal bulamamak bu arayışları sonuçsuz bırakabiliyor. Keza başlatılmaya çalışılan muhalefet süreçleri erkenden açığa çıkıp, sendika bürokrasisi ve patron işbirliğinde işten atma saldırısıyla karşılanıyor ve dolayısıyla sekteye uğrayabiliyor.

Lastik işçilerinin büyük bir kısmı ortalamanın üzerinde bir ücrete çalışıyor olsa da birçok sorun ile karşı karşıyalar. Geçmiş mücadelelerin deneyimine sahip lastik işçileri birliğini güçlendirmeli, patronlara ve mafyalaşmış/bürokratlaşmış sendikal anlayışa karşı taban örgütlülüklerini ve inisiyatifini geliştirmelidirler.

 

Kaynaklar:

- TÜİK verileri 2013, 2014, 2015

- Aile, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı web sitesi

- Goodyear, Pirelli, Brisa fabrikalarının web siteleri

 

 

 

 

Sınıftan kısa kısa

 

Giresun’da AKP’li Tirebolu Belediyesi’nde çalışan işçiler 5 aydır maaşlarını alamadıkları için 1 Mart’ta belediye önüne sessiz yürüyüş yaparak maaşlarının ödenmesini istedi.

Tüm Taşıma İşçileri Sendikası (TÜMTİS) ile Aras Kargo arasındaki 6 bin işçiyi kapsayan TİS görüşmeleri anlaşmayla sonuçlandı. Sendika yaptığı açıklamada; “Ücret ve sosyal haklara birinci yıl yüzde 40 oranında, ikinci yıl enflasyon oranında zam alındı.

Sendika üyesi işçilerin 01.09.2018 ile 31.08.2018 tarihinde almış oldukları ücretlerine yüzde 9 oranında, 31.12.2018 tarihinde almış oldukları ücretlerine yüzde 22 oranında zam alındı. Ücretlere ek olarak bir aylık ücretleri tutarında ikramiye alındı” dedi.

Petkim’deki TİS görüşmelerindeki dayatmalara karşı 4 Mart’ta işyeri önünde açıklama yapan Petrol-İş Sendikası Aliağa Şubesi, kriz bahanesiyle patronların görüşmeyi zora soktuğu ve iş güvenliğini hiçe saymak istemesine tepki gösterdi. “2018 yılı cirosunu 9,3 milyar olarak açıklayan Petkim’e soruyoruz; bu ciroda PETKİM emekçilerinin payı yok mu?” denildi.

TPI’nın İzmir Sasalı ve Menemen’de kurulu fabrikalarında, Petrol-İş Sendikası’na üye yaklaşık 2 bin 500 işçiyi ilgilendiren toplu sözleşme sürecinde 5 Mart’ta yapılan grev oylamasında 816 işçi grev isterken 1615 işçi sözleşmenin kabul edilmesi için oy kullandı. TPI sermayedarının teklifi imzalanırsa; ilk yıl için sosyal haklarla birlikte giydirilmiş ücret aylık 2624 TL ve tavan 3856 TL, 2020 yılı için ise 3101 TL ve 4623 TL olacak.

İstanbul’un Silivri ilçesindeki Kale Kayış fabrikasında işçiler, ağır çalışma koşulları, düşük ücretler ve işçi sağlığına yönelik olumsuz durumlar karşısında Petrol-İş Sendikası’nda örgütlendi. Örgütlenmenin ardından patronun sendikaya yönelik baskıları arttırması üzerine işçiler 6 Mart sabahı iş başı yapmayarak direnişe başladı.

Antep 4. Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan Canan Tekstil iplik bölümünde 5 Mart gece vardiyasında işçiler iş durdururken diğer vardiyalar da fiili grevi sürdürdü. 1000 işçinin çalıştığı fabrikada üretimin durması karşısında birinci kademe işçilere 2.100 TL, ikinci kademe işçilere ise 2.200 TL maaş dayatan patron başta işten atma tehdidi savururken ücretleri 2.250 TL’ye çıkarmak zorunda kaldı. Anlaşma sonrası işbaşı yapıldı.