10 Mayıs 2019
Sayı: KB 2019/19

Seçim sisteminin iflası!
İstanbul seçimleri ve devrimci sınıf tutumu
ABD’nin Patriot’ları, Rusya’nın S-400’leri ve Türkiye’nin çıkmazı
Güler yüzlü kapitalizm mi, sömürünün olmadığı sosyalizm mi?
Kayseri 1 Mayıs’ı ve ötesi
Sendikal bürokrasi kaleyi içeriden çökertme peşinde!
Krizin etkileri, taleplerimiz ve emeğin korunması mücadelesinin önemi
Birleşik Metal-İş İstanbul 1 No’lu Şube Genel Kurulu üzerine
Esenyurt’ta işçilerle kurultay hazırlık anketleri
Greif Direnişi ve Metal Fırtına deneyimleri üzerine
ABD’nin Venezuela’da rejim değişikliği operasyonu
Filistin halkının direnişi “Asrın Anlaşması”nı bozguna uğratacaktır!
1 Mayıs aynasında Sarı Yelekliler
Stalingrad’dan Berlin’e Kızıl Ordu’nun faşizme karşı zaferi
Ailenin bütünlüğü, sömürü düzeninin devamı
Kapitalizmin güncel resmi: Soma Katliamı
15 Mayıs Kürt Dil Bayramı
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

1 Mayıs aynasında Sarı Yelekliler

İ. Manuşyan

 

Bu seneki Paris 1 Mayıs’ını öncekilerden ayıran, salt zaman değişimi değil, ayrıca kendiliğinden hareketin etkileşimiydi. Sarı Yelekliler hareketi 25. haftasını 1 Mayıs’la birleştirdi. Binlerce Sarı Yelekli, çağrıya karşılık vererek, Paris 1 Mayıs organizasyonuna katılmayı tercih etti. Sendikal bürokrasinin hareketten kopukluğuna, Champs Elysees kaçkınlığı için en uzak merkezi seçmesine rağmen, Sarı Yelekliler kitlesi, yine de 1 Mayıs’ta tek bir eylem yaratarak bölünmüşlüğü kırdı. Ve kendisine dair birçok ezberi bozarak ilerleyen hareket, 1 Mayıs’ı da anlamına uygun bir mücadele gününe çevirdi.

Sarı Yelekliler’in 1 Mayıs’a etkisi ve 1 Mayıs’la etkileşimini değerlendirebilmek için genel olarak Fransa’daki 1 Mayıs’ların muhtevasına bakmak gerek. Fransa’da ve özellikle Paris’te 1 Mayıs birçok Avrupa ülkesine ve şehrine göre daha militan, daha politik bir içerikle geçmektedir. Birçok yerde 1 Mayıs “tatil günü”, piknik organizasyonu ya da politika adına düzen partilerinin şov alanı olurken, Fransa ve Paris 1 Mayıs’larında durumun daha farklı olduğu bilinir. Fransa’da yılların süreklileşmiş çatışmalı mücadeleleri içerisinde bir gün olarak 1 Mayıs, iki sınıf arasında bir güç çarpışması ve elbette siyasal iklimi etkileyen bir hesap günüdür. Geçtiğimiz yıl demiryolu işçilerinin özelleştirme sürecine karşı mücadelesinin 1 Mayıs’a yansımaları görülüyordu. Genel grevlerin içerisinden 1 Mayıs’a akan bir sınıf bölüğü, tüm günün mücadele ruhunu belirliyordu.

Bu sene süreklileşmiş eylemlere dayanan Sarı Yelekliler gibi bir hareketin varlığı elbette bir beklenti yarattı. Daha Aralık ayında Sarı Yelekler’in 1 Mayıs çağrısı yapmaya başlaması mücadele isteği açısından bir mesaj taşıyordu. Kanıksanmış eylemlerden çıkma isteği 1 Mayıs için de geçerliydi. Bu beklentiye rağmen son hafta içine kadar Sarı Yelekliler’in tam olarak ne yapacağı kestirilemiyordu. Ama Sarı Yelekliler’in de aynı alana gelmesiyle, son iki yılda arka arkaya son yılların en kitlesel ve militan 1 Mayısları yaşandı. Paris’te 100 bini bulan bir kitlenin varlığı kadar, çatışma kararlılığı, çatışmalara rağmen pasif kalan kitlenin büyük bölümünün eylemi terk etmemesi, polis provokasyonlarına rağmen kitlenin bölünmemesi gibi önemli detaylar dikkatlerden kaçmadı. Keza çatışan kitlelerin kortej başına geçmesi geleneğinde de bu sene farklı bir tablo yansıdı. Normalde anarşist ve Anti-Fa otonomlar genel kitleden ve gösterilerden yalıtık, kapitalist şirketlerin sembol alanlarını tahrip eder ve ara sokaklarda polisle çatışmalara girerlerdi. Ancak bu yıl kortej başında Sarı Yelekliler de vardı. Sarı Yelekliler’in katılımıyla sayıları normal bileşenini katlayan Anti-Fa ve anarşistler daha sağlam durdu. Sarı Yelekliler’in de katılımıyla çatışmalar hem daha uzun sürdü hem de polisin kitleyi bölme girişimleri militan reflekslerle boşa düşürüldü.

Geçtiğimiz yıl sendika bürokratları, çatışan kitleleri tecrit etmeye çalışan polise hizmet ederek, kortejleri farklı sokaklardan geçirip ana güzergahtan çıkarmıştı. Çatışanlar tecrit edilmiş, arkadan kuşatılmalarına göz yumulmuştu. Bu seneyse hem Sarı Yelekliler’in etkisi hem de genel kitlede kitle şiddetine dair olumsuz görüşlerin kırılmasıyla bu durum değişti. Genel kitlede militan şiddetin sahiplenildiği görüldü. Sarı Yelekliler’in de içinde olduğu çatışma kitlesi meşruluğunu da buradan alarak daha sağlam durdu. Polisin meydanda arama noktaları kurarak binlerce eylemcinin üzerini araması, aynı hat üzerinde birden fazla kontrol noktası kurması, yürüyüş kolundaki tüm sokakları kapatması bu atmosferi bozamadı.

Sarı Yeleklilerin tek 1 Mayıs kararının, hareketin ilk çıkış noktasındaki bağımsız duruşuyla çelişmediğini de belirtmek gerekiyor. Hareket zaman içerisinde gelişiyor, politika üretiyor ve tarihsel doğruyla buluşuyor. Hareketin heterojen bünyesinde sendikalara ve partilere karşıtlık temelinde bir parça tepkinin var olması gerçeğinin yanı sıra bunu kırmaya çalışanların çabası da söz konusu. Paris 1 Mayıs’ını önemli kılan diğer bir diğer nokta da bu. Hareket içinde daha soldan yaklaşanların politik etkisi artıyor. Bunda hareketin başında mesafeli duran sol güçlerin artık hareketin içinde politika üretmeye doğru bir gelişim yaşamalarının rolü var.

Sarı Yeleklilerin 1 Mayıs’ta bağımsız eylem yapmaması bir çelişki değil politik reflekstir. Sarı Yelekliler hareketi işçi sınıfının ve onun öz örgütleri olan sendikaların desteğini kazanması gerektiğini biliyor. Bundan dolayı sendikalara karşı düşmanlık yaparak değil, onu müttefik sayıp kazanmaya çalışarak yol yürüyor. Bu, daha önce sendikaların genel grev çağrısı sürecinde gelişen ve en son genel grev çağrısını destekleyip süresiz ilan edilmesini talep eden pratiklerinde görünür hale gelmişti. “Sendikalara rağmen değil, sendikalarla” ilerlemeye çalışan bir hareketin, 1 Mayıs günü kendi bağımsız eylemini yapabilecek kadar kitlesel olmasına karşın sendikaların çağırdığı yeri seçmesi önemli bir politik tercihtir. Sarı Yelekliler tarafından 16 Mart ültimatom çağrısı yapıldığında, aynı gün polis şiddetine karşı göçmenler için dayanışma yürüyüşü ve Fridays For Future hareketinin küresel ısınmaya karşı iklim eylemi vardı. Paris’in tüm merkez hatlarında 100 bin civarında eylemci fakat 3 ayrı eylem vardı. Mülteci hakları için yürüyenler de iklim için yürüyenler de Sarı Yelekliler ile birleşmeyi düşünmemiş, kendi bağımsız eylemlerini yapmayı tercih etmişlerdi. Fakat böylesi bir birleşmenin esasında nasıl bir sinerji yaratacağı 1 Mayıs’la kanıtlanmış oldu. 16 Mart’ta Sarı Yelekliler’le birleşmeyenler Sarı Yelekliler’in 1 Mayıs kortejine katılmasıyla fiilen birleştiler.

Sarı Yelekliler hareketinin zayıf tüm yanları 1 Mayıs kitlesiyle dolduruldu. Sanayi havzalarından gelen işçi bölüklerinden başta kağıtsızlar olmak üzere tüm göçmenlere, sendikaların bayraklarından politik örgütlerin pankartlarına hepsi sarı yeleklerle gökkuşağı oluşturdu. Ve normal şartlarda Sarı Yelekliler’in eylemlerinde bir iki Fransız örgütü ile biz sınıf devrimcileri tarafından dalgalandırılan ya da bireysel olarak taşınan orak-çekiçli kızıl bayraklar 1 Mayıs alanında daha görünür bir yoğunluğa sahipti. Sarı Yelekliler ile kızıl bayraklılar 1 Mayıs alanında birleştiler.

“Tete de cortege” (kortej başı) olarak tarif edilen ve genel kabulde otonomcu anarşistlere kalan önderlik Sarı Yelekliler sayesinde anlamlı bir politik muhteva kazandı. Öncülük önde durmaktan çıkıp ona karakter katan politik argümanla olur. Bu yanıyla 1 Mayıs’ın başını Sarı Yelekliler’in çekmesi de onu gerçek bir sınıf mücadelesi gücüne çevirdi. Polis teröründeki artışın gerisinde buna dair hazımsızlık vardı. Gösterinin birçok noktasında çatışma olmamasına karşın polis saldırısı olması bir tesadüf değildir. Polis kitleyi dağıtmak, dağılmayanları da terörize ederek yıldırmak istemişti. Fakat hareketin gücünü, 1 Mayıs’ın moral değerini arkasına alan eylemciler alandan bir yenilgiyle ayrılmadıkları gibi, militan karşılıklarla polis şiddetini yer yer gerilettiler de.

Sarı Yelekliler hareketi Fransa’nın temel bir mücadele öznesi olarak yeni pratiklerle ilerlemeye devam ediyor. Fransız sermaye devleti adına 1 Mayıs’tan önce Macron’un çıkıp yeni ekonomik tavizler açıklaması ve vergi politikasında geri adımlar atması da hareketi etkilemedi. 1 Mayıs öncesinde ve sonrasındaki cumartesi eylemlerine bakıldığında istikrarlı bir ilerleyiş göze çarpıyor. Sermaye devletinin baskı aygıtları ve tavizlerinin hareketi durduramaması, 25 haftanın politik gelişiminin etkilerinin giderek daha ilerden sonuçlar üretmesi mücadele edenler lehine önemli bir gelişmedir. Hareketten öğrenmek ve hareketle ilerlemek için Sarı Yelekliler birçok dersle dolu. 1 Mayıs aynasında bu harekete bakıldığında önemli bir gelişmenin yaşandığı görülecektir. Sarı Yelekliler bağımsız bir eylem yapsalardı bu, mücadeleye bu kadar etki etmeyebilirdi. 1 Mayıs’ta tek yürüyüş tercihi hareketin hanesine yazılmış önemli bir başarıdır.

Paris 1 Mayıs’ı sadece bir kentin ve bir ülkedeki işçi sınıfı hareketinin güncel tablosunu vermekten öteye geçmiş, kendiliğinden hareketin de işçi sınıfının enternasyonal mücadele gününde sınıf örgütleriyle birleşip, mücadeleyi, talep etmekten söke söke alma kararlılığı noktasına çekmiştir. Sıradan bir miting değil, fiili-meşru hattın kitlesel militan öfkesiyle, devrim sloganlarının olağanlaştığı bir 1 Mayıs korteji yaratıldı. Hareketin 6 aylık hanesine böyle bir 1 Mayıs’ın yazılması onun tarihteki yerini de güçlendirdi. Bu hareketin doğuşundaki birçok ezbere eleştiri, süreç içerisinde aşıldı. Hareketin kırılmadığı yerde daha fazlası da olabilir. Kesin olan şu ki 1 Mayıs’la birlikte Sarı Yelekliler hareketi sınıf vurgusuyla oldukça güçlü bir mesaj verdi.