19 Temmuz 2019
Sayı: KB 2019/27

Tek yol devrim!
S-400’ler sermayeye lazım
Sermayeye peşkeşler, işçi ve emekçilere yeni saldırılar
AKP-Erdoğan iktidarını işçi ve emekçiler görevden alacak!
“Ağaç Dikme Bayramı”
Suruç Katliamı: IŞİD taşeronluğuyla korku imparatorluğu
Sendikal bürokrasinin panzehiri: Sınıf bilinci, taban örgütlülüğü
Hak-İş 14. Genel Kurulu’ndan yansıyanlar
MKE işçilerinin kararlılığı geri adım attırdı
KESK kamu TİS taleplerini açıkladı
Partinin gençlik çalışması
Lise çalışmamızın üç ayağı
“Popüler kültür” üzerine…
ABD’nin İran’a 40 yıldır dinmeyen öfkesi
LSG Sky Chefs’te direniş ve dayanışmayla kazanabiliriz!
“Doğu Almanya” işçisi eşit haklar için direniyor
Almanya’dan silah sevkiyatında Türkiye yine başta
Kadınlar Clara Zetkin’e ne borçludur? / 2
İmamoğlu’nun kreş vaadi ve TÜSİAD’ın raporunun gösterdikleri
Tutsak sınıf devrimcisi Hasan Akman’dan mektuplar
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Tutsak sınıf devrimcisi Hasan Akman’dan mektuplar

 

1 Mayıs sabahı Ankara’da yapılan polis operasyonuyla gözaltına alınan ve 6 Mayıs’ta çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklanan Hasan Akman, İstanbul’dan bir yoldaşına ve Mamak İşçi Kültür Evi Müzik Topluluğu’na iki ayrı mektup gönderdi.

Sürgün sevki ve hapishane koşullarını anlattı

Akman, İstanbul’dan bir yoldaşına gönderdiği mektupta sürgün sevke, sağlık durumuna ve götürüldüğü hapishanedeki koşullara ilişkin bilgi verdi.

Akman, tutuklanmasının ardından ilk olarak Sincan F Tipi Hapishanesi’ne götürülmüştü. Burada tek kişilik hücrede tutulduğunu belirten Akman, tam bir tecrit ve izolasyonla karşılaştığını aktardı. Tutsaklara sabahları ayakta ve dışarıda sayım vermelerini dayattıklarını belirten Akman, bunu kabul etmediği için, hücrenin uzak köşesinde oturduğunu ve gardiyanların kollarına girip sürükleyerek havalandırmaya çıkardıklarını ifade etti. Bu sırada “Baskılar bizi yıldıramaz!” sloganını attığını da ekledi.

22 Haziran Cumartesi günü, sabah sayımından hemen sonra gelen gardiyanların sevk olacağını söylediğini ancak nereye götürüleceğini söylemediklerini belirten Akman, Sincan’dan hareket eden ring aracı Kırıkkale’ye doğru yönelince nereye götürüleceklerini anladıklarını söyledi. Getirildiği Kırıkkale F Tipi Hapishanesi’nde, birlikte sürgün edildiği iki DHKP/C dava tutsağıyla birlikte kaldığı bilgisini verdi.

Sağlık sorunu yaşadığı bilinen Akman ilaçlarına ulaşmada sıkıntı yaşamasa da, getirildiği Kırıkkale Hapishanesi’nde revire çıkma konusunda sorunlarla karşılaştığını ifade etti.

Mektubunda güncel siyasal konulara ilişkin fikirlerini de paylaşan Akman, kısa süre önce hapishanelerde hayata geçirilen açlık grevi eylemi boyunca devrimci/sol yayınların tutsaklara verilmediğini, açlık grevinin sonlanmasının ardından yayınların tekrar verilmeye başlandığını bildirdi.

“Tüm çabaları boşuna”

Devrimci tutsak Hasan Akman, Mamak İşçi Kültür Evi Müzik Topluluğu’na mektup gönderdi.

“Gündüzlerinde sömürülmeyen, gecelerinde aç yatılmayan bir dünya mutlak bir gün kurulacak” diyen Akman’ın mektubunun tamamı şöyle:

“Mamak İşçi Kültür Evi Müzik Topluluğu’na,

Merhaba yoldaşlar,

Sizleri özlem ve hasretle kucaklıyorum. Müzik çalışmanıza ara verip bana kart hazırlamak için ayırdığınız zamandan dolayı sizlere teşekkür ederim.

Sermaye devleti devrimci değer ve düşüncelere yönelik her açıdan saldırmaya devam ediyor. 1 Mayıs sabahı evlerimize ve kurumlarımıza yapılan operasyon sonucu benim tutuklanmam muhalif her sesi kısmaya yönelik saldırının bir parçası. Ancak ne gözaltıları ne de zindanları çalışmalarımızın işçi sınıfı ve emekçilerle buluşmasını engelleyemez. Bizler bulunduğumuz her alanda tarihsel haklılığımızdan aldığımız güçle devrim ve sosyalizmin kızıl bayrağını dalgalandırmaya devam ediyoruz. Bizim açımızdan zindanlar mücadelenin yeni bir alanından başka bir anlama gelmiyor. Ne aramıza ördükleri kalın duvarlar ne düşüncelerimizden soyutlamak için uyguladıkları tecrit ve izalasyon ne de sürgün sevkleri irademizi teslim alamaz.

Bize yönelen bu ilk saldırı olmadığı gibi son saldırı da olmayacak. Bundan önce de evlerimiz, kurumlarımız basıldı. Yoldaşlarımız tutuklandı. Ancak çalışmalarımız devam etti. Tüm çabaları boşuna. Ne yaparlarsa yapsınlar sonunda kazanan devrim ve sosyalizm mücadelesi olacak. Gündüzlerinde sömürülmeyen, gecelerinde aç yatılmayan bir dünya mutlak bir gün kurulacak.

Özgür yarınlarda görüşmek dileğiyle kendinize çok iyi bakın. Umut ve dirençle kalın.”

 

 

 

 

Kapitalizmde bencilliğin başı da sonu da açlık!

 

Kapitalizmde işçi ve emekçilerin bencilliğe, yani hücrelere hapsolmalarının sonuçlarını çarpıcı bir şekilde gösteren mistik bir hikaye:

Bir kişi öldükten sonra zebani refakatiyle cennet ve cehennemi gözlemlemeye gider.

Cehennemde ortada büyük bir yemek kazanı bulunur. Herkesin elinde de boyundan uzun kaşıklar var. Hikaye bu ya kaşıkların ucundan tutarak yemek zorunlu. Bu zorunluluktan kaynaklı, kaşıklar uzun olduğu için kimse kazandan yemek yiyemez. Kazandan kaşığı dolduran ağzına götürmeye çalışırken hem yemeği döker hem de kaşığı ağzına götüremez. Özcesi hepsi aç ve kuru kemiktir.

Sonra cennete gider gözlem yapmaya. Burada da ortada aynı kazan ve yine herkesin elinde boylarından uzun kaşıklar vardır. Ama burada herkes beslenmiş ve sağlıklıdır.

Kişi merak edip zebaniye sorar: “Bu nasıl oluyor? Her şey aynı, ama buradakiler tok ve sağlıklı?” Zebani yanıt verir: “Buradakiler birbirini beslemeyi öğrendi.”

Zebaninin yanıtını pratikte görür. İnsanların kendi ağzına götüremediği kaşığı yanındaki kişinin ağzına götürüp karınlarını doyurduklarına tanık olur.

Kendi hücresine hapsolan emekçi aç kalmaya mahkumdur!

Kapitalizmde hikayedeki gibi uzun kaşıklar var. Bencillik varsa burjuvalar nasıl semiriyor? Çünkü işçi ve emekçiler uzun kaşıklarıyla ücret karşılığı burjuvaziyi besliyorlar. Ama aynı işçiler kendi hücrelerine hapsolup, bencil davrandıklarında kendilerini/birbirlerini besleyemiyorlar. Açlık sınırının altındaki asgari ücret bunun somut bir örneği.

İşçi ve emekçiler birlik olduğunda birbirini beslemeyi başarır. Asgari ücret sadece birlikte mücadeleyle insanca yaşanabilecek düzeye ulaşır. En ufak bir hak bile ancak birlikte mücadeleyle elde edilir.

Özcesi işçi ve emekçiler hücrelerine hapsolup, bencil davrandıklarında cehennemi yaşarlar, yaşıyorlar da. Ama birbirlerini beslemeyi öğrenip, birlikte mücadele ettiklerinde, bugünkü dünya cennete dönüşür.

H. Ortakçı