14 Şubat 2020
Sayı: KB 2020/07

Kapitalizm bir felaketler düzenidir!
Talan düzenini kurtarmak için savaş kışkırtıcılığı
AKP şefi ABD gazıyla İdlib’de savaşı derinleştiriyor
Dinci gericilik için “kutsal” olan Kudüs değil dolardır
Eğilimleri devrimcileştirmek!
İntihar vakaları ve burjuva çürümüşlük
Ademlerin ölmemesi için
MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi’nde mesele tek başına ücret değildi!
Tekstil patronları ucuz iş gücü ve teşvik peşinde!
Kuruluşundan günümüze Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu
Alman Devrimi’nin dersleri / İhanete uğrayan devrim - H. Fırat
Thüringen’de NSDAP - Manfred Weißbecker
Alman tekellerinin krize çözümü işçi kıyımı
Bretton-Woods Anlaşması ve emperyalizmin yeni denge arayışı
Birleşmiş Milletler’in İdlib riyakarlığı
AKP’nin kadın ve çocuk düşmanı politikaları devam ediyor
Özgürlük, eşitlik ve insanca bir yaşam için sosyalizm!
Neoliberal politikalar ve eğitimin piyasalaşması
Piyasacı eğitim ve üniversiteler
“Ulaş benziyor güneşe!”
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Birleşmiş Milletler’in İdlib riyakarlığı

 

Suriye’ye karşı savaş için devşirilen, silahlandırılan, eğitilen, finanse edilen cihatçı terörün son kalesi İdlib’deki çatışmalar, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin (GK) gündemine de taşındı. Bu gündemle toplanan GK, İdlib’de ateşkes çağrısı yaptı. Görünen o ki, 9 yıldır devam eden savaşa karşı kayda değer bir şey yapmayan BM, şimdi cihatçıların son kalesi düşmesin diye çaba harcıyor. Ateşkes çağrısı yapan GK, güya sivilleri koruma kaygısıyla hareket ediyor. Oysa bu iddia kaba riyakarlıktan öte bir anlam taşımıyor. İdlib’de yaşayan halkın cihatçı çetelerin zulmünden kurtarılması konusunu gündemine bile almayanların “sivilleri koruma” çağrılarına kim itibar eder?

Bu riyakarlık şaşırtıcı değil. Zira Çin-Rusya ikilisi dışında GK’da temsil edilen ABD, İngiltere, Fransa üçlüsü Suriye’ye karşı savaşın suç ortaklarıdır. Cihatçı terör belasını başta Suriye olmak üzere bölge halklarının başına bela eden de bu üçlüdür. Elbette AKP-saray rejimi, Körfez şeyhleri gibi kuklalarıyla birlikte... Nitekim ateşkes çağrısı da özünde cihatçıları kurtarma çabasından öte bir anlam taşımıyor, elbette uygulanabilecek olsaydı. Sivillerle ilgili tek kaygıları ise, mülteci akınının artacak olmasıdır. Bunun dışında siviller onları zerre kadar ilgilendirmiyor. Tersine, onların kurtarmak istedikleri cihatçı çetelerdir. Bunlar da yıllardan beri sivilleri toplu şekilde öldürüyorlar.

Çıkarları gereği cihatçı çetelere destek vermeyen Rusya-Çin ikilisi, ateşkes çağrısına karşı çıkmadı. Cihatçıların korunması, bu ikilinin Ortadoğu politikalarına uymuyor. Anlaşıldığı kadarıyla “sivillerin korunması” argümanının öne çıkarılmasına itiraz etmeyi gerekli görmemişler. Çağrının pratikte yankı bulma ihtimalinin düşük olması da, bu konuda Rusya-Çin ikilisini rahatlatmış olmalı.

AB de cihatçıların arkasında

Güvenlik Konseyi ateşkes çağrısı yaparken, Avrupa Birliği (AB) de “İdlib uyarısı” yaptı. İdlib’deki çatışmalarla ilgili yazılı açıklama yapan AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ile AB Komisyonu kriz yönetimi sorumlu üyesi Janez Lenarcic, siviller için timsah gözyaşı döktüler. Bu ikili “sivilleri hedef alan bombardımanın durdurulması, sivillere insani yardımların erişiminin sağlanması, uluslararası insancıl hukuktan kaynaklanan sivillerin korunması kuralına uyulması” için çağrı yaptı.

Çağrıyı yapan AB şeflerinin paçalarından riyakarlık akıyor. Çünkü “sivillerin korunması, insancıl hukuk, insani yardımın ulaştırılması” gibi vurgular cihatçıların zulmü altında yaşayan sivil halk için istenmiyor. Tam tersine, İdlib’in bu caniler yönetiminde kalması için çaba sarf ediliyor. Tek korkuları, El Kaide’nin Suriye’deki bu son kalesi yıkıldığında AB ülkelerine göç edenlerin sayısında yaşanacak artıştır. Bundan dolayı Suriye yönetiminin İdlib’i cihatçı çetelerden kurtarmasını engellemeye çalışıyorlar.

AB şeflerinin riyakarlığı, cihatçıları koruyan-kullanan AKP-saray rejimiyle işbirliği yapmalarından da bellidir. Suriye topraklarının bir kısmını işgal eden, cihatçıları kullanarak İdlib’i ilhak etmek isteyen Ankara’daki işbirlikçilerine bir şey demedikleri gibi, El Kaide üssünün korunması için çırpınan, Suriye’yi savaşla tehdit eden AKP şefi T. Erdoğan’la birlikte çalışıyorlar. Hedefleri arasında bazı farklar olsa da, dertleri aynı; cihatçı terör üssünü korumak. Eğer öyle olmasaydı, Suriye yönetimiyle işbirliği yaparak İdlib’i El Kaide’den kurtarmak için çalışırlardı. O zaman hem daha az yıkım olur hem sivil kayıpların sayısı asgariye indirilebilirdi.

 

 

 

 

 

Rojavalı Kürt partileri ile Suriye hükümeti arasında anlaşma

 

Rojava üzerine Suriye hükümeti ve Kürt partileri, Rusya arabuluculuğunda görüşme gerçekleştirdi.

Rûdaw’da yer alan habere göre, Hmeymim ve Şam’da gerçekleşen görüşmelere dair, Demokratik Suriye Meclisi çatısı altında yer alan Suriye Kürt Demokrat Birlik Partisi’nin (Yekiti) Genel Sekreter Yardımcısı Mustafa Meşayih açıklamalarda bulundu. Rojavalı Kürt partilerin temsilcilerinden oluşan bir heyetin Suriye hükümeti ile görüştüğünü ve görüşmelerin Rusya’nın arabulucuğunda gerçekleştiğini söyleyen Meşayih “Üçlü bir görüşme yaptık. Karşılıklı eleştiri, görüş ve önerilerden sonra her iki taraf da diyaloğa hazır olduğunu vurguladı” dedi.

Suriye hükümeti adına Ulusal Güvenlik Danışmanı ve Esad’ın yardımcısı Ali Memlük’ün görüşmede hazır bulunduğunu belirten Meşayih, “Her iki taraf da siyasi müzakerelerin başlaması yönünde karar aldı. Anayasa, idare, eğitim, askeri konular, petrol meselesi ve diğer konularda uzmanlardan oluşan ortak komisyonlar kurulması kararlaştırıldı. Şam tarafından bu komisyonlarda bakanlık görevlileri yer alacak” diye belirtti.

Rusya’nın arabuluculuk rolü oynama, siyasi süreçte garantörlük yapma ve hükümetle görüşmeleri başlatma hususunda ciddi olduğunu belirten Mustafa Meşayih, Rusya’nın vaatlerinden bahsederek, diyaloğa hazır olduklarını belirtti.

“Görüşmelerin henüz baş harflerini tartışıyoruz”

İlham Ehmed de görüşmelere dair yaptığı açıklamada, sürecin henüz daha başında olduklarının altını çizdi. Ehmed, şu ifadeleri kullandı:

“Hmeymim Üssü’nde Rus heyetle görüşmeler yapıldı. Rus temsilci, Suriye’nin kuzeydoğusunda geçtiğimiz yılın sonunda tüm taraflarla, Kürt parti liderleri, Arap ve Hristiyan isimlerle bir toplantı yaptıktan sonra Rusya Dışişleri Bakanlığı’nın teklifini getirdi. İlk oturumda birtakım sorular ele alındı. Bunların başında diyaloğun nasıl gelişeceği, diyaloğun bir parçası olup olmayacağımız ve bu diyaloglar hangi çerçevede yapılacak gibi sorular yer aldı. Suriye hükümetiyle görüşmelerin henüz baş harflerini tartışıyoruz.
Diyaloğun ciddi müzakere aşamasına geçmesi, uzman komiteler aracılığıyla ayrıntıları tartışmak için bir gündem ve eylem planı oluşturmayı gerektirir. Hmeymim’deki görüşmelerden sonra ertesi gün Şam’a doğru yola çıktık. General Ali Memlük (Ulusal Güvenlik Bürosu Başkanı) ile görüştük ve toplantıyı Rus temsilcinin huzurunda yaptık.”