21 Şubat 2020
Sayı: KB 2020/08

Gerici-faşist iktidarın İdlib histerisi…
AKP-saray rejimin “FETÖ ayakları”
AKP kurucusundan “Siyasal İslam çöktü” itirafı
İşsizlik de artıyor intiharlar da
DİSK 16. Genel Kurulu’nun ardından…
DİSK 16. Olağan Genel Kurulu’na dair...
Tekstil sektöründe Suriyeli işçiler…
Trelleborg işçisi yaşanılan sürece nasıl bakmalı?
Metal işçileri “sendika biziz” demeliler!
Her süreç metal işçileri adına derstir!
Geçmişten geleceğe… / 1 - DİSK’e giden yol
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü…
8 Mart’ta alanlara!
MEB ve dinci gericilik
Münih Güvenlik Konferansı’nın ardından…
Şişeden çıkan cin ve Ramelov’un formülleri
İsviçre’de “ev içi şiddet” ve toplumsal kimliğin inşası
Fransa’da “yabancı” sayısı artarken işe alımda ayrımcılık
Dinlenmesi “mümkün olmayan” kriptolu cihazlar nasıl dinlendi?
Oscar ödüllerinin ardından…
Uluslararası Otomotiv İşçileri 2. Konferansı’na doğru…
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

AKP kurucusundan “Siyasal İslam çöktü” itirafı

 

Yıllarca AKP’ye hizmet ettikten sonra Yeni Şafak gazetesinden atılan bir grup tarafından yayınlanan Karar gazetesi, eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’le yapılan bir röportaj yayınladı. AKP’nin kurucu şeflerinden biri olan A. Gül dinci-gerici iktidarda dışişleri bakanı, başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı gibi üst düzey görevlerde bulundu. Uzun süre kullanıldıktan sonra AKP şefi T. Erdoğan tarafından partiden kovulan A. Gül, yıllar sonra bazı şeyleri itiraf etme cesareti gösterdi. 

Kendisi için “Liberal demokrat” bir ‘portre’ çizmeye çalışan A. Gül, AKP-saray rejimini ihtiyatlı bir dille eleştirse de, üst düzey görevlerde bulunduğu dönemleri ise savunmaktan geri durmuyor. Dinci-gerici iktidarın 2014’e kadarki dönemini aklamaya çalışan A. Gül, faşist tek adam diktasının o yıllarda temelinin atıldığı gerçeğinin üstünü örtme telaşına kapılmış görünüyor. AKP iktidarının ilk yıllarında İslamcıların demokratik bir yönetim kurabildiğini iddia eden A. Gül, sözde demokratik yönetimden faşist tek adam diktasının nasıl doğduğuna ise değinmiyor. 

Tam demokratik parlamenter sistemi savunduğunu söyleyen A. Gül, Gezi direnişiyle büyük gurur duyduğunu iddia etti. Eski AKP şefine bakılırsa Gezi direnişi, Türkiye’nin kat ettiği büyük bir gelişmenin göstergesidir. Gurur duymasının sebebi, toplumun faili meçhullere karşı değil çevreyi korumak için harekete geçmesiymiş. Anlatılan masala göre Türkiye Avrupa ülkeleri düzeyine yükselmiş, insan hakları ihlalleri gibi kötü şeyler kalmamış. Oysa direniş tam da dinci-gerici zorbalığa karşı biriken öfkenin patlamasıydı. Kendisi de o zorba rejimin cumhurbaşkanı koltuğunda oturuyordu. Nitekim direniş sürecinde katledilen gençlerin adını bile anmıyor. Oysa o cinayetler kurdukları rejimin zorbalığına ayna tutmuştu.

Ali Babacan’ın kurduğu partiyi desteklediğini ilan eden A. Gül, AKP şefi T. Erdoğan’ın hışmına uğrarsa ne yapar? Bu belli değil. Buna rağmen röportajda çarpıcı bir itiraf da var. Zira, AKP kurucusu Siyasal İslam’ın iflas ettiğini şu sözlerle itiraf etti:

“Öyle, tüm dünyada. Biz bunu görüp, paradigmadan kopuşu gerçekleştirmiştik, ama sürdürülemedi.”

ABD-İsrail patentli “Ilımlı İslam projesi” olan AKP, Ortadoğu halklarına pazarlanacaktı. Ancak bu “çürük mal” halklar tarafından itibar görmedi. Siyasal İslamcılar için kritik eşik, Şam’da El Kaide’nin bayrağının dalgalandırmasıyla aşılacaktı. Ancak ABD, İsrail, AKP rejimi, körfez krallarının desteği, silahlar, petro-dolarlar, şeyh kılıklı medya çığırtkanlarının mezhepçi vaazlarına rağmen bu hedefe ulaşamadılar.
Mısır halkı ise İhvancı (Müslüman Kardeşler) düzene ancak bir yıl tahammül edebildi. Tunus’ta başa geçen El Nahda ise, kitlelerin basıncından dolayı “siyasal İslamcı kimliği” terk ettiğini ilan etti.

Evet, Siyasal İslam projesi çökeli yıllar oldu. O projeden geriye IŞİD’in vahşetleri, yakılmış/yıkılmış ülkeler, milyonların mülteci durumuna düşürülmesi, yüzbinlerin ölümü kaldı. Birçok ülkeye yayılan cihatçı terör örgütlerinin yanı sıra Türkiye’deki dinci-faşist rejimle Suriye’de maşa niyetine kullandığı cihatçı katil çeteler de Siyasal İslam’ın bakiyesidirler...

 

 

 

 

 

Diyanet ABD’de açılış töreni için milyonlar harcadı

 

“Cennetin tapusunu” TOKİ üzerinden ihaleye çıkaran Diyanet İşleri Başkanlığı, Amerika Diyanet Merkezi’nin Erdoğan’ın katıldığı 2016 yılındaki açılış etkinliklerinin organizasyonu için üç milyon lira harcadı.

BirGün’den İsmail Arı’nın haberine göre Diyanet Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü 16 Mart 2016 tarihinde Amerika Diyanet Merkezi’nin açılış etkinlikleri organizasyon için ihale yaptı. Organizasyon ihalesi, Kamu İhale Kanunu’nun tartışmalı ‘pazarlık usulü’ yönetimi kullanılarak yapıldı. İhaleye iki şirketin teklif vermesine karşın sadece ‘Müessese İletişim Yayıncılık Anonim Şirketi’nin teklifi geçerli sayıldı. Diyanet ile şirket arasında 23 Mart 2016’da ‘3 milyon liralık sözleşme imzalandı. 15 gün olarak belirlenen organizasyon ihalesini kazanan şirkete günlük ortalama 200 bin TL ödendi.

Organizasyon ihalesini, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imam hatip lisesinden arkadaşı Hasan Gürsoy’un sahibi olduğu Gürsoy Yatırım Holding’e bağlı Müessese İletişim Şirketi aldı.

Sahibi Erdoğan’ın arkadaşı

Gürsoy Grup, Cumhurbaşkanlığı Huber Köşkü, Süleymaniye Cami, Galatasaray Üniversitesi, Arkeoloji Müzesi ve Topkapı Sarayı›nın restorasyon işlerini de yaptı. Ayrıca, Çamlıca Camii ile Cumhurbaşkanlığı’nın Ahlat Köşkü›nün inşaatını da üstlendi. Bilal Erdoğan›ın yöneticisi olduğu Okçular Vakfı tarafından kullanılan Okçular Tekkesi’nin restorasyonu da Gürsoy Grup tarafından yapıldı.

100 milyon dolara yapıldı

Diyanet İşleri eski Başkanı Mehmet Görmez’in yaptığı açıklamaya göre, Amerika Diyanet Merkezi yaklaşık 100 milyon dolara mal oldu. Görmez 2016 yılında yaptığı açıklamada, “

Bu merkezin maddi değeri ölçülemez. Bedelinin yüzde 90’ı Diyanet Vakfı ve hayırseverlerin katkılarıyla karşılandı. Sadece yüzde 10’u Diyanet bütçesinden sağlandı” diye konuştu. 16 dönümlük alan üzerine inşa edilen alanda üç bin kişilik cami bulunuyor.

 

 

 

 

 

Moskova’da İdlib görüşmesi: AKP şefleri tatmin olmamış

 

Moskova’ya giden Türk sermaye devleti temsilcileri, İdlib gündemiyle ilgili Rusya heyetiyle dün bir araya geldi. Geçen hafta Ankara’da sonuç alınamayan ve Moskova’da devam eden görüşmelere ilişkin taraflardan açıklamalar yapıldı.

Rusya Dışişleri Bakanlığı tarafından görüşme sonrasında yapılan açıklamada mevcut anlaşmalara bağlılığın teyit edildiği ifade edilirken, bölgede istikrarın sağlanmasının “ülkenin egemenliğine, bağımsızlığına, birliğine ve toprak bütünlüğüne bağlılık temelinde mümkün olduğu” vurgusu yapıldı. Açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“İdlib gerilimi azaltma bölgesindeki duruma vurgu yapılarak Suriye’de ‘karadaki’ durumun ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmesine devam edildi. Her iki taraf, gerilimi azaltma, insani durumu kolaylaştırma ve terörle mücadeleyi sürdürme tedbirlerini öngören mevcut anlaşmalara bağlılığını kaydetti.”

İbrahim Kalın: Henüz tatmin edici sonuç çıkmamıştır

Türk sermaye devleti adına görüşmelere dair açıklamayı Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın yaptı. Kabine toplantısının ardından basın toplantısı düzenleyen İ. Kalın, “Şu ana kadar müzakerelerden bizi tatmin edeci bir sonuç çıkmamıştır. Sunulan kağıdı ve haritayı kabul etmedik” ifadelerini kullandı.

Soçi mutabakatı çerçevesinde Suriye’de işgalini sürdüren, cihatçı çetelerle bölgede tutunmaya çabalayan AKP iktidarının temsilcisi, savaş bataklığına saplanma pahasına attıkları adımları da “TSK birliklerini koruma” iddiasıyla gerekçelendirdi. Kalın şu ifadeleri kullandı:

“İdlib’de askeri gözlem noktalarının yerlerinin değişmesi söz konusu değildir. İdlib’in korunması ve sivillerin muhafaza edilmesi için bölgeye askeri tahkimat ve sevkiyatımız devam edecek. İdlib’de askerimize saldırı olduğunda en sert şekilde cevabının verileceğinden kimsenin şüphesi olmasın.”

İ. Kalın’ın yanı sıra İdlib konusunda açıklama yapan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da görüşmeler sonuçsuz kalırsa önümüzdeki günlerde “liderler düzeyinde” görüşmeler olabileceğini belirtti.

Trump: Erdoğan ile birlikte çalışıyoruz

Öte yandan, Suriye’deki hesapları doğrultusunda Türkiye’yi İdlib bataklığına sürükleyen Amerikan emperyalizminin şefi Donald Trump, İdlib konusunda kendisine sorulan soru üzerine “Erdoğan ile (İdlib konusunda) birlikte çalışıyoruz” dedi.