21 Şubat 2020
Sayı: KB 2020/08

Gerici-faşist iktidarın İdlib histerisi…
AKP-saray rejimin “FETÖ ayakları”
AKP kurucusundan “Siyasal İslam çöktü” itirafı
İşsizlik de artıyor intiharlar da
DİSK 16. Genel Kurulu’nun ardından…
DİSK 16. Olağan Genel Kurulu’na dair...
Tekstil sektöründe Suriyeli işçiler…
Trelleborg işçisi yaşanılan sürece nasıl bakmalı?
Metal işçileri “sendika biziz” demeliler!
Her süreç metal işçileri adına derstir!
Geçmişten geleceğe… / 1 - DİSK’e giden yol
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü…
8 Mart’ta alanlara!
MEB ve dinci gericilik
Münih Güvenlik Konferansı’nın ardından…
Şişeden çıkan cin ve Ramelov’un formülleri
İsviçre’de “ev içi şiddet” ve toplumsal kimliğin inşası
Fransa’da “yabancı” sayısı artarken işe alımda ayrımcılık
Dinlenmesi “mümkün olmayan” kriptolu cihazlar nasıl dinlendi?
Oscar ödüllerinin ardından…
Uluslararası Otomotiv İşçileri 2. Konferansı’na doğru…
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Uluslararası Otomotiv İşçileri
2. Konferansı’na doğru…

 

19-23 Şubat 2020 tarihlerinde gerçekleşecek olan Uluslararası Otomotiv İşçileri 2. Konferansı için geldiğimiz Güney Afrika’nın başkenti Johannesburg’a 15 Şubat’ta ulaştık. Ardından kentin 80 km güneyindeki bir yerleşime geldik. Mücadeleci işçiler bizi bir Güney Afrika marşı ile karşıladılar.

Biz MİB olarak konferansta Türkiye işçi sınıfının mücadele deneyimlerini yansıtacağız. Yine Greif ve Metal Fırtına süreçlerini anlatan filmi göstereceğiz.

İlk gün yapılan bilgilendirmede, konferansın ev sahibi olan Numsa sendikasının, Almanya IG Metall sendikasının dayatması sonucu bu konferansın ev sahipliğinden vazgeçtiğini, desteğini çektiğini öğrendik. Fakat Numsa yönetimi bileşenlerden biri olduğu konferanstan neden geri adım attığı konusunda herhangi bir açıklama yapmış değil. Numsa 300 bin üyesiyle ülkedeki en büyük sendikalardan biri konumunda. Sendika bir süre önce legal Devrimci Sosyalist İşçi Partisi’ni kurmuş ve seçimlere katılmış.

İlk gün bilgilendirme, tanışma-sohbetlerle geçti. Kaldığımız yerden güvenlik gerekçesiyle ancak ikinci gün, yani 17 Şubat’ta dışarıya çıkabildik ve grevdeki SCAW işçilerini ziyaret ettik.

Yanımızda bize refakat eden Güney Afrikalı bir sendikacı arkadaşımız vardı. Kaldığımız yerden yarım saat sonra çok sayıda fabrikanın arasından geçerken, işçi pazarında ellerinde iş çantalarıyla iş bekleyen gündelikçileri görüyoruz.

Sonunda metal fabrikası SCAW’da kuralsız ve keyfi bir şekilde işten atıldıkları için fabrikalarının önünde direnişlerini sürdüren işçilerle buluşuyoruz. Orada yaklaşık 40 işçiyle karşılaşıyoruz. İngilizce bilen bir Alman arkadaşın tercümesiyle direnişçi bir işçi bize şunları söylüyor: “20 yıldır bu işletmede çalışıyorum, buna rağmen 2 ay önce işten atıldım. 2 aydır da paramı bekliyorum.” İşsizlik parasının olup olmadığını soruyoruz, işçi “yok” diye cevaplıyor.

Mc Canon fabrikasının önünde olmamızdan dolayı neden aynı ismin olmadığını soruyoruz. Bu firmanın SCAW’ın yan kuruluşu olduğunu söylüyorlar. Neden işten atıldıklarını soruyoruz, fabrika patronlarının yüzde 13 düşük ücret dayatmasına hayır denildiği için işten atıldıklarını anlatıyorlar.

Güney Afrika işsizliğin bol olduğu bir ülke. Yani işçi bulmak zor değil. İşçiler üretimi tam durduramamış olsalar da her şey tam olarak yolunda gitmiyor. Kaldığımız süre içerisinde hammadde taşıyan 2 TIR’ın fabrikadan içeri girdiğini, fakat hammaddeleri boşaltmadan kısa zaman sonra geri gittiğini görüyoruz. Dikkat çeken bu olayın nedenini sorduğumuzda, yıllarca bu işleri yapan işçilerin dışarıda direnişte olduğunu, bu yüzden boşaltma işleminin gerçekleştirilemediğini öğreniyoruz.

İçeride üretimin tümüyle durmaması mücadeleyi zora sokuyor. Bu arada fabrika patronları, direnişteki işçiler gölgeden faydalanmasınlar diye 2 ağacı kesmiş, ömürlerinin 20 senesini orada çalışarak geçiren işçileri gölgesiz bırakarak mücadeleyi kırmak istemişler. Kapitalistlerin ağacın gölgesinden bile korkmaları kapitalizmin gerçek yüzünü gösteriyor.

Biz MİB olarak etrafımızı saran işçilere yönelik bir konuşma yaptık. İşçi sınıfının her şeyin yaratıcısı olduğunu, ister Güney Afrika’da ister Türkiye’de veya diğer yerlerde sınıfın nasırlı eli değmeden hiçbir şeyin üretilmediğini, her şeyi işçiler ürettiği halde işçi sınıfının yoksulluk ve işsizlikle boğuştuğunu ifade ettik. Türkiye’de de MİB’li işçileri olarak bu koşullara karşı mücadele ettiğimizi ve Güney Afrikalı sınıf kardeşlerimizin yürüttüğü mücadelenin yanında olduğumuzu belirterek, Türkiye işçi sınıfının selamlarını illettik. Konuşma coşkulu bir alkışla son buldu.

***

Kaldığımız yere vardığımız ilk gün yapılan bilgilendirmede, Güney Afrika üzerine de bazı bilgiler verilmişti. Bunları da paylaşmak istiyoruz.

Güney Afrika dünya genelindeki kapitalist krizin etkilerini çok yoğun yaşayan bir ülke. Yoksulluk ve işsizlik patlamış durumda. İşsizlik yüzde 40’larda. Bu oran gençler arasında yüzde 60’larda seyrediyor.

Uyuşturucu ve kriminal vakaların had safhada olduğu belirtiliyor. Gündüzleri bile yalnız gezmenin zor olduğu, geceleri dışarı çıkmanın korku sonucu neredeyse yasaklandığı bir tablo var. Durumları biraz iyi olan kesimler, aynı Türkiye’de olduğu gibi kendilerini kapalı siteler içerisinde korumaktadırlar. Araba ile giderken bu tür siteler hemen göze çarpmaktadır.

Aldığımız ilk bilgilere göre ücretleri için sayısız işyerinde grev ve direnişler gerçekleştiriliyor. Uluslararası tekeller işletmeleri çok hızlı ve acımasızca kapatarak işçileri sokağa atıyorlar. Johannesburg’da bulunan çelik tekeli Arcelor Metal işçileri daha fazla ücret için grevdeler. Fiili bir direniş sürdürüyorlar. Büyük halat zincirleri üreten firmanın bir ABD tekeli tarafından satın alınacağından söz ediliyor.

Büyük otomobil tekelleri bu ülkede üretim yapmaktadırlar. Metal sektöründe çalışan işçilerin ücretlerinin 200 € civarında olduğu söylenmektedir.

Irkçı Aparheit rejiminin yıkılmasından sonra Güney Afrika’da rejimin sağa kayışının hızlandığı belirtiliyor. Beş yüzün üzerinde partinin olduğu söylenmektedir. Seçimlere katılım yüzde 17’lerde seyretmektedir. Milyarlarca dolar borç içerisinde debelenen ülkedeki siyasi yönetim tam bir yolsuzluk ve hırsızlık içerisindedir. Buna karşı büyük kitlesel protestolar gerçekleştiriliyor.

Güney Afrika’da “Section 197” yasasına göre, ülkede gerçekleşecek olan grevler için devlet kurumlarından izin alınması gerekmektedir. Bu yasayla işçilerin kendi kararları ile verecekleri grev kararının önü kesilmektedir.

Yine öğrenci gençlik saldırıların hedefindeki bir diğer kesimi oluşturuyor. Öğrenci bursları keyfi bir şekilde kesilebilmekte, ek yeni zamlar gündeme alınmaktadır. Buna karşı güçlü öğrenci eylemleri gerçekleşmektedir.

Elektrik devlet tekeli ESCOM’un elinde bulunmaktadır. Bakım ve onarım yapılmadığı için de günlük elektrik kesintileri 3-4 saat olabilmektedir. Elektrikte olduğu gibi içme suyu burada büyük bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Hijyenik nedenlerden dolayı su borularından su içilememektedir.

Güney Afrika yeraltı madenleri ile çok zengin kaynaklara sahip bir ülkedir. 51 milyonluk nüfusun yüzde 80’i siyahi, yüzde 10’u beyaz olan bu ülkede AIDS yüzde 10’larda seyretmektedir.

Johannesburg’dan MİB’li işçiler