25 Eylül 2020
Sayı: KB 2020/Özel-15

Pandemi ve toplumsal mücadele
Yayılmacı hevesler ve yaşanan hezimet
Her şey saray rejiminin bekası için!
Suçun failleri emekçileri suçluyorlar!
Süleyman Soylu yine “iş başında”!
Nazi yöntemleri ile ayakta kalmaya çalışıyorlar!
DEV TEKSTİL Genel Meclis toplantısının sonuç metni
“Eninde sonunda Sinbo’ya sendika girecek”
TEKSİF Genel Merkez Kurulu’na doğru...
Aksaray İşçi Birliği Temsilciler Kurulu toplandı
Suphi’nin Örgütünün Faaliyetleri - Cemil Seydahmetov
Kürt partileri arasında gerilim ve emperyalizm
ABD’nin “anarşist” şehirleri
Yabancı Meclisi seçimleri ve Essen deneyimi
Sudanlı kadınlar mücadelede ön saflarda!
Kadın düşmanı politikalar sürekli gündemde!
Geleceğimizi ellerimize alalım!
Ulucanlar katliamı ve direnişi 21. yılında!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

DEV TEKSTİL Genel Meclis toplantısının sonuç metni

Salgın yayılıyor, kriz derinleşiyor...
Çözüm örgütlü mücadelede!

 

Sendikamızın 6 ayda bir gerçekleştirdiği Genel Meclis toplantısı pandemi koşullarında önlemlere uyularak 13 Eylül tarihinde sendika genel merkezimizde yapıldı. Toplantıda; salgının tekrar artış göstermesiyle birlikte fabrikaların koronavirüsün merkezi haline dönüşmesi, sendikamızın koronavirüse karşı belirlediği talepleri ve mücadele hattı ele alındı. Ayrıca sendikamız toplantıda, artan kadın cinayetleri ve İstanbul Sözleşmesi olmak üzere ülkede ve dünyada var olan sorunlara eğilirken, işkoluna yansıyan sorunlar ve örgütlenme deneyimleri de ele alındı.

Bu kapsamda yapılan değerlendirme ve alınan kararları kamuoyuyla paylaşıyoruz.

Krizin ve pandeminin bedeli işçi ve emekçilere fatura ediliyor!

Var olan krizin üzerine gelen pandemi ile birlikte işçi sınıfının çalışma ve yaşam koşulları daha da ağırlaştı. Sermaye iktidarı işçi ve emekçileri ölüm ve açlık ikilemi arasında bıraktı. Sermaye iktidarı bu süreçte de rolünü oynayarak bir yandan patronlara teşvikler yağdırarak kasalarına daha fazla para girmesini sağladı. Öte yandan işçi sınıfına dönük kölece uygulamalarına hız vererek işçilerin ayağındaki prangaları kalınlaştırdı. Salgınla birlikte kuralsız ve esnek çalışma arttı. Kısa çalışma ödeneği, ücretsiz izin, işten atmalar sınıfa dönük saldırıların başlıcalarıdır. 

“Normalleşme” ile birlikte göstermelik önlemler bile bir kenara bırakılarak salgının daha da artmasına neden olundu. Bu süreçte ölüm ve açlık ikilemi arasında bırakılan işçiler çaresizce ölümü tercih etmek zorunda kaldı. Tekstil işkolunda fazlasıyla görülen kuralsız çalışmanın yoğunlukta olduğu Antep ve Mersin bölgelerinde koronavirüsten kaynaklı işçi ölümlerinin meydana gelmesi bunun bariz örnekleridir.

Öte yandan AKP iktidarı “güçlü Türkiye” naraları atmaktadır. İçeriyi hizaya çekmek için dış politikada savaş ve saldırganlığı arttırmış durumdadır. Suni gündemlerle toplumda var olan hoşnutsuzluğu ve kendisine yönelik tepkileri aşmaya çalışmaktadır. Düzen siyasetinde açmazlar artarken, yaşanan sorunlar karşısında düzen muhalefetinin sesi cılız çıkarken yaşanan tüm bu sorunlara karşı konfederasyonlar yazılı açıklamalar dışına çıkmamaktadır. Kendi yasalarını dahi çiğneyen sermaye iktidarı ülkeyi keyfiyete dayalı yönetmektedir!

İşçi hakları gasp ediliyor

Sendikamızın Genel Meclis toplantısında “burjuva hukukunda iş yasası” kapsamında seminer de verildi. Seminerde öne çıkan vurgular şöyledir:

Kapitalist sistemde hukuk, sınıf mücadelesinin gerisinden gelmektedir. İşçi sınıfı hakları için dişe diş mücadele verdiği zaman yasalarda yazılı olan haklar uygulanır veya burjuvazi taviz vermek zorunda kalarak haklar genişletilir. Bu nedenle Türkiye işçi sınıfının ’80 öncesi kazandığı birçok kazanım, sürekli tırpanlanarak gelinen yerde kırıntı haklara dönüşmüştür. İşçi sınıfının haklarını sınırlayan 4857 yasa yürürlüğe girmeden önce işçi ve emekçiler cephesinden tepkiye konu olmuş eylemler gerçekleşmişti. Fakat ’99 depremini fırsat bilen sermaye iktidarı bir gecede ansızın yasayı geçirmiştir.

Günümüzde ise yürürlükte olan iş kanununun içeriğini birçok işçi bilmediği için kapitalistler yasaları uygulamaktan imtina ederek işçi haklarını gasp etmektedir. Zaten kapitalistlerin hizmetinde olan sermaye devleti sayesinde, keyfi bir şekilde orman kanunlarının geçerli olduğu bir ortamda işçiler çalıştırmaktadır. Tek adam rejimiyle birlikte ülkede yasaların askıya alındığı her şeyin iki dudak arasında olduğu süreçte kölece çalışma rejimi hayat bulmaktadır.

Mücadeleye devam!

Açılış konuşması ve eğitim hukuk seminerinin ardından genel meclisimiz ikinci bölüme geçerek sendikamızın çalışmalarını ele aldı:

Geçmiş dönem faaliyet değerlendirmesi yapan sendikamız, önümüzdeki ayların planlamalarını çıkartarak mücadele hattı ortaya koydu.

Kapitalizmin çarkları dönsün diye koronavirüse karşı alınan kısmi önlemler de bir kenara bırakılınca, salgın tekrar artmış oldu. Kalabalık ortamların başında gelen fabrikalar salgının merkezi oldu. Bu nedenle sendikamız salgınla ilgili talepleri belirleyerek çalışmaya konu edecek. Ücretli izin ve herkese test imkanı bu taleplerin başında gelmektedir. Pandeminin tekstil sektörüne yansımalarını ele alan rapor önümüzdeki günlerde yayınlanacak.

Pandemiyi fırsata çeviren sermaye iktidarı ücretsiz izin, kısa çalışma ödeneği gibi saldırılarına hız vererek patronları ihya etmeye devam etti. Ayrıca sermayedarlar Dardanel’de olduğu gibi fabrikada çıkan virüse karşı işçileri fabrikaya kapatarak üretime devam etti. Kapalı devre üretim uygulamasını hayata geçiren Dardanel sermayedarından ilham alan patronların, bu uygulamayı kalıcı hale getirmek için iştahları kabardı. Bu kölece çalışma koşullarına karşı sendikamız önümüzdeki dönemde de çalışmalarına ağırlık vererek işçileri örgütlemeye çağrıda bulunacak.

Aralık ayında gündeme gelecek asgari ücret tartışmalarını sendikamız şimdiden gündemine aldı. Artan enflasyon karşısında açlık sınırının altında kalan asgari ücret bu yıl pandeminin gölgesinde kalma tehlikesi ile karşı karşıya. Halihazırda düşük zamlarla geçiştirilen asgari ücret konusunda bu yıl hükümet ve sermayedarlar pandemiyi gerekçe göstererek sıfır zam veya ücretlerin düşürülmesini gündeme getirebilir. Sendikamız asgari ücret konusunda işçileri uyaracak ve ‘insanca yaşayabilecek ücret’ için mücadele çağrısında bulunacak.

AKP iktidarının gerici politikaları yüzünden artan kadın cinayetleri, taciz ve tecavüzle birlikte son olarak İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmak istenmesi toplumda tepkiye neden olmuştur. Artan kadın eylemlerine, sendika olarak kadın işçilerin taleplerini taşımak, artan kadın cinayetlerini ve şiddeti fabrikalarımızda eylemli tepkilere konu etmek önümüzde duran görevlerin başında yer almaktadır.

Artan savaş ve saldırganlığa karşı “işçilerin birliği halkların kardeşliği” şiarını önümüzdeki dönemde de yükseltmeye devam edeceğiz. 

İş kolunda var olan örgütlenme deneyimleri gözden geçirildi. Çalışma ve sefalet koşullarının ağırlaştığı günümüzde tekstil işçilerinin sendikalaşma deneyimlerinin sınırlı olması, tekstil işçilerinin sınıf bilincinde var olan gerilikten kaynaklanmaktadır. İş kolunda hakim sendikaların “iş kolunda lider sendika olmak” anlayışı ile birlikte üye sendikacılığı dışına çıkılmamaktadır. Bu nedenle sendikamızın devrimci sınıf sendikacılığı anlayışını hayata geçirmek, tekstil işçilerine sınıf bilinci taşımaktan geçmektedir. Önümüzdeki süreçte bu çerçevede eğitim çalışmalarına yer verilecektir.

Genel mecliste yapılan tartışmalar ve planlamalar ışığında sendikamızın yayınlarının (bülten, web sitesi, sosyal medya) daha fazla güçlendirilmesi için bazı kararlar alındı.

Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası
21 Eylül 2020