14 Ağustos 2020
Sayı: KB 2020/Özel-9

Krizin faturasını sermaye iktidarına ödetmek için…
“Şahlanma” vaatleri çöktü...
İstanbul Sözleşmesi tartışmaları sürüyor...
“Onların direncine ses olmamız gerekiyor”
AKP iktidarının koronavirüsle “savaşı”
Sağlığımız ve geleceğimiz için mücadeleye!
Fabrikalar işçiler için ölüm kampı!
Sınıfa vurulmak istenen yeni pranga
İşçi kardeşim sınıfını bil, safa gel!
DİSK TEKSTİL sermayeye hizmete devam ediyor
Beyrut felaketinin ardından Lübnan
İsrail ve BAE arasında “normalleşme” anlaşması
TSK saldırısında Iraklı iki komutan öldürüldü
İran’da işçiler ayakta…
Pandeminin iki yüzü...
Fransa işçi sınıfı yeni saldırılarla karşı karşıya
İşsizliğe ve geleceksizliğe karşı örgütlü mücadeleye!
Parasız eğitim hakkımız için!..
“İstanbul Sözleşmesi” yaşatır mı?
İnternet ve ağ tarafsızlığı
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Önlem alınmıyor, salgın yayılıyor...

Sağlığımız ve geleceğimiz için mücadeleye!

 

Türkiye‘de 1 Haziran‘da bizzat Erdoğan tarafından açıklanan “Normalleşme Genelgesi” ile bir dizi salgın önlemi rafa kaldırıldı. Salgının başından beri yeterli olmayan ancak asgari düzeyde alınan önlemlerin büyük bir kısmı “Yeni normal” adı altında kaldırıldı.

Salgınla mücadelede elde edilen “başarı” sonucu salgının kontrol altına alınmış olması gerekçesi ile ilan edilen “normalleşme süreci”nin derinleşen ekonomik krizle bağlantılı olduğu açıktı. Bu süreçte tatile, AVM‘lere gidip alışveriş yapmak adeta özendirildi. Siyasi bir şova dönüştürülen Ayasofya açılışında salgın önlemleri hiçe sayıldı. Bayram tatilinde adeta salgın yokmuş gibi hareket edildi. Salgının yoğun olduğu şehirlerden Anadolu‘ya, tatil bölgelerine akın yaşandı. “Yeni normal” adı altında sanki salgın yokmuş gibi hareket edilirken, pandemi hastanelerinin sayısı azaltıldı. İşçi ve emekçilerin test yaptırması zorlaştırıldı. Hastalığın yayılmasını engellemede en önemli uygulamalardan biri olan filyasyon çalışmaları gevşetildi. Salgınla mücadele “maske takmak, el yıkamak, sosyal mesafeye uymak” düzeyine indirildi.

Mızrak çuvala sığmıyor!

Bilim insanlarının tüm uyarılarına rağmen hayata geçirilen “normalleşme süreci” gelinen yerde salgının tekrar yükselişe geçmesine sebep oldu. İktidarın vakaları gizleme çabalarına karşın salgındaki tırmanış artık gizlenemez boyutlara ulaştı. Salgın sürecinin başından beri tartışılan resmi verilerin gerçeği yansıtmadığı algısı son dönemde iyice yaygınlaştı. 

Tabip odaları tarafından yapılan açıklamalar resmi vaka sayılarının doğruyu yansıtmadığını gözler önüne serdi. Pek çok ilden gelen hastahanelerde yer kalmadığı haberleri Sağlık Bakanı tarafından yalanlansa da, gerçekleri gizlemek için günlük açıklanan koronavirüs tablosundan yoğun bakım ve entübe hasta sayıları kaldırıldı. Tüm bu çabalara rağmen artık mızrağın çuvala sığmadığı ortaya çıktı.

Fabrikalar salgının merkezi oldu

Kuşkusuz salgının tekrar yükselişe geçmesinden en çok etkilenen kesim işçi ve emekçiler oldu. Fabrikalar, işyerleri adeta salgının merkezleri haline geldi. Salgın sürecinin başından beri fabrikalardan yansıyan korona vakaları son dönemde artış göstermeye başladı. Kamuoyuna yansıyan Çanakkale Dardanel ve Vestel bunun çarpıcı örnekleri oldu. Artan korona vakalarının ardından Dardanel patronu “kapalı devre çalışma sistemi” adı altında işçileri adeta “çalışma kampı”na soktu. Vestel‘de yedi işçinin salgın sebebiyle hayatını kaybettiği kamuoyuna yansırken, Vestel patronu bu haberleri yalanladı, iki işçinin hayatını kaybettiği açıkladı.

Sermayenin işçilerin sağlığını ve canını hiçe sayarak salgını nasıl fırsata çevirdiği Dardanel ve Vestel örneklerinde tüm açıklığı ile gözler önüne serildi. Dardanel patronunun “kapalı devre çalışma sistemini resmi makamlar önerdi” açıklaması, iktidarın sermayeye hizmet için yasa-kural tanımayan uygulamaları nasıl hayata geçirdiğinin adeta itirafıydı. Vestel‘de yaşanan gelişmelerin ardından Manisa Organize Sanayi Bölgesi Başkanı‘nın tam bir arsızlık örneği olan “Mesai sonrası dikkat etmiyorlar, fabrikalara virüs taşıyorlar” açıklaması ise, iktidarın salgınla mücadele politikasının bir yansıması oldu. İktidarın “maske takıp, sosyal mesafeye dikkat edilirse salgın yayılmaz” açıklamaları kapitalist patronlar için de fabrikalarda gerekli önlemleri almamanın bir gerekçesi haline getirildi.

Tek çözüm mücadele!

Salgın sürecinin başından beri salgının ve ağırlaşan krizin faturasını işçi ve emekçilere kesmek için uğraşan, emekçilerin ve ailelerinin canını, sağlığını hiçe sayan sermaye ve onun temsilciliğini yapan AKP iktidarı saldırılarını aralıksız sürdürmektedir. Kısa çalışma ödeneği, ücretsiz izin vb. uygulamalarla işçi ve emekçileri güvencesiz, kölece koşulları altında çalışmaya mahkum edenler, “normalleşme süreci” ile birlikte adeta onların hayatları ile kumar oynamaktadırlar. Emekçilerin sermaye-iktidar işbirliği ile gerçekleştirilen bu saldırıları püskürtmek, sağlıklarına ve geleceklerine sahip çıkmak için mücadeleden başka seçenekleri bulunmamaktadır.

 

 

 

 

 

2 milyon işçiye ücretsiz izin!

 

AKP-MHP iktidarı koronavirüs salgınında halk sağlığını ve işçilerin yaşamını hiçe sayarak sermayeyi kurtarma planlarını devreye soktu.

Onlarca milyar lirayı bulan teşvikler, İşsizlik Fonu’ndan kısa çalışma ödeneği desteği sermayenin hizmetine sunulurken, “işten atma yasaklandı” diye bir düzenleme işçilere yutturulmaya çalışıldı. Bu düzenleme işçi kıyımlarına engel olmazken, ücretsiz izin ve sefalet dayatmalarının da yolunu açtı. İşçiler bir yandan “ahlaksızlık” gibi bahanelerin yer aldığı İş Kanunu’nun 25. Maddesi üzerinden, tazminatları da gasp edilerek işten atma saldırılarıyla karşılaşırken, diğer yandan 4 ayda 2 milyona yakın işçi ücretsiz izne çıkarıldı.

“Normalleşme” uygulamaları apar topar devreye girse ücretsiz izin dayatmaları devam ediyor. Sadece geçen ayda yaklaşık 200 bin işçi ücretsiz izne gönderildi.

-Nisan-Haziran döneminde 1 milyon 705 bin 147 işçi ücretsiz izne çıkarılmıştı. Nisan-Temmuz döneminde bu sayı 200 bine yakın artışla 1 milyon 901 bin 212’ye çıktı. Bu işçiler aylık bin 168 liraya mahkum edildi. İŞKUR verilerine göre ücretsiz izne çıkarılan 1,9 milyon işçiye 3,6 milyar lira ödeme yapıldı.

-Temmuz’da 401 bin 645 işçi işsizlik maaşı aldı. Bu işçilere 494,6 milyon lira ödeme yapıldı. Bir önceki ay işsizlik maaşı alan işçi sayısı 464 bin 930’du. İşsizlik maaşı alan işçi sayısı düştü.

- Kısa çalışma ödeneğinden yararlanan işçi sayısı da bir önceki aya göre 2,4 milyondan 1,7 milyona düştü. İşçilere kısa çalışma kapsamında Temmuz’da 2,5 milyar lira ödeme yapıldı.

İşsizlik Fonu sermayeye

Sözde işsizler için ayrılan İşsizlik Fonu tümüyle AKP iktidarı ve sermayenin ihtiyaçları için kullanılıyor. Sermaye iktidarı ve AKP-MHP rejimi, kendi bekaları uğruna kaynak olarak kullandıkları fondan bu yılın ilk 7 ayında 42,1 milyar lira yağmalandı.

Kapitalistlerin kısa çalışma ödeneği ihtiyacı için kullanılan fondan bu amaçla 18,3 milyar lira gitti. Ek olarak sermayeye 10,4 milyar liralık teşvik verildi. Fona 7 ayda 6 milyar lira veren kapitalistler bunun 5 misli kadarını kendi ihtiyaçları için kullandı.