İçindekiler:

5 Mart 2021
Sayı: KB 2021/Özel-09

8 Mart’ın çağrısı...
8 Mart’ta taleplerimizi haykıralım!
8 Mart’ın tarihsel anlamı ve güncel çağrısı
Burjuva toplumunda kadın hakları - H. Fırat
Emekçi kadınlar 8 Mart’ta mücadeleye!
Naciye Yoldaş’ın konuşması...
Kemalizme sol’dan taze kan kampanyası... İP’in ipliği - H. Fırat
Sarayın “el kaldır-el indir” meclisi!
Kazanmak için fiili meşru mücadele!
AKP’nin yeni sloganı: “İtibarda önlem olmaz”
DLB: Lise meclislerinde örgütlenelim!
Aşıda öncelik eğitimin tüm bileşenlerine!
AKP iktidarı yağmada sınır tanımıyor
Karabağ savaşından askeri muhtıraya
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

AKP’nin yeni sloganı:
“İtibarda önlem olmaz”

 

Yoksulluk ve sefalet pandemi günlerinde artmaya devam ediyor. İşçi ve emekçiler bir yandan ölümle, diğer yandan açlık ile karşı karşıyalar. 1 Mart itibariyle vaka sayısının iki buçuk milyonun üzerinde olduğu Türkiye’de önlemler hiçbir zaman tam anlamıyla uygulanmadı. Bilim insanlarının en az bir ay tam kapanmanın şart olduğunu söyledikleri ilk günlerden bugünlere AKP-MHP iktidarı göstermelik önlemler ile toplum sağlığını hiçe saydı.

Hatırlanacağı gibi “evde kal” kampanyaları sırasında işçiler özel izinlerle fabrikalara gönderilmişti. Dünyada pek çok ülkede örnekleri görülen toplumun temel ihtiyaçlarının devletçe karşılandığı günlerde Türkiye’de bizzat Erdoğan işçi ve emekçilerden para toplama işine girişmişti. Bazı hanelere, hane başına 1.000 TL gibi bir meblağın dağıtılmış olması ile böbürlenen iktidar, diğer yandan sermaye gruplarının vergi borçlarını silmekle, “işverene teşvik” dağıtmakla meşguldü. Uygulamaya konulan hafta sonu sokağa çıkma yasağının sokakların en kalabalık olduğu saatlerde serbest olması ancak akşam saatlerinin içki yasağı ile birlikte uygulanması, tüm eylemlerin ve etkinliklerin yasaklanması AKP’nin pandemiyi nasıl bir “fırsata” dönüştürdüğünün de resmi oldu. Pandemi ile birlikte alınan tüm “önlemlerin” AKP’nin kendisinin ve temsilciliğini yaptığı sermayenin çıkarlarına göre olduğu açıkça görüldü.

AKP yasak tanımıyor

Ancak bununla kalınmadı. AKP, pandemi boyunca önlem, kısıtlama ve kurallara uymadığını pek çok kez gösterdi. Bürokratların yakınlarının karantina yolundaki otobüslerinden kaçırıldığı görüntüler; sağlık emekçileri dahi test yaptıramazken, işçi-emekçiler test kuyruklarında saatlerce beklerken AKP’lilerin düzenli test yaptırması; aşılama listelerini beklemeyerek AKP erkanının konvoy halinde aşı olmaya gitmesi gibi örnekler tazeliğini koruyor.

Son haftalarda gündeme gelen AKP kongrelerinde ve cenaze törenlerindeki görüntüler ise yasakların her zaman olduğu gibi pandemide de AKP’ye teğet geçtiğini bir kez daha göstermiş oldu. Pandemi dolayısıyla özellikle hizmet sektöründe çok sayıda işçi ve emekçinin işini kaybettiği bilinen bir gerçek. Kod 29 ile işçiler işten atılırken, her gün en az bir sağlık emekçisi yaşamını yitiriyor. “İtibarda tasarruf olmaz” düsturuna sahip AKP ise pandemi günlerinde de “İtibarda önlem olmaz” diyor.

AKP il kongreleri ve gençlik kolu kongreleri, kapalı ortamlarda ve salgın hiçe sayılarak, binlerce insanın bir araya getirildiği “etkinlikler” olarak kayda geçtiler. Tam da kongrelerin toplandığı zaman diliminde park gibi açık alanlarda basın açıklaması yapmak isteyen işçi ve emekçilerin eylemleri “pandemi gerekçesi” ile yasaklanmış, baroların kongrelerine izin çıkmamış, pandemi yasakları hak ve özgürlüklerin önüne dikilen bir duvar olmuştu. İktidarda olmanın meyvelerini yemeyi seven AKP, çifte standartlarda yeni bir rekor kırmanın yanı sıra toplum sağlığını da tehlikeye atmış oldu. Kongrelerin yoğunluklu olarak gerçekleştiği Karadeniz bölgesindeki illerin bugün yüksek riskli iller arasında olması bu anlamda bir tesadüf değil elbette.

Her zamanki gibi hem suçlu hem güçlü

İkiyüzlülüğü ile nam salan AKP iktidarı pandemi vesilesiyle de bu özelliğini pek çok kez tescilledi. Bilim insanlarına kulak tıkayarak yeterli önlemleri almayan AKP, bilindiği gibi vaka sayılarındaki artışı toplumun mesafe kurallarına ve kısıtlamalara uymamasına bağlamış ve kendi suçlarını kitlelerin üzerine yıkmıştı. Sokaklarda evsiz insanlara dahi cezalar kesilmişti. Bizzat bu suçlamayı yapanlardan biri olan AKP şefinin, AKP kongrelerinde binlerce insanının bir araya getirilmiş olmasını büyük bir övgüyle karşılaması bu ikiyüzlülüğün son örneği oldu. Rize’de gerçekleşen kongrede, “Salgının olduğu bir dönemde kongre yapıyoruz ve Rize’de salonlar lebalep dolu” deme aymazlığı sergiledi.

Kongrelerin yanı sıra daha önce eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın cenazesinde gündeme gelen kalabalık, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç’ın babasının cenaze töreninde de oluştu. Kendi kısıtlamalarına uymayan AKP erkanı kongrelerde, cenaze törenlerinde kalabalık ile birlikte boy gösterdi.

Toplum nezdinde kendisine güvenin kalmadığı ve bir kukla misali Erdoğan’ın ağzının içine bakan AKP’li Sağlık Bakanı ise cenazeye katıldığı için kendi adına özür dilemekle yetindi. Cenaze törenin kalabalık olacağını “öngöremediği” bahanesinin arkasına saklanmaya çalışan Sağlık Bakanı’na cevap ise sağlık emekçilerinden geldi. Özrün kabul edilemez olduğunu ifade eden sağlık emekçileri Bakan’ın istifasını istedi.

Ancak AKP iktidarı bir kez daha “yaptım, oldu” pratiğini sergileyerek, kişisel özürler, kongrelerin kendi disiplin işlerini başlattıkları gibi göstermelik birtakım işlemler ile bu aymazlığı ve ikiyüzlülüğü geçiştirmenin yolunu tuttu. Sağlık Bakanı ve Bilim kurulu ise hala suskun.

AKP, her bir ölümün sorumlusudur!

Pandemiyi fırsata geçirerek güç gösteri yapan AKP iktidarı, açlık ve sefaletin, işsizliğin sorumlusudur. Vaka sayıları ile oynayarak risk haritaları çıkaran ve “Kademeli açılmaya gidiyoruz” diyerek toplumu yeniden ölümün kucağına atan, AKP iktidarıdır. Yaz aylarının yaklaşması ile beraber turizm sektörünün çıkarlarına kurban gidecek olanlar ise işçi ve emekçilerdir. Yeterli önlemleri almayan ve kısıtlamalara uymayan AKP iktidarı bu anlamda her bir ölümün sorumlusudur. Her şey açıkça gösteriyor ki AKP iktidarı pandemi günlerinde bir tek sermayenin çıkarlarını ve kendi iktidar hırsını ön planda tutmaktadır.

İşçi ve emekçilerin insanca bir yaşam için mücadele etmekten başka bir seçeneği yoktur. Toplum sağlığı AKP’nin siyasi gösteriş hırslarına kurban edilemez. Bugün insanlık, sosyalizme her şeyden çok muhtaçtır. Yaşam hakkı için bile sosyalizme ihtiyaç vardır.