İçindekiler:

28 Mayıs 2021
Sayı: KB 2021/Özel-20

Haramiler düzeninden hesabı emekçiler soracak!
Peker’in “kutsal devleti” ve pislik düzeni
İktidarın Gezi ve Kobanê hesaplaşması
Bekçi terörü tırmanıyor
Gerçekler er ya da geç topluma ulaşır!
AKP’nin kriz ve pandemi reçetesi zam
Haziran Direnişi ruhuyla mücadeleye!
Uzun çalışma süreleri işçinin ömründen çalıyor
Sinbo ve SML Etiket direnişleri 4. ayında
Tarihsel TKP’nin Kadrocu inkârı / 2 - H. Fırat
Bielefeld’de “Özgür Filistin” eylemi
İsrail saldırısının ardından…
İklim değişikliği ve “yeşil kapitalizm”
Dünyadan grev ve eylemler
BİR-KAR’dan dayanışma çağrıları
Ticarileşen eğitimde fırsat eşitsizliği büyüyor
Devrimciler ölmez, devrim davası yenilmez!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Ticarileşen eğitimde
fırsat eşitsizliği büyüyor

 

Eğitimde Eşitsizliğin Azaltılması Projesi (ARISE) kapsamında hazırlanan rapor, emekçilerin çocuklarının eğitime zar zor ulaşabildiğini, sermaye kesiminin çocuklarının ise eğitimde her türlü olanağa sahip olduğunu, dolayısıyla iki sınıfın çocukları arasındaki derin fırsat eşitsizliğini rakamlarla gözler önüne seriyor.

Rapor, Marmara Bölgesi’ndeki öğrencilerin başarı seviyesi ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki öğrenci seviyesinin eşit olmadığını bir kez daha teyit ediyor. 8. sınıfların 2019 yılındaki TIMSS matematik alanındaki başarı puan ortalamasında Güneydoğu 461 puan ile sonuncu olurken, Marmara 511 puanla birinci sırada yer alıyor. Bu sıralamanın oluşmasında Güneydoğu’daki eğitimin niteliksizliğinin, sık sık öğretmen değişikliği yapılmasının ve bu değişiklikler sonucunda öğretmen eksiklikleri oluşmasının rol oynadığına işaret ediliyor.

Raporda, eşitsizliğin artmasındaki nedenlerden biri olarak, 2019 verilerine göre 720 bin çocuğun eğitim dışında çalışıyor olmasına işaret ediliyor. Bu çocuk işçilerin yüzde 34’ünün eğitim ile hiçbir bağının olmayışı ayrıca dikkat çekiyor.

Bir başka veride belirtildiği üzere göçmen öğrenciler eğitim almak konusunda daha büyük eşitsizlik ile karşılaşıyorlar. Öğrencilerin yaşları ilerledikçe eğitimden mahrum kalanların sayısı artış gösteriyor.

Eşitsizliği oluşturan öğelerin büyük kısmının öğrencilerin sosyoekonomik seviyelerinden kaynaklandığı gözlemleniyor. Ekonomik seviyesi farklı olan öğrenciler farklı okullarda eğitim alıyorlar.

ARISE raporundan yansıyan verilere göre, Türkiye’nin eğitim alanındaki politika notunun da bir hayli düşük olduğu görülüyor.

Türkiye’deki eğitim sisteminin eşitsizliklere dayalı olduğu zaten biliniyordu. Bugün milyonlarca emekçi çocuğu bunu eğitim alanında somut olarak deneyimliyor. ARISE’nin hazırladığı rapor, Türkiye’deki bu eşitsizliğin geldiği boyutu veriler ile yansıtmış ve eğitimde derinleşen eşitsizliği gözler önüne sermiştir.

Sermaye devleti ve yürütme kolu olarak MEB, hep eğitimde fırsat eşitliğinden bahsediyor fakat yayınlanan veriler ve milyonlarca emekçi çocuğunun, göçmenlerin hala eğitimden mahrum kalması, tersini kanıtlıyor. Salgın dönemindeki uzaktan eğitim, eğitimdeki eşitsizliğin boyutunu tüm gerçekliği ile ayrıca yansıtmaktadır. Salgın sürecinde zengin kesim, özel hocalar tutarak çocuklarının eğitim almasını sağlarken, diğer tarafta teknik ekipmanı olmayan, altyapı sıkıntısı çeken 8 milyonun üstünde öğrenci eğitim haklarından mahrum kalmıştır.

Bir yanda tüm olanaklara sahip, tüm ayrıcalıklarından yararlanarak eğitim almaya devam edenler, diğer tarafta yoksulluk ve yoksunluktan dolayı eğitim hakkı gasp edilen milyonlarca emekçi çocuğu...

Türkiye’deki eğitim sisteminin bu eşitsizlik üzerine kurulu olduğu salgın öncesindeki sayısız örnekten de biliniyordu zaten. Şimdi salgın sürecinde yansıyanlar, eğitimdeki eşitsizliğin ne kadar derinleştiğine yeniden ışık tuttu.

Bugün milyonlarca emekçi çocuğunu eğitim hakkından mahrum bırakan eşitsizlikler ile dolu bu eğitim sisteminin değişmesi için mücadele yolunu tutmazsak, daha milyonlarca emekçi çocuğunun eğitim hakkı gasp edilmeye ve fırsat eşitsizliği uçurumu derinleşmeye devam edecektir.

K. Sönmez

 

 

 

 

 

Gençlikten mafya düzeni protestoları

 

Gençlik örgütleri İstanbul ve İzmir’de eylem yaparak çeteleşen devleti teşhir etti.

İstanbul Okmeydanı’nda Birleşik Gençlik Meclisleri eylem gerçekleştirirken, Taksim Demirören AVM önünde de Gençlik Meclisleri eylem yaptı. İzmir’de ise gençlik örgütleri “Bir tripoda, bir kameraya değil halka yenileceksiniz” dedi.

“Katledenler kaybedecek”

Birleşik Gençlik Meclisleri Okmeydanı’nda Berkin Elvan’ın vurulduğu yerde “Berkin’in katili devlet-mafya düzeni! Katledenler kaybedecek” pankartı taşıyarak konuşmalar gerçekleştirdi. Yapılan konuşmalarda şunlar ifade edildi:

Berkin’i bu sokakta katlettiler. Berkin’in öfkesinden, Gezi’de en önde savaşan gençlikten korktukları için Berkin bu sokakta katledildi. Bugün bizi düşüncelerimizden korkanlar tarafından mahallemize çete işbirliğiyle uyuşturucu sokanları tanıyoruz.”

Gençlik Meclisleri de Taksim Demirören AVM önünde “Mafya düzeninizi yıkacağız. Bizden çaldıklarınızı alacağız” pankartı açarak eylem yaptı. Polisin saldırdığı eylemde yapılan konuşmalarda şunlar ifade edildi:

“Zenginlik içinde sefa sürenler bizlerin güvencesizliğinin, yoksulluğunun sorumlularıdır. Bu AVM’nin sahibi iktidarın kirli işbirliklerine ortaktır. Bizden çaldıklarınızı sizden alacağız. Mafya düzeninizi yıkacağız.”

AVM güvenliğinin de saldırdığı 2 kişi gözaltına alındı. İstiklal Caddesi’nde bulunan kalabalık alkışlarla eyleme destek oldu.

İzmir: “Halka yenileceksiniz”

Gençlik örgütleri İzmir Alsancak Vapur İskelesi önünde faşist mafya şefi Sedat Peker’in ifşaatlarına ilişkin eylem gerçekleştirdi. İzmir’de valiliğin eylem yasağına rağmen gerçekleştirilen eylemde “Bir tripoda, bir kameraya değil halka yenileceksiniz” yazılı pankart taşındı.

Gençlik örgütleri adına okunan basın açıklamasında AKP-MHP iktidarının kendisini mafya düzeni ile var ettiğini bugüne kadar devrimcilerin defalarca dile getirdiği belirtilerek, çete şefi Sedat Peker’in ifşaatları hatırlatıldı.

‘90’lı yıllarda Susurluk ve şimdi de Peker aracılığıyla gündeme taşınan mafya ilişkilerinin gerçekte sistemin halka karşı yürüttüğü savaşta kullandığı kontr-gerilla örgütlenmesinin bir aparatından başka bir şey olmadığının altı çizilen açıklamada Saray rejiminin bir çözülüş sürecinde olduğuna dikkat çekilerek şunlar ifade edildi:

“Bu düzenden kurtulmanın tek yolu örgütlü bir mücadeleden geçmektedir. Biz özgürlükten, eşitlikten, kardeşlikten yana olanların elinde bulundurduğu en güçlü araç ise örgütlenmektir. Örgütlü bir halkı hiçbir kuvvet yenemez. ‘Bu mafya iktidarı, bu kötülüğün organize olmuş hali hak ettiği sonu bulacak; kaçınılmaz olanı yaşayacaktır.’ Bu pislikten kurtulmak, yaşamını, iradesini, emeğinin değerini, özgürlüğünü kazanmak isteyenlerin önündeki tek seçenek, sömürüye, adaletsizliğe karşı mücadele etmek üzere direnişin bir parçası olmak ve örgütlenmektir. Vurguncular, mafyalar, işbirlikçi iktidar; bir tripoda, bir kameraya değil halka yenilecek.”