İçindekiler:

25 Haziran 2021
Sayı: KB 2021/Özel-24

Toplumsal kriz ve mücadele dinamikleri
Kürt ve Türk halklarının mücadele birliğini örmek
Düzen muhalefetinin HDP’ye yaklaşımı
Gelir dağılımı felaketi!
Düzen yargısı katilleri korumaya devam ediyor
Tecavüzcülerin tutuklanması zorlaştırılıyor
MKE işçisi özelleştirmeye karşı
DİSK Tekstil SML’de neye imza attı, ne yaptı?
1848 Haziran Ayaklanması... “Proletaryanın ilk kesin meydan savaşı!” - Karl Marx
Emperyalist işgal taşeronluğu
İran’da seçimler
Fransa’da polis devletinin tahkimatı
Ermenistan seçimleri
DGB: Özgürlüğümüzden vazgeçmiyoruz!
Çocuklara “telafisi” zor bir gericilik!
Çorum Katliamı 41. yılında…
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

MKE işçisi özelleştirmeye karşı:

“Bizi satın almaya çalışıyorlar,
harekete geçmeliyiz”

 

Makina ve Kimya Endüstrisi’nde (MKE) “özerkleştirme” adı altında atılan özelleştirme adımları ile ilgili MKE işçileriyle konuştuk.

 

-MKE’nin özelleştirilmesi üzerinden işçiler ne gibi sorunlar yaşayacaklar?

Sizin de dediğiniz gibi bu aslında bir özelleştirmedir ve Tekel’de ve birçok KİT’te olduğu gibi bu fabrikalar özelleştirilerek iş güvencemiz ortadan kaldırılmaya çalışılıyor. Özelleştirmeyi savunanlar bunu gerekçelendirirken konuyu “daha etkin, verimli, modern ve dinamik bir yapıya kavuşturulması gerekliliği” üzerinden ortaya koyuyor. Ama bu teklif geçerse olan bize olacak. Bunu Tekel işçilerinin yaşadığı süreçte de gördük. İş güvencemiz kalmayacak, ücretlerimiz düşecek vb. vb.

AKP bu teklif ile sözde daha modern bir işleyiş, daha üretken bir çalışma, ARGE’ye yapılacak yatırımlar vb. gibi şeyler öne sürüyor ama sonuçta bu dediklerini mevcut KİT hali ile de yapabilir, ama yapmıyor. Burada insanın aklına şu geliyor: Bir süre sonra bu fabrikaları tamamen özel kimi şirketlere satacaklar ve özel sermaye grupları buradan kâr sağlayacak. Tabii mesele savunma gibi önemli bir sanayi işkolu olunca özelleştirmeyi direkt yapamıyor, çeşitli yöntemlerle işi dolandırarak yapmaya çalışıyorlar.

Düzenleme, sözleşmeyi kabul etmeyen işçiyi Milli Savunma Bakanlığı’nın görevlendireceği başka bir kurumda, MSB’nin belirleyeceği birim ve şehirde çalıştıracak şekilde planlanmış. Bu aslında bir bezdirme politikasıdır. Sonuçta herkesin bir ailesi, düzeni, sosyal çevresi vb. var. Dolayısıyla bizi yıldırmaya ve sözleşmeyi kabul ettirmeye çalışıyorlar. Sözleşme taslağına göre sözleşmeyi imzalamak için 6 ay süre veriliyor. Adeta psikolojik baskı… Bir sorun da, diyelim ki MSB’nin bizi görevlendirdiği yere 5 gün içinde gitmedik, o zaman da direkt iş akdimiz feshedilecek.

Sözleşme taslağına göre personel alımından görevde yükselmeye, ücretten izne kadar her şey yönetim tarafından belirlenecek. Yabancı personel çalıştırılabilecek.

İllaki bu süreçten kârlı çıkanlar da olur ama nasıl? Sen iktidarın has adamlarındansan sana bir kapı açarlar ama bu tam anlamıyla torpilciliktir. Bizi adeta satın almaya çalışıyorlar. Kurum olarak da kendilerine yandaş oluşturmaya çalışıyorlar. Muhtemelen kendilerine özel bir sermaye grubu bu kurumu alacak. Bunun üzerine belki bu günden kesin konuşamayız, ama tarihte hep benzeri şeyler olmuş…

 

-Peki, bu süreçte kimler yanınızda, kimler karşınızda?

-Öncelikle en yakınımızda olan, birebir üyesi olduğumuz sendikadan başlamak gerekiyor. Sendikamız başkanı Nihat Zengin bu konuda “bu sözleşmeyi paşa paşa imzalayacaksınız” demekten başka bir şey demiyor ki bu cümle, bizim yanımızda olan değil, karşımızda olan birinin kuracağı cümledir. Kırıkkale’de memur sendikaları özelleştirmeye karşı bir miting yaptı. Türk Metal Kırıkkale’deki işçilere mitinge katılmamaları yönünde baskı yaptı. Söylentiye göre Pevrul Kavlak’ın hükümetle anlaştığı belirtiliyor.

Ayrıca siyasi partiler de bu konuda takibimizde… AKP’nin tutumunu zaten herkes biliyor. Kimi arkadaşlarımız MHP’nin bu konuda bizim lehimize karar vereceklerini düşünüyorlar ama CHP’li milletvekillerinden aldığımız bilgiye göre MHP tamamen AKP’nin yanında tavır alıyor. CHP kendince yasa teklifini geri çektirmeye çalışıyor. Bunlar dışında TİP, İyi Parti, HDP vb. vb. gibi partilerden bir ses duymadık.

Şunu da ekleyeyim: Bu kurumun başına Yasin Akdere diye biri getirildi. Bu kişinin gelmesiyle beraber özelleştirme meseleleri tartışılmaya başlandı.

Bir çağrı da işyerindeki arkadaşlarımıza: Bir an önce kafa karışıklığını aşıp gerçeği görmeliyiz. Haklarımızın açıkça budanmasına karşı bekleyişe, izlemeye son verip harekete geçmeliyiz. Sendika yönetiminden bağımsız eylemler yapmalıyız. Particiliği acilen aşmalıyız. Sonuçta hangi partiden olursak olalım hepimizin hakları budanmaktadır.

Kızıl Bayrak / Ankara