İçindekiler:

25 Haziran 2021
Sayı: KB 2021/Özel-24

Toplumsal kriz ve mücadele dinamikleri
Kürt ve Türk halklarının mücadele birliğini örmek
Düzen muhalefetinin HDP’ye yaklaşımı
Gelir dağılımı felaketi!
Düzen yargısı katilleri korumaya devam ediyor
Tecavüzcülerin tutuklanması zorlaştırılıyor
MKE işçisi özelleştirmeye karşı
DİSK Tekstil SML’de neye imza attı, ne yaptı?
1848 Haziran Ayaklanması... “Proletaryanın ilk kesin meydan savaşs¸ı!” - Karl Marx
Emperyalist işgal taşeronluğu
İran’da seçimler
Fransa’da polis devletinin tahkimatı
Ermenistan seçimleri
DGB: Özgürlüğümüzden vazgeçmiyoruz!
Çocuklara “telafisi” zor bir gericilik!
Çorum Katliamı 41. yılında…
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Çorum Katliamı 41. yılında…

Katliamcı düzenden hesap sormaya!

 

Türk sermaye devletinin tarihi kanlı katliamlarla doludur. Cumhuriyetin kuruluşunun hemen ardından devlet tarafından, başta Kürt halkı olmak üzere ezilen ulus ve azınlıklara karşı birçok katliam gerçekleştirildi: Genç-Bingöl, Sason, Ağrı, Dersim…

Sonraki yıllarda devlet Kürtlerin, Alevilerin, Rumların yanı sıra ilericilerin, devrimcilerin katledilmesine de hız kazandırdı. Yükselen sosyal ve siyasal mücadeleyi bizzat kendi örgütlediği ve beslediği eli kanlı çeteler eliyle bitirmeyi amaçlıyordu.

Sermaye devletinin bizzat örgütlediği ırkçı-faşist çetelerin ve dinci-gerici tarikat örgütlenmelerinin saldırılarına hedef olan başlıca kesimlerden birini de ilerici birikime ve sol mücadeleye açık kimlikleriyle Alevi emekçiler oluşturuyordu. Sosyal mücadelenin ve sol hareketin yükseldiği 1970’li yıllar boydan boya bu tür katliamlarla kayıtlara geçti. Devletin cinayet şebekeleri 1978 yılında önce Malatya’da, sonra da Maraş’ta alevi emekçilerin kanını döktü. 12 Eylül askeri faşist darbesinin yolunu düzleyen bu katliam silsilesine son halklardan biri de Çorum’da eklendi.

Devletin yönlendirmesi ve koruması altındaki ülkücü faşist çeteler, 29 Mayıs 1980 günü Çorum’da Alevi emekçilerin ve devrimcilerin oturdukları bölgelere yöneldiler.

Faşist çeteler önce Alevi emekçilerin ve devrimcilerin oturdukları bölgelerin giriş çıkışlarını tuttular. Giriş çıkışlar esnasında onlarca ilerici-devrimci ve Alevi emekçi saldırının hedefi oldu.

Çorum’da Alevi emekçilerin oturdukları bölgelere yönelik saldırılara karşı devrimciler ve Alevi emekçiler birlikte barikatlar oluşturdular ve direniş örgütlediler. Bunun üzerine dönemin iktidarı tarafından sokağa çıkma yasağı ilan edildi ve barikatlar kaldırılmak istendi. Devrimcilerin ve emekçilerin kararlı duruşu karşısında barikatlar ilk etapta kaldırılmazken, ülkücülere yakınlığı ile bilinen polis derneği olan POL-BİR üyesi polisler bölgeye gelerek, saldırgan tutumlar ile barikatları kaldırdılar. Barikatların kaldırılmasın ardından faşist çeteler Alevi mahallelerine girerek saldırılarına hız kazandırdı.

29 Mayıs’ta başlayan ve haziran ayı boyunca da süren saldırılara karşı emekçiler ve devrimciler de direnişlerini sürdürdüler.

Devlet desteğini arkasına almış ve bizzat onların tetikçiliğini yapan faşist çeteler tarafından 30 Haziran günü Alevi emekçilerin bulunduğu Milönü, Su Deposu, Nadık gibi bölgelerde katliamlar gerçekleştirildi. 30 Haziran-4 Temmuz yoğunlaşan katliam saldırısı sonucunda yüzlerce Alevi emekçisi evlerini, her şeylerini geride bırakarak göç etmek zorunda kaldı.

Aynı günlerde ve sonrasında Alevi emekçiler ile direnen devrimciler gözaltına alındı, işkencelerden geçirildi. Alevi bölgelerinde evlerine gitmek isteyen emekçiler sokak ortasında faşistler tarafından kaçırıldı, işkencelere maruz kaldı ve yakılarak katledildiler.

29 Mayıs-4 Temmuz 1980 tarihleri arasındaki süre boyunca toplam 57 emekçi yaşamını yitirdi, yüzlerce emekçi yaralandı ve yüzlercesi yerlerinden yurtlarından edildi.

***

Devrimcilere, ilericilere, ezilen halklara ve mezheplere yönelik saldırgan-katliamcı politikalar devletin bir geleneği olarak süregeliyor. Kürt halkı ve Alevi emekçiler hala da şiddetle, tehditle, imha ve asimilasyon saldırıları karşı karşıyalar. Mafyalaşmış, çeteleşmiş sermaye devletinin bizzat eğittiği ve donattığı bir faşist tarafından 17 Haziran’da HDP İzmir ilçe binasına yapılan saldırı ve Deniz Poyraz’ın katledilmesi, tarihi kanlı katliamlarla dolu olan sermaye devletinin katliamcı geleneğini devam ettirdiğinin en güncel örneklerinden biridir.

Dersim’den Maraş’a, Maraş’tan Çorum’a, Çorum’dan Sivas’a, Gazi’den sayısız hapishane katliamına, Suruç’tan Ankara Gar’ına, Diyarbakır’dan “hendek” katliamlarına tüm cinayetlerin altında bizzat sermaye iktidarının imzası vardır. İlericilerin, devrimcilerin, ezilen uluslara ve mezheplere mensup binlerce insanın katledilmesinden bizzat sorumlu olan eli kanlı sermaye devletinden hesabı emekçiler soracaklardır.

K. Sönmez

 

 

 

 

 

BDSP’den Deniz Poyraz’ın ailesine ziyaret

 

İzmir’de 17 Haziran Perşembe günü HDP il binasına yönelik faşist saldırıda Deniz Poyraz katledilmişti. Cuma günü Poyraz’ın uğurlanmasının ardından Çimentepe HDP ilçe binasında taziye çadırı kurularak Deniz Poyraz’ın ailesine ve HDP’ye bir çok kurum, sivil toplum örgütü, ilerici, demokrat kişi ve kurumlar taziye ziyaretleri yaptılar.

Bugün de Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu, Deniz Poyraz’ın ailesini ve HDP’yi ziyaret ederek başsağlığı diledi. Ziyaret sırasında Fehime Poyraz dimdik duruşunu koruyarak “Siz de benim çocuklarımızsınız” dedi ve devrimcileri sıkıca sarılarak kucakladı.

Ziyaret sırasında, dinci-faşist iktidarın saldırgan ve düşmanca tutumlarına devam etmesi, HDP’ye yönelik saldırıları tırmandırması, HDP’yi kapatma adımlarını hızlandırması üzerine sohbet edildi. Devletin katliamcı geleneğinin AKP-MHP iktidarı şahsında bir kez daha vücut bulduğu, bu vahşice saldırıyla HDP şahsında tüm topluma korku ve gözdağı vermenin amaçlandığı vurgulandı. Önümüzdeki dönem eylem ve etkinliklerle ilgili bilgi alışverişi ve sohbetler edilerek ziyaret son buldu.

Kızıl Bayrak / İzmir