İçindekiler:

22 Ağustos 2021
Sayı: KB 2021/Özel-30

Afganistan aynasında emperyalizm gerçeği
Kapitalizmin itici gücü olarak ırkçılık
Sel felaketinin sorumluları ve yalanları
Felaket değil kapitalizm!
Eğitim hakkını gasp etmeye devam!
“Yasa teklifleri” yoluyla hak gaspı kapıda!
Alba Plastik’te direniş!
Sinbo direnişi 210. gününü geride bıraktı
Metalde toplu sözleşme süreci başlıyor
Sosyalizmin ruhban karşıtı siyaseti - Rosa Luxemburg
Afganistan felaketi ve ABD’nin hezimeti
Taliban ve Vietnam benzetmesi
“Ben bir kadın olarak burada kaldım ama...”
İEKK: Direnen Afgan kadınların yanındayız!
DGB MYK toplantı sonuçları
Sacco ve Vanzetti anısına...
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Yangınlar söndürülemiyor, sellerin önü alınamıyor…

Felaket değil, kapitalizm doğayı, insanı, hayvanları yıkıma uğratıyor!

 

Pandemi, ekonomik kriz, deprem, sel, yangın... Türkiye sömürü, yağma, rant ve talan demek olan kapitalizmin kaosunu son yıllarda daha derinden yaşıyor. Toplum sağlığı özelleştirmelerle ranta açıldı, pandemide çarklar durdurulmadı ve sermayenin kârı için emekçilerin canı hiçe sayıldı. Ekonomik krizin faturası zamlarla işçinin omuzlarına yüklendi, grevlerimiz yasaklandı, her türlü eylem etkinlik zorbalıkla bastırıldı. Açlık, yoksulluk ve borç batağına sürüklenen bizler hayat pahalılığı ve kötü çalışma koşullarına terk edildik. HES projeleri ile sermayedarlara doğamız peşkeş çekildi, Kastamonu’da yağışlar rant politikaları nedeniyle sele döndü ve onlarca insan yaşamını yitirdi, bine yakın insan kayıp durumda. Denetimsizlik ve kar güdüsüyle inşa edilen evler İzmir depreminde 117 insanımızın ölümüne yol açtı. Eğitim iki yıldır askıya alındı. Lükse, şatafata, gösterişe harcanan bütçe yangın söndürme hazırlığına ayrılmadığı için ormanlarımız günlerce yandı.

Ölüm, yıkım, rant kapitalizmin fıtratında var, sistemin dümeninde ise AKP!

Hepimizin içi yanarak takip ettiği yangınlar 7 insanın, on binlerce hayvanın ölümüne neden olurken ciğerlerimiz demek olan 130 bin hektar alandaki ağaçları yok etti. İstatistiklere göre son 1 yılda yanan orman, son 20 yılın toplamı kadar! Çünkü ağacın, toprağın, suyun kapitalistler nezdinde zerrece değeri yok. Aksine onlar için yangınlar, ağaçlardan kurtulmak ve yerlerine lüks oteller, madenler yapmak demek, rant demek... Bunun için yangın söndürme uçaklarımız yokken, var olanlar çürümeye terk edilirken, her iktidarda bulunanların, her sermayedarın beşer onar özel jetleri var. Bu sistemlerini korumak içinse ses çıkartanları susturmaya yarayacak baskı mekanizmaları var. Yönetememe krizlerini her seferinde olduğu gibi sansür, gözaltı saldırıları, soruşturmalar ile kapatmaya çalışan AKP iktidarı kendilerini zenginleştirirken aynı zamanda batıran bu sistemin çatlaklarının derinleştiğini de görüyor, saldırganlığı büyütüyor.

Artık yeter! İşçi ve emekçiler olarak bu çürümüş düzene son verelim!

Daha fazla kâr için bizlere işyerinde baskı, tehdit uygulayanlara, Kod-29’la işsizliğe mahkum edenlere, zamlarla ekonomik krizi bize yüklerken vergilerimizle lüks içinde yaşayanlara, sağlığı, eğitimi, doğamızı rant alanına çevirenlere kendi aramızda fısıldaşmalarla dur diyemeyiz. Artık her zamankinden daha çok örgütlü olmalı, yapay ayrışmalara prim vermemeli, birleşmeli ve sesimizi yükseltmeliyiz.

Ege bölgesinde işçilerin birliği ve mücadelesini büyütme yolunda örgütlenen Ege İşçi Birliği olarak çağrımızdır:

Yan yana gelelim, tartışalım, fabrikalarımızdan mahallelerimize örgütlü bir sınıf olarak bu barbar düzene karşı neler yapabileceğimizi gösterelim. İşyerinde uğradığımız haksızlıktan, iş cinayetlerine, hayat pahalılığından yangınlardan hesap sormaya kadar kazanabileceğimiz yarınlar için birliğimizi kuralım, her şeyiyle çürümüş bu düzene son vermek için adım atalım!

Ege İşçi Birliği

 

 

 

 

 

“Afet değil cinayet! Sorumlular hesap verecek!”

 

İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri, 17 Ağustos 1999 depreminin yıl dönümü vesilesi ile eylem gerçekleştirdi. Eylemde son dönemde saray rejiminin yangınlar, depremler ve sel karşısında aciz kalmasına dikkat çekilerek “Afet değil cinayet! Sorumlular hesap verecek” denildi.

“Yaşananlar münferit değil”

“Ülkemiz bir felaketler ülkesine döndü” diye başlayan basın açıklamasında yangınlar, seller hatırlatılarak bunların rant uğruna insan canının, doğanın, hayvanların nasıl yok sayıldığını bir kez daha gösterdiği belirtildi. “AKP’nin yirmi yılının özeti ‘doğa cinayetleri, kadın cinayetleri, işçi cinayetleri, ırkçılık, ayrımcılık…’ Bugün bunların hepsinin sonuçlarını aynı anda yaşıyoruz. Hiçbiri tesadüf değil, hiçbiri münferit değil. Ülkemiz dolaylı ya da doğrudan iktidar tarafından taammüden işlenmiş cinayetlerle dolu.” ifadelerinin kullanıldığı açıklamada “Halktan kopmuş, bir avuç sermayedarın ve kendi iktidarlarının derdine düşmüş bir çıkar örgütü, bir suç örgütü bu ülkeyi yönetiyor” denildi.

“Rant projelerinden vazgeçilsin”

İstanbul depremine dikkat çekilerek “22 yılda bir arpa boyu yol kat edilmediği halde ülke kaynakları İstanbul’u betona boğan projelere yatırılıyor” ifadeleri kullanıldı. “Depreme hazırlanması gereken bu şehirde sadece Erdoğan’ın iktidarda kalması için sermayeye sunduğu büyük rant projesi Kanal’ın hazırlıkları yapılıyor” denilerek bu gibi rant projelerinden vazgeçip depremin zararlarının en aza indirilmesi için gereken tedbirlerin bir an önce alınması gerektiği vurgulandı.

“Bütün suçların hesabını soracağız”

Dayanışma çağrısı yapılan açıklamada son olarak şunlar ifade edildi:

“17 Ağustos depremini ve yitirdiklerimizi unutmadık. 22 yılın üstüne hala afetlere karşı önlem almayanların, doğayı, kentleri rant politikalarıyla cinayet mahalline çevirenlerin sorumluluğunu ört bas etmelerine izin vermeyeceğiz. Ülkemizde yaşanan yangınlar, seller, depremler afet değil cinayettir. Önlem almayanlar, rantçı politikalarla ülkeyi 20 yıldır yönetenler bu cinayetlerin failidir. Bütün işlediğiniz suçların hesabını tek tek soracağız. Yaşamı ve doğayı savunmaya devam edecek, yaralarımızı dayanışmamızla saracağız.”

Eylemde sık sık “Beşli çete halka hesap verecek!”, “Gün gelecek devran dönecek AKP halka hesap verecek!”, “Ormanlar, nehirler, sermaye değiller!” sloganları atıldı.

Kızıl Bayrak / İstanbul