İçindekiler:

22 Ağustos 2021
Sayı: KB 2021/Özel-30

Afganistan aynasında emperyalizm gerçeği
Kapitalizmin itici gücü olarak ırkçılık
Sel felaketinin sorumluları ve yalanları
Felaket değil kapitalizm!
Eğitim hakkını gasp etmeye devam!
“Yasa teklifleri” yoluyla hak gaspı kapıda!
Alba Plastik’te direniş!
Sinbo direnişi 210. gününü geride bıraktı
Metalde toplu sözleşme süreci başlıyor
Sosyalizmin ruhban karşıtı siyaseti - Rosa Luxemburg
Afganistan felaketi ve ABD’nin hezimeti
Taliban ve Vietnam benzetmesi
“Ben bir kadın olarak burada kaldım ama...”
İEKK: Direnen Afgan kadınların yanındayız!
DGB MYK toplantı sonuçları
Sacco ve Vanzetti anısına...
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Sinbo direnişi 210. gününü geride bıraktı…

Direniş deneyimleri paylaşıldı

 

Ankara yürüyüşünün ardından Sinbo direnişi geçtiğimiz hafta fabrika önünde devam etti. Ayrıca direnişçiler Ankara yürüyüşü deneyimlerini paylaşacakları söyleşilerin hazırlıklarını sürdürdü.

Direnişin 206. gününde Sinbo direnişçileri Gebze’deki işçi direnişlerine dayanışma ziyaretleri gerçekleştirdi. Tacize karşı çıktıkları için işten atılan Alba Plastik işçileri ile birlikte Birleşik Metal-İş üyesi direnişçi Arfesan A.Ş. işçilerini ziyaret ettiler. Ardından Alba Plastik işçilerinin fabrika önü seslenişine katıldılar.

Söyleşi hazırlıkları kapsamında direnişçiler “İnsanca ve Onurlu Yaşam İnisiyatifi”nin toplantısına katıldı. Direnişçi işçiler, Köz Gazetesi, Dostluk Kültür Derneği, Proleter Devrimci Duruş, Kaldıraç, Toplumsal Özgürlük, BDSP, DEV TEKSTİL ile görüşmeler gerçekleştirdiler. Bu kurumların yanı sıra Genç İşçi Derneği ve Alınteri’yi ziyaret ettiler.

Söyleşi hazırlıkları nedeniyle Perşembe günü çadır kurulmazken, 208. günde fabrika önünde direniş çadırı yeniden kuruldu. Cuma çıkışında Sinbo işçilerine “Emeğine sahip çıkma, haksızlığa boyun eğmeme” çağrısı yapıldı. Akşam mesai çıkışında işçilere yapılan seslenişte şu ifadeler kullanıldı:

“Bu mücadele Dilbent Türker’in, TOMİS’in mücadelesi değil, bütün Sinbo işçilerinin ahlaksızlığa maruz kalan bütün işçilerin direnişidir. Bunun altını bir kez daha çiziyoruz.

“Ankara yürüyüşümüzle bazı gerçekleri somut deneyimlerle işçi arkadaşlarımıza gösterdik. Bu ülkede ve dünyanın her yerinde işçiler örgütlü olduğu zaman istedikleri çalışma ve yaşam koşullarını elde edebiliyorlardı. İşçileri köleleştiren yasaları çıkaranların karşına dikiliyorlardı. Meclisten geçen yasalar bir bir iptal oluyordu. Bakanlıklar ve patronların kurumları önceden bu kadar hoyratça ve açıktan patronun yanında duramıyordu. Ama şimdi durum şu, işçiler örgütsüz ve haklarına sahip çıkmıyor.

“Bakanlığa gidiyoruz yapacak bir şey yok diyor. Peki soruyoruz, o zaman bu bakanlar, bu makamlar, bu koltuklar niye var. Patronların istediği her türlü sömürü ve baskı politikasını uygulamak için var… İki işçi Ankara’ya gittiğinde kapıldıkları korkuyu görseydiniz gücünüzün farkına varırdınız.”

Avcılar ve Sarıgazi’de söyleşi

Sinbo direnişçileri Ankara yürüyüşünün deneyimlerini aktaracakları, insanca çalışma ve yaşam koşulları için mücadelenin yol ve yöntemlerini tartışacakları söyleşilerin ilkini gerçekleştirdi.

21 Ağustos günü Avcılar’da Eğitim Sen 7 Nolu Şube salonundaki söyleşinin açılış konuşması DEV TEKSTİL İstanbul Temsilcisi Okan Karaçam tarafından gerçekleştirildi.

14 günlük yürüyüşten kesitlerin yer aldığı “İnsanca çalışma ve yaşam koşulları için Ankara‘ya yürüdük” şiarlı sinevizyon gösterildi.

Söyleşinin ilk bölümünde TOMİS İstanbul Temsilcisi Onur Eyidoğan ve Sinbo direnişçisi Dilbent Türker Ankara yürüyüşünün sınıf mücadelesi açısından nasıl bir yer tuttuğunu anlattılar. Konuşmalarda “Sınıfa yönelik kapsamlı saldırılara sessiz kalan, sınıf mücadelesini uzlaşmacı, ihanetçi yasal sınırlara hapseden sendikal bürokrasi karşısında TOMİS‘in devrimci sınıf sendikacılığı çizgisinin somut bir örneği olarak Sinbo direnişi fiili meşru mücadele pratiği sergilemiştir” denildi.

Sermaye iktidarının tüm direniş boyunca 1 Mayıs‘a, çadır direnişine ve Ankara yürüyüşüne yönelik yasaklar, engellemeler ve saldırılarla karşılık verdiği ifade edildi. Buna karşı Sinbo direnişçilerinin, sınıf mücadelesinin yasaları ve işçi sınıfının çıkarları üzerinden hareket ettikleri vurgulandı.

Sermayenin ve AKP-MHP rejiminin sınıfa ve toplumun emekçi kesimine dönük saldırılarından söz edilen konuşmalarda, buna karşı birleşik mücadele, yasaklara karşı fiili-meşru direniş vurguları yapıldı. Konuşmalarda ayrıca, devrimci sınıf sendikacılığı başlığı ele alındı. Sinbo deneyimi üzerinden taban örgütlenmesi ve fabrika komitelerinin önemi konuşuldu. Soru-cevap bölümünün ardından serbest kürsüye geçildi.

Tekstil işçisi, Carrefour, Xiaomi, HDK Emek Meclisi, Avcılar HDP, İTK, LC Waikiki işçisi ve BDSP adına konuşmalar yapıldı.

Farklı fabrikalardaki sorunların, sınıfa yönelik artan saldırıların canlı bir tartışmaya konu edildiği bu bölümün sonunda kapanış konuşması yapıldı.

Serbest kürsüdeki görüş ve öneriler üzerinden Sinbo direnişinin önümüzdeki günlere ilişkin programı aktarıldı. Söyleşilerin, sınıfa yönelik saldırılar karşında ortak tartışmalardan süzülen bir mücadele programı çıkması açısından anlamlı olduğu belirtildi.

Söyleşiye Sinbo işçileri, Carrefour, Xiaomi, LC Waikiki işçileri ve pek çok iş kolundan işçinin yanı sıra HDK Emek Meclisi, DEV TEKSTİL, BDSP, İTK, HDP, PDD katıldı.

Sarıgazi’de 22 Ağustos günü söyleşi Ankara yürüyüşünü anlatan sinevizyon gösterimi ile başladı. Ardından TOMİS temsilcisi, Sinbo patronuna ve sermaye iktidarının sınıfa yönelik saldırılarına karşı verdikleri mücadeleyi aktardı.

Fabrika içi ve önünde örgütlenme çalışmalarının aktarıldığı konuşmada işçi sınıfını sadece ekonomik taleplerle mücadeleye çağırmadıklarını, ülke ve dünya gündemini saran ekonomik ve siyasal krize, kadın sorunundan çevre sorununa, artan ırkçılığa şovenizme karşı başta Kürt halkı olmak üzere tüm ezilen haklarla dayanışmayı yükselttiklerini anlattı. Yürüyüşleri boyunca farklı iş kollarından işçilerin, siyasi parti ve kurumların dayanışması ile direnişin büyüdüğünü vurguladı. Ankara’ya gerçekleştirmek istenen yürüyüşte iktidarın ve kolluk kuvvetlerinin keyfi yasaklarla engellemelerde bulunduğunu belirten TOMİS temsilcisi, mücadeleyi sürdüreceklerini ifade ederek konuşmasını sonlandırdı.

Sinbo direnişçisi Dilbent Türker ise saldırıların arka planındaki siyasal gerçekliğe dikkat çekti. Devrimci sınıf sendikacılığı anlayışı ve fiili meşru mücadele ile saldırıların geri püskürtüleceğini aktardı. Bugün var olan yasalara iktidarın kendisinin bile uymadığını örneklerle anlattı. Türker ayrıca, TOMİS’in bu süreçte örgütlediği direniş okulları deneyimlerinden ve direnişlerini her alana taşıdıklarından söz etti.

Direnişçilerin ardından soru-cevap ve söyleşi kısmına geçildi. İlk söz HDP Sancaktepe yönetimi adına alındı. OHAL’i patronlar için çıkardığını söyleyen HDP temsilcisi, iktidarın sınıfa yönelik saldırıların yanı sıra artan ırkçılık, şovenizm ve Kürt halkına yönelik saldırıları anlattı. Sınıfın öncülerinin mücadeleyi büyütmek için daha fazla çalışması gerektiğini aktardı.

İşçi Temsilcileri Konseyi adına yapılan konuşmada açlık sınırının altında yaşayan milyonlarca işçinin “artık korkmaması gerektiği” vurgulandı. Kaybedecek bir şeyi kalmayan sınıfın insanca ve onurlu yaşayabilmesi için mücadele etmekten ve birlik olmaktan başka çaresi olmadığını aktardı.

Birleşik İşçi Kurultayı direnişi ve etkinliği selamladı. Direnişin gücünü örgütlü mücadeleden aldığına işaret etti.

KHK’lı bir kamu emekçisi ise işçi-emekçilerin örgütlü olmadığı koşullarda kazanamayacağına dikkat çekti. KHK direnişleri boyunca kendisinin üye olduğu sendikanın ve konfederasyonun direnişleri sahiplenmediğini ifade eden kamu emekçisi, sendikal bürokrasiyi teşhir ederek tabandan örgütlenme çağrısı yaptı.

Soru-cevap bölümünde Sinbo direnişinin örgütlenme süreci, fabrikada örgütlenme çalışmaları anlatıldı. Fabrikada çalışan işçilerin bu süreçte bilinçlerindeki değişim aktarıldı.

Canlı geçen sohbetin ardından birleşik kitlesel bir mücadele programının çıkarılması çağrısı yapıldı.

Kızıl Bayrak / İstanbul