İçindekiler:

22 Ağustos 2021
Sayı: KB 2021/Özel-30

Afganistan aynasında emperyalizm gerçeği
Kapitalizmin itici gücü olarak ırkçılık
Sel felaketinin sorumluları ve yalanları
Felaket değil kapitalizm!
Eğitim hakkını gasp etmeye devam!
“Yasa teklifleri” yoluyla hak gaspı kapıda!
Alba Plastik’te direniş!
Sinbo direnişi 210. gününü geride bıraktı
Metalde toplu sözleşme süreci başlıyor
Sosyalizmin ruhban karşıtı siyaseti - Rosa Luxemburg
Afganistan felaketi ve ABD’nin hezimeti
Taliban ve Vietnam benzetmesi
“Ben bir kadın olarak burada kaldım ama...”
İEKK: Direnen Afgan kadınların yanındayız!
DGB MYK toplantı sonuçları
Sacco ve Vanzetti anısına...
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

“Yasa teklifleri” yoluyla
haklarımızın gaspı kapıda!

 

İstanbul Sözleşmesi’nin feshinden ve buna karşı mücadelenin geniş emekçi kesimlere yayılmamasından yeniden cesaret bulan AKP-MHP iktidarı, önümüzdeki dönemde yeni “yasa teklifleri” ile geleceğimize saldırmaya hazırlanıyor. Nitekim bunun sinyalleri kesilmiyor. Örneğin henüz Meclis kapanmadan oluşturulan yargı paketi, çocuk istismarında “somut delil” aranma şartını içeriyordu. Keza iktidar sözcüleri ve din istismarcısı güçler gerici söylemlerini pervasızca yaymaya devam ettiler.

Meclis’in açılmasıyla birlikte başta emekçi kadınlar olmak üzere toplumun geniş kesimlerini ilgilendiren yeni yargı paketleri ve yasa tasarıları da gündemde olacak. Şimdilerde, kadına yönelik şiddetle mücadele kapsamında yürürlükte olan 6284 sayılı kanunun kaldırılması dillendiriliyor. Ya da nafaka hakkının kaldırılması veya emekçi kadınları zor durumda bırakacak olan belirli şartların koşulması konuşuluyor. Çocuk istismarını meşrulaştırmak adına çocuğun faili ile evlendirilmesinin önünü açan “yasa önerisi” hazırlığından bahsediliyor. İşçi ve emekçi kadınların hayatını yakından ilgilendiren bu türden pek çok saldırının önümüzdeki dönemde Meclis’e sunulması öngörülüyor.

6284 sayılı kanun, kadınların ev içinde veya günlük hayatta maruz kaldığı her türlü şiddete karşı hazırlanmış olan ve bu süreçte kadının maruz kaldığı zorluklara karşı barınma, maddi, psikolojik vb. alanlarda destek sağlanmasını da içeren bir yasadır. Bu yasanın kaldırılması, kadınlar üzerindeki baskı ve sömürünün sınırsız boyutlara ulaşmasının da önünü açacaktır. Diğer yandan böylesi bir adım şiddet, taciz, istismar vakalarının katlanarak artacağı, faillerin ise ya yargılanmayacağı ya da ödül gibi cezalarla “sıyrılacağı” anlamına da geliyor. Zaten her ay ortalama 40 kadının katledildiği mevcut durumda dahi etkin bir şekilde işletilmeyen söz konusu kanunun kaldırılması, AKP-MHP iktidarını bir “yükten” de kurtarmış olacak.

Nafaka hakkının kaldırılması veya belirli şartlar aranması da yine emekçi kadınlara yönelik hak gasplarından biridir. Kadın işsizliğinin, kadın yoksulluğunun erkek işçi-emekçilere oranla çok daha fazla olması ve çocuk bakımının çoğu zaman kadının üzerine kalması, yanı sıra çalışan kadınların daha çok güvencesiz, düşük ücretlerle çalıştırıldığı koşullarda nafaka bir haktır. Fakat bu hakkı karşılamakla yükümlü olan taraf erkek değil, bizzat devletin kendisidir. Sermaye devleti, nafaka hakkını erkeğin sorumluluğuna yükleyerek, aslında hem kendisini bu sorumluluktan muaf tutuyor hem de kadını erkeğe bağımlı hale getirmenin önünü açıyor.

Diğer yandan çocuk istismarını meşrulaştıran, çocuğu istismar faili ile evlendirmeyi amaçlayan yasa tasarısı, yeni dönemde karşımıza çıkacak rezaletlerden bir diğeri. 2016 yılında ortaya atıldığı zaman binlerce kadının Meclis’in önünü doldurması sonucu geri çekilmişti. Toplumsal muhalefetin gerilediği dönemlerde, değişik biçimlerle ama özüne dokunulmayarak tekrar tekrar karşımıza çıkan bu “öneri”, çocuk istismarını olağan ve meşru göstermeyi amaçladığı gibi, çocuk yaşta evliliklerin de önünü açmaya hizmet ediyor. AKP-MHP iktidarı ayakta kalmak uğruna her türlü gericilik ve baskı aracını kullanırken, çocuklarımızı da yarattığı gerici zorbalık altında ezmeye yelteniyor.

Yukarıda sıralanan saldırılara karşı harekete geçmek bir zorunluluktur. Haklarımızın ve geleceğimizin çalınmasına izin vermemek, aynı zamanda çocuklarımızın geleceğini korumak kadın-erkek tüm işçi ve emekçilerin vermesi gereken bir mücadeledir. “Yasa teklifleri” adı altında bizleri uçuruma sürükleyen politikalara karşı yasal haklarımızı korumak, yaşam koşullarımız için yeni kazanımların mücadelesini vermeliyiz. Bizleri bu cehennemden kurtaracak olan ise eşit ve özgür bir yaşam için sosyalizm mücadelesini büyütmektir.

K. Meydan

 

 

 

 

 

Tacize geçit yok! Alba Plastik’te direnen işçilerle dayanışmaya!

 

Kadına yönelik cinsel saldırı ve cinayetler AKP iktidarında katlanarak artıyor. Yangın ve sellerin felakete dönüşmesine neden olan, önlenmesi noktasında hiçbir çaba harcamayan iktidar, benzer şekilde kadına yönelik şiddeti önleme, engelleme yönünde de hiçbir adım atmıyor. Tam aksine, kadın katillerine ödül gibi cezalar vererek, çoğunlukla kadına şiddet davalarına cezasızlık yağdırarak şiddete arka çıkıyor. Türkiye’de kadına yönelik şiddet hat safhadayken İstanbul Sözleşmesi’ni feshediyor. Cinsiyetçi söylemlerle şiddeti meşrulaştırıyor. Çocuk istismarını olağanlaştıran yasalar düzenleniyor.

AKP’li bakanların, milletvekillerinin kadın katilleriyle boy boy resimleri ortalıkta dolanıyor. Bunlardan biri olan Ümitcan Uygun gibi katiller salıveriliyor, cinayetlerine yenilerini ekliyor. AKP iktidarının yangın ve sellerin felakete dönüşmesinde, salgının yayılmasında, işçi-emekçilerin artan sorunlarında ve kadına yönelik şiddetin tırmanışındaki sorumluluğu her geçen gün büyüyor. İşçi sınıfı karşısında patronlara sınırsız hak, yasa tanıyan ve tam destek sunan AKP iktidarı, çalışma alanlarının kadın işçiler için cehenneme dönüştürülmesinde de büyük rol oynuyor.

Şiddetin en yoğun yaşandığı yerlerden biri olan çalışma alanlarında özellikle kriz ve  pandemi döneminde taciz, mobbing vb. saldırılar arttı. İş ve gelir kaybının dışında, işsizlik korkusu psikolojik rahatsızlıkları da tetikledi. Kadın işçiler de bundan misliyle etkilendi. Kadın işçiler, devletin sermayedarlara bahşettiği Kod-29’la cezalandırıldı, tazminat hakkı elinden alındı, onuru zedelendi, ayrıca keyfi işten atmalara maruz kaldı. 

Çoğunlukla kadın işçilerin çalıştığı TAYSAD OSB’de bulunan Alba Plastik fabrikası da tacizin, şiddetin çok yoğun yaşandığı fabrikalardan biri olarak öne çıkıyor. Alba yönetimi işçi, kadın ve sendika düşmanı tutumlar sergiliyor. Alba yönetimi kadınların yaşadığı tacize göz yumdu, dahası arka çıktı. Yönetim, yaşadığı tacizi dillendiren kadın işçiyi işten çıkaracak kadar pervasızlaştı ve tacize tam destek verdi. Bununla da yetinmedi, kadın işçilerle dayanışma içerisinde olan erkek işçileri de işten çıkardı.

İşçi-Emekçi Kadın Komisyonları olarak işçi, kadın düşmanı Alba yönetimini teşhir ediyor; çalışma alanlarını tacizden, mobbingden, şiddetten arındırmak için adım atan ve kadın-erkek el ele mücadele yürüten Alba işçilerinin onurlu direnişini selamlıyoruz.

İşçi-Emekçi Kadın Komisyonları