Halkımız geleceğini eline almak istiyor
Evrensel gazetesinin Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) Genel Başkanı Mehmet Süleymanoğlu ile yapmış olduğu röportajı okurlarımıza sunuyoruz. Kıbrısta yaşanan son gelişmelere ışık tutan röportaj, toplumsal muhalefetin politik ve örgütlenme düzeyi konusunda da bir fikir veriyor...
"Bu Memleket Bizim" mitinginde, basına saldırı ile birlikte Ankara"nın dayattığı ekonomik program da, protesto edildi. Son olaylarda bu ekonomik paketin etkisi nedir?
Ankara dayatmalı ekonomik paketin halkımız üzerinde yaratmış olduğu infial ve tepki ortada. Ekonomik paket dayatması adı altında yapılan tek boyutlu ekonomik saldırıyı gündemin önüne çıkarmak yeterli bir değerlendirme olmaz. Sorun Kıbrıs sorunuyla ilgili. Sorunun Türkiye devleti açısından izlemiş olduğu yol, girdiği ivme nedeniyle Türkiye devleti siyasetinin yansıması sonucu ekonomik, sosyal ve siyasal bir dizi saldırı bütünlüğüyle karşı karşıyayız. Ekonomik paket bunun sadece bir boyutu.
Bu mitingdeki tepkiye neden olan başlıca etkenler ve halkın verdiği mesaj konusunda başkaca neler söylenebilir?
Daha önce de söylemeye çalıştığım oydu, "ekonomik paket" tek başına yeterli bir cevap değil. Kıbrıs sorunu denince, adanın emperyalizm açısından önemi ve bu önemi dolayısıyla Türkiyenin burada ele geçirdiği köprü başının korunması ve kendi istekleri ve geleceği açısından önem arz etmesi dolayısıyla Kıbrıs sorunu denen olgu bugün emperyalizmin gündeminde, Türkiyenin gündeminde. Ve Kıbrıs Türk ve Rum burjuvazisinin gündeminde duruyor. Sorun alevli bir şekilde tartışılıyor. Bu noktada Türkiye devleti Kıbrıs Türklerinin kendi söz yetki karar haklarını kullandırmama yönünde uyguladığı politikaların bir bir yansımalarının bir patlamasıdır bu miting. Bu yansımalar var olan ekonominin darmadağın edilmesi, göçün hızlandırılması ve nihayet askeri otoritenin varlığını ve gücünü halka dayatması olarak özetlenebilir. Bütün bunlarla yetinilmeyip basına dönük saldırıların gelmesi ve kendilerine karşı çıkanların "vatan hainliği ve casuslukla" suçlanması halkta büyük öfke uyandırdı.
Şunu da atlamamak gerekir, Kıbrısın kuzeyi Türkiyeden kaynaklanan büyük oranda karapara vb. olguların aklandığı bir coğrafyaya dönüştürüldü. 40 bin insanın 130 trilyon parasının bankalarca batırılması ve bir avuç soyguncunun eline verilmesi, halkımızın kendi geleceğinin elinde olmadığını daha iyi anlamasına neden oldu ve halkımız bütün bunlara dur demek için, "Bu Memleket Bizim" mitingini gerçekleştirdi. Miting tamamıyla politikti ve faşizmin gerçek yüzü lanetlendi. Kıbrıslı ve Türkiyeli yurtseverlerin birlikte karşı koyması vurgulandı ve en önemlisi de Türkiye devleti ile Denktaş rejiminin ittifakı lanetlendi. Bu miting halkımızın geleceğine dönük kararlı mücadelesinin başlangıcı olarak algılanabilir.
Mitingi düzenleyen örgütler daha demokratik bir ortam talebinde bulunuyorlar, siz nasıl bir demokrasi istiyorsunuz?
33 örgüt ve 2 siyasi partinin oluşturduğu platform Kıbrıs Türk halkının kendi erkinin olmadığı gerçeğiyle yola çıkmıştır ve göstermelik demokrasinin bile bir anda çöpe atıldığı bir süreçten geçildiğini kavramıştır. Sendikamız, ülkemizdeki demokrasinin ülkemizin bağımsızlığıyla ve halkımızın kendi geleceğiyle ilgili kararları kendisinin almasıyla olabileceğine inanıyor, halk demokrasisi ile gerçek demokrasinin olabileceğine inanıyor.
Karşı tarafın bu eylemlerden sonra bir geriye çekilişi gözlemleniyor. Ama biz biliyoruz ki bu geriye çekilme, daha sistemli ve daha kurnazca saldırıların başlangıcı olacaktır. Bizler de bu oluşturduğumuz platformun uzun soluklu olması için gayret vereceğiz. Kıbrıs Türk öğretmeni emekten yana, bağımsızlıktan yana ve demokrasiden yana kavgasını daha ileriye taşıyacaktır.
Cenevrede Kıbrıs sorunu çözüm görüşmeleri var. Cenevreden bu görüşmelerde herhangi bir sonuç çıkar mı? Sizin istediğiniz çözüm şekli nedir?
Şu anda Cenevrede 1960 arifesinin görüntüsü vardır. Yani, birtakım dış güçlerin kendi aralarındaki dalaşma ve paylaşma ve çekişme senaryolarının gecici bir uzlaşmaya dönüştüğü bir süreç gözlemleniyor. 1960 arifesinde de Kıbrıs halkının haberi olmadan böyle bir süreçten geçilmişti. "Size cumhuriyet kurduk buyurun yaşayın" demişlerdi. Çok değil üç yıl sonra, halkı birbirine kırdırtmaya başladılar.
Sessiz diplomasi, bir dizi anlaşmayı ve paylaşımı yapmış olabilir bu görüşmelerden sonra bunu ortaya çıkarabilirler, şu anda son paylaşımları yapıyorlar. Bu bağlamda pazarlıklar kızışmaya başladı. Örneğin Denktaş rejiminin "konfederasyon" istemi koz olarak kullanılıyor. Bizim en büyük kaygımız, şu anda defacto durumda olan bölünmüşlüğün dejur duruma geçmesiyle birlikte kalıcı hale getirilmesidir. Bizim isteğimiz iki bölgeli eşitliğe dayalı federal bir yapıdır. Bu federal yapı kendi kendini bütünlüklü olarak tek şemsiye altında, tek kimlikli bir halde varlığını devam ettirmesidir. Anavatanların olmadığı, Kıbrıs Türk ve Rumlarının kendi özgür iradeleriyle kendi ortak vatanlarında serbestçe yaşayabilecekleri bir çözümdür.
Şu anda Türkiyede AB ve ABD yanlısı güçlerin bir çekişmesi söz konusu. AB yanlılarının güç gösterileri ortada. Bu böyle devam ederse önümüzdeki beş altı ay içerisinde emperyalist bir çözümün Cenevreden veya herhangi bir yerden Kıbrısa paket olarak sunulması gayet mümkündür. Şu anda güçler dengesinin çatıştığını görüyoruz. Sonuç itibarı ile bugün ya da yarın bulunabilecek bir çözüm halkın çıkarına değil, emperyalistlerin çıkarına olacaktır. Biz anlaşma ve barışın farklı kavramlar olduğunu biliyoruz ve Kıbrısa barışın gelmesini istiyoruz, bunu da ancak Kıbrıs halkları başarabilir.
Türkiye demokrasi güçlerinden ve kamuoyundan beklentileriniz nelerdir?
Sendikamızın Türkiye demokrasi güçleriyle uzun yıllara dayanan bir işbirliği ve ortak mücadele arayışları sürmektedir. Son yıllarda Türkiyedeki bir dizi sendika ve örgütle ilişkilerimiz gayet iyi gidiyor, ısrarla onlara şunu söylüyoruz: Türkiyedeki halk güçlerinin, emek güçlerinin ilgisine, somut desteğine ve dayanışmasına, Kıbrıs Türk halkının ihtiyacı var. 65 mil güneylerinde Türkiye devletinin ve Denktaş rejiminin Kıbrısta neler yaptığına baksınlar. Bizimle dayanışma içerisinde olmalarını istiyoruz.
|