|
Çukobirlik perde arkasında başbakanlık yapan Cottarellinin babasının malı değil!
Çukobirlik işçisi yalnız değildir!
İMF politikalarının bir sonucu olarak özelleştirilmek istenen Çukobirlikte, 1940 işçi izne ayrıldı. İzin süresinin bitiminden sonra işbaşı yaptırılmayan işçiler bir ay ücretsiz izne çıkarıldılar. Bunun da bitiminde yine işbaşı yaptırılmadı, ücretsiz izin süresi bir ay daha uzatıldı. İşletmenin dışında bütün üniteleri taşeron şirketler çalıştırıyor. Çukobirlik sendikasızlaştırılmak isteniyor. Hiçbir hukuka sığmayan ücretsiz izinlerle, esnek çalışma çalışma yaşamına yerleştirilmek isteniyor.
Sendika bu saldırılara karşı kamuoyu oluşturmak amacıyla son dönemde çeşitli siyasi partilere ziyaretler yaptı. 7 Eylülde Seyhan Kültür Merkezinde işbaşı yaptırılmayan işçilerle birlikte bir salon toplantısı yapıldı. Toplantıya 1000e yakın işçi katıldı. MENSA işçileri kitlesel bir katılımla destek verdiler. Girerken Çukobirlik işçisi yalnız değildir!, Yaşasın işçilerin birliği! sloganlarını atarak salonda yerlerini aldılar.
Çukobirlik Şube Başkanı Ali Caymaz, toplantıda yaptığı konuşmada; Çukobirliki bugün bu hale getirenler biz işçiler değil, bugüne kadar bizi yönetenlerdir. İşçilerin bu saldırılar karşısında birlik ve bütünlük içinde hareket etmeleri gerekir. Birliğimiz gücümüz, gücümüz örgütlülüğümüzdedir. Bizim vereceğimiz yanıt bu olmalıdır dedi.
DİSK Bölge Başkanı Yusuf Yüreklinin konuşması sırasında ise bir işçi, sendikanın bugüne kadar ziyaretlerin dışında birşey yapmadığını söyleyince, bir takım tartışmalar yaşandı. Bu arada işçiler, taraflı haber yazdığını söyledikleri yerel basını yuhalayarak dışarı çıkardılar. Bölge Başkanı ayın 11inde bütün işçileri Çukobirlikin önünde oturmaya çağırdı ve sonuç alıncaya kadar Çukobirlikin önünü terk etmeyeceklerini açıkladı.
Çukobirlikte çalışan işçiler adına konuşma yapan bir işçi ise; Çukobirlike hiçbir teknolojik yeniliğin getirilmediğini, hiçbir yardımın yapılmadığını, bu kurumun, ne Genel Müdür Yakup Şahinin, ne de perde arkasında başbakanlık yapan Cottarellinin babasının malı olmadığını, öyle planladıkları gibi kendilerini işsizler ordusuna katmalarının da kolay olmayacağını, söyledi.
Yaklaşık iki aydır maaş alamayan işçiler zor durumda olduklarını, okulların açılacağı şu günlerde paraları olmadığı için çocuklarını okula gönderecek durumlarının bulunmadığını söylüyorlar. Kürsüye çıkan bir işçi çocuğunun taşıdığı dövizde, Ben okumak istiyorum. Babam işsiz kalmasın yazıyordu. Kürsüye çıkan çocuk uzun süre alkışlandı. DİSK Bölge Başkanı Yusuf Yürekli, bütün işçileri ve duyarlı olan herkesi ayın onbirindeki eyleme çağırarak toplantıyı bitirdi.
İMF tipi yaşama hayır!
İşçi-Emekçi Arkadaş!
İçinde yaşadığımız emperyalist-kapitalist sistem tüm çürümüşlüğüyle, tüm yıkıcılığıyla egemenliğini sürdürüyor. Servet sahibi bir avuç asalak lüks ve sefahat içerisinde yaşarken; milyarlar sefaletle, açlıkla, işsizlikle, kapitalist sistemin yapısal sorunlarıyla yüzyüze. Dünyada 800 milyon insan açlık sınırında yaşıyor. Yetersiz beslenme yüzünden her gün 30 bin çocuk ölüyor. Sokakta gördüğümüz her 6 insandan birisi işsiz. Dünyanın en zengin 3 kişisinin geliri en yoksul 48 ülkenin toplam zenginliğine eşit. Ve sistem gene yapısından kaynaklanan bunalımlarını aşmak için, işçi-emekçileri gitgide derinleşen bir sefaletin içine itiyor.
Türkiye ekonomik politikalarını IMFnin belirlediği emperyalizme görece bağımlı ülkelerden biridir. IMF ve Dünya Bankası talimat veriyor; işbirlikçisi Türk burjuvazisi istikrar programı, uyum süreci diyerek ülkeyi emperyalistlere peşkeş çekiyor. Uygulanmakta olan istikrar programının; ücretlerin düşürülmesi, özelleştirmelerin (işsizleştirme-örgütsüzleştirme) hızlandırılması, taşeronlaştırma ve esnek üretimin yaygınlaştırılması, sosyal güvenliğin tasfiyesi, emeklilik hakkının gaspı, uluslararası tahkimle toplusözleşme düzeninin dağıtılması gibi öncelikli maddelerin, tümüyle ve öncelikle sınıf hareketini hedeflediği ortadadır.
Yanıbaşımızda Ortadoğunun en büyük entegre tesislerinden birisi olan Çukobirlik, birlikler yasasının çıkarılmasıyla hedefe çakılıyor. Özelleştirme saldırısıyla, 1940 Çukobirlik işçisinin, ücretsiz toplu izinlere çıkarılarak kapı dışarı edilmeleri planlanıyor. Bununla birlikte esnek üretim saldırısı hayata geçiriliyor. İşverenin istediği gibi at koşturacağı, istediği zaman işçileri ücretsiz izne ayıracağı koşulların zemini hazırlanıyor. 80 gündür devam eden EXSA grevinde de işçilere 0 zam, sendikasızlaştırma dayatılarak, IMF politikaları uygulanıyor.
Gene bu program tarıma ilişkin maddeleriyle yoksul köylülüğü bitirmekte, Kanun Hükmünde Kararname ile toplumsal muhalefete ket vurulmak istenmekte, kamu emekçilerinin iş güvenceleri ellerinden alınarak, örgütsüzlük dayatılmakta, eğitim tamamen paralı hale getirilerek fırsat eşitsizliğiyle, ÖSSlerle, harçlarla, üniversite kapıları işçi-emekçi çocuklarına tamamen kapatılmakta, Kürt halkına imha ve inkar dayatılmakta, enerji projeleri ile doğa yok edilmekte ve tüm nüfus ciddi bir yıkımla tehdit edilmektedir. Devrimci tutsaklar şahsında haklarını arayan her kesime hücreler dayatılarak tepkisiz, suskun, düşünmeyen, sorgulamayan bireyler haline getiriliyoruz. IMFnin yeni ziyaretiyle de, tam bir pervasızlıkla uygulanan sosyal yıkım programı hızlandırılıp derinleştirilerek uygulanmaya devam edecek, işçi-emekçiler iliklerine kadar soyulacaktır.
Unutmayalım ki; yağmalanan, tahrip edilen üretici güçlerimiz, yeraltı-yerüstü zenginliklerimiz ve birikimlerimizdir. Havamız, suyumuz, toprağımızdır. Emekçi sınıflarımız, emek gücümüz, toplumsal değerlerimizdir, geleceğimizdir. Bizler 11 Eylülde saat 12:30da İnönü Parkında IMF Defol, Kahrolsun Emperyalizm! şiarlarını haykıracağız.
Tüm bu saldırılara izin vermeyelim. Gerçek bağımsızlık, ancak emperyalist-kapitalist zinciri Türkiye halkasından kırıp dışına çıkmakla mümkün olacaktır. Bu zinciri ise işçi-emekçilerin birleşik, örgütlü mücadelesi kıracaktır. Kapitalizm barbarlık, baskı, sömürü, kölelik ve savaş demektir. Çözüm sınıfsız, sömürüsüz bir dünyadır!
Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!
IMF saldırılarına karşı sokağa, eyleme!
Genel grev genel direniş!
Hücre tipi yaşama, hücre tipi cezaevine hayır!
Parasız eğitim, parasız sağlık!
Tüm Bel-Sen, BTS, Haber Sen, Tarım Gıda-Sen, ADLB/Girişim, ÇÜDER/Girişim, ÇÜ Koordinasyon, Ekim Gençliği, Genç Umut, Halkevi, Alınterimiz, Atılım, Kızıl Bayrak, Vatan
İzmir: Öğrenci eylemi
İZDLB tarafından, AOBP uygulaması nedeniyle ÖSS sonuçlarında yaratılan adaletsizliğe tepki olarak, Konak Adliyesinde ÖSYM aleyhine suç duyurusunda bulunuldu. Suç duyurusu öncesi Konak Adliyesi önünde basın açıklaması yapıldı. Eğitim hakkımız engellenemez!, Herkese eşit, parasız, yüksek öğrenim hakkı! sloganları atıldı.
|