İzmirde Hücre Karşıtı Platformun etkinlikleri
26 Aralık Salı:
Platform tarafından, Buca Cezaevinde 19 Aralıkta yapılan saldırının sonuçlarını yakından görmek için cezaevinde bulunan tutsaklarla Platform temsilcileri olarak görüşme talebiyle ve gördüklerini kamuoyuna duyurmak amacıyla bir basın açıklaması yapma kararı alınmıştı. Öğle saatlerinde cezaevi önüne gelen insanlar polis tarafından cezaevi önünden uzaklaştırılarak toplanmaları engellendi. Otobüs durağına kadar gerileyen insanlar burada temsilcilerin görüşme talebinin sonuçlanmasını beklemek istediler. Buna da izin vermeyen polis insanları zorla otobüslere bindirmeye çalıştı. Çevik kuvvet kalkanlarıyla otobüs arasına sıkışan insanlar cop ve tekmeler eşliğinde otobüse zorla bindirildi. Platform temsilcilerinin görüşme talebi cezaevi savcısı tarafından reddedildi.
30 Aralık Cumartesi:
Saat 13:00te Konak Sümerbank önünde eylem yapma kararı alan Platform, aynı saatte HADEPin Güneyde yürütülen operasyon ve F tipine karşı eylem yapması nedeniyle kitlesini bu eyleme kattı. Böylece eyleme 400 kişi katıldı.
HADEPin eyleminin ardından başlayan Platformun eylemi, okunan basın açıklaması ve atılan sloganlarla son buldu.
2 Ocak Salı:
İHD İzmir Şubesi yapılan eylemlerin üssü olduğu ve yapılan aramada dernek üyesi olmayan kişilerin tespit edildiği gerekçesiyle Valilik tarafından 10 gün süreyle kapatıldı.
3 Ocak Çarşamba:
Daha önce Platform tarafından Buca ÖDP binasında açlık grevi sürdürülüyordu. Katliam günü ÖDP ilçe binasının basılması ve ölüm orucu yapan Ege TAYAD üyesi ailelerin gözaltına alınması üzerine Ölüm Orucu eylemini DİSK/Nakliyat-İş Sendikasına taşıyan TAYADlı aileler, 28 Aralık Perşembe günü ziyaret edildi ve burada bir basın açıklaması yapıldı.
Ölüm Orucunda bulunan 4 kişi şu anda Nakliyat-İş Sendikasında eylemlerine devam ediyorlar. 3 Ocak günü itibarıyla M. Ali Konmaz ÖOnun 68. gününde (Aydın Cezaevinden daha önce tahliye olmuş ve eylemini dışarda da sürdürmüştü), diğer 3 kişi ise 35. gününde bulunuyor.
Tüm medya kurumlarına...
Tutumunuz en az devletin
yok etme mantığı kadar tüyler ürpertici
Cezaevlerine yapılan kanlı devlet operasyonunun ardından tutumunuz en az devletin yok etme mantığı kadar tüyler ürpetici. Birincisi, örgüt baskısı demagojileri ile, yalnızca kapitalist sistemin düşünme yetilerini dumura uğrattığı insanları aldatabilirsiniz. Devrimciler, insanlığın barbarlık sisteminden kurtuluşu için mücadele eden, gerçek anlamda insanlık onurunu taşıyan insanlardır. Bunun içindir, her türlü baskı ve zulme maruz kalmaları. Sizin vahşet olarak yansıttığınız aldatma haberleri, ancak bu sistemin hizmetkarları tarafından yapılabilecek cinstendir. Örgüt tarafından yakıldığı iddiaları iğrenç bir aldatmacadan başka bir şey değildir. Neden-sonuç ilişkisi kurabilen insanlar, bunun sorumlularını çok iyi biliyorlar. Sizler ise, size dikte ettirilen haberleri yayınlayarak görevinizi yerine getirmiş oluyorsunuz. Tam bir aldatmaca kampanyası sürdürüyorsunuz. Hayata dönüş operasyonuyla onlarca insan katledildi ve öve öve bitiremediğiniz F tiplerinde insanlar her türlü baskıyla, vahşi saldırılarla sindirilmeye çalışılıyor.
Tüm Yargı-Senin, F tiplerindeki devrimci tutsakların ölüm orucuna devam ettikleri, çıplak tutuldukları, kolları ve bacaklarının kırıldığı yolundaki açıklamalarına inanamıyorsanız, yüksek hukuk devletinize yakışır uygulamaları bizzat yerinde gidip görebilirsiniz. Bir çekinceleri yoksa, hücrelerin kapılarını sonuna kadar sizlere açacaklardır.
Tabii ki Hitler faşizmini gölgede bırakacak uygulamalarını kamuoyuna açmayacaklarını çok iyi biliyorum. Çünkü bir vahşet yaşandı ve yaşanıyor.
Düşünme yetinizi silahların gücünden almıyorsanız, işlenen suçlara ortak olmazsınız. Hiçbir onurlu insan bu vahşeti aklama görevini üstlenemez.
Kadıköyde hücreleri ve katliamı
protesto eylemi
İstanbulda F tipi cezaevlerine karşı protesto eylemleri katliamdan sonra da devam ediyor. Organizasyon eksikliğinden kaynaklanan dağınıklık ve parçalılık eylemlerin etkisi ve gücünü zaafa uğratsa da, tepkili ve kararlı kesimlerin katılımı herşeye rağmen sürüyor.
Operasyon sonrası gerçekleşen Taksim eylemleri ve cenaze törenlerinin ardından tutsak yakınları ve devrimci çevreler, 31 Aralık Pazar günü Kadıköy Meydanında basın açıklaması yapma kararı aldılar.
Eyleme katılmak üzere gelen, fakat toplanma yeri üzerinden yaşanan karışıklık sonucu katılamayan yüzlerce kişilik kitle dışta tutulursa, yaklaşık 100 kişi Kadıköy anıtının önünde biraraya geldi. Polis protestocu kitle artmadan çevrede bulunan halkı burada durmayın gidin başka yerde durun şeklinde uyararak dağıttı. Eyleme katılmak için gelen kitleyi de dağıtmak üzere hazırlığa giriştiği sırada alkış ve sloganlarla eylem başlatıldı. Bu sırada kitleyi çembere almaya başlayan polis, böylece dışardan eyleme katılımı da engellemiş oldu. Bunun üzerine kitle sloganlar atarak yere oturmaya başladı.
Basın açıklaması okunmaya başlandığı sırada polis saldırarak müdahale etti. Ön taraf kilitlenmiş olduğu için polis zorlukla gözaltına alabildi. Arka tarafta polis çemberi açtığı için kitlenin bir kısmı o bölgeden dağıldı. Polis çemberinin dışında kalan 200 kişiyi de dağıttı. Daha sonra yaklaşık 30 kişi Kadıköy Altıyolda arabaları durdurarak yolu trafiğe kapattı ve bir süre slogan attıktan sonra dağıldı.
Dövülerek gözaltına alınan 50 kişi önce Kadıköy Merkez karakoluna götürüldü. Bir süre sonra bayanlar oradan alınarak Hasanpaşa karakoluna götürüldüler. Gece TMŞye götürülen 3 kişi dışında geri kalan kitle ertesi gün çıkartıldıkları Kadıköy Adliyesinden serbest bırakıldı.
Trakya Üniversitesinde soruşturma terörü
Trakya Üniversitesinde Hücre Karşıtı Öğrencilerden 50si hakkında, 13 Aralık 00 günü yapılan IMF politikalarını, YÖKü ve F (hücre) tipi cezaevlerini protesto gösterisine katıldıkları gerekçesiyle soruşturma açıldı.
Muhalif kimliği ile tanınan Trakya Üniversitesi Ögrenci Derneği (TÜÖD) kapatıldı ve hakkında ölüm oruçlarını destekliyor diye 5 ayrı dava açıldı. Davaların sadece birinde 450 milyon TL. para cezası istemi var.
Üniversitede soruşturmaların polisin isteği doğrultusunda açıldığı ve bundan amaçlananın Edirnedeki muhalif kesimi bastırmak olduğu açıktır.
Ekim Gençliği/Trakya Üniversitesi
|