26 Mayıs'01
Sayı: 10


  Kızıl Bayrak'tan
  Sınıf hareketi ve sendikal ihanet çetesi
  Türk-İş'in başındaki hain çete işçileri her zamanki gibi yine sattı
  TÜSİAD oligarkları yine "demokrasi istedi!
  Kamu emekçileri hareketi
  Direniş bayrağı cam işçisinin elinde
  İzmir Sümerbank'ta özelleştirme saldırısına karşı direnişte
  Ölüme, zulme, işkenceye karşın Ölüm Orucu Direnişi sürüyor!..
  Kriz ve devrimci sınıf çizgisi/5
  Devrimci yayın organlarının ortak açıklaması:
  Düzenin zindan politikaları ve devrimci direniş
  Uluslararası hareket
  20 yıldır tutsak devrimci Mamia Abu-Jamal'in davası yeni bir aşamaya girdi...
  Ekim Gençliği'nden
  Paris Komünü: "Toplumsal devrimin şafağı"
  "Gestapo devleti"
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

  Kızıl Bayrak'tan...

 

Gazetemizin hazırlıkları sürdüğü sırada, kamu emekçilerinin Ankara’ya doğru başlatmış oldukları yürüyüş kolu Bursa’ya varmıştı. Sermayenin faşist devleti, daha birgün önce Yalova’da kolluk güçlerini üzerlerine salmıştı. Ama bu saldırı büyük bir direngenlikle karşılanarak boşa çıkarıldı. Bu saldırıyla aynı saatlerde ise Ankara Emniyet Müdürü’nün açıklaması geldi. Açıklama, açıktan bir gözdağını içeriyordu. Eylemin yasadışı olduğu, müdahale edileceği türünden tehditlerle kamu emekçileri yıldırmaya çalışılıyordu. Ancak, kamu emekçileri bu türden baskı ve yıldırma çabalarına pirim vermediler. Yürüyüş kolu aynı kararlılıkla yoluna devam etti.

Sermaye devletinin, kamu emekçilerine dönük uyguladığı saldırganlığın arkasında, onun devletin sosyal yıkım programını parçalayacak potansiyelleri içerisinde barındırması yatıyor. Çünkü bugün, sermaye devletinin sosyal yıkım programına karşı işçi ve emekçiler cephesinden uzun bir sessizlik döneminden sonra ilk ciddi çıkış kamu emekçileri tarafından gerçekleştirilmektedir. Tüm mücadele isteğine karşın işçi sınıfı, örgütsüzlüğünden dolayı sendika ağalarının kurduğu barikatı aşamamaktadır. Son olarak Kamu TİS’leri bu ağaların büyük bir pervasızlığıyla satılmıştır. Kamu emekçilerinin sahte sendika yasasına karşı açmış olduğu direniş bayrağı, başta işçi sınıfı olmak üzere toplumun şu an inim inim inletilen diğer kesimleri birleştirebilecek bir niteliğe sahipt. Sermaye devletini bu kadar saldırganlaştıran temel neden işte budur.

Kamu emekçileri Cumartesi günü Ankara’da olacaklar. Bir kez daha Kızılay Meydanı’nı özgürleştirecekler. Bunu kamu emekçilerinin mevcut kararlılık düzeyine güvenerek söylüyoruz. Kamu emekçilerinin Ankara çıkarmasının hedefe ulaşmada ne derece rol oynayacağı ise, öncelikle sendika içi liberal platformların aşılabilmesine bağlıdır. Eğer, sahte sendika yasası çöpe atılacak, uzun yılların mücadele birikiminin tasfiyesi durdurulacaksa bu ancak direnişin sonuç alıcı bir düzeye ulaştırılabilmesiyle mümkün olacaktır. Kamu emekçi hareketinin tarihi bu açıdan oldukça açıklayıcıdır. Kazanmak, yeni 17-18 Haziran ve 4 Martlar’ı yaratabilmekten geçiyor. Bu düzeydeki bir mücadele ise yine aynı deneyimleri ileriye doğru aşmayı gerektiriyor. Ama artık, gerçek anlamıyla gemiler yakılmalı, zafere kadar alanlar zaptedillidir.

Direnişin kazanana kadar nasıl sürdürüleceğinin bugün en güzel örneği devrimci tutsakların direnişidir. Bu anlamıyla büyük zindan direnişi kamu emekçilerine izlenmesi gereken yolu göstermektedir. Ama sadece bu kadar da değil. Bu direniş aynı zamanda, kamu emekçilerinin sürdürdükleri mücadelenin bir parçası haline getirilmeli, sahte sendika yasası, hücre saldırısıyla birlikte çöpe atılmalıdır. Bu, gerçek kurtuluş ve özgürlüğün yolunu açacaktır.