12 Ocak '02
Sayı: 02 (42)


  Kızıl Bayrak'tan
  ABD gezisi ve "Irak sorunu"
  Sermaye iktidarını sınıfın örgütlü gücü yıkacak!
  Ziyaretin ana ekseni, Irak'a karşı emperyalist savaş
  Yıkıma karşı birleşik mücadele!
  Banka kurtarma operasyonu
  2002 yılı saldırı programı ve bütçe
  Sınıfa saldırıların Adana'daki sonuçları
  Gerçek kazanım sendika bürokratlarını defetmekle mümkün
  Kriz, siyasal gericilik ve savaş...
  Devrimciler ölmez, devrim davası yenilmez!
  Devrimci irade teslim alınamaz!
  Direniş tüm kararlılığıyla sürdü... Direnişte şehit düşen devrimcilerin sayısı 85'e ulaştı...
  Esenyurt İşçi Bülteni'nden...
  Filistin'in kırılamayan direniş geleneği
  Ortadoğu'ya yönelik çirkin hesaplar
  Ortadoğu, Kürdistan ve Türkiye...
  Anıları kapitalist barbarlığa karşı mücadele çağrımızdır!
   Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kızıl Bayrak'tan

Merhaba

Bu hafta arka kapağımızı Nazım Hikmet’e ayırdık. 15 Ocak Nazım’ın doğum günü ve bu yıl 100. yılı olması nedeniyle resmi çevrelerce bir kampanya başlatılmış bulunuyor. Nazım Yılı adını verdikleri kampanya çerçevesinde büyük şairin oyunlarını sahnelemekten şiirlerini yayınlamaya kadar bir dizi etkinlikle güya Nazım’ı tanıtıyorlar. Kuşkusuz düzen cephesinden bu tanıtımın amacı Nazım’ın ehlileştirilmesidir.

Örneğin, Tempo dergisi “herkese Nazım’ın dev posteri” armağan ettiğini müjdelerken, “Komünizm öldü, aşklar yaşıyor” başlığı altında “Nazım ve kadınları”nı yazı konusu yapmış. Bir bakıma magazinleştirmiş. Nazım’ın özünü, Nazım’ı Nazım yapan özelliği, akılları sıra “öldürmüş”ler.

Ancak biz biliyoruz ki, Nazım’ı Nazım yapan, bizim yapan ve ölümünden sonra da yaşatan özü, komünistliği yani, ölmek ne kelime, daha bir canlı dikilmektedir karşılarında. Küreselleşme karşıtı gösterilerde, Arjantin’deki halk ayaklanmasında, Filistinli çocukların sapanlarında... Nazım’ın, doğumunun 100. yılında ve ölümünden yıllar sonra, halen düzen cephesinde korku saçmaya devam etmesinin nedeni; şiirlerinde en güçlü betimlemesini bulan komünizm idealinin, her gün, her yerde, her vesileyle karşılarına dikilmesidir. Bu nedenle, düzen cephesinde yürütülen Nazım anmalarını biraz da mezarlık yolunda ıslık çalmaya benzetmek mümkün.

Gene de söz konusu kampanyayı küçümsememek gerekiyor. Ellerindeki güç ve imkanlar gözönüne alınacak olursa, kitleleri etkileme/yanıltma olanaklarının genişliği tahmin edilebilir.

Oysa komünist şair Nazım işçi sınıfının ve devrimin malıdır ve öyle de kalacaktır. Dolayısıyla resmi güçlerce ehlileştirilmesine, yeni nesil gençliğe komünist kimliğinden arındırılmış bir şekilde tanıtılmasına izin verilmemelidir. Bu ise ağırlıklı olarak devrimci basın ve devrimci kültür-sanat kurumlarının etkinlik alanına girmektedir. Demek ki basınımızda ve kültür merkezlerinde, düzenin Nazım’ı ehlileştirme kampanyasına karşı, Nazım’ı işçilere gerçek kimliğiyle tanıtma ve maletme, devrimci şiirini kullanarak emekçilerin devrimci bilincini ve heyecanını uyarma karşı kampanyası yürütmemiz gerekmektedir.

Bu doğrultuda, gerek yayına yönelik gerekse devrimci kültür merkezlerindeki etkinliklere yönelik öneri ve ürünlerinizi bekliyoruz.