19 Mart 2005
Sayı: 2005/11 (11)


  Kızıl Bayrak'tan
  SEKA direnişinin göst. ve özelleştirme karşıtı mücadele
  Özelleştirme saldırısında yeni adımlar
  Yeni soruşturma dalgası ve görevler
  Baskılar devrimci gençliği yıldıramaz!
  İÜ’de soruşturma terörü ve hukuksuzluğa eylemli protesto
  Ankara’da gençlik eylemine polis saldırısı
  TÜSİAD’ın sahte demokrasi sevdası
  10. yılında Gazi katliamı lanetlendi
  “Gazi’nin/1 Mayıs’ın hesabı sorulacak!”
  Süleyman Çelebi kimin başkanı?

  Samet Kalıp işçilerine çağrı

  Aster işçisinden zamsız çalışmaya tepki
  Dehaklar’a karşı Demirci Kawalar’ın
birliği!
  Ulusal sorun ve Kürt hareketi/6: “Demokratik uygarlığın sağ kanadı”
üzerine tamamlayıcı düşünceler
  EKİM’den ; "Sosyal devletin" ve sosyal barışın sonu
 Filistin halkı dayatmalara boyun eğmeyecek!
Irak; Kukla mecliste
pazarlıklar sürüyor
 Arjantin; Devlet Başkanı halka Shell’i boykot çağrısı yaptı
“ESP fenomeni” ya da
fırsatçı samimiyetsizliğin son örneği
Devrimci tutum ve gericilik
İzmir'de 8 Mart
Katliamın adı: Nükleer santral
Cejna Newroz piroz be!
Ortadoğu’da tufan kapıda
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Samet Kalıp işçilerine çağrı...

İşten atmalara karşı sessiz kalma, örgütlen, gücünü birleştir!

Samet işçisi arkadaşlar!

Samet Kalıp'ın asalak patronu, daralmaya gittiklerini, bu yüzden de işçi çıkartacaklarını geçen hafta açıklamıştı. 14 Mart Pazartesi günü de 10'a yakın arkadaşımızı işten attı. Patronun bu saldırısı sürecek. Daha birçok işçi aynı bahaneyle kapının önüne konulacak. Fabrikada daralmaya gidileceği ise bir bahane. Patron yıllarca sömürdüğü işçileri atarak yerine daha ucuza çalıştıracağı taşeron işçileri almak istiyor. İşten atmaların asıl nedeni bu.

Samet Kalıp patronu yıllardır yasadışı bir şekilde üretimde taşeron işçi kullanarak kadrolu işçilerin de suskun kalmasını sağladı. Haklarını gaspetti. Yanısıra üretimde düşük ücretlerle ve her türlü haktan mahrum taşeron işçileri kullanarak kârına kâr kattı. İşçileri iliğine kadar sömürerek fabrikasını büyüttükçe büyüttü.

Bundan önce taşeron işçilerin yaşadığı işten atmalar bugün kadrolu işçileri de vurmaya, onları da işinden etmeye başladı. Dün taşeron işçiler atılırken işsiz kalma kaygısıyla ses çıkartmayan kadrolu işçiler bugün saldırının hedefi oldular. Bu da gösterdi ki; patron işten atarken kadrolu ya da taşeron işçisidir diye ayırt etmiyor. Diğerleri gibi Samet Kalıp patronu da sadece kârını düşünüyor. Kârına kâr katmak için işçileri hiçbir hakkı olmayan asgari ücretli köleler haline getirmek istiyor.

Ama işçiler yıllarca “onlar taşeron işçi” ya da “onlar kadrolu işçi” diyerek birbirlerinin sorunlarına karşı hep duyarsız davrandılar. Böyle olduğu içindir ki; yıllarca patronun dayatmalarına karşı birlikte hareket edemediler. Bugüne kadar patron kadrolu işçiye karşı taşeron işçiyi kullanarak kadrolulara her türlü dayatmayı kabul ettirdi.

Aynı şekilde taşeron işçiyi de “iyi çalışırsan, hiçbir şeye ses çıkartmazsan kadroya girersin” diyerek oyalayıp durdu. Onlarca taşeron işçisinden sadece bir-ikisini kadroya alarak da taşeron işçilerini “belki bir gün kadroya geçerim” umuduyla oyaladı.

Ama bugün görüyoruz ki; kadrolu işçilerin taşeron işçilerine göre tek farkı asgari ücretin biraz üzerinde maaş ve bir de ikramiyedir. Bunun dışında kadrolu-kadrosuz bütün Samet işçileri aynı sorunlarla boğuşmaktadır, kölece koşullarda çalışmaktadır. Hepsi de örgütsüzdür ve patronun saldırılarına karşı çaresiz durumdadır.

Samet işçisi arkadaş!

Samet patronu bugüne kadar işçiyi işçiye karşı kullanarak sömürü saltanatını devam ettirdi. Kölece çalışma koşullarını dayattı ve dayatmaya devam ediyor. Onun bu amaca ulaşmasını sadece sizler, yani Samet işçileri engelleyebilirsiniz. Eğer işsiz kalmak istemiyorsanız işinize sahip çıkın! Kadrolu-kadrosuz işçi ayrımı patronun bir oyunudur. Samet işçisi bu oyuna gelmemelidir. Kadrolu-kadrosuz bütün işçilerin bir araya geleceği komitelerde örgütlenerek ortak sorunlarına ortak çözümler üretmelidir. Güçlerini birleştirmeli ve işten atmalara karşı seslerini yükseltmelidir. Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu (BDSP) patronun saldırısına karşı bu mücadelede Samet işçilerinin yanında olacaktır.

İşten atmalara son!

Örgütsüz işçi köledir, örgütlü işçi her şeydir!

İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!

BDSP'li metal işçileri

-------------------------------------------------------------------------------------

İşten atılan EGO işçilerinin en büyük engeli sendikal ihanet barikatı

Son dönemlerde işçi sınıfında sendikalaşma ve örgütlenme eğiliminin güçlendiği görülüyor. Bunun en son örneklerinden biri EGO'da BUGSAŞ'a bağlı bulunan EGO işçilerinin Belediye-İş'te örgütlenmeleriyle yaşandı. Tümüyle işçilerin kendi çabası ve inisiyatifiyle gerçekleşen örgütlenme sürecinde sendikanın işbirlikçi tutumu, ihanet şebekesinin hanesine yazılan yeni bir örnek oldu.

Yedi yıl önce sözkonusu sendikanın başvurusuyla yetki alınmış, fakat bu süre boyunca Belediye-İş'in EGO Şubesi işçileri örgütlemek için herhangi bir şey yapmamıştı. Bunu örgütlenen işçilerin yanısıra sendika şube yöneticileri de söylüyorlar ve bunda hiçbir sakınca görmüyorlar.

BUGSAŞ'ta çalışan işçiler, kadrolu işçilerle aynı işi yapmalarına rağmen onlardan daha az ücret alıyorlar. Ayrıca hiçbir sosyal güvenceden yararlanamıyorlar. Hatta zaman zaman belediyenin ve Melih Gökçek'in işlerini de yapmak durumunda kalıyorlar. Daha düşük ücrete çalışmalarına rağmen aslında BUGSAŞ işçilerinin patrona maliyeti diğer kadrolu EGO işçilerinin maliyetiyle aynıdır. Yani belediyenin kasasından çıkan miktar aynıdır. Fakat özellikle belediyelerde, halkı ikna edebilmek için, özelleştirme uygulamalarında hizmetin daha ucuza yapıldığına dair yoğun propaganda yapılıyor. Belediyeden çıkan harcama kalemi aynı, fakat işçinin alacağı asgari ücrete kadar düşürülerek kalan miktar şirketlere ayrılıyor. Böylelikle işçiler hem örgütsüzleştiriliyor, sosyal haklardan yoksun bırakılıyor, hem de muazzam rant sağlanmış oluyor.

İşte bu süreç Ankara Büyükşehir Belediyesi'nde en ağır koşullarla sürüyordu. BUGSAŞ'ta çalışan işçiler ağır çalışma koşullarının düzeltilmesi için örgütlenme faaliyeti başlattılar. Bu çalışma sonucunda 630'u aşkın şoför örgütlenmeyi başardı. Fakat işleri aslında bundan sonra başladı. Çünkü asıl zorluğu sendika ve genel merkez çıkarttı. İşçiler, üye formlarını sendika yöneticileri vermeyince sendikadan gizlice aldıklarını söylüyorlar. Sendikalaşma sürecinin açığa çıkmasıyla birlikte işveren hemen karşı saldırıya geçti ve işten atmalar başladı. Şu ana kadar 400 kadar işçi atılmış durumda. İşçiler buna karşılık işe geri dönme davası açtılar. Fakat kimse işe geri döneceğinden umutlu değil.

Sendika bütün bu olup bitenler karşısında kılını dahi kıpırdatmadı. Sendikaya üye olmayan işçileri harekete geçirerek örgütleyeceğine, sendikal örgütlülüğü işyerinde güçlendireceğine, işten atılan işçilere dahi sahip çıkmadı. Sendika ağaları işçilere sahip çıkmayacağını ifade etmekte hiçbir sakınca görmüyorlar. Bunları, BES'in 4 Mart iş bırakma eyleminden sonra, sendika binasında bizim de bulunduğumuz bir toplantıda, sendika başkanı ve başkan yardımcısı söyledi. İşçiler, sendika başkanını zorlamalarına rağmen, sendikanın bu süreçte herhangi bir şey yapacağına dair bir söz alamadılar. Hatta sendika başkanı daha da saldırganlaşarak “5 bin kişi bile olsanız bu süreçte benim için bir şey ifade etmez” diyebildi.

İşten atılan EGO işçileri kamuoyu oluşturmak için Ankara yerelindeki bütün eylemlere katılıyorlar. Ankaralı işçi ve emekçilerden destek bekliyorlar. Bir diğer önemli nokta, işçilerin SEKA'lı işçilerin eyleminden etkilenmeleri, onların eylem süreçlerini örnek almaları ve bunu tartışmaya açmalarıydı.

EGO işçilerinin örgütlenme sürecinde bir kez daha görüldü ki, sendikal ihanet şebekesi sınıfın önünde aşılması gereken bir barikat oluşturuyor. Bu ihanet şebekesi aşılmadan, işçi sınıfı saldırılara karşı ortak bir mücadele yükseltemez, haklarını koruyamaz.

Kızıl Bayrak/Ankara

----------------------------------------------------------------------------------------

Korgo Lider direnişi tüm baskı ve tehditlere rağmen sürüyor

Sendikalaşma faaliyetlerinden dolayı işten atılan Lider Kargo işçilerinin direnişi tüm zorlu koşullara, patron ve adamlarının saldırılarına ve yine patronun temsilciliğini yapan polislerin saldırgan tutumlarına rağmen 150 gündür kararlılıkla devam ediyor.

Direnişin 140. günlerinde kolluk güçleri, işçileri tehdit etmiş, verdikleri süreye kadar fabrikanın önünden ayrılmazlarsa zor kullanacaklarını söylemişlerdi. Bunun üzerine çeşitli kurum ve kitle örgütlerinden destek isteyen direnişteki işçilere destek olmak amacıyla Küçükçekmece BDSP olarak, polisin müdahale edeceğini ifade ettiği tarihte fabrika önüne gittik. Sabahın erken saatlerinde yoğun bir şekilde polis denetiminde olan işletmenin önünde işçileri beklemeye başladık.

Bir gün öncesinde işçiler, polis ve patronlarla yaptıkları pazarlıkta etkili bir tutum aldıkları için kendilerine işe iade davasının olacağı tarihe kadar dokunmayacakları ifade edilmişti. Bundan dolayı direnişe bir polis müdahalesi beklenmiyordu. Ancak bu gelişmeye rağmen böylesi bir günde işçilerin devrimciler tarafından yalnız bırakılmadıklarını görmeleri etkili oldu. İşçilerle yapmış olduğumuz sohbetlerden çıkardığımız direnişin, özellikle sendika cephesinden varlık ile yokluk noktasına gelmiş olduğudur. Eğer direniş bir ileri aşamaya taşınamaz, farklı bir noktaya sıçrayamazsa gerileyecektir. İşçilerin ifadeleri de bu doğrultuda.

Herşeye rağmen kararlı ve onurlu bir şekilde direnişlerine devam eden Lider Kargo işçilerinin bugün için en acil ihtiyacı sınıf dayanışmasının örülmesidir. Bu başarılabildiği ölçüde direnişin başarısı garanti altına alınmış olur.

Küçükçekmece/BDSP