25 Haziran 2005
Sayı: 2005/25 (25)


  Kızıl Bayrak'tan
  Devrimciler ölmez,
devrim davası yenilmez!
  Dersim şehitleri İstanbul’da binlerin
katılımıyla, güneşe uğurlandı
  TKİP İstanbul Örgütü’nden çağrı
  Maoist Komünist Partisi’nin açıklaması
  Katliamı protesto eylemlerinden
  Kürdistan Devrimci Sosyalistleri’nden
açıklama
  Van’da binler katledilen gerillalara
sahip çıktı
  Özelleştirmeye karşı mücadele ve Telekom
  Tayyip Erdoğan Beyrut’a gitti
  Seydişehir Alüminyum işçileriyle konuştuk
  Tersane işçileri iş cinayetlerine
“artık yeter!” dedi
  DİSK’in 15-16 Haziran
Kocaeli-İstanbul yürüyüşü
  Türkiye-ABD ilişkilerinde yeni
dönem (Orta sayfa)
  “Aydınlar bildirisi” ve
düşündürdükleri
  Üniversitelerimizde faşiste, polise,
sermayeye yer yok!

  ÖSS sınavı 19 Haziran’da yapıldı

  Irak bataklığına saplanan işgalcilerin
direnişi zayıflatma çabaları
  Lübnan seçimlerinden “Suriye karşıtı” ittifak galip çıktı
  İran’da seçimlerin ikinci turunda
iki aday yarışacak
  Bolivyalı işçi ve emekçilerin kararlılığı
sistemi zorluyor
  GOP İşçi Derneği Genel Kurulu
başarıyla gerçekleştirildi
  Cinsel taciz ve tecavüz; Yaygın bir kirli savaş yöntemi
  Rosenbergler;  İnançlarından ödün vermeyen iki onurlu insan
  Paris’te “Dünden bugüne devrimci
hareket” üzerine bir konferans
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

ÖSS 19 Haziran'da yapıldı...

İşçi ve emekçi çocukları yine kaybetti!

19 Haziran günü iki milyona yakın öğrencinin ve onların anne-babalarının aylardır beklediği ve uğruna milyarların harcandığı ÖSS gerçekleştirildi. Türkiye'nin dört bir yanında öğrenciler, bu büyük sınavda şansını denemek, birbirlerinin omuzlarına basarak daha yüksek bir derece yapabilmek için aynı sorularla boğuştular.

Çoktan seçmeli bir sınava girmek dışında başka bir seçeneği olmadığını düşünen milyonlarca genç, 19 Haziran günü 180 dakika ter döktü. Bir kısmı Türkçe'den başladı, bir kısmı matematikten, ama aynı soruları çözdüler. Buraya kadar eşitti herşey, ÖSS'nin sınıfsal eşitsizliğe dayanan temelini perdeleyecek kadar... Ancak gerisinde sınava giren milyonların büyük çoğunluğunu oluşturan “baştan kaybetmişler” vardı.

Ana haber bültenlerinde ÖSS

Bir ülkenin nüfusunun iki milyonu aynı sınavla muhatap olunca, sınava atfedilen önem de gözetilirse, ÖSS senenin en önemli gündemlerinden biri oluyor ve burjuva medya açısından anlamlı bir malzemeye dönüşüyor. Basında ÖSS ile ilgili onlarca haber çıkıyor. Her sınav sonrası, ÖSS stresinden bunalıma girmiş gençlerle ilgili tartışmalar yapılıyor. Her sınav sonrası Türkiye'nin en pahalı dershanelerinin öğretmenleri ekrana çıkıp soruları çözüyor...

Bu haberler puanlar açıklandığında bir kez daha farklı bir içerikle de olsa gündeme geliyor. “0” puan alanlar kısa bir süre için tartışılıyor. Birincilerin, ikincilerin hangi liseden mezun olduğu, ama daha da önemlisi hangi dershaneye para yedirdiği gündeme geliyor. Bu kez aynı pahalı dershanelerin rehberlik danışman hocaları çıkıyor ekrana, açıkta kalmamak için “şunu yapın, şurayı yazın” diye akıl veriyor. Oysa sınava giren iki milyona yakın gencin yalnızca iki yüzbine yakınının bir üniversiteye girebilme ihtimali var ve bu rehberlik ve danışmanlık sıfatlarını taşıyan uzman kişiler bu gerçeği çok iyi biliyorlar. (Geçen sene sınava 1.786.883 kişi girdi ve bunların yalnızca 192.632'si dört yıllık bir üniversiteye gidebilme imkanına sahip oldu.)

Tüm bu haberlerin arasında gerçek ÖSS mağdurlarına dair hiçbir işaret bulma şansı yok. Zira ne meslek lisesinde okuyarak ağırlıklı ortaöğretim başarı puanı karşısında sınavı baştan kaybedenlerin, ne de bırakın dershaneye gitmeyi, başvuru formunu yatırmak için ödemesi gereken parayı zar zor denkleştirmek zorunda olanların ÖSS'yi kazanma şansları olmadığı gibi, bir haber değerleri de yok. Zira onlar zaten baştan kaybetmişler.

Ancak bu sene farklı olarak daha çarpıcı haberler de vardı televizyonda. ÖSS'nin bugüne kadar sürekli vurgulayageldiğimiz başka noktalarına da çok çarpıcı örnekler oluşturuyorlardı. Örneğin bir baba, çocuğunun sınava gireceği sınıfta sıcaktan etkilenmesinden tedirgin olduğu için, o sınıfa klima taktırtmış. Acaba bu baba biliyor mu, yaşadığı ülkenin doğu yakasında köylerde öğretmenler, otobüs kiralayıp öğrencilerini topluca sınava sokuyorlar. Ayağında terliklerle, yırtık pantalonlarla sınava girenler de var. Meslek liselerinde okuyup sözde okulun açık olduğu günlerle sınırlı olan staj sömürüsüne ÖSS'ye bir hafta kala bile maruz kalmaya devam eden öğrencilerse, hafta boyunca tatil yapıp dinlenecekleri tek gün olan pazar günü, kas ağrılarıyla bu sınava giriyorlar.

Yine başka bir örnek, İstanbul Üniversitesi'nde üniversite sınavına giren çocukların velilerinin, basın açıklaması yapmak için Beyazıt Meydanı'na gelen Tekstil-Senliler'i engellemeleriydi. Slogan atan eylemcileri “sesinizi kesin, gürültü yapmayın, çocuklarımızın hayatıyla oynuyorsunuz” diye susturmaya çalışan veliler, acaba çocuklarının hayatlarını, onları içine attıkları bu rekabet ortamı, bu yarış pisti içerisinde mahvettiklerinin farkına varacaklar mı?

Gelecek mücadele alanlarında!

Yeni bir hayatın umudu olarak lanse edildi hep ÖSS. Üç saatte yaşamlar değişecekti. Kazanmak ve kazanmamaktan öte bir gerçeklikti bu. Sınavın bitmesiyle uzunca bir dönemdir gençlerin üzerilerine çökmüş olan sis bulutu dağılacak, renkler yerli yerine oturacaktı. Kimileri için bu renklilik sınav sonuçları açıklanana dek sürüp, “kazanamadınız” cümlesinin yazılı olduğu bir kağıt parçasıyla beraber tekrar bulanıklaşacak, kimileri içinse üniversite kapısından girerek, bir gelecek kazanma, bir gelecek yaratma umudunun rengini alacaktı.

180 dakikanın bittiğini haber veren zil çalıp da kalemler kenara bırakıldıktan sonrası ise hep bir tekerrürden ibarettir. Zira, kazanamayınca, ya da kazanıp üniversiteye girince, hatta bazıları açısından üniversitenin kapısından mezun sıfatıyla çıkınca büyük bir hayal kırıklığı yaşanır. ÖSS kolay da olsa zor da, sınav sistemi değişsin değişmesin, ÖSS'den sonra yaşanan hayal kırıklığı bakidir. Çünkü ÖSS sınava giren milyonlara gelecek kurmaları için tanınmış bir fırsat değil, ÖSS'yi tezgahlayanların kâr kapısıdır.

Gelecek ne sınav salonlarında, ne üniversite kapılarında! Gelecek mücadele alanlarında!

------------------------------------------------------------------------------------------

Kayseri'de imza standı:

“ÖSS kaldırılsın!”

Kayseri Ekim Gençliği olarak daha önce yaptığımız piknikte planladığımız “ÖSS kaldırılsın!” kampanyasını biraz gecikmeli olarak başlattık. Çevremizdeki liseli ve dershaneli arkadaşlara ulaşarak yapılabilecek işler doğrultusunda bir tartışma yürüttük. İmza kampanyası için masa açmaya karar verdik. Üç gün olarak planladığımız imza standı için görev paylaşımı yaptık. 16 Haziran günü Hunat Meydanı'nda açtığımız imza standı halkın yoğun ilgisini çekti. Ekim Gençliği'nin arka kapağında yeralan “ÖSS ye hayır, herkese sınavsız üniversite hakkı!” yazısı ve afişlerimizle masayı donattık. Masada 5-6 kişi bekleyerek sözlü ajitasyonla kitleye seslendik. Ayrıca imza atmaya gelenlerle birebir sohbet ettik. Bizim kim olduğumuz, Ekim Gençliği'nin ne olduğu yönünde birçok soruyla karşılaştık. İmza atmaya yanaşmayan öğrencilerin bir kısmı konuşmalarımız sonunda imza atmaya ikna oldular. 2.5 saat açık kalan standımızda toplam 400 imza topladık.

Bizim için tek olumsuz nokta ise; üç gün olarak planladığımız standı yalnızca bir gün açabilmemizdi. Ayrıca görüştüğümüz gençlerle ilişkiye geçebilecek somut bir alan veremememiz temel bir eksiklik olarak görülebilir. Sonuçta, birçok eksikliğe rağmen, ilk kez kullandığımız bu eylem biçimi bize birçok deneyim kazandırdı.

Ekim Gençliği/Kayseri

-------------------------------------------------------------------------------------------

Ankara Liseli Gençlik Platformu'nun ÖSS'yi protesto eylemi...

“ÖSS kaldırılsın, herkese sınavsız üniversite hakkı!”

19 Haziran günü saat 14.00'de Yüksel Caddesi'nde “ÖSS kaldırılsın, herkese sınavsız üniversite hakkı!” talebiyle bir basın açıklaması gerçekleştirdik. Basın açıklamamız için özellikle ÖSS'nin yapıldığı günü seçtik. ÖSS'nin hemen sonrasında o gün yüzbinlerce gencin geleceğini karartmış olan ÖSS'ye dair görüşümüzü açıkladık.

Basın açıklamasının çağrısını bulunduğumuz mahallerlerde ve arkadaş çevrelerimizde gerçekleştirdik. Okullarımız kapanmış olduğu için çalışmamızı bu şekilde yürüttük. Duyuru ve bilgilendirme amacıyla afiş, bildiri ve pul gibi materyalleri kullandık. Yaptığımız basın açıklamasına yaklaşık 20 kişinin katılımı bizim için son derece anlamlıydı. Yeni tanıştığımız ve eylemin çağrı çalışmalarına katılan liseli arkadaşları katamamış olmamız bir eksiklikti.

Açıklamada ÖSS-AOBP eşitsizliğine, dersane soygununa, meslek liselilerine dayatılan geleceksizliğe vb. vurgu yapılarak, bunlara karşı eşit, parasız, bilimsel, anadilde eğitim, sınavsız üniversite mücadelemiz sürecek denildi.

Yaptığımız basın açıklaması ve onun duyuru çalışması liseliler olarak yaz boyunca sürdüreceğimiz çalışmalar için olumlu bir adım oluşturdu. Hedefimiz bugün biraraya gelen bileşimimizle amatör bir ruhla profesyonelleşen bir çalışma tarzı tutturabilmektir. Çalışmalarımız sürecek. Hedefimiz geleceği kazanmaktır. Çünkü gençlik gelecektir ve gelecek sosyalizmdir.

ALGP