20 Ağustos 2005
Sayı: 2005/33 (33)


  Kızıl Bayrak'tan
  Sınıfa güven kazandıran bir çalışma
  Erdemir işçisi yağmacılara
karşı nöbette
   Özelleştirmeler ve uygulanmayan
mahkeme kararları
  Belediye Gelirleri Kanun Taslağı
yasalaşmayı bekliyor
  Özelleştirmeye karşı mücadele ve sorunları
İşsizliği kapitalizm üretiyor
Deprem öldürdü, kapitalizm
süründürüyor!
  KESK’in “eylem” takvimi!
  Görüşmelerden çekilip greve hazırlanılmalı!
  Tersanelerde iş cinayetleri biz sessiz
kaldıkça devam edecek!..
Örgütlenelim ve ayağa kalkalım!
  Kapitalist barbarlık bebeklerimizi de
katlediyor!
  Emekçi kadın özgürlük ve eşitlik, yani sosyalizm ister!
  Mamak II. Kültür ve Sanat Festivali
deneyimi (Orta sayfa).
  Başarılı ve coşkulu bir festival
  Siyonist işgalciler Gazze Şeridi’ni
boşaltıyor
  İran’a ABD-İsrail tehdidi

  İşgalcinin gölgesinde yapılan anayasa
pazarlıkları tıkandı

  Bush yönetimi “arka bahçe”deki askeri
yığınağı arttırıyor
  Bir gezi ve anlattıkları
  ODTÜ’de soruşturma saldırısına karşı
kampanya
  Taban inisiyatifleri üzerine /Kamu Emekçileri Bülteni
  Şoven gericiliğin
hizmetindeki aydınlar
  Genç İşçi Bülteni'nden
  Çernobil, kanser ve devlet gerçeği...
  Tekirdağ F Tipi'nde saldırılar
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Siyonist işgalciler Gazze Şeridi'ni boşaltıyor...

Asıl zafer bağımsız Filistin devletinin kurulmasıyla kazanılacaktır!

Siyonist İsrail, 38 yıldır işgal altında tuttuğu Gazze Şeridi'nden çekilmeye başladı. 21 Yahudi yerleşim birimi boşaltılarak, burada ikamet eden 8 bin 500 civarında Yahudi, olaylı bir şekilde, 50 bin İsrail askeri eşliğinde tahliye edildi. Batı Şeria'daki 120 Yahudi yerleşim biriminin dördü ise Eylül ayında boşaltılacak.

20. yüzyılın tanık olduğu en vahşi işgallerden birinin sona ermesi, günlerdir dünya basınında yer buluyor. Bush-Şaron çizgisinde yayın yapan medya tekelleri, İsrail'in attığı bu adımı, ‘Filistin sorununun çözümü konusunda önemli bir aşama' şeklinde sunuyor. İsrail ordusunun yanısıra, çoğu ırkçı-faşist bağnazlardan oluşan Yahudi yerleşimcilerin Gazze Şeridi'ni boşaltmaları elbette önemlidir. Ancak olaya Filistin sorununun çözümü açısından bakıldığında, esas sorun yerli yerinde durmaktadır.

Filistinliler'in sevinç kutlamaları

Filistinliler siyonistlerin Gazze'den kovulmasını haklı olarak sevinçle karşıladılar. 38 yıl süren işgalin ardından Filistinliler'in denetimine geçen bu bölge, baştan beri siyonist vahşete karşı direnişin kalesi olmuştur. Gazze'de yoksul görünümlü evlerin dış duvarları hala Filistin'in özgürlüğü uğruna şehit düşen direnişçilerin resimleriyle kaplıdır.

Akdeniz'in güneydoğu kıyısındaki Gazze, 45 kilometre uzunluğunda, 6-10 kilometre genişliğinde, kuzey ve doğusunda İsrail, güneyindeyse Mısır'ın Sina yarımadasına komşu bir toprak parçası. Bölgede 1.4 milyon Filistinli yaşıyor. Nüfusun yarıdan fazlası, İsrail'in işgal ettiği topraklardan sürülen ailelerden oluşuyor. Gazze dünyanın en yüksek nüfus yoğunluğuna sahip yerlerinden biridir. İsrail işgalinden dolayı Gazzeliler'in çoğu günde 2 dolardan az bir parayla yaşamak zorunda kalırken, bölgedeki işsizlik yüzde 50'yi aşmış durumdadır.

Filistin yönetiminin ihtiyatlı iyimserliği

Filistin yönetiminin bazı yetkilileri, İsrail'in Gazze'den çekilmesini, Doğu Kudüs'ü tamamen, Batı Şeria'yı kısmen ilhak etmenin gerekçesi yapmasından endişe ediyor. Haklı olarak bu kaygıya kapılan Filistinliler dünya kamuoyunun dikkatini bu noktaya çekmeye çalışıyor. Başta kasap Şaron olmak üzere siyonist şeflerin çoğu, Gazze'nin intikamını almak için yanıp tutuştuğunu saklamıyor.

Filistin lideri Mahmut Abbas ise, İsrail'in Gazze Şeridi'nden çekilmesiyle, başkenti Kudüs olacak bağımsız Filistin devletinin kurulması uğrunda ‘özgürlük yürüyüşünün' başlayacağını söyledi. Abbas, Gazze'de İsrail'in çekilmesini kutlayan binlerce Filistinli'ye yaptığı konuşmada, ‘Bugün Gazze, yarın inşallah Kudüs' dedi.
İsrail'in Gazze Şeridi'nden çekilmesinin sorunsuz gerçekleşmesi için Filistin yönetimiyle işbirliğine gitmeyi kabul eden Hamas ise silahlarını bırakmayacağını bildirdi. Hamas liderleri, ‘Filistin sadece Gazze değil' derken, örgütün askeri kanadı bir tatbikat düzenledi. Cebaliye mülteci kampındaki tatbikata bin kadar Hamas militanı katıldı.

Siyonist şeflerin kirli planları

Yahudi yerleşimcilerin eylemleri İsrail hükümetini belli ölçüde yıprattı. Bu atmosferde gazetecilerin sorularını yanıtlayan kasap Şaron, ‘Gazze'deki duvarlar yıkılmayacak ve bu bölge İsrail'den ayrılmayacak. Filistinliler için 1948 yılından bu yana yaşadıkları durum değişmeyecek ve mülteci olarak kalmaya devam edecekler' demişti. Şaron, ‘Batı Şeria'daki yerleşim birimleri kalacak ve İsrail devletine bağlı olacak. Kudüs'ü ise hiçbir koşul altında müzakere etmeye niyetim yok' sözleriyle de kirli niyetini açığa vurdu.

İsrail Savunma Bakanı Şaul Mofaz da, ‘geri çekilme'nin bölge kontrolünü Filistinliler'e bırakmak anlamına gelmediğini yineleyerek, ‘Filistin Yönetimi'nin, bölgede güvenliğini tek başına sağlamasına ve ticari ilişkileri elinde bulundurmasına izin veremeyiz, bölge sınırları, İsrail tarafından kontrol edilmeye devam edecek ve Gazze'ye giriş çıkışlar İsrail ordusunun izniyle olacak' dedi.

Planın daha vahşi olan bölümü ise Filistinliler'in tüm yaşam alanlarını, etrafı duvarlarla örülmüş gettolara ayırıp, buralara İsrail askerlerini konuşlandırmak. Başta İsrail'in suç ortağı haydutbaşı Bush olmak üzere uluslararası toplum kasap Şaron yönetimini alkışlarken, onlar ördükleri ırkçı duvarlar, her tarafa dikilen kontrol noktaları ile yaşamı Filistinliler için daha da çekilmez kılmak için hummalı bir çalışma içinde bulunuyorlar.

Irkçı İsrail rejiminin bu kirli icraatlarına rağmen, kasap Şaron utanmadan, Filistin tarafına ‘barış eli' uzattıklarını, bundan sonraki gelişmelerin Filistin yönetiminin tutumuna bağlı olacağını söyleyebiliyor.

Oysa İsrail işgal altındaki toprakların tümünü (Batı Şeria, Doğu Kudüs, Gazze Şeridi) boşaltsa bile, bu ancak Filistin topraklarının yüzde 22'sine tekabül eder. Demek oluyor ki, Filistin topraklarının yüzde 78'i yine İsrail'in elinde kalıyor.

Irkçıların gözyaşları

Sermaye medyası, evlerini terketmek zorunda bırakılan Yahudi yerleşimcilerin ‘dramını' etkili fotoğraf kareleri eşliğinde dünyaya neşrediyor. Bu acıklı tablolar Filistin'de olup bitenlerden habersiz insanları etkiliyor olmalı. Olayın bu tarzda sunulması, medya eliyle yaygınlaşan dezenformasyonun vardığı boyutu gösteriyor.
Bir kere yerleşimcilerin ezici bir çoğunluğu ırkçı-faşist veya Yahudi kökten-dinci kesimden oluşuyor. Filistin topraklarına yerleşim alanları kurmanın mantığı ise, bu ülkeyi parça parça kemirerek bitirmektir. Yerleşim alanları, bu alanların güvenlik bölgesi, yerleşimlere giden yollar, bu yolların güvenlik bölgesi, güvenlik bölgelerini koruyan İsrail askerlerinin üsleri derken, her Yahudi yerleşimci, en az on Filistinli'nin kullandığı kadar toprak işgal ediyor.

Çoğu silahlı olan bu yerleşimciler, örneğin, top peşinde koşturan Filistinli bir çocuğu katlettiğinde hakkında dava bile açılmıyor. Bazı yerleşimciler, evlerini boşaltmaları için tebliğ yapan İsrail ordusu askerlerini ‘Gestapo' diye bağırarak karşılamış. Oysa bu aynı yerleşimciler, İsrail ordusuyla beraber; Filistinliler'i katletmek, yaralamak, sakat bırakmak, ekinleri tahrip etmek, evleri yıkmak, su kuyularına beton doldurmak, narenciye bahçelerini yakmak, zeytin ağaçlarını sökmek, ürün hasadını engellemek gibi pek çok suçu ortak işlemişlerdir. İşte sermaye medyası 40 yıla yakın süredir devam eden işgalin vahşetini, Yahudi yerleşimcilerin ağlayan çocuklarını ekrana getirerek örtmek istiyor.

Herşeye rağmen İsrail'in Gazze'deki vahşi işgale son vermek zorunda kalması, Filistin sorununun çözümüne pek bir katkı sunmasa da, Filistin direnişinin bir zaferidir. Bu kısmi zafer, uzun yıllara yayılmış, ağır bedellere malolan bir direnişin ardından gelmiştir. Asıl zafer ise, ancak başkenti Kudüs olan bağımsız Filistin devleti kurulduğu zaman gerçekleşecektir.