20 Ağustos 2005
Sayı: 2005/33 (33)


  Kızıl Bayrak'tan
  Sınıfa güven kazandıran bir çalışma
  Erdemir işçisi yağmacılara
karşı nöbette
   Özelleştirmeler ve uygulanmayan
mahkeme kararları
  Belediye Gelirleri Kanun Taslağı
yasalaşmayı bekliyor
  Özelleştirmeye karşı mücadele ve sorunları
İşsizliği kapitalizm üretiyor
Deprem öldürdü, kapitalizm
süründürüyor!
  KESK’in “eylem” takvimi!
  Görüşmelerden çekilip greve hazırlanılmalı!
  Tersanelerde iş cinayetleri biz sessiz
kaldıkça devam edecek!..
Örgütlenelim ve ayağa kalkalım!
  Kapitalist barbarlık bebeklerimizi de
katlediyor!
  Emekçi kadın özgürlük ve eşitlik, yani sosyalizm ister!
  Mamak II. Kültür ve Sanat Festivali
deneyimi (Orta sayfa).
  Başarılı ve coşkulu bir festival
  Siyonist işgalciler Gazze Şeridi’ni
boşaltıyor
  İran’a ABD-İsrail tehdidi

  İşgalcinin gölgesinde yapılan anayasa
pazarlıkları tıkandı

  Bush yönetimi “arka bahçe”deki askeri
yığınağı arttırıyor
  Bir gezi ve anlattıkları
  ODTÜ’de soruşturma saldırısına karşı
kampanya
  Taban inisiyatifleri üzerine /Kamu Emekçileri Bülteni
  Şoven gericiliğin
hizmetindeki aydınlar
  Genç İşçi Bülteni'nden
  Çernobil, kanser ve devlet gerçeği...
  Tekirdağ F Tipi'nde saldırılar
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Zindan'dan mektup...

Tekirdağ F Tipi'nde sonu gelmeyen saldırılar

Merhaba,
Selam ve sevgilerimi iletiyorum. Sağlığınızın yerinde, işlerinizin, çalışmalarınızın yolunda olduğunu umut ederek başlıyorum mektubuma. Yeni kanunların, Yeni TCK ve İnfaz Kanunu'nun yürürlüğe girdiği 1 Haziran 2005 tarihinden itibaren F tipi hapishanelerde meydana gelen gelişmeler ve yaşananlar bilginiz dahilindedir. Ben de bulunduğumuz hapishanede son iki ayda yaşananları yorumsuz olarak, yorumları size bırakarak aktarmak istiyorum.

* 1 Haziran 2005 tarihinde cezaları idamdan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çevrilmiş olan Hasan Şahingöz ve Ali Baba Arı kaldıkları ‘Üçlü Oda' denilen yerlerde ani bir baskına uğrayarak, yeni Ceza İnfaz Kanunu'nun 25. Maddesi'ne dayanılarak, derdest edilip ağızları kapatılarak karga tulumba ayrı ayrı hücrelere kapatıldılar. Diğer tüm tutuklu ve hükümlülerden tamamiyle tecrit edilerek, başta havalandırma, ziyaret vb. olmak üzere birçok hakları gaspedildi.

* Yeni Ceza İnfaz Kanunu'nu protesto etmek amacıyla 1 Haziran 2005 tarihinde üçer ve yedişer günlük açlık grevine başlayan tüm tutsaklara 1 ay sosyal etkinliklerden men cezası verildi.

* Ölüm Orucu eylemini sürdürürken yeni kanunları protesto etmek amacıyla feda eylemi yapan Faruk Kadıoğlu ile aynı hücrede kalan Ahmet Güzel'e 3 Haziran 05 tarihinde ‘Faruk Kadıoğlu'nun kendisini yakmasına göz yummak!' ve ‘Kurumda intial yaratmak!''tan 20 gün hücre cezası verildi.

* Yer değiştirme talebi olmadığı halde, kendi iradesi dışında yerinin değiştirilmesine karşı çıkan Menderes Leyla'nın yeri zorla değiştirilmiş, götürüldüğü yerde plastik masa ve camları kırdığı iddiasıyla 10 günlük hücre cezası verilmiştir.

* Bu gelişmeleri protesto için slogan atıp kapı dövme eylemi yapan tutsaklar hakkında soruşturma açılmış, soruşturma sonucunda 1 ay haberleşme/mektup yasağı cezası verilmiştir.

* Avukat görüşünden sonra üzerinin aranmasına karşı çıktığı ve slogan attığı için Ercan Gökoğlu'na 10.6.2005 tarihinde 2 ay süreyle mektup, faks, telgraf alıp vermekten men cezası verilmiştir.

* Arama sırasında hücrelerinde asılı bulunan Nazım Hikmet ve Mahir Çayan'ın posterlerinin alınmak istenmesine karşı çıkan Kaan Kurtuluş, M. Çapardaşa ve B. Kemal Yıldırım'a 20.6.2005 tarihinde 1 ay ziyaret yasağı cezası verilmiştir.

* Arama sırasında slogan atıp kapı dövdüğü için 26.6.2005 tarihinde Ahmet Güzel'e 2 ay haberleşme yasağı cezası verilmiştir.

* Haklarında toplatma kararı bulunmadığı halde Haziran ve Temmuz ayları içerisinde Devrimci Demokrasi ve kimi Yürüyüş dergileri hapishane idaresince sakıncalı bulunarak tutsaklara verilmemiştir.

* 30 Temmuz Cumartesi sabahı Adalet Bakanlığı'nın emriyle operasyon gerçekleştirilmiştir.

Sabah saat 6:00'da, tüm tutsaklar uykudayken, onlarca asker, gardiyan ve polisten oluşan bir ekiple sevk-sürgün edilecek tutsakların kaldıkları hücrelere ani bir baskın düzenlenmiştir. Ne olup bittiğine dair bir açıklama, bilgilendirme yapılmadan tutsaklar yataklarından ağızları kapatılarak, gaz kullanıp etkisiz kılınarak, don-atlet alınıp götürülmüşlerdir.

Bu gelişmeler karşısında slogan atıp, kapı dövme eylemi yapan diğer tutsakların havalandırma kapıları ‘güvenlik gerekçesi' öne sürülerek o gün hiç açılmamıştır. Bununla da yetinilmemiş, daha sonra kimi tutsaklar hakkında kapı dövmek, slogan atmak vb. nedenlerle soruşturma başlatılmıştır. Yataklarından ve uykularından zorla alınıp kaçırılan tutsaklardan Mehmet Kulaksız, Baki Yaş, Erdal Koç, Nurettin Erenler, Ali Baba Arı, Aslan Bahar, Taylan Aydoğdu, Veli Cenik, Hüseyin Özen, Halil Gündoğan, Memik Horoz, Taylan Baltacı, Baysal Demirhan, Selahattin Gedik, Osman Nuri Acaklı, Hüseyin Çevik Bolu F Tipi'ne; Ali Koca, İnan Gök, Barış Ateş, Serdar Karaçelik, Mustafa Tosun, Barış Kemal Yıldırım, Kaan Kurtuluş, Cemal Ağırman, Ercan Gökoğlu, Tekin Tangün (4 Ağustos'ta tahliye oldu) Kenan Günyel, Celal Yayla Tekirdağ 2 No'lu F Tipi'ne sevk-sürgün edilmişlerdir.

Ailelerimizin verdikleri bilgiye göre, Tekirdağ 2 No'lu F Tipi'ndeki arkadaşlarımız ayrı ayrı tekli hücrelere konulmuşlardır. En azından ilk günler hiçbir ihtiyaçları karşılanmamıştır. İçlerinde yaralı olanların bulunduğu söylenmektedir.

Bolu'ya götürülen arkadaşlarımızın durumu ve içinde bulundukları koşullarla ilgili henüz bir haber alabilmiş değiliz.
Bu son gelişme üzerine tüm tutsaklar ....'ye başlamışlardır.

* Bense hücreye atılmam üzerine 1 Haziran 2005 tarihinde başlamış olduğum süresiz açlık grevine halen devam etmekteyim. Şu an burada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla hükümlü ve bu nedenle hücrede olan tutsaklardan tek ben varım. Daha doğrusu Ali Baba Arı Bolu F Tipi'ne sevk-sürgün edilince bir tek ben kaldım. Benim dışımda, durumu benimle aynı olan üç de adli var.
- Havalandırma kapılarımız günde sadece bir saat açılıyor.
- Diğer tutuklu ve hükümlülerden tamamiyle tecrit edilmiş durumdayız.
- Aylık 4 kez (yani haftalık) olan aile görüş/ziyaret hakkımız 2'ye düşürülmüş durumda.
- Şartlı tahliye vd. hakkımız elimizden alınmış durumda.
- Hapishane koşullarında tedavisi mümkün olmayan bir hastalığa yakalandığımızda tedavi amaçlı cezamızın infazına ara verilmesi hakkımız elimizden alınmış durumda...

Hasan Şahingöz
1 No'lu F Tipi Hapishane
B1 Tek 20
Tekirdağ

--------------------------------------------------------------------------------

Hayata farklı bir açıdan bakmak!

Reklamlar kapitalist sisteminin en önemli pazarlama aracıdır. Reklam iyi olmalıdır ki üretilen ürün daha iyi satsın. Televizyon ve radyo kanallarının, gazetelerin, internet sitelerinin vb. kitle iletişim araçlarının en büyük gelir kaynağıdır reklamlar.

İşte bu noktada insanlarla paylaşmak istediğim bir reklam var. Bu reklam Coca-Cola firmasının yakın zamanda yapacağı Rock'n Coke müzik festivaliyle ilgili. Bu festival kapsamında gerçekleştirilen kampanyayla birlikte gösterilen bir reklam.

Bu reklamda ‘Hayata farklı bir açıdan bakmak' diye bir slogan kullanılmış. Reklamda bir adam 1 numaralı şişenin bulunabilmesi için hayata farklı bir açıdan bakmak gerektiğinden dem vuruyor ve 1 numaralı şişeyi bulana sürpriz hediyelerin verileceğini söylüyor. Reklam filmi amaçlandığı gibi insanların bu ürünü daha fazla tüketmesini sağlıyor. İnsanlar ödüllerin kendilerine çıkabileceği umuduyla daha fazla Coca-Cola tüketiyor.

Burada en önemli nokta şu ki, ödülleri kazanabilmek hayata farklı açıdan bakmakla mümkün. Biz de hayata farklı açıdan bakalım ve Coca-Cola'nın bize verdiği ödüllere gözatalım.

Bugün Coca-Cola firması en büyük kapitalist tekellerden biridir. Böyle büyük bir tekel haline gelebilmesini artı-değer sömürüsüne, yani işçilerin sırtından elde ettiği kârlara borçludur. Bugün Coca-Cola firması Irak'ta, Filistin'de, Afganistan'da süren katliamların, kısacası emperyalist tekellerin kâr hırsı uğruna açtığı savaşların ana sponsorlarından biridir. Coca-Cola savaş sanayisine büyük destek vermektedir. Coca-Cola masum insanların kanı ve gözyaşıdır. Bugün Coca-Cola'da çalışan yüzlerce işçi, sadece sendikalı oldukları, haklarını örgütlü olarak aradıkları için işten çıkarıldılar. Kısacası bu işçiler hayata farklı bir açıdan baktıkları için işten atıldılar. Coca-Cola işçileri sermaye tarafından sindirilmiş, ezilen ve sömürülen binlerce işçi gibi korkup çekinerek hareket etmektense, ne pahasına olursa olsun direnişlerini sürdürmektedirler.

İşte Coca-Cola'nın bize verdiği ödüller. Bunlar doğrultusunda karar sizin. İster farklı bir bakışaçısıyla 1 nolu şişeyi arayın, ister daha farklı bir bakışaçısıyla tüm bu yaşananlara karşı mücadeleye katılın!
Biz komünistlere düşen görev ise hesaplaşma günü geldiğinde emperyalist tekellerden hesap sormaktır. Bugün Coca-Cola işçilerinin direnişini sahiplenmek ve sonuna kadar destek olmaktır. Tabii ki hayata farklı bir açıdan bakarak... İşte bizim kazanmak istediğimiz en büyük ödül budur.

S. Bahar

--------------------------------------------------------------------------------

Coca-Cola işçileriyle anlamlı dayanışma...

Coca-Cola işçisi yalnız değildir!

16 Ağustos günü direnişlerinin 87. gününde olan Coca-Cola işçilerine destek ziyaretine gittik. Gazetemizi işçilere ulaştırdık. Sorunlar üzerine sohbet ettik.

Ziyaretimiz sırasında sınıf dayanışmasının anlamlı bir örneğine tanıklık ettik. Bahçelievler Belediyesi'nde çalışan 5 No'lu Belediye-İş Sendikası'na üye işçiler, direnişte olan Coca-Cola işçilerini ziyarete geldiler. Sendika başkanı yaptığı konuşmada, Coca-Cola işçilerini sonuna kadar desteklediklerini ve direnişin kendilerine yol gösterdiğini söyledi. Konuşmanın ardından ‘Yaşasın sınıf dayanışması!', ‘Coca-Cola işçisi yalnız değildir!', ‘Sömürünün simgesi Coca-Cola şişesi, direnişin simgesi Coca-Cola işçisi!' vb. sloganlar hep bir ağızdan ve gür bir şekilde atıldı. Bahçelievler Belediyesi işçilerinin ziyaretinden hemen sonra Nakliyat-İş başkanıyla birlikte Seydişehir Alüminyum işçilerini temsilen bir sendika temsilcisi gelerek bir konuşma gerçekleştirdi. Bu sendika temsilcisi de sloganlarla uğurlandı.

Nakliyat-İş'e üye oldukları için işten atılan Coca-Cola işçileri sendikal haklarını savunmak için patronların ve polisin tüm saldırılarına karşı yılmadan direniyorlar. Direnişleriyle sınıf kardeşlerine örnek olmaya devam ediyorlar. Aynı zamanda Erdemir'de, İsdemir'de, Telekom'da da direnişler parçalı bir şekilde sürüyor. Ancak sendikal ihanetin yoğun olarak yaşanması ve aşılamayan parçalı sınıf hareketi tablosu sonuç almayı güçleştiriyor. Sorunun çözümü, direnişlerin ortak bir mücadele çizgisinde birleştirilip bağımsız devrimci bir sınıf hareketi geliştirilemesinden geçiyor.

Kızıl Bayrak/Sefaköy