15 EKİM 2005 Sayı: 2005/41 (41)

  Kızıl Bayrak'tan
  Ordu AŞ'nin önlenemez yükselişinin gerisinde ne var?
  Yağma sofrasından yağlı parçalar generallere
  AB tartışmaları ve işçi sınıfı
  AB süreci ve "demokratikleşme" yalanları
  Kamu Personel Rejimi Kanun Taslağı açıklandı
Mortgage sistemi: Yeni bir soygun kapısı
TMMOB mitingi Ankara'da yapıldı
  Liberal Avrupa'ya karşı sosyal Avrupa sahte söylemi; DİSK durumdan vazife çıkartıyor
  Avrupa Birliği, müzakere süreci ve DİSK'in tutumu: Yeni olan ne? / Y. Akkaya
  Yerli sermaye tartışmaları üzerine
  Serna/Seral Tekstil işçileri: Gelecek ellerimizdedir!
  Ekim Gençliği: Birleşik, kitlesel ve devrimci bir 6 Kasım için ileri!
  Demokrasi mücadelesi ve Kürt sorunu/4 :"Demokrasinin sınırlarını genişletme" programı / Orta sayfa
  Ekim Gençliği'nden açıklama: Soruşturmalar, baskılar, gözaltılar bizleri yıldıramaz!

  Çukurova Üniversitesi'nde resmi açılış protesto edildi

  Filistinli örgütler silah bırakmayı reddetti
  Irak'ı "anayasa" değil birleşik anti-emperyalist direniş kurtarabilir!
  Bush'un "terörle savaş" konuşması: Sıkışmışlık ve saldırganlık
  İran: "Tüm nükleer silahlar yokedilsin!"
  AB ülkelerinde sınıf çatışmaları keskinleşiyor
  Kapitalizm yoksulluk dağıtmaya devam ediyor
  Kürkçüler cezaevinde baskı ve işkence
  Lastik-İş İstanbul Şube Genel Kurulu'nun gösterdikleri
  Bültenlerden / Ankara İşçi Bülteni
  Bültenlerden / Topkapı İşçileri Bülteni
  İnsanlığın virüsü sermaye düzenidir
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Liberal Avrupa'ya karşı sosyal Avrupa sahte söylemi...

DİSK durumdan vazife çıkartıyor

 

3 Ekim'de Çerçeve Belgesi'nin onaylanıp AB ile tam üyelik müzakerelerinin önünün açılmasına en fazla sevinenlerden biri de DİSK yönetimi oldu. Genel Başkan Süleyman Çelebi, DİSK adına bir açıklama yayınlayarak, müzakerelere başlanmasını “yeni bir dönemin başlangıcı” olarak nitelendirdi.

Yayınlanan açıklama, DİSK'in AB sürecine bakışını bilenler için herhangi bir yenilik taşımıyor. Kısaca özetlemek gerekirse, açıklamada DİSK'in ve DİSK'in üye olduğu Avrupa Sendikalar Konfederasyonu'nun (ETUC) işin bu noktaya gelmesinde önemli bir pay sahibi olduğu vurgulanıyor. Ardından müzakerelerin nasıl yürütüleceğine ilişkin hükümete akıl verme faslına geçiliyor ve DİSK yönetimi hükümetten müzakere sürecine “sivil toplum örgütlerinin” de dahil edilmesini, görüşmelerde sosyal konulara öncelik verilmesini istiyor. Bazı eleştirilerin önünü kesmek için de, “daha sosyal bir Avrupa” isteyenlerle “daha liberal bir Avrupa” isteyenler arasında bir tartışma olduğu, bu tartışmada DİSK'in yerinin “daha sosyal bir Avrupa için mücadele edenlerin yanı” olacağı ayrıca vurgulanıyor.

Açıklamada dikkat çeken bir nokta daha var. DİSK sosyal politikaların öncelikle görüşülmesini, işçi ve emekçilerin sosyal haklarını çok düşündüğü için değil, “Türkiye'de ve Avrupa Birliği ülkelerinde” AB projesine karşı oluşmuş “önyargıları” kırabilmek için, yani müzakere sürecinin selameti için istiyor.

Avrupa Birliği emperyalist bir proje. Dolayısıyla bu projede halkların isteklerine ve emekçilerin çıkarlarına yer yok. Bunun böyle olduğunu hem AB'nin mevcut işleyişi, hem de yakın dönemde farklı ülkelerle yürütülen müzakere ve katılım süreçleri bütün açıklığıyla göstermiş bulunuyor. Bu nedenle de DİSK'in “sosyal politika ve istihdam konularına öncelik verin” önerisinin müzakereleri yürütecek taraflar açısından fazla bir kıymeti ve geçerliliği bulunmuyor. Olsa olsa emekçilerin AB projesine karşı dirençlerini (DİSK bu direnci önyargılara bağlıyor) kırabilmek için sosyal politika konularını istismar edebilirler.

Milliyet yazarı Derya Sazak'ı da işin bu yanı cezbetmiş olmalı ki, 7 Ekim tarihli yazısında DİSK'in sözkonusu açıklamasını ele almış. DİSK açıklamasının önemli bir bölümünü aktardığı yazısında Derya Sazak, açıklamada yeralan “liberal Avrupa, sosyal Avrupa” ayrımına özellikle vurgu yaptıktan sonra “DİSK, (…) ‘liberal-sosyal Avrupa' ayrımıyla, CHP gibi partilerin ‘Kızılelma' koalisyonuna sürüklenmesinin önüne ‘ideolojik' bir set çekmeye çalışıyor” diye yazıyor.

Yani Derya Sazak DİSK'in “liberal-sosyal Avrupa” ayrımı sayesinde emekçileri AB sürecine yedeklemenin mümkün olacağını düşünüyor. AB'nin işçi-emekçi düşmanı politikalarını “liberal Avrupa” isteyenlerin varlığıyla açıklayarak, Türkiyeli işçi ve emekçileri “sosyal Avrupa” isteyenlerin safında mücadeleye çağırmak da bu düşüncenin temel fikrini oluşturuyor. Derya Sazak, “CHP gibi partileri”, “liberal Avrupa'ya karşı sosyal Avrupa” fikrine sahip çıkmaya, “geniş kitlelerin sosyal hakları açısından 'AB projesi'ne destek” olmaya çağırıyor. Aslında CHP tarafından gündeme getirilmesi gerektiğini düşündüğü bu tür politikaların bayraktarlığını yaptığı için de DİSK yönetimini övmeyi ihmal etmiyor.

DİSK için “sosyal Avrupa” söylemi yeni değil. Çelebi ve tayfası “çağdaş sendikacılık” anlayışlarının bir gereği olarak işçi ve emekçileri sermayenin AB politikalarına yedeklemek için çoktandır bu söylemi kullanıyorlar. Fakat görünen o ki, müzakere süreci ilerledikçe, sermayenin AB'ye tam üyelik hevesinin işçi ve emekçilere yeni yıkımlardan başka bir şey getirmediği daha rahat görülebilir hale gelecek. Yığınlardaki AB projesine dönük karşılıksız beklentiler törpülenecek ve tepkiler artacak. Ve düzen sözcüleri işçi ve emekçileri AB sürecine yedeklemek için “liberal-sosyal Avrupa” gibi sahte ayrımlara daha fazla ihtiyaç duyacaklar. “Sosyal Avrupa” söylemi sadece DİSK tarafından dillendirilen bir aldatma politikası olmaktan çıkacak ve düzenin siyaset alanındaki sol koltuk değneği durumundaki partilerin ortak programı haline gelecek. Sermayeye her alanda eksiksiz hizmet anlayışıyla davranan DİSK yönetiminin şu günlerde yoğunlaşan yeni parti kurma çabasına da bu çerçevede bakmak gerekiyor.

------------------------------------------------------------------------------------------

Sermayeye övgü ve hizmette sınır yok!

AB ve Türkiye arasında tam üyelik müzakerelerinin başlaması dolayısıyla Süleyman Çelebi tarafından DİSK adına 6 Ekim tarihinde yapılan “Yeni Bir dönemin Başlangıcı” başlıklı açıklamadan satırlar…

- “Gelinen durum Türkiye Cumhuriyeti'nin 80 yıllık çağdaşlaşma sürecinin bir ürünüdür; özgür, demokratik ve laik Cumhuriyet mücadelesinin başarısıdır.”

- “Örgütümüz DİSK son 10 yılda bu konuda önemli bir çaba göstermiş ve somut katkılarda bulunmuştur.”

- “Bu çerçevede Hükümetin nasıl bir yapıyla müzakere sürecini sürdüreceği çok önemlidir. Etkin bir sivil toplum katılımı olmaksızın, sadece resmi ilişkilerle müzakerelerin başarılı sürdürülmesi mümkün değildir. Bunun için, başta sendikalar, meslek örgütleri olmak üzere etkin sivil toplum örgütlerinin katılımını öngören sürekli bir yapı kurulmalıdır.”

- “Müzakere başlıkları içinde yer alan sosyal konular, özellikle sosyal politika ve istihdam başlığı öncelikle ele alınmalıdır. Türkiye'de ve Avrupa Birliği ülkelerinde bütün toplumları ortak ilgilendiren sosyal konular ele alınıp, bu alandaki sorunlar azaldıkça ön yargılar da kırılacaktır.”

- “Bu çerçevede Avrupa'da daha sosyal bir Avrupa için çaba gösterenlerle daha liberal bir Avrupa için çaba gösterenler arasındaki tartışmayı da izliyoruz. Bizim yerimiz elbette daha sosyal bir Avrupa için mücadele edenlerin yanı olacaktır.”

- “Ülkemiz tarihinde yepyeni bir dönemin başlangıcı olan bu sürecin başarılı geçmesini diliyoruz.”

-----------------------------------------------------------------------------------------

Sosyal Avrupa

“DİSK, Türkiye'nin AB sürecine destek olan Avrupa Sendikalar Konfederasyonu (ETUC) gibi işçi örgütlerinin yanı sıra sosyal demokrat, sosyalist ve yeşil partilerin rolünü alkışlarken, ‘liberal-sosyal Avrupa' ayrımıyla, CHP gibi partilerin ‘Kızılelma' koalisyonuna sürüklenmesinin önüne ‘ideolojik' bir set çekmeye çalışıyor.

Türkiye solunun da, en azından geniş kitlelerin sosyal hakları açısından ‘AB projesi'ne destek olmaları gerekmez mi? Bu ülkede en büyük sorun hâlâ işsizlik, yoksulluk, gelir adaletsizliği ve bölgesel eşitsizlik. 3 Ekim'den itibaren AB ile müzakereler başlıyor diye ‘borsanın uçmasına' sevinen piyasa oyuncularına ‘refah toplumu'na giden yolun ‘sosyal devlet'ten geçtiği de anlatılmalıdır.

CHP'ye düşen bu görevi DİSK yapıyor.”

(Derya Sazak, Milliyet, 7 Ekim ‘05)