4 Mayıs 2007 Sayı: 2007/17(17)

  Kızıl Bayrak'tan
   2007 1 Mayıs’ının özeti: İşte Taksim, işte 1 Mayıs!..
  Taksim’deki 1 Mayıs yasağına işçi ve emekçiler son verdi!
Zorbalık sökmedi, Taksim’i kazandık!
Türk-İş’in bölücü-icazetli mitingine işçi tepkisi!
Ankara’da coşkulu ve kitlesel 1 Mayıs
 Adana’da coşkulu ve kitlesel 1 Mayıs!
  1 Mayıs’ı kazandık,
önümüzdeki dönemi de kazanacağız!
  İzmir’de 1 Mayıs!
  Kilitlenen düzen siyaseti çözümü seçim sandığında görüyor…
  Düzen içi çatışmada taraf olmayı, başkaları için savaşmayı reddedelim!
  Düzen cephesinde çıkar çatışması ve seçimler
  Türkiye’de 1 Mayıs gösterilerinden...
  Almanya’da 1 Mayıs gösterilerinden...
  Dünyada 1 Mayıs gösterilerinden...
  Merkez Bankası’na göre “yüksek ücret” enflasyonu olumsuz etkiliyor!
  Darbeci generalle kukla Başkan Çankaya’da!
  Füze savunma sistemi gerginliği tırmanıyor!
  Belirleyici olan ulusal ve dinsel aidiyet değil sınıfsal konumdur 
  Demokrasicilik oyunu, darbe ve özel savaş...
M. Can Yüce
  Mücadele postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Kızıl Bayrak'tan...

Son bir aydır açık bir irade savaşına dönüşen 2007 İstanbul 1 Mayıs çatışmasının galibi işçi sınıfı ve emekçiler oldu. Taksim için toplanma kararlılığı gösteren onbinler; tehditleri, gaz bombalarını, polis jopunu, 30 yıllık Taksim yasağını ve herşeyden önce devletin dayatmacı tutumunu paçavraya çevirdiler. Sermaye devleti, bu sefer yasaklarının ve bu yasakları uygulamak için kullandığı zorun altında kaldı. Oluşan politik kararlılığın farkına varamayan devlet güçleri polisiye yöntemlerle Taksim iradesini geriletebileceklerini sandılar. Sınıf hareketinin mevcut halinden, sendikal hareketin tablosundan ve devrimci hareketin aşamadığı sınırlardan güç alan düzen cephesinin pervasızca “yasak şehir” haline getirdiği İstanbul, bir kez daha militan bir gösteriye ev sahipliği yaptı.

Fiili-meşru hattın kazandırıcılığı bir kez daha görüldü. Taksim’in emekçilerin gündemi olmadığı ve sınıf hareketinin mevcut şartları içerisinde öncü kesimlerin dahi devlet zoruna karşı cepheden bir duruş sergileyemeyeceği iddiaları tuzla buz oldu. Taksim talebinin meşruluğuna inanan onbinlerin eylemi yalnız sınıf hareketinin sürekli yaşadığı iç güven kaybına set olmadı. Aynı zamanda eylemin birleşik iradesi olan devrimci siyasal güçlerin de kendine olan güvenini artırdı.

Günü kazandık ama bu kazanımın kalıcılaştırılması sorunu çok doğrudan bundan sonra yapılacaklarla ilgilidir. Ve bu kazanımı koşullayan olguların doğru anlaşılması ile mümkündür. Şimdilik sadece kendimize yönelik şunu söyleyebiliriz. Fiili bir eylem olmasının yarattığı zorluklara ve devletin engellemelerine rağmen yoldaşlarımız 1 Mayıs günü önemli bir inisiyatif göstermişlerdir. Bu durum bağımsız devrimci sınıf çizgisinin “katılımcısı olduğumuz değil örgütleyicisi olduğumuz Taksim eylemi” yaklaşımı ile de Taksim kapılarını 30 yıl sonra açan kitle kararlılığı ile de uyumludur. Yapılması gereken bu inisiyatifli yaklaşımın gündelik sınıf çalışmasına en üst düzeyden yansıtılmasıdır.

***

6 Mayıs’ta Denizler’i anıyoruz. Her 6 Mayıs devrimci kararlılığın, feda ruhunun ve devrime adanmışlığın sembolüdür. İdam sehpasına sonsuz bir inanç ve başeğmez bir yiğitlikle yürüyen devrimimizin “Üç fidanı” muhakkak ki layık oldukları şekilde anılacaklardır. Denizler’in anması için düzenlenecek merkezi etkinlikleri dışında her çalışma alanımız buna uygun bir planlama içinde olmalıdır.

***

Sermaye düzeni içine girdiği siyasal krizden kurtulamak için bir kez daha seçimlere başvurmak zorunda kalıyor. Seçimlerin sermaye düzeninin krize çözüm olup olmayacağını ise önümüzdeki dönemde netleşecektir.

Sermaye partileri sözde halkın “iradesini” arkalarına alarak yaşadıkları meşruiyet krizini aşmaya çalışıyorlar. Biz de hiç vakit kaybetmeden seçim hazırlıklarına başlamakla ile karşı karşıyayız. Tüm güçlerimiz geçmiş seçim deneyimlerimizi döne döne incelemeli ve başarılı bir seçim kampanyasının örgütlenebilmesi için şimdiden hazırlıklara başlamalıdır.