8 Haziran 2007 Sayı: 2007/22(22)

  Kızıl Bayrk'tan
   Devrimci mücadele çağrısını gür sesle
yükseltmenin zamanıdır!
  Polis terörüne yol veren yasa meclisten geçti…
BDSP bağımsız devrimci sosyalist adaylarını açıkladı...
“Sınır ötesi operasyon” tartışmaları
Rant kavgası nedeniyle DYP-ANAP birleşmesinin sonu geldi!
Dinar’da ortaya saçılan pislik!
  Düzen partileri söylemde bile asgari ücretin adını anmıyorlar...
  ÖSS’ye ve geleceksizliğe karşı Liselilerin Sesi yükseliyor!
  İşçi ve emekçi hareketinden...
  Ne seçim, ne meclis, ne Amerikancı-İMF’ci kokuşmuş düzen partileri!.. Çözüm işçilerin ve emekçilerin devrimci ücadelesinde!..
  BDSP’nin seçim çalışmalarından.
  G8 protestolarından...
  G8 günlüğünden...
“Direniş verimlidir!”
  Artık örgütlenme zamanı / Mumia Abu-Jamal.
  Lübnan’da çatışmalar devam ediyor!
  Seçimler ve devrimci yurtsever tavır / III - M. Can Yüce
  Mücadele postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Polis terörüne yol veren yasa meclisten geçti…

Demokratik hak ve özgürlükler için mücadele bayrağını yükseltelim!

Polise sınırsız zor kullanma keyfiyeti getiren yasa mecliste büyük bir hızla kabul edildi. AKP ve CHP ittifakıyla geçen yasa Cumhurbaşkanı’nın onayından geçerse, polis artık uzun süredir ellerini oğuşturarak beklediği yasasına kavuşacak. Bu yasayla birlikte polis, istediğini durdurup arayacak, silahını keyfince kullanacak ve milyonlarca kişinin parmak izini alabilecek yetkilerle donatılmış olacak. Yani devlet her bakımdan bir polis devleti haline gelecek, baskı ve terör dizginlerinden boşalacak.

Ordunun bir muhtırayla ipleri elinde toplamasının ardından bu yasanın çıkarılması, egemen güçlerin kendilerini savaş koşullarına uygun biçimde tahkim ettiğini göstermektedir. Bu savaşın hedefinde ise sadece Kürt halkı değil, bir bütün olarak işçi ve emekçiler bulunmaktadır. Düzen güçlerinin hukuksal ve askeri planda sınırsız baskı ve terörün zeminini hazırlaması, kendileri açısından toplumu yönetmenin başka bir olanağı kalmamış olmasındandır. Zira düzenin Kürt sorunu karşısındaki siyaseti tam anlamıyla iflas etmiştir. Bu iflasa alternatif bir siyaset de oluşturulamamaktadır. Diğer taraftan servet-sefalet kutuplaşmasının her geçen gün daha da arttığı, işçi-emekçilerin hoşnutsuzluğunun daha fazla duyulduğu bir ortamda düzenin bir manevra imkanı da kalmamıştır. Bu durumda baskı ve terör onun tek sığınağıdır. Bundan dolayı meclis, işçi ve emekçilere yönelik yıkım yasalarının yanısıra baskı ve terör yasalarını da en ivedi şekilde çıkarmaktadır.

Bu terör yasasının “kavgalı” partilerin elbirliğiyle çıkarılmış olması önemlidir. “Laiklik-şeriat” adı altında yürüyen kavganın niteliği bu vesileyle bir kez daha ayan beyan görülmüştür. Düzenin korunması uğruna “demokrasi”den vazgeçilebileceğini açıkça ilan eden CHP böylece bu sözünün arkasında durduğunu göstermiştir. Diğer taraftan, tüm bu süreç boyunca “demokrasi mücadelesinin neferi” olarak kendisini lanse eden AKP’nin maskesi de düşmüştür. Yasayı hazırlayıp meclis gündemine getiren bizzat AKP olmuştur.

Asıl önemlisi, düzen cephesi böyle bir terör yasasını geçirirken herhangi bir ciddi toplumsal muhalefetle karşılaşmamıştır. Devrimci güçlerin sınırlı tepkileri dışında, ne sendikalardan, ne kitle örgütlerinden ve ne de DTP başta olmak üzere reformist partilerden anlamlı bir tepki verilmiştir. Bu tutumlarının birçok nedeni olmakla birlikte, belirleyici olan gündemlerinin seçimler olmasıdır. Bağımsız adaylarla meclis yolunun açılabileceğini görmeleri bu güçlerin başını döndürmüştür. Düzen güçleri terör yasasını geçirirken, bunlar seçimlerde gösterecekleri adaylarla ve bu çerçevede yürüttükleri ittifak görüşmeleriyle ilgilenmektedirler. Oy kaygısıyla bile yasaya göstermelik bir muhalefette bulunmamışlardır.

Bu cepheden durumun ne olduğunu göstermek bakımından dikkat çekici bir örneği de İstanbul’dan bağımsız aday olan Baskın Oran vermektedir. Bu liberal aydın, yasanın çıktığı günlerde verdiği uzun bir röportajda yasaya dair tek kelime etmemektedir (Radikal, 4 Haziran ‘07). Dahası, konuşması boyunca AKP’nin demokratikleşme doğrultusunda ciddi reformlar yaptığını söyleyerek, aslında kendisinin de AB hukukunu istediğini belirtmektedir. Son dönemde birçok AB ülkesinde yaygınlaşan baskı ve terör yasalarına dikkat çekmek, Almanya’da düzenlenen G8 Zirvesi sırasında Alman polisinin kullandığı şiddete bakmak, AB konusunda kurulan hayallerin dayanaksızlığını göstermek için yeterlidir.

Tüm bu tablo göstermektedir ki, düzenin baskı ve terör saldırısına karşı demokratik hak ve özgürlükler mücadelesini yükseltebilmek için işçi-emekçilerin ve Kürt halkının enerjisini mücadele alanlarına taşımaktan başka yol yoktur. Bunun için seçim oyununun sersemletici ve aldatıcı havasını bozmak büyük önem taşımaktadır. Devrimci çalışma, buradan hareketle, demokratik hak ve özgürlükler mücadelesini sokaklarda büyütmeye odaklanmalı ve bu aldatıcı havayı kırmak doğrultusunda yoğunlaştırılmalıdır.


 

Polis yasasını protesto eylemlerinden...

“Polis terörü yasalaştırılamaz!”


İstanbul: “Polis yasası geri çekilsin!”

Devletin artan faşist baskı ve terörüne yasal kılıf olarak hazırlanan Polis Vazife ve Selahiyeti Kanunu’nun meclisten geçmesi üzerine, BDSP, DHP, EHP, ESP, Kaldıraç, SODAP, Tekstil-Sen, TUYAB ve ÖMP tarafından, yasanın geri çekilmesi için 2 Haziran günü Taksim Tramvay durağında basın açıklaması gerçekleştirildi

Eylemde “Polis terörü yasalaştırılamaz!” pankartı açıldı. Yapılan açıklamada, yasalaştırılan bu yeni değişikliklerle polis terörünün meşrulaştırıldığı, polisi sınırsız hakla donatan yasayla düzene muhalif olanların keyfi bir şekilde sokak ortasında öldürülebileceği vurgulandı. Açıklama şu sözlerle sona erdi:

“Korku ve sindirme politikasıyla bir yandan kontra faaliyetleriyle hayali düşmanlar yaratılarak -tıpkı ABD’nin Bin Laden paranoyasıyla yaptığı gibi- ve öte yandan da ‘güvenliği sağlama’, ‘suçları önleme’, ‘suçluları yakalama’ bahanesi ile emekçiler üzerinde mutlak bir denetim kurma amacıyla polisin yetkileri sınırsız hale getiriliyor.

Biz aşağıda imzası olan devrimci kurumlar olarak bu uygulamaları boşa çıkaracağız. 12 Eylül gibi baskı, zulüm ve işkencenin ayyuka çıktığı dönemlerde bile bunun üstesinden nasıl geldiysek bugün de geleceğiz...”

Eylem boyunca sık sık “Polis yasası geri çekilsin!”, “Polis terörü yasalaşamaz!” ve “Baskılar bizi yıldıramaz!” sloganları atıldı. Eyleme 50 kişi katıldı.

Kızıl Bayrak/İstanbul


Adana: “Polis devleti istemiyoruz!”

Devletin artan faşist baskı ve terörüne yasal kılıf olarak hazırlanan Polis Vazife ve Selahiyeti Kanunu’nun meclisten geçmesi üzerine Adana’da eylem yapıldı. 1 Haziran’da İnönü Parkı’nda toplanan bileşenler AKP il binasına yürüyüş düzenlediler.

Saat 18:00’de İnönü Parkı’nda toplanan kitle buradan sloganlarla yolun bir kısmını trafiğe kapatarak yürüyüşe geçti. Yol boyunca “Polis devleti istemiyoruz!”, “Yargılı-yargısız infazlara son!”, “Faşizme karşı omuz omuza!” sloganları atıldı. AKP il binası önüne gelindiğinde bileşenler adına hazırlanan basın metni okundu.

Açıklamada, AKP ile CHP’nin emekçilerin haklarının tırpanlanması sözkonusu olduğunda nasıl da birleştikleri ifade edilerek şunlar söylendi:

“Polis istediği kişiyi durdurup üstlerini, özel araçlarını, özel belgelerini, eşyalarını arayabilecek, dur ihtarına uymayanlara karşı silah kullanabilecek. Sadece suç sebebiyle değil, diğer her türlü işlem yaptığı kişinin parmak izini ve fotoğraflarını kayda alacak, bu kişinin suçsuzluğu anlaşılsa dahi bu kayıtlar 80 yıl saklanacak. Polis, hâkim izni olmadan, kişilerin evlerine ve işyerlerine girerek arama yapabilecek. Toplu gösterilerin yapıldığı çevredeki binalara, oda ve sendikaların çevresindeki binalara girerek arama yapabilecek... (...) Tüm emek örgütleri, demokratik kitle örgütleri, devrim ve demokrasi mücadelesi veren tüm kesimleri bu baskı yasasına karşı mücadele etmeye çağırıyoruz.”

İHD, KESK, DTP, EMEP, ÖDP, SDP, Halkevi, Alınteri, BDSP, ESP, İşçi Mücadelesi Partizan, TÖP, DTP Gençlik Meclisi, THAY-DER, ATAK Dergisi tarafından düzenlenen eylem basın açıklamasının okunmasının ardından sona erdi.

Kızıl Bayrak/Adana


Kocaeli: “Faşizme karşı omuz omuza!”

Polis terörünü yasalaştıran kanun 2 Haziran’da Kocaeli İnsan Hakları Parkı önünde gerçekleştirilen eylemle protesto edildi. Açıklamada 12 Eylül faşist askeri darbesinin gerici, baskıcı yasalarına yenilerinin eklendiği ifade edildi. Böylece işçi sınıfına yönelik ağır ve yoğun bir saldırı başlatıldığı vurgulandı. Ekim Gençliği, ESP, EHP, SDP ve EMEP’in ortak örgütlediği eyleme DHP ve Halkevleri de destek verdi.

Yaklaşık 30 kişinin katıldığı eylemde “Faşizme karşı omuz omuza!”, “Bu yasa meclisten geçmeyecek!”, “Gözaltılar, tutuklamalar, baskılar bizi yıldıramaz!” sloganları atıldı.

Ekim Gençliği/Kocaeli


Eskişehir’de polis yasası protesto edildi

4 Haziran günü Eskişehir SDP binasında Polis Görev ve Yetkileri Yasası’na ilişkin bir basın açıklaması gerçekleştirildi. Eylemi İHD, DİSK, Halkevleri, SDP, EMEP, DTP, EHP, ÖDP, BDSP, ESP, DGH, MB, DPG ve SGD’nin birlikte örgütledi.

Kızıl Bayrak/ Eskişehir