30 Ekim 2009
Sayı: SİKB 2009/42

  Kızıl Bayrak'tan
  “Açılım süreci”nin
ölü doğma ihtimali güçleniyor…
  Hezeyana dönüşen “Kürt açılımı”
“Açılım” eşliğinde
devlet terörü sürüyor
25 Kasım uyarı grevine hazırlanalım!
25 Kasım’a doğru şube ve işyerlerinden yansıyanlar...
  Entes güncesinden...
  Kent AŞ işçileriyle dayanışma eylemlerinden...
  Sınıf hareketinden...
  Gençlik çalışmasının güncel sorunları
  Gençlikten...
  İşçilerle konuştuk...
  Honduras halkının cunta
karşıtı direnişi sürüyor!
  NATO Savunma Bakanları’nın Bratislava Toplantısı…
  Dünya işçi ve emekçi hareketinden
  Sermaye, meslek odalarını denetimi altına almak istiyor...
  EMO “Yetkin, Yetkili ve Uzman Mühendislik Kavram ve Uygulamaları Kurultayı” düzenledi
  “Demokratik Türkiye ulusu”
hakkında birkaç söz -I-
M. Can Yüce
  Hrant Dink davasında kontrgerilla hukuku
işlemeye devam ediyor…
  Hasta tutsaklara özgürlük!
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

NATO Savunma Bakanları’nın Bratislava Toplantısı…

İşgalci zorbalar Afganistan halklarına karşı savaşı derinleştiriyor!

Afganistan’ı harabeye çeviren emperyalist işgal 8. yılını geride bıraktı. Emperyalist güç odakları ile Türk devleti gibi gerici rejimlerin suç ortaklığıyla başlatılan işgal, Afganistan’ın hiçbir sorununu çözmediği gibi, akılalmaz yıkım ve kitlesel kıyımlarla ülkeyi ortaçağ karanlığına sürükledi.

İşgali başlattıklarında Afganistan’ı “kolay lokma” sanan Pentagon’un savaş baronları, acımasızlıkta hiçbir sınır tanımadılar; ancak aradan geçen yıllara rağmen başkent Kabil’i bile kontrol edebilmiş değiller. Zira savaş aygıtı NATO komutasında devam eden işgale boyun eğmeyen Afganistan halkları, ABD ile suç ortaklarını tam bir açmaza sürükledi. Son teknoloji ürünü silahlarla donatılmış 104 bin işgalci askere rağmen NATO’nun sürekli ek kuvvet talep etmesi, açmazın günden güne derinleştiğini gözler önüne sermektedir.

Geçen hafta Slovakya’nın başkenti Bratislava’da gerçekleştirilen NATO Savunma Bakanları Toplantısı’nın gündeminde bir kez daha Afganistan işgali vardı. AKP hükümetinin Savunma Bakanı Vecdi Gönül’ün de katıldığı toplantıda, işgalin devam edeceği ilan edildi. İşgalin amacına ulaşabilmesi için onbinlerce askerin işgalci güçlere katılması gerektiğini hatırlatan NATO şefi Anders Fogh Rasmussen ile Amerikan savaş makinesinin Afganistan’daki güçlerine komuta eden General Stanley McChrystal, üye devletlere asker gönderme çağrısında bulundular.

NATO üyesi devletlerden, Afganistan’a desteklerini iki kat arttırmaları çağrısı yapan Fogh Rasmussen, 40 bin kişilik ek güce ihtiyaç olduğunu belirtti. Sürpriz bir kararla toplantıya katılan işgal ordularının şefi ABD’li general ise, “yeni strateji”nin başarısı için öncelikle ABD yönetiminden 80 bin kişilik ek askeri güç talep etti.

Dillendirilen rakamlar, emperyalist işgalcilerin Afganistan’da içine yuvarlandıkları aczin boyutu hakkında fikir veriyor. Bu arada cephe gerisinde, özellikle İngiltere, Almanya gibi ülkelerde emperyalist işgal karşıtı muhalefet de güçleniyor. Toplantıda, Afganistan’da Talibanla savaşın aşamalı olarak Afgan ordusu ve polisine devredilmesinden söz edilmesi, işgal karşıtı muhalefeti zayıflatma girişiminden başka bir şey ifade etmiyor. Zira Taliban’la savaş bir yana, Kabil’deki kukla yönetimin başı Hamid Karzai’yi koruyacak Afgan askeri ya da polisi bulunabilmiş değil. CIA fideliğinde yetiştirilen bu soysuz tetikçi canını ancak Amerikan askerlerine emanet edebiliyor.

Sözü edilen plan, Afganistanlılar’ı birbirine kırdırmak açısından uygun görünse de, verili koşullarda uygulanma şansından yoksundur. NATO şeflerinin onbinlerce asker talep etmeleri, aslında kendilerinin de bu planın başarısına inanmadıklarını kanıtlıyor.

İşgalin devamını “güvenlik” gerekçesine dayandıran savaş aygıtının şefi Rasmussen, işgal devam ettiği sürece “güvenlik” sorununa çözüm bulunmasının olanaksız olduğu gerçeğinin üstünü örtmeye çalışıyor. Vahşi bir işgalin olduğu yerde “güvenlik”ten söz edilmeyeceği gibi, işgalci asker sayısının arttırılması da sonucu değiştirmeyecektir.

ABD ile suç ortakları elbette bu durumun farkındalar; ancak Hazar havzasındaki petrol ve doğalgazı Hint Okyanusu’na ulaştırıp oradan ABD ve Avrupa’ya taşıyabilmek için Afganistan’la Pakistan’ın “güvenli köprü” haline getirilmesi gerekiyor.

Afganistan halklarına karşı sergilenen akıl almaz zorbalığın altında yatan esas neden budur. “Teröre karşı mücadele”, “güvenlik”, “Afganistan’da demokratik bir yönetimin kurulması”, “kadın haklarının geliştirilmesi” türünden söylemler ise, işgal suçuna ortak olan ülkelerin halklarını aldatmak için uydurulan iğrenç yalanlardan ibarettir. İşgalin 8. yılı geride bırakılmasına rağmen, göstermelik de olsa Afganistan’da kayda değer bir inşa çalışmasının yapılmamış olması da bu gerçeği kanıtlıyor.

Savaş baronlarını kaygılandıran bir diğer sorun ise, NATO’nun başarısızlığa uğraması olasılığıdır. Savaş aygıtı NATO şemsiyesi altında dünyanın dört bir yanına müdahale etmeyi planlayan kapitalist-emperyalist düzenin efendileri, acze düşmüş bir NATO’nun caydırıcılığının zayıflayacağını biliyorlar. Nitekim 2004 yılında Afganistan’daki işgal güçlerine komuta eden Kanada eski Genelkurmay Başkanı Rick Hillier, yazdığı anılarında, “Afganistan batağı NATO’nun çürüyen ceset olduğunu gözler önüne serdi. Çok büyük değişiklikler yapılmazsa ittifak yok oluşa sürüklenir” değerlendirmesini yapıyor.

Bölgenin emperyalist güç odakları açısından taşıdığı stratejik öneme başarısızlık kaygısı eklenince, Afganistan halklarını hedef alan saldırılar daha da pervasızlaştı; denklemin bir parçası durumuna sürüklenen Pakistan ise fiili savaş alanına çevrilmiş bulunuyor. Belirtmek gerekir ki, ezilen halklara ağır bedeller ödeten bu zorbalık, savaş baronlarının içine yuvarlandığı bataktan çıkışın yolunu açmayacaktır. Halkların direnme iradesi ayakta kaldığı sürece, bataklık içinde çırpınmak bütün işgalcilerin kaderi olmaya devam edecektir.


 

 

 

NATO Savunma Bakanları Afganistan için toplandı...

Emperyalistler işgalin devamı için çözüm üretemedi!

NATO, 8 yıldır Afganistan’da Uluslararası Güvenlik Destek Gücü (ISAF) adı altında asker konuşlandırıyor. Afganistan’ın içinden çıkılmaz bir bataklığa dönüşmesiyle birlikte birçok ülke asker çekmeye başladı. ABD emperyalizmi, işbirlikçi Karzai hükümetine ve tüm zorbalığına rağmen Afgan halklarını teslim alamıyor.

ABD emperyalizmi için giderek içinden çıkılmaz bir hal alan Afganistan, hem mali hem de askeri bakımdan ABD’yi zorlamakta, ABD’li çeşitli sermaye grupları tarafından sıkça dillendirildiği gibi “astarı yüzünden pahalıya” gelmektedir. ABD emperyalizmi için stratejik bir konumda bulunan Afganistan, gerek enerji yatakları, gerekse de jeostratejik coğrafi konumu nedeniyle vazgeçilemez bir ükedir. Ayrıca, Afganistan’dan “eli boş” dönmek, ABD’nin dünya jandarmalığı misyonuna büyük bir darbe vuracaktır.

Bu kaygı ve hesapla hareket eden ABD emperyalizmi, 22 Ekim günü Slovakya’nın başkenti Bratislava’da başlayan ve iki gün süren NATO Savunma Bakanları’nı bir araya getirerek toplantı gerçekleştirdi. NATO’ya üye 28 ülke ile Afganistan işgaline katılan 14 ülkenin savunma bakanları, Afganistan Savunma Bakanı, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Afganistan sorunuyla ilgili özel temsilcisi ve AB temsilcileri bir araya gelerek, işgalci güçlerin içinde bulunduğu son durumu ve Afganistan’dan “çıkış” senaryolarını tartıştılar. NATO toplantısında daha çok ek işgalci asker talebi ve işgali sürdürebilmek için maddi yardım konusu öne çıktı.

NATO şefi, ittifakın Afganistan’da güvenliği sağlamak için bulunduğunu iddia ederek, “Terörün ülkeye ve bölgeye geri gelmeyeceğinden emin olduğumuz an Afganistan’ı terk edeceğiz” dedi. Savaş baronunun söylemi Afganistan’da işgal ve katilamların devam edeceğini göstermektedir.

Ancak 8 yılın bilançosu, Afgan halklarının mücadelesinin emperyalist işgalcileri girdikleri bataklıktan çıkmasına izin vermeyeceğini göstermektedir.

4 Ekim ‘09 tarihli resmi verilere göre, Afganistan’da ölen koalisyon askerlerinin sayısı 1412. 8 yılda 842 Amerikan askerinin öldüğü kaydedilirken, yarısından çoğunu askerliğe geri dönemeyecek durumda olanların oluşturduğı 4 bin 477 asker yaralandı. ABD’nin ardından en fazla kayıp veren Britanya ordusu da işgalde 219 asker kaybetti. ABD işgalinin en büyük destekçilerinden biri olan Kanada 130, işbirlikçi Afgan askerlerinden ise 5 binden fazlası öldü.

NATO birliklerinin, Afgan halklarının direnişi nedeniyle işgalci askerlerini kaybetmesi NATO üyesi ülkelerin Afganistan’tan kaçmaya başlamasına neden olmaktadır. Afganistan’da son 2 yıldır direnişin giderek büyümesi sonucu bu yılın başından itibaren Afganistan’da ölen işgalci askerlerin sayısı, 253’ü ABD’li olmak üzere toplam 420’ye çıkmıştır.

Afganistan halklarını kısa sürede teslim alacağını düşünen emperyalist işgalciler, Afgan halkının direnişiyle birlikte “zaferin” kolay olmadığını anlamış oldular.