21 Mayıs 2010
Sayı: SİKB 2010/20

 Kızıl Bayrak'tan
İşçi sınıfına ihanetin hesabı mutlaka sorulmalıdır!
Anayasa değişikliği tartışmaları ve devrimci tutum
Baykal Amerikancı rejim tarafından
saf dışı edildi!
Polis destekli ırkçı-faşist saldırılar yayılıyor..
Madendeki patlamanın sorumlusu sömürü düzenidir!
BDSP: İş cinayetleri devam ediyor!
Sendika ve meslek örgütlerinden maden faciasına tepkiler
Ankara’da işçiler “Genel grev-genel direnişi” tartıştı
BES Adana Şube Başkanı Sinan Tunç
ile konuştuk
Türk-İş’ten 26 Mayıs ihaneti!
İşçi ve emekçi hareketinden..
Yeni dönem MESS Grup TİS süreci ve görevlerimiz
MİB: Sınıfa ihanet edenler hedefimiz olmaktan kurtulamayacaklardır!
İstanbul Kamu Emekçileri Kurultayı gerçekleştirildi!
Mayıs şehitleri eylemlerle anıldı
Gençlikten Kaypakkaya ve Mayıs şehitleri anmaları...
Sokak Üniversitesi’nde “Kapitalizmin krizi ve Yunanistan” dersi
NATO’da “stratejik” dayanışma
Krizin faturasına karşı
emekçiler sokakta!
Devrim şehitlerini anmak, kavgayı zaferle taçlandırmakla mümkündür!
Siyaset ve ahlak! - M. Can Yüce
Hasta tutsaklara özgürlük!
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Bir kez daha Ziya Yılmaz kimdir...

“İşçi sınıfına ihanet edenler hedefimiz olmaktan kurtulamayacaklardır!”

Metal İşçileri Bülteni’nin daha önceki sayılarında Birleşik Metal İşçileri Sendikası (BMİS) Eski Genel başkanı olan Ziya Yılmaz’la ilgili bir değerlendirme yayınlamıştık. Değerlendirmemizde özet olarak Ziya Yılmaz’ın 2003’te yapılan sendika genel kurulunda BMİS genel başkanlığını kaybettikten sonraki icraatlarını ortaya koymuştuk. Ziya Yılmaz’ın bu icraatları sınıf mücadelesi ve sınıfın çıkarları açısından değerlendirildiğinde sınıfa ihanetten başka bir tanımı hak etmiyordu. Biz de değerlendirmemizde bunu söyledik: Ziya Yılmaz metal işçilerinin içinden çıkmış bir haindir.

Değerlendirmemizin üzerinden hayli zaman geçtikten sonra geçtiğimiz günlerde bültenimizin basımını gerçekleştiren Eksen Yayıncılık’a Ziya Yılmaz tarafından kişiliğine hakaret ettiğimiz gerekçesiyle dava açıldı. Bildiğimiz kadarıyla Ziya Yılmaz aynı suçlamalarla BMİS’e de dava açmıştır.

Bültenimizde yayınlanan değerlendirmenin Ziya Yılmaz tarafından davaya konu edilmesinin nedeni esasta Ziya Yılmaz’a hakaret içermesi değildir. Onunki içinde bulunduğu ihanet çukurunun yarattığı suçluluk psikolojisini bastırma girişimidir. Yoksa Ziya Yılmaz da “sınıfa ihanet” ve “hain” terimlerinin ne anlama geldiğini iyi bilmektedir. Türk Metal Sendikası’nın yönetimi Türkiye sendikal hareketinde işbirlikçi, hain ve faşist kimliği ile tanınır. Bu gerçeği de Ziya Yılmaz iyi bilmektedir. Türk Metal Sendikası kurulduğu günden beri patron ve devlet sendikacılığı yapıyor. Devletin her türlü kirli işini yapan kontrgerilla örgütlenmesini finanse ediyor. Bütün toplu sözleşmelerde işçileri satıyor, patronlarla anlaşmalı bir biçimde öncü ve mücadeleci işçileri işten atıyor, genel olarak patronların bir dediğini iki etmiyor. Ziya Yılmaz ilerici ve mücadeleci bir geleneğe sahip olan BMİS’in genel başkanlığını yapmış biri olarak böyle bir şebekeyle işbirliğine gidiyor. İşbirliğinin temelini BMİS’in örgütlü olduğu fabrikaların Türk Metal Sendikası’na kaydırılması oluşturuyor. Ziya Yılmaz ne yapıyor? Önceden de ahbap çavuş olduğu BMİS’in örgütlü olduğu fabrikaların patronlarıyla yemeklerde buluşuyor. Eğer fabrika Türk Metal’e geçerse sözleşmelerin patronun istediği gibi olacağı sözü veriliyor. Fabrikalarda çalışan işçiler, kredi kartlarının borçlarını ödeme ve para teklif edilerek Türk Metal’e geçmeye ikna edilmeye çalışılıyor. Bütün bu çabalar tutmaz ise işçiler zorla, işten atma tehdidiyle BMİS’ten istifa ettirilerek Türk Metal’e geçiriliyor. Ziya Yılmaz bütün bu kirli işlerin tam ortasında yer alıyor ve bir kez daha söylüyoruz ki metal işçilerine ihanete devam ediyor.

Ziya Yılmaz esas rolünü Metal TİS’lerinin hemen öncesinde oynuyor. Her toplu sözleşme ve BMİS genel kurulu öncesi mutlaka BMİS’in örgütlü olduğu bir fabrikada Türk Metal’e kaydırma girişimi yaşanıyor. Şimdi yine bir toplu sözleme dönemindeyiz ve hiç kuşku yok ki Ziya Yılmaz’ın Türk Metal ve MESS’le işbirliğine dayalı yeni girişimleriyle karşılaşılacaktır. Bazı fabrikaların işçileri baskı altına alınacak, işçilere kirli tekliflerde bulunulacak, içki masaları kurulup kadın sunulacak, bunların sökmediği yerde fabrikalar noterle birlikte basılıp bir oldu bittiyle işçiler Türk Metal’e kaydedilecek vb. Ziya Yılmaz bu işlerin aktörüdür.

Ziya Yılmaz yıllarca Birleşik Metal İşçileri Sendikası’nda çeşitli kademelerde, en sonunda da genel başkanlık kademesinde yöneticilik yapmış bir şahsiyettir. Bu şahsın sınıfa ihanet olarak ifade ettiğimiz icraatları aslında yeni değildir. ‘90’ların başında “çağdaş sendikacılık” diye tanımlanan sermaye işbirlikçisi sendikacılık anlayışının BMİS içindeki en önde gelen savunucularından biridir Ziya Yılmaz. Yıllarca yaptığı sendika yöneticiliğini çağdaş sendikacılık anlayışına göre yapmış, metal işçilerini mücadeleden ve direnişten uzak tutmuştur. En kritik dönemeçlerde metal işçilerine ihanet eden Türk Metal çetesiyle işbirliğine gitmiş, metal işçilerinin sırtından hançerlenmesine ortaklık etmiştir. Metal işçilerinin bilincinin ve mücadelesinin köreltilmesi Ziya Yılmaz’ların temsil ettiği sendikacılık ve “mücadele” anlayışın bir ürünüdür. İşte bu sayede Ziya Yılmaz gibiler işçi sendikalarının koltuklarına oturabilmekte ve oralara yapışıp kalmak istemektedirler. Çünkü o koltuklar Ziya Yılmaz’lar açısından bir mücadele aracı değil ayrıcalıklı olma ve palazlanma zeminleridir. Onlar da bu ayrıcalıklarını kaybettiklerinde adeta ateşe düşmüşçesine paniğe kapılmakta ve o ayrıcalıklarını ne pahasına olursa olsun tekrar elde etmek istemektedirler. Ziya Yılmaz’ın bugünkü durumu budur. Ve bu durumunun adı çürümüşlük, düşkünlük ve sermaye iş birlikçiliğidir. Sonu sınıfa ihanete giden yoldur. Ziya Yılmaz da çoktandır bu yolun yolcusudur.

Kullandığımız ve davaya konu olan ifadeler biz devrimci metal işçileri açısından temelde kişiyi hedefleyen ifadeler değildir. Söz konusu kişi bir anlayışın ve bu anlayışa uygun bir pratik tutumun temsilcisidir. Temsil ettikleri anlayış ve o anlayışın yansıması olan eylemleri nedeniyle bugün eleştirilerimizin (yarın başka bir biçimde) hedefindedir/olacaktır. Biz devrimci metal işçileri olarak metal işçilerinin mücadelesinde bir tarafız. “Devrimci sınıf sendikacılığı” sendikal zemindeki mücadelemizin temelini oluşturmaktadır. Sınıfın gerçek hak ve çıkarları ancak bu çizgide bir anlayışla savunulabilir, bu anlayışla gerçekleştirilebilir. “Devrimci sınıf sendikacılığı” her türlü icazeti, işbirliğini, uzlaşmayı, kirli ilişkiyi ve ihaneti reddetmektedir. Doğaldır ki bu anlayışın karşısında patronlarla ve ihanetçiliği tescilli bir sendikayla işbirliğini, metal işçilerinin çıkarlarının yerine kişisel hırs ve çıkarlarını koymuş bir anlayış-kişi çıkmışsa elbette bununla mücadele edilecektir. Bizden başka ne bekleniyordu ki?

Kişiyi belirleyen temsil ettiği anlayış ve pratikteki tutumudur. Ziya Yılmaz’lar işbirlikçi ve ihanetçi sendikacılık anlayışının ürünleridir. Bu anlayış terk edilmedikçe yeni Ziya Yılmaz’ların çıkması kaçınılmazdır. Kuşkusuz bir dönemdir benzer bir anlayışla ilerleyen başkaları da vardır ve onlar da benzer ihanetçi tutumlarla metal işçilerinin karşısına çıkarlarsa bu kimseyi şaşırtmamalıdır. Elbette onlar da hedefimiz olmaktan kurtulamayacaklardır.

Metal İşçileri Birliği (MİB)