21 Mayıs 2010
Sayı: SİKB 2010/20

 Kızıl Bayrak'tan
İşçi sınıfına ihanetin hesabı mutlaka sorulmalıdır!
Anayasa değişikliği tartışmaları ve devrimci tutum
Baykal Amerikancı rejim tarafından
saf dışı edildi!
Polis destekli ırkçı-faşist saldırılar yayılıyor..
Madendeki patlamanın sorumlusu sömürü düzenidir!
BDSP: İş cinayetleri devam ediyor!
Sendika ve meslek örgütlerinden maden faciasına tepkiler
Ankara’da işçiler “Genel grev-genel direnişi” tartıştı
BES Adana Şube Başkanı Sinan Tunç
ile konuştuk
Türk-İş’ten 26 Mayıs ihaneti!
İşçi ve emekçi hareketinden..
Yeni dönem MESS Grup TİS süreci ve görevlerimiz
MİB: Sınıfa ihanet edenler hedefimiz olmaktan kurtulamayacaklardır!
İstanbul Kamu Emekçileri Kurultayı gerçekleştirildi!
Mayıs şehitleri eylemlerle anıldı
Gençlikten Kaypakkaya ve Mayıs şehitleri anmaları...
Sokak Üniversitesi’nde “Kapitalizmin krizi ve Yunanistan” dersi
NATO’da “stratejik” dayanışma
Krizin faturasına karşı
emekçiler sokakta!
Devrim şehitlerini anmak, kavgayı zaferle taçlandırmakla mümkündür!
Siyaset ve ahlak! - M. Can Yüce
Hasta tutsaklara özgürlük!
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Yeni dönem MESS Grup TİS süreci ve görevlerimiz

On binlerce metal işçisinin taraf olduğu ve yüz binlerce işçinin ise yaşamını doğrudan etkileyen MESS Grup TİS sürecine girmiş bulunuyoruz. Bu sürecin tarafları olan işçi sendikaları ile metal kapitalistlerinin örgütü MESS kendi cephelerinden hazırlıklarını sürdürüyor. Elbette istisnai bazı durumlar dışında bu hazırlıklar görünür değil.

Henüz ilk aşamasında bulunduğumuz bu mücadelede taraflar konumlarına uygun olarak mevzileniyor, strateji-taktiklerini oluşturuyor, silahlarını hazırlıyorlar. Zira, süreç son derece kritik ve herhangi bir boşluk ve zayıflık büyük bedellere malolabilir. Bu, hem bu sürecin geçmiş deneyimlerinden hem de içinden geçilen dönemin sınıf mücadelesinin gündemleri ve biriktirdiği gerilimlerden dolayı böyledir.

MESS Grup TİS süreci sınıf mücadelelerinde hep özel bir yere sahip olmuştur. Çünkü hem metal işkolu ekonomide tuttuğu yer itibariyle stratejik bir işkoludur hem de metal işçileri mücadele dinamikleriyle sınıf hareketinde öncü bir konuma sahiptirler. MESS Grup TİS’leri ise stratejik niteliğin sınandığı özel anlar olmuştur. Zira hem TİS süreçleri sermaye ile emeğin karşı karşıya gelip çalışma ve yaşam koşullarını belirledikleri özel bir hesaplaşma anıdır. Hem de grup TİS’leri hesaplaşmayı geniş bir ölçeğe taşıdığı için sınıfsal kutuplaşmayı güçlendirmektedir.

Bundan dolayı işçi sınıfı tarihinde MESS Grup TİS’leri sermaye ile emek arasındaki ekonomik-sosyal ve siyasal mücadelelerin dengesini belirlemiş, gidişatına yön vermiştir. MESS Grup TİS’lerinde bağıtlanan ücret ve sosyal haklar, nasıl sonuçlandığına bağlı olarak olumlu ya da olumsuz diğer işkollarındaki durumu da belirlemiştir. Bundan dolayı, işçi sınıfı MESS Grup TİS’lerine hep ilgi duymuş, izlemiş ve dönem dönem de taraf olmuştur.

Yeni dönem TİS süreci ise bu bakımdan çok daha önem kazanmıştır. Zira krizin ağır faturasını ödeyen işçi sınıfı için MESS Grup TİS’leri, bu dönem yaşanan ağır kayıpların ne ölçüde telafi edileceğini ve kaybedilenlerin ne kadarının geri alınacağını tayin edecektir. Metal işçilerinin kazanımları, diğer sınıf bölükleri için de bir ölçü olacaktır. Eğer metal işçileri, MESS’e karşı etkili, kararlı bir mücadele yürütür ve bu ölçüde de MESS’e kök söktürürlerse, mücadelenin maddi kazanımlarından bağımsız olarak, sınıf mücadelesinin seyrine tayin edici etkide bulunacaklardır.

Krizin patlak verdiği döneme denk gelen TİS sürecinin, krizin faturasının işçi sınıfına ödetilmesinde nasıl kritik bir rol oynadığı biliniyor. Eğer metal işçileri, kriz bahanesine aldırmadan ve sendika bürokratlarının oyunlarına düşmeden mücadelede ısrar edebilselerdi, krizin faturasını bu denli kolay ödemezlerdi. Krizin faturasını genel bir saldırıya çevirecek olan sermaye sınıfı daha en baştan durdurulmuş olurdu. Ancak MESS, TİS sürecini istediği gibi bitirdiği ölçüde, sermaye sınıfı bir bütün olarak işçi sınıfının üzerine yüklenmiştir. Öyle ki, imzalanan TİS’i dahi kağıt üzerinde bırakan düzeyde hak gaspları yaşanmıştır. On binlerce işçi işten atılmış, TİS’te belirlenen ücretler düşürülmüş, yine TİS’e geçirilemeyen esnek çalışma uygulamaları uygulamaya sokulmuştur.

Elbette sermayenin her dönem koçbaşı olarak davranmış olan MESS de yeni dönem TİS sürecinin taşıdığı önemin bilincindedir. Bunun için TİS sürecini istedikleri gibi sonuçlandırmak için ellerinden geleni yapacaktır. Böylelikle hem son iki yıl içerisinde elde edilen kazanımlarını korumaya, yani gasp ettiklerini geri vermemeye, hem de genel olarak işçi sınıfının bu en ileri mevziden durdurmaya çalışacaktır. Bunun için MESS sadece kendisi için değil aynı zamanda sınıfı için mücadele edecektir. Bundan dolayı da sınıfının ve onun tüm siyasi mekanizmalarının açık desteğini alacaktır.

Sendikaların durumu

Elbette MESS’in en büyük silahı Türk Metal çetesi olacaktır. İhanet ve satış bu çetenin en büyük meziyeti ve işidir. Her TİS döneminde işkolunda sahip olduğu sayısal gücü de kullanarak ne edip edip satış sözleşmesine imza atmaktadır. Bunun için bu çetenin TİS hazırlığı, mevcut koşullarda satışın nasıl gerçekleştirileceğinin yollarını hazırlamaktır. Bu çetenin ilgili organlarının şimdiden bunun için çalıştıklarına kuşku yoktur. Doğrudan MESS tarafından yönetilen ve MESS’in yanında mevzilenen bu çeteyi etkisizleştirmeden süreci kazanmak mümkün değildir.

Belirtmek gerekiyor ki bu görev, her şeyden önce ileri ve öncü metal işçilerinin omuzlarındadır. Çünkü Türk Metal karşısında alternatif olma iddiasındaki BMİS yönetiminin bunu yapamayacağı geçmiş dönem TİS deneyimlerinden biliniyor.

BMİS yönetiminin inandırıcılığı ve itibarı bu durumdan dolayı büyük yara almıştır. Ayrıca ciddi bir özgüven sorunu yaşanmaktadır. Kararlı bir mücadeleyle sayısal gücüne değil mücadelenin önderliğini üstlenerek metal işçisini temsil eden tek gerçek sendika olarak boy göstermek hedefiyle çıkılan yolda elde edilen başarısızlıktan sonra aynı güç ve güvenle davranamamaktadır. Ayrıca o dönem iddiaların gerisine düşülmesinin ardından Türk Metal karşı saldırıya geçmiş ve BMİS’in mevzilerini ele geçirmek için seferberlik ilan etmiştir. Bunda belli ölçülerde bir başarı kazandığı biliniyor. Türk Metal’in altını boşaltmaya niyetlenen BMİS yönetimi sonuna kadar gidemediği ölçüde Türk Metal yönetimi aynı hedefle saldırıya geçmiştir.

Kuşkusuz bu durum bu dönemki TİS sürecini kazanmak için önemli bir dezavantajdır. Ancak her şeye rağmen güçlü ve sarsıcı bir müdahaleyle üstesinden gelmek mümkündür. Eğer ileri ve öncü işçiler birleşik bir mücadele kararlılığı gösterir ve bunu BMİS yönetimine de dayatırsa, BMİS yönetiminin önceki TİS sürecinde öncü ve devrimci işçileri süreci katmamak konusunda sergilediği geri tutumlar aşılabilir ve sendikal imkanlar daha etkin biçimde değerlendirilebilir.

İşkolunda örgütlü diğer sendika olan Çelik-İş’e gelirsek, Türk Metal ile BMİS arasındaki kutuplaşmanın gölgesinde kendisini unutturan ve suya sabuna dokunmayan bu sendikanın yönetiminin işbirlikçilikte ve ihanette Türk Metal’den geri kalır yanı yoktur. Bu dönemde, bu sendika bünyesinde varolduğu bilinen ilerici ve öncü dinamikleri sarsıp uyandırmak önem taşımaktadır. Ne yapıp edip bu sendikanın yönetimini hedefe çakmak durumundayız.

Metal işçileri ve olanaklar

Kuşkusuz sendikaların bu tablosu, aynı zamanda metal işçisinin bilinç ve örgütlenme düzeyine ilişkin en açık göstergedir. Zira, sendika bürokratlarının kurdukları bu saltanat, BMİS şahsında ise kendisini gösteren bürokratik-uzlaşmacı sendikacılık anlayışı ve pratiği ancak işçi sınıfının örgütsüzlüğü ve inisiyatifsizliği ile açıklanabilir. Böyle olmasaydı sendikalardaki bu tıkanma ve sınıf düşmanı anlayışlar varlık zemini bulamazdı. İşte bunun için sendikalara ilişkin her değinme ve her olumsuzluk ifadesi, esas olarak işçi sınıfının zayıflıklarına bir işaret olarak anlaşılmalıdır.

Bu süreçte asıl görev metal işçisinin bilinç ve örgütlenme düzeyini sistematik bir çabayla yükseltebilmektir. Belirtmek gerekir ki bunu başarabilmek için ciddi olanaklar vardır. Krizin patlak verdiği ilk dönemde savunmaya geçen ve tam bir bozgun havası yaşayan metal işçileri cephesinde bugün esen rüzgarlar mücadele yönündedir. Krizin faturasını ödeyen metal işçileri için bu dönem artık hesap çıkarma ve kaybettiklerini geri kazanma dönemi olmalıdır. Öyle ki artık kriz bahanesiyle metal işçilerinden fedakarlık istemenin koşulları tükenmiştir. Metal işçisi katlandığı ağır yıkımın düzeltilmesini beklemektedir. Bu beklentiler aynı zamanda aktif bir mücadele ve örgütlenme arayışı olarak şekillenmektedir. Zira, bugün hem Birleşik Metal ve hem de Türk Metal cephesinden örgütlenme girişimleri belirgin biçimde ivme kazanmıştır. Her an yeni bir örgütlenme girişimi, örgütlendikleri için işten atılan işçiler, yeni yetki kazanılmış fabrikalar vb. gelişmeler yaşanmaktadır.

Öte taraftan bu mücadele ve örgütlenme eğilimini, TEKEL işçilerinin direnişiyle güçlü işaretleri görülen yeni bir mücadele döneminin olumlu rüzgarları da ayrıca beslemektedir. Bunun içindir ki, TİS süreci MESS ve özellikle ihaneti gelenek yapan sendikal korucular bakımından hiç de kolay geçmeyecektir. Metal işçilerini kandırmak, mevcut olana ve yeni hak gasplarına razı etmek için çok çalışmaları gerekecektir.

İşte bu şartlarda girilen metal TİS süreci, sadece bir işkolunu değil, genel olarak sınıf mücadelesinin tüm alanlarını ilgilendiriyor. Bunun için TİS sürecine hazırlanmak, sınıfa karşı sınıf ekseninde başta metal işçilerinin ve giderek sınıfın öteki bölüklerinin aktif desteğini ve ortak mücadelesini esas almak demektir. Ortak mücadele ise fiili-meşru bir yolundan MESS’i yere çalmak üzere grev hedefli bir mücadele hattından yürümektir. Tüm bu açılardan ne kadar başarılı olunursa TİS’i kazanmak da o kadar mümkün olur. Şimdi tüm bu ifade ettiklerimizi ayrıntılandırarak başarılı bir TİS için yürütülmesi gereken mücadele ve örgütlenme hattı üzerinde durmak istiyoruz.

Talepler...

TİS sürecinin kazanılmasında hak talepleri ve bu talepleri içeren sözleşme taslakları özel bir önem taşımaktadır. Tüm bir dönem mücadelesinin sınırlarını ve gerilimini taleplerin niteliği belirleyecektir. Metal işçilerinin ihtiyaçlarına yanıt veren, gasp edilenlerin geri alınmasını, insanca çalışma ve yaşam koşullarını sağlayacak taleplerin öne sürülmesi çatışmanın yönünü belirleyecektir.

Öyle ki sendikal anlayışlar arasındaki farklılıklar daha taleplerin belirlenmesi aşamasında ortaya çıkmaktadır. Türk Metal yönetiminin taleplerin belirlenmesinde ilkesi malum, MESS’in verebilecekleridir. Bu nedenle ücret ve sosyal hak talepleri olabildiğince asgari bir sınırda tutulurken, anlaşmazlık doğuracak mesafeler oluşmamasına dikkat edilmektedir. BMİS yönetimi ise özellikle son dönem sözleşme süreçlerinde bundan farklı olarak insanca çalışma ve yaşam kriterlerini baz aldığı iddiasındadır. Fakat BMİS’in sorunu kağıt üzerinde söylediklerinde değil bunun gereklerini yapmak planında ortaya çıkmaktadır.

Bu noktada belirtmek gerekir ki, mesele aynı zamanda sadece taleplerin ne olduğu değil, bu taleplerin şekillendirilme sürecidir. Eğer bu taleplerin olduğu sözleşme taslakları, metal işçilerinin tabandan katıldığı canlı tartışma zeminlerinin ürünü olarak hazırlanmış, kırmızı çizgileri kesin olarak çizilmiş ve örgütlü bir taban iradesine dayandırılmışsa, mücadelenin seyrini belirleyecek ilk adımlar da atılmış olacaktır. Çünkü metal işçisi ne istediğini bilecek ve isteklerini yerine getirmek üzere mücadeleye daha büyük bir şevk ve kararlılıkla sarılacaktır. Bu nedenle, TİS taslaklarının hazırlanması amacıyla yapılacak çalışmalar hayati bir önem taşımaktadır. Bu çalışmalar ise bilgilendirme çalışmalarından işçilerin yan yana gelerek taleplerini belirleyecekleri platformların oluşturulmasına kadar bir dizi yol ve yöntemi içermektedir.

Bunları belirttikten sonra bu dönem öne çıkacak ve metal işçilerinin kırmızı çizgilerini oluşturacak olan talepleri şöyle sıralayabiliriz: Öncelikle ücretlerde ve sosyal haklarda büyük kayıplar sözkonusudur. Bu kayıplar giderilmeli, ücretler insanca yaşamaya yeterli ücret seviyesine getirilmeli, eski ve yeni işçiler arasındaki ücret farklılıkları en aza indirilmelidir. İşgüvencesi diğer önemli bir taleptir. Geçtiğimiz dönem sözleşmesinin ardından metal patronlarının yaptıkları kitlesel işçi kıyımlarından sonra mutlaka bu sözleşme döneminde patron keyfiyetine sınır getirilmeli, bunun için de “İşten çıkarmalar yasaklansın” talebi yükseltilmelidir. Bir diğer önemli talep ise esnek çalışma uygulamalarına son verilmelidir. Önceki TİS döneminde kağıt üzerinde esnek çalışmaya geçit verilmemiştir ama fiiliyatta esneklikte hiçbir sınır kalmamıştır. Telafi, denkleştirme, kısa çalışma vb. uygulamalarla esnek çalışma sistemine son verilmelidir.

Bu talepler yakıcılıkları kadar tüm bir işçi sınıfını kapsıyor olmalarından dolayı da öne çıkarılmalıdır. Böylelikle mücadelenin örgütlü-örgütsüz, metal işçisi olsun olmasın işçi sınıfına maledilmesi kolaylaşacaktır.

Mücadele hattı...

TİS süreçlerinde sendika yönetimlerinin farklı biçimlerde ifade etseler de temel kaygıları, süreci “masada bitirmek”tir. Bu anlayışı en açık biçimde ifade eden ve bunu dolaysız biçimde yerine getiren Türk Metal yönetimidir. İhaneti bu biçimde gerekçelendiren Türk Metal yönetimi, başından sonuna kadar süreci masa başı görüşmeler sınırında tutmaya özen göstermektedir. Çünkü yapılacak kontrollü eylemlerin dahi, göstermelik olmaktan çıkma ihtimali yüksektir. Zira işçilerin birikmiş mücadele isteği ve eğilimleri, sınırı nasıl belirlenmiş olursa olsun bir eylem süreci içerisinde hızla gelişme imkanı bulur ve daha ileri eylem biçimlerini gündeme sokar. İşte bunun için ne olursa olsun işçileri eylem alanından uzak tutmak bu sendikal korucuların bilinçli bir tutumudur. Çelik-İş Sendikası’nın da bu hainlerden bir farkı bulunmamaktadır.

Birleşik Metal ise daha önceki yıllarda göstermelik birkaç eylem dışına çıkmamıştı. Fakat son TİS sürecinde bunun dışına taşarak gelişmelere bağlı olarak düzenli eylemlerle TİS sürecini örgütlemeye çalıştı. Metal işçilerini daha ileri mücadelelere hazırlamak, TİS sürecini masa başı görüşmelerden çıkararak mücadele alanının belirleyiciliğine sokmak bakımından atılmış bu adımlar önemliydi. Ancak yetersizdi. Çünkü süreç boyunca öne çıkan, her ne pahasına olursa olsun mücadeleyi ileriye taşıma irade değil, kararsızlıklar ve yalpalamalar oldu. Özellikle krizin patlak vermesinin ardından kapitalizmi aşan bir mücadele ufku olmayınca, eylem süreci yarıda kesildi. Bugün ise, aynı düzeyde bir mücadele sürecini dahi örgütleyecek güç ve irade bulunmamaktadır.

Diğer taraftan sendikaların durumu ne olursa olsun, süreci grev hedefine bağlı olarak sokakta süren ve giderek hem katılımcı işçi sayısının, hem de kararlılık ve mücadele gücünün arttığı bir mücadele süreci olarak örebilmek gerekir.

Örgütlenme hattı...

Tüm bu söylenenlerden TİS sürecinin başarısının işçilerin tabandan inisiyatif kullanmalarına bağlı olduğu kendiliğinden çıkar. İnisiyatif kullanmak işçilerin süreci yönetebilir hale gelmesi demektir. İnisiyatif kullanmanın aracı taban örgütlenmeleridir. Taban örgütlenmeleri yoluyla mücadelenin tabana yayılması, en geniş ve en aktif katılımın yolunun açılmasıyla mümkün olur.

TİS sözkonusu olduğunda taban örgütlenmelerinin deneyimlerle de yerleşmiş biçimi TİS komiteleridir. Fabrikalardan oluşmuş TİS komiteleri yoluyla, işçiler taslakların hazırlanmasından mücadelenin omuzlanmasına ve TİS’in bağıtlanmasına kadar tüm sürecin seyrini belirleme imkanı bulurlar. Dolayısıyla TİS komiteleri, mücadelenin başarısı için bir ilk adımdır.

Bununla birlikte TİS komitelerinin ölçeğini dikey ve yatay olarak kavramak gerekir. Yani fabrikalarda oluşturulacak TİS komitelerinin yanısıra hangi sendikadda örgütlü olursa olsun fabrikaları birbirine bağlayacak tarzda merkezi komitelerin oluşturulması da önem kazanmaktadır.

Öte yandan TİS komitelerini dinamik örgütler olarak düşünmek gerekir. Yani mücadelenin ihtiyacına göre biçim değiştirebilirler. İşçilerin dolaysız olarak söz söylediği, eylem örgütlediği araçlar olarak TİS komiteleri giderek grev komiteleri olarak rol oynayacaklardır.

Ayrıca belirtmek gerekir ki, TİS komitelerini sadece grup TİS’leri kapsamında olan fabrikalarla, sendikalı olmayan fabrika ve işyerlerinden işçileri kapsayacak biçimde düşünmek önemlidir. Böylelikle mücadelenin geniş bir alana yayılması ve toplumsal ölçekte sonuçlar yaratmasının koşulları oluşturulmuş olacaktır. Bu nedenle havza ve bölgelerde TİS ile bağlantılı ancak onu da aşacak bir mahiyette metal işçilerinin yan yana geldiği mücadele platformlarını oluşturmak temel önemde bir görevdir.

Hareket planı...

Tüm bunlar sürecin olmazsa olmazlarıdır. Ancak nereden başlanacak, nasıl bir yoldan yürünecek ve TİS’in her aşamasına ilişkin hareket planı ne olacaktır.

Hareket planı doğal olarak TİS sürecinin tüm aşamalarının özgünlüklerini gözeterek oluşturulacak, fakat esasta ise metal işçilerini sürecin bir parçası haline getirmek üzere uyarma-bilinçlendirme-örgütleme-eyleme geçirme yönünde yoğunlaşacaktır.

Şu halde süreç taslakların oluşturulma sürecidir. Yani metal işçilerinin sorunlarının masaya yatırılarak taleplerin şekillendirileceği bir aşamada bulunuyoruz. Yukarıda belirttiğimiz gibi bu aşama, gerek taleplerin içeriği itibariyle ve dahası belirlenme yöntemiyle sürecin bundan sonraki seyrini esastan belirleyecektir. Metal işçileri bizzat belirlenmesine katıldıkları talepler konusunda ısrarlı olacak ve mücadeleye katılımda daha istekli davranacaktır.

Ayrıca taleplerin bu biçimde belirlenmesi, aynı zamanda tabandan işçilerin örgütlenmesi, taban örgütlerinin oluşturulması demektir. Zira bu esnada yan yana gelecek işçiler, söz-yetki ve karar haklarını kullanmaktadırlar. Fakat bunun kendiliğinden olmayacağı açıktır. Zira, sendika yönetimleri bu tür süreçleri işletmekle birlikte yetkilerini paylaşmak istemedikleri için taleplerin belirlenmesi amacıyla oluşturulan bu komitelerin sürekli işleyen mekanizmalara dönüşmesini engellemekte ya da kendilerinden bağımsız davranmalarına izin vermeyerek onları güdükleştirmektedirler. Dolayısıyla bir kez daha görev ileri ve öncü işçilere düşmektedir. Bu aşamada taleplerin haklılık ve meşruluk temelinde belirlenmesi çabası gösterilmeli, oluşturulan zeminlerin TİS komitelerine dönüştürülmesi için emek harcanmalı ve sendika bürokratlarının manevraları boşa çıkarılmalıdır.

Tabandan yaratılacak örgütlenme düzeyine de bağlı olarak, sürecin her aşamasını eylemli bir tarzda örgütlemek temel bir görev olmalıdır. Metal işçilerini pasif olsa bile ortak bir duygu ve amaç birliğinde buluşturacak eylem biçimlerinden (kokart takmak, sakal bırakmak, ortak ilanlar vermek vb.) MESS ve fabrika önlerinde yapılacak eylemlere kadar uzanan çeşitlilikte bir eylem ve mücadele hattı oluşturmak gerekmektedir. Bu eylemlerin ne yoğunlukta ve ne çeşitlilikte olacağını biraz da güçlerin somut durumu belirleyecektir. Ancak burada gözetilmesi gereken, metal işçilerini sürece aktif olarak katmak, süreci kapalı masabaşı görüşmelerden çıkarmak ve grev düşüncesini, isteğini ve kararlılığını oluşturmaktır.

Bu sürecin örgütlenmesi Metal İşçileri Birliği çatısında biraraya gelmiş öncü-devrimci metal işçileri ile bunun dışındaki ileri-öncü işçilerin omuzlarında olmakla birlikte, süreç aynı zamanda sendikal mekanizmaları harekete geçirecek bir mücadele süreci biçiminde de sürmek durumundadır. Bu haliyle sendika yönetimlerini, yukarıda anlatmaya çalıştığımız talepler-mücadele ve örgütlenme hattını hayata geçirmek, bu doğrultuda süreci örgütleyecek bir yaklaşım içerisinde bulunmaya zorlamak gibi temel bir sorumluluk var önümüzde. Bu da, sendika yönetimlerine dayatmak üzere ilke ve taleplerin kararlı bir biçimde ileri sürülmesini gerektirmektedir. Talepler, örgütlenme ve mücadele hattına ilişkin yukarıda belirttiklerimiz bu kapsamda değerlendirilmelidir. Bunun dışında, tüm bir süreç boyunca tam açıklık ilkesine uygun olarak davranılması, görüşmelerde TİS komitelerinin seçeceği temsilcilerin bulunması, sözleşmenin tüm maddelerinin işçilerin onayından geçmeden kabul edilmemesi, yani karar hakkının işçilere ait olması gibi talepler de yine bu kapsamda değerlendirilmelidir. Bu talepleri, sadece istemekle kalmamak, dayatmak ve olmadığında da fiili uygulamalara dönüştürmek gerekir.

Hareket planını somutlarsak…

Tüm bu söylediklerimizi özetleyerek ifade edersek:

* Taslakların oluşturulması aşamasında:

- Taslaklar fabrikalardan işçilerin katıldığı tartışmaların ürünü olarak oluşturulmalıdır. Bu, yönetimlerden talep edilmelidir. Böyle davranmayan yönetimler teşhir edilmelidir. Başlatılan süreçlere etkin biçimde katılmalı ve belirlenen yönde müdahale edilmelidir.

- Tabandan hazırlanmış taslakların sahiplenilmesi sağlanmalı ve görüşmelerde bu taslakların esas alınması dayatılmalıdır.

- En önemli talepler belirlenmeli ve metal işçisinin iradesi haline getirilmelidir.

- Tüm bu süreç boyunca bu taleplerin takipçisi olunmalıdır.


* Görüşmeler aşamasında:

- Görüşmelere işçi temsilcilerinin katılması talebi yükseltilmelidir.

- Görüşmelerin bilgisinin “tam açıklık” ilkesi doğrultusunda işçilere verilmesi talep edilmelidir.

- Açıklığın olmadığı durumda bunun sonucunun ihanet olacağı fabrikalarda yoğun biçimde anlatılmalıdır.

- Görüşmelerin dışa yansıyan bilgilerinden hareketle işçiler bilgilendirilmeli, uyarılmalı, harekete geçmeye çağrılmalı ve olabildiğince harekete geçilmelidir.


* Anlaşmazlık aşamasında:

- Grev ajitasyonu yükseltilmelidir.

- Grev iradesini mayalayacak eylemler yapılmalıdır.

- Sendika yönetimleri grev kararını almak zorunda bırakılmalıdır.

- Yine sendika yönetimleri daha bugünden grev için maddi ve örgütsel hazırlıkları yapmaya zorlanmalıdır.

- Bunu yapmayanların tutumları teşhir edilmeli ve hesap sorulmalıdır.

Görev Metal İşçileri Birliği’nin omuzlarında!

Belirtmek gerekir ki, bu mücadele görevlerinin üstesinden gelmek bilinçli ve örgütlü davranabilen bir öncü işçi inisiyatifini gerektirir. Şu haliyle işkolunda bunun altından kalkacak güçte bir örgütlü inisiyatif bulunmamaktadır. Bu koşullarda bu boşluğu doldurmak iddiasıyla öne çıkmış bulunan Metal İşçileri Birliği’nin yapacakları belirleyici bir önem taşımaktadır. Bu, metal işçilerinin ileri ve öncü potansiyellerini açığa çıkarmak, örgütlemek, elindeki imkanları mücadele görevlerini yüklenmek amacıyla harekete geçirmek... elbette tüm bunları yaparken aynı zamanda metal işçilerinin taban iradesini temsil edecek bir bilinçle davranmak sorumluluğu demektir.

Elbette Birlik’in mevcut imkanları ve güçleri düşünüldüğünde bu çerçevede yapılacaklar konusunda gerçekçi olmalıyız. Ancak önemli olan devrimci bir misyon bilinciyle net ve tok biçimde davranmak, eldeki imkanları da küçümsemeden mücadele görevlerini üstlenebilmektir. Bu yapılabildiği ölçüde önceki TİS sürecinde yaşandığı gibi, mevcut güçlerin sınırlarının ötesinde bir etki yaratılacak ve bir mücadele odağı olarak çıkılabilecektir. Bu noktada belirtelim ki, bugün o zamankinden daha ileri imkanlara da sahip durumdayız. Henüz yolun başında olmakla beraber kurulu bir mekanizmaya, düzenli olarak kullanılan araçlara ve belli bir etki alanına sahibiz.

İşte bu bilinç ve sorumlulukla mücadele ve örgütlenme görevleri yerine getirilmeye çalışılacaktır. MİB’in tüm birimleri bunun için, hem içeriden sabırlı ve kararlı bir çalışmayla metal işçilerini sürece hazırlayacak, hem de öncü bir işçi platformu olmanın sorumluluğuyla fiilen TİS komiteleri olarak çalışacaktır.

Bazı somut görevler

MİB çalışmalarının üç temel başlığı olacaktır:

Yoğun bir teşhir ve ajitasyon çalışması, yoğun bir örgütlenme çalışması ve eylemli bir mücadele süreci.

Bunun için:

* Öncelikle örgütlü güçlerin süreç hakkında mücadele-örgütlenme hattıyla ilgili bilgilendirilmesi ve eğitimden geçirilmesi gerekmektedir. Metal TİS Sempozyumu bu bakımdan en iyi biçimde değerlendirilmelidir.

* Bunun için süreci içeriden fiilen yönetmek üzere inisiyatifli davranmalıyız. TİS komitelerini örgütlemeli, taslak oluşturmaya öncülük edilmeli, sürece tabanın katılımını sağlayacak biçimde davranmalıyız.

* Tüm süreç boyunca Birlik adına yaygın ve kesintisiz bir uyarma, aydınlatma ve bilinçlendirme çalışması yapmalıyız. Bu amaçla bülteni daha güçlü ve daha işlevsel bir içeriğe kavuşturmalı yanısıra gerekli her durumda bir dizi aracı sürekli ve sistemli biçimde kullanmalıyız.

* Sürecin örgütlenmesinde her alanda ortak örgütlenme anlayışı çerçevesinde bütün metal işçilerini bir araya getirmek üzere seferber olmalıyız. Bunun için düzenli toplantılar yapmalı, ayrıca süreci canlı tutmak ve kamuoyuna taşımak üzere sıklıkla paneller, tartışma toplantıları, basın açıklamaları gibi etkinlikler düzenlemeliyiz.

* Özellikle her kritik aşamada metal işçilerinin iradesini ortaya koymak üzere etkili eylemler yapmalıyız. Yanısıra görüşmelerin yapıldığı mekanların önünde düzenli oturma eylemleri gibi eylem biçimleri de örgütlenebilmelidir.

Komünist Metal İşçileri