02 Temmuz 2010
Sayı: SİKB 2010/26

 Kızıl Bayrak'tan
“Kürt açılımı” fiyaskosu ve kriz tehditi sermaye iktidarının açmazlarını derinleştiriyor..
Saldırılara karşı anti-emperyalist/anti-siyonist direnişini yükseltelim!
Sermaye düzeninin Kürt sorununda iflası derinleşiyor
G20 Zirvesi ve krizde yeni dönem
Düzen içi çatışmaya
Abant’tan “teorik” destek!
Kumlu’dan yansıyanlar değişmedi..
Değişmeyen bir devlet politikası: İşkence!
19 yılda 12 milyon işkence
başvurusu..
“Pir Sultan’dan Madımak’a
asan da yakan da devlettir”
İşçi ve emekçi hareketinden.
TİB-DER Başkanı ile iş cinayetleri ve taşeronluk sistemi
üzerine konuştuk...
Metal İşçileri Birliği Merkezi Yürütme Kurulu Temmuz Ayı Toplantısı Sonuçları.
Öncü metal işçileri Toplu Sözleşme Sempozyumu’nda buluştu
66 gündür direnişte olan UPS işçileri ile son gelişmeler üzerine konuştuk!
UPS Direnişi kararlılık ve dayanışmayla büyüyor!..
Avrupa’da yaygın grevler ve
kitle gösterileri.
G-20 protestolarla karşılandı!.
“Kapitalizme, patrikaryaya ve militarizme” karşı
tutarlı mücadeleancak devrimci sınıf çizgisiyle mümkündür!
Dünya Kadın Yürüyüşü Avrupa Buluşması’nda forum ve
yürüyüşler...
“Kürtler ne istiyor?” - M.Can Yüce
YÖK’ten daha fazla sömürü için yeni taslak
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Metal İşçileri Birliği Merkezi Yürütme Kurulu Temmuz Ayı Toplantısı Sonuçları...

MİB MYK Temmuz ayı toplantısı gerçekleştirildi. Toplantının gündeminde şu konu başlıkları bulunuyordu:

- Toplu sözleşme sempozyumu üzerine değerlendirme

- Toplu sözleşme sürecine ilişkin yeni dönem planlaması

- İşkolunda gelişmeler üzerine değerlendirme

- Bülten üzerine planlama

 

- Toplu sözleşme sempozyumu üzerine değerlendirme:

27 Haziran tarihinde gerçekleştirilen “Toplu Sözleşme Sempozyumu”nun arkasından toplanan MYK öncelikle sempozyum ve sonuçları üzerine bir değerlendirme yaptı. Yapılan değerlendirmede sempozyum hakkında çeşitli tespitlerde bulunulmuş ve bazı sonuçlar çıkarılmıştır:

1.  Toplu Sözleşme Sempozyumu, işkolunda sürece hazırlıklı girmek bakımından atılmış son derece önemli bir adımdı. Özellikle sendika yönetimlerinin süreci sürüncemeye bırakan ve hasır altı etmeye çalışan tutumları karşısında, Metal İşçileri Birliği gibi bir devrimci işçi inisiyatifi tarafından gerçekleştirilen bu çalışma son derece anlamlıdır. Zira böylelikle her şeyden önce MESS’e ve sendika bürokratlarına meydanın boş olmadığı gösterilmiş bulunmaktadır.

2. Sempozyumda örgütlü-örgütsüz, TİS kapsamında ya da değil onlarca metal işçisi yan yana gelerek toplu sözleşme süreci konusunda tartışmış, fikir üretmiş ve mücadele etme kararlılığını göstermiştir.

3. Sempozyumun hedeflerinden biri de metal işçilerini TİS sürecini kazanmak üzere örgütlenme ve mücadele konusunda bilinçlendirmek ve silahlandırmaktı. Bu bakımdan Sempozyum’un en azından katılımcı olan ileri ve devrimci metal işçileri nezdinde bu yönde anlamlı sonuçlar yarattığını söyleyebiliriz. Bununla birlikte Sempozyum bu yönde bir başlangıç olarak görülmeli ve bu çalışmanın birikimleri üzerinden metal işçilerinin geniş bölüklerini sistematik biçimde eğitmeli, mücadeleye hazırlamalıyız.

4. MYK, Sempozyum’un birikimlerini de metal işçilerinin geniş bölüklerine taşımak amacıyla, Sempozyum’da sunulan tebliğlerden ve yapılan konuşmalardan yola çıkarak en kısa sürede bir “TİS broşürü” hazırlayacaktır.

 

- Toplu sözleşme sürecine ilişkin yeni dönem planlaması:

Toplu sözleşme süreci taslak hazırlama, yani talepleri oluşturma aşamasındadır. Bu aşama sürecin bundan sonraki seyri bakımından kritik önemdedir. Zira taleplerin içeriği mücadelenin gerilimini ve eksenini belirleyecektir. Taleplerin belirlenme yöntemi ise metal işçisinin sürece aktif biçimde katılımı açısından özel bir önem taşımaktadır. Dolayısıyla bu dönemin müdahalesinin temel hedefi, bu yönde gerekli adımları atabilmektir. Yani bir yandan metal işçisinin haklı ve meşru taleplerini belirlemek ve bu talepleri metal işçilerine sahiplendirmektir. Diğer yandan bunu taban örgütlenmelerinin oluşturulması görevi ile bir arada ele almaktır. Son olarak metal işçilerinin taleplerini, hem sendika bürokratlarına dayatacak, hem de MESS’i zorlayacak bir mücadeleye yürütülmelidir.

Bu temel kaygı ve yaklaşımdan hareketle MYK, Sempozyum’da da metal işçilerinin başlıca talepleri olarak öne çıkan altı maddeyi metal işçilerine taşımak ve metal işçilerinin isteği ve iradesi olarak ortaya koymak ve sendika bürokratlarını bu talepleri sahiplenmeye zorlamak amacıyla bir imza kampanyası başlatacaktır. Sendika yönetimlerini hedef almak üzere başlatılacak imza kampanyası Eylül ayı başında tamamlanacaktır. MYK tüm bileşenlerini bu imza kampanyasını en etkili biçimde yapmak üzere seferber olmaya çağırmaktadır.

Toplam çalışma açısından özel bir önem taşıyan bu aracın kullanımıyla birlikte diğer çalışmalarımızı ve kullanılacak araçları şu başlıklar altında toplayabiliriz:

1. Sürece yönelik etkili bir müdahaleyi örgütlemek, metal işçilerini taraf haline getirmek hedefine ulaşmak her şeyden önce süreç hakkında gerekli bilgiye; yaklaşımımız, örgütlenme ve mücadele hattımız konusunda yeterli bir donanıma sahip olmayı gerektirmektedir. Bunun için Sempozyum ile bu çerçevede atılmaya başlanan adımlar sürdürülmelidir. Konuyla ilgili yayınlanmış materyallerin incelenmesi ve tartışılması, dışımızdaki birikimlerden azami ölçüde yararlanılması bu kapsamda yapılabilecekler içerisindedir.

2. Yaygın ve etkili uyarma ve bilinçlendirme çalışması örgütlemeliyiz. Bu kapsamda başlayan çalışmalarımızı daha sistematik ve yoğun biçimde yürütmek durumundayız. TİS Broşürü, bülten, bildiriler, ozalit ve afişler, duvar gazeteleri, TİS masaları, anket gibi araçlarımızı amaca en uygun biçimde kullanmalıyız.

3. Örgütlenme alanında atılacak adımların kritik önemini biliyoruz. Bu çerçevede mutlak suretle TİS Komitelerinin ve ortak mücadele platformlarının oluşturulması için çalışmalarımızı yoğunlaştırmalıyız. Bu amaçla, başta aylık genel MİB toplantılarını bu gündemle toplamalı, ikinci olarak duyarlı metal işçilerini kazanmak üzere ön hazırlıkları güçlü bir kitle çalışmasıyla yapılmış etkinlikler örgütlemeliyiz.

4. Yaratılan duyarlılıkların ve örgütlenme yönünde atılan adımları eylemli bir süreçle birleştirmeliyiz. Mevcut aşamada talepleri sendika bürokratlarına ve MESS’e dayatmak üzere eylemler düşünülebilmelidir.

 

- İşkolunda diğer gelişmeler ve genel gündemler üzerine değerlendirmeler:

1. Bu gündem başlığı altında tartışılan konulardan birisi daha önce de üzerinde durduğumuz metal işçileri içerisinde yoğunlaşan sendikal örgütlenme eğilimidir. Bir dizi yeni örnek aracılığıyla giderek belirginleştiğini düşündüğümüz bu eğilimin, sınıf hareketinde her bakımdan bir yenilenmeye, sendikalara hakim bürokratik, ihanetçi tahakkümün parçalanması yolunda bir çıkışa dayanak olması en öncelikli beklentimizdir. Ancak bunun gerçekleşmesi ancak bu eğilimin bilinçli ve örgütlü bir gelişme çizgisine oturması ölçüsünde mümkündür. Bu ise Metal İşçileri Biriği’ne büyük bir sorumluluk yüklüyor. Daha çok işçi sınıfın genç kuşaklarının enerjisine ve inisiyatifine dayanan bu eğilimi kucaklamak ve onu temsil etmek MİB’e düşüyor. MYK, bu bilinçle tüm MİB bileşenlerini bu yolda harekete geçmeye, güç ve imkanlarını kullanmaya çağırmaktadır.

2. Tartışılan diğer bir konu ise artan artan gerici sendikal rekabet oldu. Son örnek Kardemir’de yaşanmıştır. Çelik-İş’in aynı zamanda “patron” olduğu bu fabrikada Türk Metal’in örgütlenme çalışması yapması sonucunda başlayan rekabet, kan dökmeye kadar varmıştır. Kardemir işçilerinin de özünde bir gerici rant kavgasından başka bir şey olmayan bu çatışmada taraflaşması da işçi sınıfının mücadelesine zarar vermektedir. Bu gerici rekabet nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın kaybeden metal işçileri olacaktır. Kardemir örneğinden hareketle MYK, metal işçilerini sendikal bürokratları ve ihanet çetelerinin bu gerici kavgalarına dolgu olmamaya, hakları ve geleceği için elbirliği yaparak sermayeye ve uşaklarına karşı mücadele vermeye çağırmaktadır.

3. Bir diğer konu başlığı ise, bir bütün olarak sermayenin işçi sınıfına yönelik kapsamlı saldırı hazırlığıdır. Kıdem tazminatlarının gaspı ve  esnek çalışmanın önündeki tüm engelleri kaldırmak anlamına gelen part-time çalışması ve özel istihdam büroları gibi uygulamaların önünün açılması gibi maddeleri olan bu saldırı programını önümüzdeki dönemde gündeme taşınacağı görülmektedir. Her bir maddesi dahi grev nedeni olan bu saldırı programını göğüsleyecek bir mücadele için şimdiden harekete geçmek ve hazırlanmak durumundayız. MİB MYK bu bilinçle, bu saldırı programına karşı mücadeleyi örgütlemeyi temel bir görev saymaktadır. Özellikle bu saldırı programının TİS sürecindeki temel çatışma başlıklarıyla da örtüştüğü gerçeğinden hareketle, bu saldırıya karşı mücadele ile TİS sürecinde MESS’e karşı mücadeleyi birleştirmeliyiz. Döneme bu bilinçle yaklaşacak, işkolundaki mücadeleyi genel sınıf mücadelesinin bir mevzisi olarak göreceğiz.

4. MYK aynı zamanda bu konuyla da bağlantısını göz önünde tutarak, Avrupa’da halen yaşanmakta olan krizin ikinci dalgasının sınıf mücadeleleri açısından doğurduğu ve doğurması muhtemel gelişmeler üzerinde de durmuştur. Birçok Avrupa ülkesinde gündeme getirilen kemer sıkma politikalarına karşı sınıfın ve emekçilerin mücadelesi yükselmektedir. Büyümekte olan bu sınıf mücadelesini selamlayan MYK, önümüzde dönemde Türkiye işçi sınıfının da bu mücadele sürecinin parçası olacağı nesnel koşulların bulunduğunu değerlendirmektedir. Zira öfkesi burnunda olan işçi sınıfı, yeni saldırı politikalarıyla birlikte, Avrupa’da büyüyen krizin yeni dalgası ve işçi sınıfına kesilen kapsamlı faturaların kendisini de vuracağını bilmelidir.

 

 - Bülten üzerine planlama:

MYK, Temmuz sayısını ayın ilk haftasında yayınlamak üzere hazırlıklarını yapacaktır. Temmuz sayısının merkezinde TİS süreci olacak. Taleplerin belirlenip taslakların oluşturulduğu şu dönemde ayrıca örgütlenme yönünde ilk adımların da atılması gerekmektedir. Dolayısıyla kapakta bu konuyla ilgili uyarı ve çağrımız olacak.

Yayında diğer bir temel gündem ise TİS Sempozyumu olacak. Sempozyumun haberi ile birlikte katılımcıların konuşmaları ile, tebliğ ve sunumlardan önemli bölümleri yayınlayacağız.

TİS gündemi ile bağlantılı olarak ayrıca konuyla ilgili yapılacak röportajlara yer vereceğiz.

TİS sürecine müdahale kapsamında düşündüğümüz imza kampanyasının metnini arka kapaktan yayınlayacağız.

Dönemin öne çıkan başlıklarından olan sermayenin kapsamlı saldırı paketini bir yazıya konu edeceğiz.

Sendikalar cephesinden Kardemir ile birlikte BMİS’in yakın zamanda yapılan Genel Temsilciler Toplantısı üzerinde duracağız.

Adana’da kurulu bulunan Temsa’da işçilerin Çelik-İş yönetimine yönelik karşı gösterdikleri tepki, içeriden alınacak bilgi ve görüşler aracılığıyla işlenebilir.

Son dönemde yaşanan direnişler hakkında her türlü bilgi, haber, değerlendirme ve röportaja bültende yer vereceğiz.

Metal İşçileri Birliği Merkezi Yürütme Kurulu

1 Temmuz 2010

 

 

 

 

“Birliği sağlama zamanı!”

Metal İşçileri Birliği’nin düzenlediği Toplu Sözleşme Sempozyumu’na katılan işçilerden MESS Grup Sözleşmeleri süreci üzerine görüşlerini aldık.

“Biz patronlarla savaşmak zorundayız”

Yusuf Yıldız (Asemat işyeri baştemsilcisi): Bu dönemki sözleşmenin geçtiğimiz dönemden daha iyi olması mutlaka gerekiyor. Mücadele açısından da tabanın alacağı eğitimler çok önemli. İnsanlar sendikalarını tanımalı ve mücadele içerisine girmeli. Tabandaki işçiler şu an bir kıvılcım bekliyorlar. Burada tabii BMİS’in sergileyeceği tutum çok önemli.

Türk Metal üyesi işçilerin de kendi sendikalarının tutumunu öğrenmesi gerekiyor. Türk Metal MESS’le birlikte eğitim yapıyor. Bunlar kendi dergilerinde yazıyorlar. Bizim de işin iç yüzünü anlatmamız gerekir. Bu işçilerin hala Türk Metal’in arkasından gitmesi bizi üzüyor. Biz patronlara karşı mücadele etmek zorundayken sendikaları patronlarla işbirliği içerisinde, bunu iyi anlatabilmemiz gerekiyor.

(...) Sendikalı sendikasız ayrımı yapmadan bu mücadeleye girebilecek tüm arkadaşlarımızı kapsayabilmemiz lazım. Zaten BMİS bunu bir şekliyle yapıyor. Örneğin bugün bu kapsamda süren bir eğitim çalışması var.

Bu dönemde yeni saldırı hazırlıkları da var. Esnek çalışma, bölgesel asgari ücret gibi. Türk Metal daha doğrusu Türk-İş, patron sendikası olan MESS’le beraber bunun baskısını yapıyor. Bunları göz önüne alarak mücadele vermemiz gerekiyor.

Çok büyük bir eksiğimiz ise TİS komiteleri noktasında. TİS komitelerinde bulunan arkadaşlarımızın daha yoğun eğitim yapmaları gerekiyor. Onların çok sağlam durması gerekiyor. İşçiler şu an gerçekten bir önder bekliyorlar. Mücadelenin önüne geçecekler birkaç kişiyle sınırlı kalmaz da çoğalırsa taban da harekete geçecektir. Daha iyi örgütlenip bu mücadeleyi başarmamız gerekiyor. Bu birliği sağlama zamanı artık gelmiştir.


“Komiteler kurulmalı!”

Murat Öğütçü (Sinter direnişçisi): TİS süreci sonuçta sadece sözleşme imzalayacak metal işçilerini kapsamıyor, daha geniş bir etki alanı var. Bu süreçte işçilerin doğrudan söz sahibi olacağı, biraraya geleceği komiteler kurulmalı. Bu komiteler aracılığıyla toplu sözleşmelere katılıp daha iyi haklar alabilmek için mücadele etmemiz lazım. İşçilere düşen en önemli görev bu.

Burada bir diğer nokta ise öncü işçilerin bir araya getirilmesi. MİB bunu başarmalı. TİS imzalayacak yerlerde yapılacak toplantılarla, hangi taleplerle MESS’in karşısına çıkılması gerektiği iyi bir şekilde anlatılmalı.


“Bilinçli arkadaşların öne çıkması gerekiyor!”

Kartal’dan BMİS işyeri temsilcisi: Katetmemiz gereken çok mesafe var. Örneğin ben BMİS üyesi bir işçi olarak, BMİS’in ülkemizdeki en ileri sendikalardan biri olmasına rağmen geride kaldığı çok noktalar olduğunu düşünüyorum. TİS sürecinde de bu böyle. Biz kendi fabrikamızda TİS Kurulu oluşturduk. Sonrasında şubeye giderek bir toplantı da başka fabrikadan gelen arkadaşlarla yaptık. Toplantının sonuçlarına baktığımız zaman şunu gördük. Sendika konu hakkında işçilere hiç eğitim vermemiş, anlatmamış. Bazı arkadaşlar sosyal aktivitelerden, TİS’le alakasız konulardan bahsediyorlardı. Oraya ne için geldiğini bilmiyorlardı. Bu sorunları aşabilmemiz gerekiyor. Burada da bilinçli arkadaşların öne çıkması gerekiyor. Biz o toplantıda ön plana çıkarak bunu giderdik.

(...) Ayrıca bu sözleşmenin daha iyi geçeceğini düşünüyorum çünkü metal işçilerinin arasında genç işçilerin ağırlığı artıyor. Genç işçilerin, düşük ücret aldıkları ve daha ağır koşullarda çalıştırıldıkları için bu koşulların iyileştirilmesi için mücadeleye daha yakın olduklarını düşünüyorum. O yüzden 2010-2012 sözleşmesi daha iyi geçecektir.


“Tüm fabrikaları hedefleyen bir çalışma yürütülmeli!”

İzmir Bakırçay’dan bir demir-çelik işçisi: Bizim bölgede ağırlıklı olarak Türk Metal örgütlü. Daha sendikadan yapılan bir şey yok. Burada iş işçilere düşüyor. Sendikaya bırakırsak yine satacaklar. Zaten elimizdeki haklar sınırlı onları da kaybetmekle yüzyüzeyiz.

Burada en önemli iş öncü metal işçilerine düşüyor. Bu birlik üzerinden elde edilen anlamlı birikimin değerlendirilmesi gerekiyor. Fabrikalardaki TİS komiteleri üzerinden şekillenmesi ve kapsayıcı olması lazım. Örgütsüz yerleri de kapsaması lazım. Sonuçta bu sözleşmeden çıkan sonucun çok daha beteri örgütsüz yerlerde uygulanacak. O yüzden herkesi ilgilendiriyor. Örgütlü-örgütsüz tüm fabrikaları hedefleyen bir çalışma yürütülmeli.


“Görev öncü, devrimci işçilerin!”

İzmir Çiğli Organize’den bir işçi: Sürecin şöyle bir eksikliği var. Bilgilendirme üzerinden geniş bir çalışma yapmak gerekiyor. İzmir’de 10-12 tane Türk Metal’de örgütlü MESS kapsamında işyeri var. Manisa’yı da katarsak Türk Metal’de örgütlü 24-25 fabrika var MESS kapsamında. BMİS sadece 2 fabrikada var MESS kapsamında. BMİS’in yaptığı toplantılardan kaynaklı oradaki işçiler süreçten haberdar ancak, bizim gördüğümüz Türk Metal’in olduğu yerlerin süreçten hiçbir haberi yok. Hatta Manisa’da bir temsilcinin bile haberi yoktu. Sürece dair hiçbir bilgileri yok. Bu fabrikalara mutlaka TİS sürecinin başladığına dair bilgilendirmelerin de yapılabilmesi gerekiyor. Aslında daha bu kadar gerisindeyiz işin. (...)


“İşçileri bir araya getirmemiz lazım!”

Gebze’den Türk Metal üyesi bir işçi: Bunlar düzenlerini kurmuşlar. Kendi çıkarları için bir araya geliyorlar işçilere yönelik bir şey yok. İşçilerin bir araya gelmesi, toplu hareket etmesi tek bir ses yükseltmesi gerekiyor. Kendi haklarını savunması, verdiği emeğin karşılığını alması gerekiyor. Şimdi olduğu gibi işçilerin bir parça ekmek için allaha şükür demesiyle olmaz bu iş. Mutlaka sokağa inmesi lazım. (...)

Kızıl Bayrak / İstanbul