15 Ekim 2010
Sayı: SİKB 2010/40

 Kızıl Bayrak'tan
İnkar ve imha düzeni işçi sınıfının mücadele sahnesine çıkmasıyla aşılabilir..
İşçi sınıfına kapsamlı
saldırı hazırlığı!
“Orta vadeli” saldırı programı!
Düzenin tasfiye seferberliği sürüyor
Alevi emekçilerine
asimilasyon dayatması
Zorunlu din dersi kaldırılsın!.
Bir grup TEKEL işçisi Tek Gıda-İş önünde direniş başlattı.
Tek Gıda-İş önünde bekleyen TEKEL işçileriyle konuştuk..
İşçi ve emekçi hareketinden.
BETESAN’da direniş kazanacak!
Tuzla cehenneminde
bir iş cinayeti daha!
Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Beşeli ile konuştuk.
Referandum sonrası
düzen siyaseti
Merkezi geceye hazırlanıyoruz
Hizmet sektörü çalışanları panelde buluştu
Bu ülkede nice Aziz var!..
Üniversitelerde direniş var!.
6 Kasım çalışmalarından...
Emperyalist-Siyonist güçler silahlanma yarışını körüklüyor..
Fransa’da işçi ve emekçiler
yine ‘grev’ dedi
Şilili madenciler yeryüzünde
Kimyasal atık felaketi büyüyor!
Kapitalizm açlık ve
yoksulluk üretir!.
Kamu emekçileri kreş hakkı ve ebeveyn izni için eylemdeydi
“Hasta tutsaklar serbest bırakılsın!”
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Şilili madenciler yeryüzünde

Şili’de 5 Ağustos günü gerçekleşen maden kazasında mahsur kalan işçiler 13 Ekim günü yer yüzüne çıkarıldı.

Copiago kenti yakınlarındaki bir bakır madeninde - 622 metre kotunda mahsur kalan 33 maden işçisi, “Zümrüdüanka” isimli özel yapım kapsülle yeryüzüne çıkarıldı.

Madencileri kurtarmak için yaklaşık 2 ay boyunca tünel kazım işlem gerçekleştirildi. Madencilerin yeryüzüne çıkacağı tünel, çökmemesi için metalle kaplandı.

Kurtarma işlemi için hazırlanan kapsül, iki saat gecikmeli olarak Türkiye saati ile 05.00 sularında yerin altına indi.

Operasyon, Manuel Gonzalez adlı kurtarma görevlisinin, madencilerin yanına inmesiyle başladı. Kurtarma görevlisi, işçilere nasıl yukarı çıkarılacaklarını anlattı.

Yakınlarına ilk kavuşan madenciler kriz anında soğukkanlılığını koruyabilen işçilerden seçilirken, yeryüzüne ilk çıkan madenci Florencio Avalos oldu. Kurtarma operasyonu tüm ülkede canlı olarak izlenirken, Avolos’un kurtarılması Şilililer tarafından coşkuyla karşılandı.

Tünelden ikinci olarak çıkan madenci 39 yaşındaki Mario Sepulveda Espina’ydı. Espina yaptığı açıklamada, “Hepimiz çalışmaya devam edeceğiz. Madenci yüreği işte böyle birşey” dedi.

Uzun süre karanlıkta kaldıklarından kaynaklı gözlerinde hasar meydana gelmemesi için madenciler, kapsüllerden gözleri kapalı olarak çıktı. Çıkışta özel gözlükler takıldı. İşçiler, öncelikle maden yakınında kurulan saha hastanesinde astronotlara uygulanan tıbbi kontrollerden geçirildi.

33 işçi, 5 Ağustos günü gerçekleşen göçüğün ardından, oturma odası büyüklüğündeki bir sığınakta mahsur kalmıştı. İşçiler, öldükleri sanılırken 22 Ağustos tarihinde madene inen bir matkap ucuna “Yaşıyoruz ve kurtarılmayı bekliyoruz” notuyla mesaj göndermişlerdi. Bunun ardından kurtarma çalışmaları başlamış ayrıca açılan 6 ayrı 15 cm’lik delikten yiyecek, içecek ve oksijen gönderilmişti. Madenciler yerin altında geçirdikleri 2 aydan fazla süre boyunca çıkış kapsülüne sığabilmek için diyet ve egzersiz yapmıştı.

Burjuva medyadan ikiyüzlü tutum

Şilili madencilerin kurtarılışlarını popülerleştiren burjuva medya ise Türkiye’de meydana gelen maden katliamlarına aynı “duyarlılığı” göstermiyor.

İşçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin alınmamasından kaynaklı katledilen madencilerin cenazeleri dahi göçük altından çıkarılamazken, kapitalist düzenin bu perişanlığı burjuva medyada işlenmiyor.

Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Karadon Müessese Müdürlüğü maden ocağında 17 Mayıs’ta meydana gelen patlamanın ardından 2 madencinin cenazeleri hala çıkarılmayı bekliyor. Patlamanın ardından kuyuya düştüğü tahmin edilen Engin Düzcük ve Dursun Kartal’ın aileleri, Şili’de yaşanan mutlu anların görüntülerini göz yaşlarıyla seyretti.

Şili’de yaklaşık iki ayda kurtarma kuyusu açılarak 33 madenciye ulaşılmasına karşın eksi 540 kodundan yaklaşık 200 metre derinlikteki açık kuyudan 2 cenazenin çıkarılmamasına aileler tepki gösterdi.

Sermaye devletinin 2 cenazenin çıkarılması için elle tutulur bir çaba içerisinde olmaması da kapitalist düzende işçi ve emekçilere verilen değeri gösteriyor.



İtalya’da öğrenciler yürüdü

İtalya’da “yeni eğitim paketi” altında hayata geçirilmek istenen eğitimde özelleştirme planı ve eğitim bütçesinde kesintilere gidilmesi, 8 Ekim günü 50 kentte yüzbinlerce lise ve üniversite öğrenci tarafından protesto edildi.

Geçici sözleşmeyle çalıştırılan öğretmenler, öğrenci velileri ve üniversite araştırmacılarının da destek verdiği eylemlere 300 bini aşkın kişi katıldı.

İtalya’nın Milan, Palermo, Cenova, Trieste, Torino, Bologna, Roma, Napoli, Bari ve diğer birçok kentinde gerçekleştirilen kitlesel protestolarla Berlusconi hükümeti uyarıldı.

Roma’daki yürüyüşte “Cahil bir halk daha çabuk kandırılır” yazılı pankart dikkat çekerken, Eğitim Bakanı Mariastella Gelmini de protestoların hedefi oldu. Eğitim Bakanlığı binasının önüne gelerek Bakan Gelmini’yi protesto eden öğrenciler, “Geleceğimizi bloke ederseniz biz de şehri bloke ederiz. Bu bir başlangıç. Gelmini, senin cehennemin olacağız” mesajını verdi. 30 bin öğrencinin sokaklara çıktığı Roma’da ulaşımda ağır aksamalar yaşandı.

Ayrıca Torino’da 30 bin, Napoli’de 10 bin, Milano’da 10 bin, Bologna’da 4 bin ve Floransa’da binlerce öğrenci yürüdü. Öğrenci sendikaları eylemlerinde kararlı olduklarını belirtti.

Eğitim alanında yapılan kesintiler, ortaöğrenim kurumlarında yabancı dil derslerinin yetersizliği ve ders saati sayısının azaltılması, binlerce öğretmenin işsiz kalmasına karşın din dersi öğretmenlerinin sayısının önceki öğrenim dönemine oranla iki kat arttırılması ve İtalya’da din dersi zorunlu olmamasına karşın, alternatif ders yapan öğrencilerin öğretmen noksanlığı nedeniyle alternatif dersten yoksun bırakılması, öğleden sonra düzenlenen laboratuvarların artık garantilenememesi ya da paralı hale getirilmesi, devlet okullarının kasasının sıfır noktasına dayanması, sözleşmeli statüdeki binlerce öğretmenin işsiz kalması gibi nedenlerle gerçekleştirilen protestolar Ekim ayı boyunca devam edecek.



Eşcinsel Onur Yürüyüşü’ne saldırı

Sırbistan’ın başkenti Belgrad’da gerçekleştirilen, ‘Eşcinsel Onur Yürüyüşü’ne ırkçı gruplar saldırdı. 2001’de benzer bir yürüyüş sırasında çıkan şiddet olaylarının ardından ilk kez bu yıl düzenlenen yürüyüşte eşcinsel karşıtlarının saldırısına polis müdahale etti.

5 bin çevik kuvvet polisinin görev yaptığı yürüyüş sırasında molotof kokteyli ile el bombası atarak güvenlik koridorunu geçmeye çalışan ırkçılara polis göz yaşartıcı gazla müdahale etti. Irkçı grup, ‘Eşcinsellere ölüm’ sloganları attı.

Grup, otomobilleri ateşe verdi, mağazaların camlarını kırdı ve bazı dükkanları yağmaladı. Olaylarda 120’yi aşkın kişi yaralandı, 188 kişi gözaltına alındı.

Onur Yürüyüşü’ne katılan 36 yaşındaki lezbiyen aktivist Milena, “Kimliğim için yürüyüş yapmak zorunda olmam ve polisin beni korumakla görevli olması utanç verici” yorumunu yaptı.