12 Kasım 2010
Sayı: SİKB 2010/44

 Kızıl Bayrak'tan
Devlet terörüne karşı
mücadeleyi büyütmeliyiz!
Devletin zirvesinden füze kalkanına onay.

Sözleşmeli askerlikten profesyonel orduya doğru

Müdahil avukatların görüşleri..
Yargı Festus Okey cinayetini örtbas etmeye çalışıyo
TÜSİAD baronları hükümetle
“yuvarlak masa”da buluştu
MAS-DAF direnişinde
vahşi saldırı
Metalde
uyuşmazlık zaptı tutuldu.
MESS dayatmalarına karşı eylemler
MESS Grup TİS süreci üzerine
Ford Otosan işçisi ile konuştuk
Partinin kazanımları
ve yeni dönemde
yüklenme alanları
Ölüm Orucu Direnişi’nin benim için anlamı - Alaattin Karadar
İstanbul’da “Ekim Devrimi ve Ulusal Sorun” paneli.
Paşabahçe kazandı,
sıra BETESAN’da!
KESK’te bildik tartışmalar!
Eruslu’da baskılar sürüyor
Gençlik gelecek ve özgürlük
için alanlardaydı!”
Şura’da gerici
politikalalar öne çıktı
Irak’ta siyasi kaos
ve gösterdikler
ABD ara seçimlerinde Obama hezimete uğradı
İşçi ve emekçiler ayakta!.
25 Kasım’da mücadele alanlarına!
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

İstanbul’da “Ekim Devrimi ve Ulusal Sorun” paneli...

Marksizm ve Ekim Devrimi’nin
ışığında Kürt sorunu

BDSP tarafından İstanbul’da düzenlenen “Ekim Devrimi ve Ulusal Sorun” başlıklı panel 7 Kasım Pazar günü gerçekleşti. Aksaray’da Su Gösteri Sanatları Merkezi salonunda gerçekleştirilen panele konuşmacı olarak Araştırmacı-yazar Volkan Yaraşır, DEP Eski Milletvekili Mahmut Alınak ile BDSP temsilcisi katıldı.

Alaattin Karadağ şahsında devrim şehitleri anıldı

Panelin gerçekleştirildiği salon devrimci şiarları içeren çeşitli pankartlarla donatıldı. Ayrıca salonun girişinde oluşturulan köşeye, Alaattin Karadağ, Habip Gül, Ümit Altıntaş ve Hatice Yürekli’nin fotoğrafları konularak Parti şehitleri anıldı. Yeni Ekimler’in partisinin 12. yılı selamlandı.

“Kürt sorunu yalnızca bir dil ve kültür sorunu değildir, ülke sorunudur”

Panelde ilk sözü alan Mahmut Alınak sözlerine Habip Gül şahsında devrim şehitlerini saygıyla anarak başladı. Ayrıca Alaattin Karadağ’ın polis tarafından katledilmesinden bahsederek, bu cinayetin ilk olmadığını, devletin Uğur Kaymaz, Ceylan Önkol, Engin Çeber gibi katliam örnekleri verdiğini, bundan sonra da faşist düzen sürdüğü müddetçe başka Alaattinler’in olacağını vurguladı.

Alınak, Kürt halkının tarihsel ezilmişliğini çeşitli dönemlere ait örneklerle ortaya koydu. Ulusal sorunun çözümünün sömürgeci egemenliğin yıkılmasından geçtiğini belirtti. Alınak konuşmasının devamında Türk halkına bölünme fobisinin dayatıldığını ifade etti.

Konuşmasında Ekim Devrimi’ne de değinen Alınak, devrimin ulusal sorunun çözüm sürecini başlatmış olmasına rağmen tamamlayamadığını ifade etti. ‘70’li yıllarda sosyalist kimliğin ulusal kimliğe göre ön planda olduğunu vurgulayan Alınak ‘80 darbesi ve ‘90’daki yıkılışının ardından sosyalizme ilişkin bakış açılarının değiştiğini söyledi. Alınak sözlerini “Biz sosyalistler Kürdistan ve Türkiye halkları arasında köprü olabilirsek, sorunu da çözmeyi başarabiliriz. Bunları başarabilirsek, bu ceberrut devleti ve düzeni yıkarız, özgürlük yolunda mücadelemizi kazanabiliriz!” diyerek tamamladı.

“Ulusal sorun özünde sınıf sorunudur”

Alınak’ın ardından söz alan Volkan Yaraşır ise sunumunu iki bölüm halinde yaptı. İlk bölümde Marksizmin ulusal sorunu ele alışı üzerinde duran Yaraşır, ikinci bölümde ise ağırlıkla Ekim Devrimi ve Türkiye’de ulusal sorun bağlamında konuştu.

Yaraşır, Marks ve Engels’in ulusal soruna ilişkin parametrelerini üç başlık altında toplayarak bir anlatım gerçekleştirdi. Ardından Lenin’in ulusal soruna yaklaşımına ve Ekim Devrimi deneyimine değindi. Bu dönemi eski ve çok uluslu devletlerin çözülme süreci biçiminde tanımlayan Yaraşır, Lenin’in bu koşullarda “ulusların kendi kaderini tayin hakkı” şiarını formüle ettiğini belirtti.

Yaraşır konuşmasını şöyle sürdürdü: “UKKTH, bağımlı uluslarına seslenmedir. Düzeni en zayıf kolonundan yıkabilmektir. Hindistan’da Gandhi kast sistemine vurarak İngiliz sömürgeciliğini kırar, Castro Küba’da orduya vurur, Çarlık Rusyası’nda ise kırılma noktası da yumuşak karnı da ulusal sorundur. Lenin de buraya vurur. Lenin için UKKTH Avrupa devrimiyle bağ kurmak ve kendi proleter devriminin önünü açmak demektir.”

“TEKEL işçileri çözümün yolunu gösterdi”

Sol harekette küçük burjuva radikalizminin dönemi kapanırken bayrağı PKK’de temsil edilen bir başka radikal küçük burjuva hareketin aldığını belirten Yaraşır, bu hareketin her şeye rağmen çok anlamlı bir ivme yakaladığını, ancak devrimci bir işçi hareketi olmadığı için sınırlarına dayandığını ve artık onun da döneminin bittiğini söyledi.

Konuşmasının son bölümünde, ulusal sorunun esasta sınıflar sorunu olduğunu ve sınıf mücadelesinin güçlendirilmesi halinde bu sorunun da çözüleceğini belirten Yaraşır, Kürt halkı içerisindeki sınıfsal ayrışma ve saflaşma tablosuna değindi. Kürt burjuvazisinin TÜSİAD’ın acentalığına soyunduğunu söyledi. Kürt işçilerinin de TEKEL’lerde Marmaray’larda, UPS’de olduğu gibi kendi sınıf kardeşleriyle birleşmesi gerektiğini vurguladı.

Kürt sorununda bir tarihsel momentumun yaşandığını belirten Yaraşır, “eğer devrimciler bu duruma müdahale ederse, muazzam bir dalga ortaya çıkar. 1848’de Marks’ın dediği gibi ‘Galya’nın horozu öter” diye konuştu.

“Ekim Devrimi çözdü, yeni Ekimler de çözecektir”

Yaraşır’dan sonra sözü alan BDSP temsilcisi konuşmasına, yapılan etkinliğin anlamı üzerine değinmelerle başladı. Türkiye’nin iki uluslu ve çok milliyetli bir ülke olduğunu, Kürt ulusunun ulusal haklarının yol sayıldığını ve diğer azınlık milliyetlerinin de sistematik baskı ve asimilasyona uğradıklarını vurgulayan BDSP temsilcisi, ayrıca Kürt sorununun çözümü konusunda yaşanan güncel tartışmalara değindi. Çok farklı çözüm iddiaları olmasına karşın sorunun süründürüldüğünü, ancak sorunu köklü ve kalıcı çözecek bir başka yolun, devrimci çözüm yolu olduğunu belirten BDSP temsilcisi, ulusal sorunda tarihin gördüğü en ileri ve köklü çözümü Ekim Devrimi’nin sunduğunu, 93. yıldönümünde bunun hala güncel olduğunu belirterek “devrimci çözüm bayrağını biz taşıyoruz, Ekim Devrimi çözdü, yeni Ekimler de çözecektir diyoruz” biçiminde konuştu.

BDSP temsilcisi konuşmasının devamında ulusal sorunun ortaya çıkışını ve tarihsel evrimini sınıfsal-tarihsel bir perspektifle ele aldı.

“Ekim Devrimi halklar hapishanesinin kilidini söktü”

Konuşmasının devamında Ekim Devrimi deneyimiyle ilgili konuşan BDSP temsilcisi, devrimin bir halklar hapishanesinin kilidini söktüğünü, prangalarını kırdığını belirtti. Devrimin ilk yaptığı işlerden birinin tüm ezilen uluslara kendi kaderini tayin etme hakkını kayıtsız şartsız tanımak, diğerinin ise toprak devrimini gerçekleştirmek olduğunu belirten temsilci, devrimin kaderini de büyük ölçüde bu pratiğin tayin ettiğini söyledi. Ezilen uluslara tanınan özgürlük ve eşitlik şartlarının gönüllü birliğin zeminini döşediğini böylelikle halkların on yıllar boyunca sorunsuz biçimde birlikte yaşadığını vurguladı. Kabile topluluklara dahi ulusal kimliklerini geliştirme olanağı tanındığını ifade eden temsilci, ‘90’daki yıkılıştan sonra bile halkların Ekim Devrimi’ne ve Lenin’e hep sempatiyle baktıklarını söyledi. Konuşmasında ayrıca ulusal baskı ve eşitsizliğin sınıfsal baskı ve eşitsizliğin görünümü olduğunu vurgulayan temsilci, Sovyetlerin yıkılışının ardından ortaya çıkan ulusal sorunların ise bu temelde anlaşılması gerektiğini hatırlattı.

BDSP temsilcisi konuşmasında ayrıca Kürt sorununa ve PKK’nin evrimine değindi. Kürt ulusal uyanışının ‘80’lerde PKK önderliğinde büyük bir gelişme gösterdiğini, PKK’nin bu dönemde devrimci bir program altında mücadelesini yürüttüğünü, ancak sorunu bir toprak devrimi bağlamında ele almakla birlikte daha çok politikada ulusal kimlik ve özgürleşme sorununun esas olduğunu, bu mücadelenin ‘90’lı yılların başında sınırlarına dayanarak bir yol ayrımına geldiğini, PKK’nin bu noktada mücadeleyi sosyal bir temelde derinleştirmek yerine ulusal haklarla sınırlayarak, düzen içi çözüm yoluna girdiğini, bunun trajik bir sonla bitmekle birlikte Kürt sorununun kendisini yeniden tüm kapsamıyla gündeme soktuğunu, ama devletin sorunu kökten çözmeye niyetinin olmadığını belirten BDSP temsilcisi, tek çözümün “yeni Ekimler yaratmak”tan geçtiğini vurguladı.

“Yeni Ekimler’in partisinin saflarında her milliyetten devrimci işçiler var”

Konuşmasının sonunda ise Yeni Ekimler’in partisinin komünizmi hedeflediğini ve bünyesinde her milliyetten komünistlerin olduğunu, Alaattin Karadağ’ın Arap, Habip Gül’ün Kürt, Ümit Altıntaş’ın Türk milliyetinden olduğunu vurgulayan temsilci, kurtuluş için bu bayrak altında mücadele edilmesi gerektiğini söyleyerek konuşmasını tamamladı.

BDSP temsilcisinin konuşmasının ardından sorulan sorular üzerine kapsamlı ve zengin tartışmalar yapıldı. Panele yaklaşık 200 kişi katıldı.

Kızıl Bayrak / İstanbul