26 Kasım 2010
Sayı: SİKB 2010/45

 Kızıl Bayrak'tan
NATO’nun “yeni konsepti”yle
tescillenen uşaklık!
Sicilli işbirlikçilerin “eksen”i emperyalizme uşaklık!.
Metal cephesini
güçlendirme sorumluluğu
Mehmet Beşeli: Metal işçisinden
korku bu anlaşmaya sinmiştir
Tofaş işçisiyle Türk Metal’in satış anlaşması üzerine konuştuk.
Metal işçileri: Taslağımızın arkasındayız, greve kadar gideriz!
İnsanca yaşamaya yeterli
asgari ücret için mücadeleye!ı
“Ulusal istihdam stratejisi” saldırısına karşı mücadeleye!
TEKEL işçileri: Güvencesiz çalışmaya karşı birleşelim!
BETESAN’da baskılara
rağmen direniş
TKİP devrimin ve
komünizmin bayrağını yükseklerde tutacaktır!
Almanya’da coşkulu
12. yıl kutlaması!
Parti örgütlerinden gelen mesajlar.
Alaattin Karadağ yoldaş vurulduğu yerde anıldı!
Alaattin Karadağ
mezarı başında anıldı!
Alaattin Karadağ’ın yoldaşları ve dostları Taksim’deydi!.
Katliamın 10. yılında 39 er sanık sandalyesinde
Almanya’da sıcak sonbahar
ve görevler
ABD İsrail’i “barış” için silahlandıracak
Haiti’deki trajedi
emperyalistlerin eseri
Kadına yönelik şiddetin kaynağı kapitalizmdir!.
Eğitim emekçileri alanlardaydı!..
Aleviler İzmir’de oturma eyleminde
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Almanya’da sıcak sonbahar ve görevler 

Avrupa dev işçi eylemleri ve grevleriyle sarsılıyor. Fransa ve Yunanistan’da 6 genel grev yapıldı. İspanya tarihinin en büyük genel grevi gerçekleştirildi. Portekiz ve Hollanda sık sık işçi gösterilerine sahne oluyor. Daha geriden seyretse de, Almanya’da da işçiler hareketlenmeye başladı.

Hatırlanacağı gibi, Almanya’da, Eylül-Ekim aylarında çeşitli kentlerde onbinlerce işçinin katıldığı eylemler yapılmıştı. 13 Kasım’da işçiler, Alman Sendikalar Birliği’nin (DGB) çağrısı ile Stuttgart, Nürnberg, Dortmund ve Hannover’de işbaşındaki Merkel hükümetini protesto etmek üzere bir kez daha sokağa çıktılar. Taşeron işçiliğin kaldırılmasına, emeklilik yasasının 67’ye çıkartılmasına, bütçe açığının kapatılması için eğitim ve sağlık alanlarında kısıtlamalara gidilmesine karşı gerçekleştirilen protesto ve gösterilere toplam 100 bin işçi katıldı.

Pekçok kentten bu eylem merkezlerine akan işçiler coşkulu ve öfkeli sloganlar attılar. Hükümeti sert biçimde uyardılar ve “Tasarruf Önlemleri” adlı saldırı paketinin derhal geri çekilmesini istediler. Fakat dikkate değer olan, bu gösteriler sırasında Fransa ve Yunanistan’dakine benzer politik bir genel grevin Almanya’da da ihtiyaç olduğunun dillendirilmiş olmasıydı. Ver-di Sendikası Başkanı Frank Bsirske kürsüde yaptığı konuşmada bunu açıkça dile de getirdi.

Eylemler sürecek, mücadele sertleşecek

Bu arada çeşitli platformların organize ettiği kriz karşıtı eylemler de yeniden sahne alacak. Bilindiği gibi 26 Kasım’da “Tasarruf Önlemleri Paketi”nin onaylanması amacıyla Federal Meclis’te oylama yapılacak. İşçiler cephesinden ise 26 Kasım tarihinde “Federal Meclis’i abluka altına alma” eyleminin yapılması düşünülüyor. Bunun için hazırlıklar yapılıyor.

İşçilerin yanısıra öğrenciler de bu eyleme katılmaya hazırlanıyorlar. Öğrenci Birlikleri “Tasarruf paketine karşı öğrenci grevi” örgütleme kararı almış bulunuyor. Somut olarak da, Berlin-Brandenburg bölgelerindeki tüm öğrencilere eyleme katılma çağrısı yapılıyor.

Tüm veriler Avrupa’nın diğer tüm ülkelerinde olduğu gibi Almanya’da da önümüzdeki ayların sıcak geçeceğini göstermektedir.

Çünkü Almanya’da da işçi sınıfı oldukça huzursuz bulunuyor. Bu huzursuzluk her geçen gün biraz daha artıyor ve yayılıyor. Tam bir işçi ve emekçi düşmanı olan hükümete ve saldırılara karşı öfke dinmiyor, tam tersine gitgide büyüyor. Daha da önemlisi işçi sınıfı içerisindeki büyüyen mücadele isteği ve kararlılığıdır. İşçi ve emekçiler krizin bedelinin kendilerine fatura edilmesine kesin olarak karşıdırlar ve her defasında onbinler halinde meydanlara çıkarak, faturayı ödemeyeceklerini haykırıyorlar. İşçiler sendika bürokratlarının iddialarının aksine, daha ciddi ve etkili eylemler için de hazır. Buna engel ise sendika bürokratları ve onların izlediği sermaye işbirlikçisi politikalardır.

Sendika bürokratları mücadelenin önündeki engel

Sendikalar ise sendika bürokratlarının marifetleriyle işçilerin çıkarlarını savunan ve bunun için mücadele eden kurumlar olmaktan çıkarılmışlardır. O kadar ki, sendika bürokratları sermaye sınıfı ile tam bir sınıf işbirliği içindedir ve sendikaları sermaye sınıfının hizmetinde hareket eder hale getirmişlerdir. Bu hain takımı Almanya’daki genel grev yasağına da sığınarak her zaman etkili ve sonuç alıcı mücadelelerden özenle ve bilerek uzak durmakta, yasak savma niteliğinde birtakım protesto ve gösteriler düzenleyerek hareketin havasını boşaltmaktadırlar. Bu çerçevede, oyalayıcı ve sinsi manevralara başvurmakta, yılı işyeri ve kapalı salon toplantıları ile geçiştirerek zaman öldürmektedirler.

Tam da bu nedenledir ki, Almanya’da da işçi hareketinin geleceği, diğer şeylerin yanısıra bağımsız devrimci bir sınıf hareketinin oluşup gelişmesine bağlıdır. Bunun ilk gerekli sonucu ise sendika bürokrasisi barikatının aşılması olacaktır.

Mücadeleyi örgütlemek için...

Tüm önemli fabrika ve işyerlerinde sınıf bilinçli ve mücadeleci işçilerden oluşan grev ve direniş komitelerinin kurulması, bunların hareketin karar organları haline getirilmesi ve bu sayede işçilerin mücadele isteğinin doğru hedeflere yöneltilmesi, bu alandaki başarı için kesin koşuldur. Tüm bu konularda yerli-göçmen tüm uluslardan sınıf bilinçli ve öncü işçilere, yerli devrimci partilere ve sınıf devrimcileri olarak bizlere önemli sorumluluklar düşmektedir.

Sınıf devrimcileri komünist hareketin politika ve perspektiflerinin de dolaysız bir gereği olarak, bundan böyle her zamankinden de fazla, bulunulan ülkelerin gündemlerine ilgi göstermeli ve izlemelidirler. Bilinçli ve yönlendirici bir çaba halinde, Kürt ve Türk kökenli işçileri grev ve direnişlere katılmaya teşvik etmeli, yerli devrimci güçlerle tanımlı ve amaca uygun ilişkiler geliştirmeli, bağımsız bir sınıf hareketinin gelişmesine, sahip oldukları güç ve imkanlar ölçüsünde katkı sunmalıdır.

İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği Platformu – BİR-KAR




Dünyadan...

Sendikadan öğrencilere destek

İngiltere’de Muhafazakar Parti Genel Merkezi’ni işgal eden öğrencilere öğretmenler sendikası destek verdi.

Sendika başkanı Alan Whitaker, yaptığı açıklamayla üyelerini öğrencilerin arkasında durmaya çağırarak öğrenci eylemini İngiltere’de son on yılın en canlı ve heyecan verici gösterisi olarak niteledi.

Öğrenim harçlarının yüzde 300 oranında arttırılması üzerine ayağa kalkan öğrenciler 10 Kasım günü hükümetteki Muhafazakar Parti’nin Genel Merkezi’ni kısa süreliğine işgal etmişti. İşgalle sonuçlanan eyleme 50 bin civarında öğrenci katılmış, daha sonra polis barikatlarını yaran bir grup (yaklaşık 2 bin olduğu söyleniyor) öğrenci parti binasını işgal etmişti.


Politeknik Direnişi selamlandı

Politeknik direnişinin 37. yıldönümünde Yunanistan’da onbinler sokağa çıktı. Atina ve Selanik’te yürüyüşler yapılırken gösterilerin sonunda polis kitleye müdahale etti.

Öğrenci ve öğretim görevlilerinin yoğunlukta olduğu gösterilere yaklaşık 50 bin kişi katıldı. Yürüyüşte ayrıca emekçilere dayatılan kemer sıkma politikalarına karşı tepkili işçi ve emekçiler de yer aldı. Aşırı yağmura rağmen gerçekleştirilen yürüyüşte sosyal yıkım saldırılarına ve polise karşı atılan sloganlar dikkat çekti.

Yürüyüş, 1973’teki olaylarda onlarca öğrencinin cunta yönetimi tarafından katledildiği Politeknik Üniversitesi önünde başladı. ABD Atina Büyükelçiliği önünde son bulan yürüyüş boyunca, AB ve IMF karşıtı sloganlar atıldı.

Gösterilerin sonunda polisle anarşistler arasında çatışma çıktı. Polis gaz bombasıyla saldırırken, taş ve molotof kokteylleri ile polise karşılık verildi. Çatışmalar ABD Büyükelçiliği çevresine yakın iki ayrı yerde meydana geldi. Farklı yerlerde yaşanan çatışmalarda 25 kişi gözaltına alındı.


Genç mülteciler yürüdü

Almanya’ya farklı ülkelerden gelen genç mültecilerin oluşturduğu ‘Sınır Tanımayan Gençlik’, ülkelerine gönderilmek istenen mültecilerin haklarının verilmesi talebiyle 17 Kasım akşamı Hamburg’da yürüyüş organize etti.

Polis kordonu altında gerçekleştirilen yürüyüşte en önde ‘Sınır Tanımayan Gençlik’ imzalı “Herkese koşulsuz oturma hakkı” pankartı taşındı. Diğer gençlik örgütleri, demokratik kurumlar ve partilerin de yer aldığı yürüyüş sırasında mültecilerin haklarıyla ilgili konuşmalar yapıldı.

Yürüyüşte yapılan konuşmalarda Almanya’da geçici oturma hakkı olan yaklaşık 90 bin ile 100 bin arasında kayıtsız/kaçak insan bulunduğu ve bu insanların sınırdışı edilme korkusu yaşadığı söylendi. 2006’da İçişleri Bakanlar Konferansı’nda, Almanya’da yaşayan belirli mültecilere koşullu oturma izni verilmesi konusunda anlaşma sağlandığının hatırlatıldığı konuşmada bu düzenlemenin mülteciler için fazla birşeyi değiştirmediği ifade edildi.

Çoğunluğu gençlerden oluşan 3500 işçi ve emekçinin katıldığı yürüyüşte BİR-KAR da yerini aldı. Eyleme katılan kitleye “Alaattin Karadağ yoldaş ölümsüzdür” başlıklı bildiriler dağıtıldı ve Kızıl Bayrak gazetesinin satışı yapıldı.

Kızıl Bayrak / Hamburg