16 Nisan 2010
Sayı: SİKB 2010/16

 Kızıl Bayrak'tan
Taksim kararlılığı kazandı
Liberal reformistler sendika ağalarının gerisine düştüler!
Erdoğan savaş baronlarının
huzuruna çıktı!
Metal İşçileri Birliği MYK’sının
Nisan Ayı Toplantısı Sonuçları
Akkardan’da uzlaşmacı-icazetçi
çizginin iflası
Baskı ve teröre rağmen
Ankara’da yaygın çalışma
Ahmet Türk’e saldırı yaygın protestolarla karşılandı 
BDSP’nin 1 Mayıs faaliyetlerinden.
İşçi ve emekçi hareketinden
TKİP 1 Mayıs’a çağırıyor!.
1 Mayıs ve 26 Mayıs
üzerine konuştuk
İzmir Emek ve
Mücadele Platformu kuruldu
EKK, işçi ve emekçi kadınları
mücadeleye çağırıyor..
Eğitim sisteminin gurur(!) tablosu
YTÜ’de direniş sürüyor!
İnsanca yaşanabilir kentler için sosyalizm!
MMO’da seçim süreci tamamlandı..
Sosyal-İş’ e üye olduğu için işten atılan Avukat Cem Gök ile konuştuk
Kırgızistan’da halk ayaklanması
ABD destekli yönetimi yerle bir etti!
9. BİR-KAR Gençlik Kampı gerçekleştirildi
Her kıtada grev var!
Kuzey Kürtleri’nin traji-komik paradoksları… - M. Can Yüce
kizilbayrak.net 1 Mayıs 2010 özel sayfası yayında.
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Eğitim sisteminin gurur(!) tablosu

11 Nisan Pazar günü Yükseköğretim Geçiş Sınavı (YGS) gerçekleştirildi. On binlerce genç bu sınava gelecek umutları ile girdi ve ter döktü.

Öğrenciler ilköğretimden liseye kadar bütün eğitim hayatları boyunca bu sınava endeksli bir yaşam sürüyor, 12 yıl boyunca birkaç saatlik sınav için hazırlık yapıyorlar. Sistem, üniversiteye giriş sınavlarını gelecek kapılarını açan anahtar olarak sunuyor. Oysa ki adı onlarca kez değişen fakat özü itibariyle mantığı aynı kalan eleme sınavları, öğrenciler için gelecek olmaktan öte onları geleceksizliğin dipsiz kuyularına sürükleyen bir muhtevada şekilleniyor. Eğitim sisteminin çürümüşlüğünün bir yansıması olarak karşımıza çıkan sınavların  psikolojik sonuçları öğrencileri intihara dahi sürükleyebiliyor. “Eleme sınavları, öğrencileri sosyal hayattan, üretimden koparıp derin bir yalnızlık ve bunalım içerisine girme riskiyle karşı karşıya bırakıyor. Bu bunalımı tetikleyen temel neden ise yoğun bir biçimde duyulan ‘sınavı kazanma’ basıncı oluyor. Bu baskı özellikle işçi ve emekçi çocukları üzerinde daha da yoğunlaşıyor. Çünkü bu sınav esasta bir ‘gelecek’, ‘varlık-yokluk’ sorunu olarak ortaya konuluyor. Bu basınç sonucunda da, sınav sonuçlarının açıklanmasının ardından intihar haberleri peş peşe gelebiliyor.” (On binlerce genç bugün sınav salonlarında ter döktü / kizilbayrak.net)

İntiharların ardındaki geleceksizlik kıskacı…

Önce geçen sene gerçekleştirilen ÖSS’den sonra hafızamızı tazeleyelim. Sınav stresinden kaynaklı sinir krizi geçiren öğrencilerden sınav sonrası okulun çatısına çıkıp intihar girişiminde bulunan öğrencilere kadar birçok örnek hala hafızlarımızda.

Bu sene ise yap boz tahtasına dönen eleme sınavları çürümüşlüğünü iyice ispatlamış oldu. Sistem gençliğin gelecek özlemlerini karşılayamayacağını, ticarileşen eğitimin yalnızca parası olanlara okuma ve yaşama şansı tanıdığını güncel birçok örnek ile bir kez daha gözler önüne serdi; eğitim sisteminin iflas tablosunu son haftalarda yaşanan iki örnek göstermiş oldu. İzmir’in Balçova ilçesinde, düşük not aldığı tarih dersinin öğretmeniyle tartışmasının ardından babası okula çağrılan 17 yaşındaki lise öğrencisi Şahin Yutmaz, 10’uncu kattaki evlerinin penceresinden atladı. Bir diğer intihar olayı ise Muğla’nın Fethiye İlçesi’nde yaşandı.. Öğrenim gördüğü dershaneye olan 5 bin TL’lik borcu nedeniyle annesinin cezaevine girmesi üzerine bunalıma giren 18 yaşındaki Soner Semih Sipahi, kendini asarak intihar etti. Böylece eğitim sistemi gurur hanesine yeni yıldızlar ekledi.

Eleme sınavları ile açığa çıkan eğitim sisteminin çarpıklığıdır. Emek-sermaye çelişkisinin bulunduğu, servet-sefalet kutuplaşmasının giderek arttığı bir düzende eğitim sistemi de bu durumdan nasibini almak zorundadır. Eleme sınavları bugünkü haliyle eğitim sisteminde mevcut halde bulunan  bütün sorunları barındırıyor. Ezbere dayalı, paralı, gerici, anti-bilimsel, rekabete dayalı, yozlaşmaya ve yalnızlaşmaya iten eğitim sisteminin bütün bu özellikleri kendini eleme sınavlarında gösteriyor. Eğitimde yaşanan fırsat eşitsizliği eleme sınavlarında da karşımıza çıkıyor ve kazanan ile kaybedeni belirliyor.

Sınav stresinden, ödenemeyen dershane borçlarından kaynaklı yaşanan ölümlerin yanısıra eğitim sürecinin bir bütün olarak sorun yumağı haline gelmesi yüzünden her kademesi öğrencilerin canına mal oluyor. Eğitime yeterince bütçe ayrılmadığı, öğrencilerin eğitim gördüğü süreç içerisinde fiziksel olanakların sağlanmamasından kaynaklı öğrenciler tesadüf eseri yaşamlarını sürdürüyor. Okullarının önünde üst geçit olmadığı için Merter’de tramvay altında kalarak ölen 3 arkadaşımız bunun açık bir kanıtıdır.

Eğitim sisteminin gurur tablosuna eklenen bir diğer yıldız ise liselilere uygulanan baskı ve sindirme politikalarının liseliler üzerindeki sonuçları oldu. TEKEL direnişini destekleyen arkadaşlarımız, disiplin cezaları ile okullarından uzaklaştırıldı. Bu ise sistemin bütün kurumları ile birlikte emek düşmanlığını bir kez daha su yüzüne çıkarttı. Diğer bir örnek ise eleme sınavlarını protesto etmek isteyen Dev-Lis’li arkadaşlarımızın tutuklanmasıdır.

Liseliler mücadele ile geleceklerini kazanacaklar

Liseli gençlik, eğitim sisteminin cendere içerisinde ya geleceği ellerine almaya çalışacak ya da sistemin bir parçası haline gelip sömürünün parçası olacaktır. Birçok arkadaşımız eğitim sisteminin türlü türlü sorunları yüzünden intihar ediyorken bu saldırılar karşısında sessiz kalan herkes eğitim sisteminin aldığı canlar karşısında sorumludur.

Sistem gençliğin gelecek sorunu karşısındaki çözümsüzlüğünü biraz daha erteleyebilmek için farklı araçları devreye sokuyor. Çeşitli yöntemlerle, sınavlarıyla, testleriyle, şiddetiyle, baskısıyla liselilerin karşısına çıkıyor. Bizler geçmişimizden aldığımız güç ile arkadaşlarımızın canını alan eğitim sistemine duyduğumuz öfke ile “gelecek bizim” diyoruz. Onlar zaman kazanmak istiyor, bizler “zaman devrime akıyorken” mücadelemizi büyütüyoruz!

Eleme sınavlarınız, paralı eğitiminiz, staj ve atölye sömürünüz sizin olsun. Gelecek bizim!

Gençlik gelecek gelecek sosyalizm!

Devrimci Liseliler Birliği

 

 

 

Ankara DLB’den piknik

Ankara Devrimci Liseliler Birliği (DLB) 12 Nisan günü bir piknik düzenledi. Sabah kahvaltısı ile başlayan piknik, DLB adına yapılan konuşma ile devam etti.

Konuşmada, gençliğin geleceğini kazanmak için örgütlenmekten başka çaresinin olmadığına değinilerek birlikte hareket etmenin önemine vurgu yapıldı. Kurtuluşun işçi sınıfı saflarında devrim ve sosyalizmle mümkün olacağının vurgulandığı konuşmanın ardından okullardaki genel sorunlar ele alındı ve bu sorunlar karşısında neler yapılması gerektiği konuşuldu.

Tartışmaların ardından, 23 Nisan günü Ankara DLB tarafından gerçekleştirilecek kurultayın ön ayağı olan kurultay komiteleri oluşturuldu.

Devrimci mücadele üzerine yapılan konuşmayla devam eden piknik programı kurultaya dair komitelerin neyi ifade ettiğine değinilmesiyle ilerledi. Piknikte spor faaliyetleri ve müzik dinletisi de gerçekleştirildi.

DLB Ankara