14 Mayıs 2010
Sayı: SİKB 2010/19

 Kızıl Bayrak'tan
Sendikal bürokrasiyi
teşhir ve tecrit edelim!
Sınıfa karşı sınıf çizgisinde
bir duruş!
Reformizmin Taksim’i baltalama girişimleri fiyaskoyla sonuçlandı!
Sınıfın devrimci iktidar mücadelesini yükseltelim!
Kürt halkına yönelik
saldırılar yayılıyor
İsrail’in OECD üyeliğine
Türkiye’den destek!
4-10 Mayıs “İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası”nda Türkiye gerçeği
Ankara’da KESK ve Türk-İş’ten
26 Mayıs açıklaması
UPS Kargo işçileri direnişte!
İşten atılan UPS işçileri ile konuştuk
İşçi ve emekçi hareketinden
Fiili-meşru mücadele ruhuyla
İstanbul Kamu Emekçileri Kurultayı’na!
Metal İşçileri Birliği Merkezi Yürütme Kurulu’nun Mayıs Ayı Toplantısı değerlendirme ve Sonuçları..
Binler Deniz, Yusuf ve
Hüseyin’i andı
Gençlik hareketini ileriye taşıma sorumluluğunu kuşanmalıyız!
24. Geleneksel İTÜ Öğrenci Şenliği gerçekleştirildi!
Yunanistan sokağa çağrıyor!
Yunanistan işçi ve emekçilerinin kitlesel/militan direnişi
“Seçimler Almanya’da krizin daha da derinleşeceğinin gösteriyor!”
Kayseri İşçi Kültür Evi’yle
dayanışma sürüyor..
Güler Zere ölümsüzdür!
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Sermaye ve emperyalistlerin “kurtarma paketi” meclisten geçti…

Yunanistan işçi ve emekçilerinin kitlesel/militan direnişi

Yunanistan ekonomisinin iflasın eşiğine dayanması ve Portekiz, İspanya, İtalya, İrlanda, İngiltere gibi Avrupa ülkelerinin de aynı akıbete maruz kalma riski altında bulunmaları, kapitalist/emperyalist sistemin efendilerinin tedirginliğini arttırıyor.

Çöküş riskinin güncelliği, kapitalizmin küresel krizinin aşılması için, başta ABD olmak üzere emperyalist devletlerin trilyonlarca dolar harcamasının, düzenin derdine deva olamadığını gösteriyor. Harcanan devasa meblağlar, şimdilik bazı büyük şirketlerin kurtarılmasını sağlamış olsa da, sistemin kriz içinde debelenmesinin önüne geçmeye yetmedi. Zira düzenin yapısal hastalıklarından biri olan krizlere kalıcı çözüm üretmek mümkün değil. Bu olguyu kabullenmek zorunda kalan rejimin efendileri de, artık krizi aşmaktan çok yönetmekle meşguller. Krizi yönetmenin ise, sömürü ve kölelik düzenini riske atmadan, ortaya çıkan faturayı işçi sınıfı ile toplumun diğer emekçi kesimlerine ödetme anlamına geldiği biliniyor.

Sömürü düzenini kurtarmak için kapsamlı saldırı…

Uçurumun kıyısındaki rejimi kurtarmaya memur edilen Yorgo Papandreu liderliğindeki “sosyalist” hükümet, “kurtarma kredisi” alabilmek için İMF ile AB şeflerinin dayatmalarına boyun eğdi. Sermayenin hizmetindeki Papandreu hükümeti, baltayı taşa vurmuş görünüyor. Zira daha program mecliste görüşülmeden, ülkede hayatı felç eden bir genel grevle protesto edildi.

“Sosyalist” hükümet bu işe çok hevesli olmasa da, sermayenin çıkarlarını korumakla mükellef olan tüm emsalleri gibi, işçi sınıfı ve emekçilere saldırarak kendi sonunu hazırlama sürecini de başlatmaya mahkum görünüyor.

Yunan burjuvazisi ile emperyalist güçlerin uygulamaya çalıştıkları saldırı programı oldukça kapsamlı; göründüğü kadarıyla, rejimi kurtarmak için bundan daha hafifi yeterli bulunmuyor. İlan edilen programın en büyük açmazı ise, daha ilk adımda Yunanistan işçi sınıfı ve emekçilerini cepheden karşısına almış olmasıdır.

“Kurtarma” için vaat edilen meblağ 110 milyar avroluk kredi; kredinin 80 milyarı AB ülkelerinden, 22 milyarı Almanya’dan, kalanı ise IMF tarafından sağlanacak.

Kredi alabilmek için İMF ve AB şeflerinin emrine uyan Papandreu hükümeti, üç yıl içinde 30 milyar avro tasarruf sağlamak, 2014’e kadar bütçe açığının gayri safi yurtiçi hasılaya oranını yüzde 3'ün altına çekmeyi taahhüt ediyor (halihazırda bu oran yüzde 13,6). AB Komisyonu’nun öngörülerine göre ise, ülke ekonomisi bu yılda yüzde 3 küçülecek.

İMF-AB şeflerinin dayattığı, Papandreu hükümetinin ise onayladığı saldırı paketinde kamu kesimine yapılan harcamaların 2014’e kadar dondurulması ve ödeneklerinin yüzde 20 azaltılması, emekli ödemelerinin dondurulması veya azaltılması, emeklilik yaşının 61’den 63’e çıkarılması, KDV’nin yüzde 19’dan yüzde 23’e çıkarılması, yakıt, alkol ve tütün ürünlerindeki vergilerin yüzde 10 artırılması, yeni vergilerin eklenmesi, yeni özelleştirmelerin yapılması hedefleniyor. Ayrıca, Yunanistan'da 13. maaş olarak adlandırılan Noel maaşında yüzde 30, Paskalya ile yaz tatili dönemleri için verilen ve 14. maaş olarak nitelendirilen yarımşar maaş ikramiyelerde ise yüzde 30 oranında kesinti...

Görüldüğü üzere amaç, sömürü ve kölelik düzenini kurtarmak, faturayı ise işçi sınıfı ve emekçilere ödetmektir. Öyle görünüyor ki, kazanılmış hakların gaspı ile yetinmeyen egemenler, ekonomide küçülme ve yeni özelleştirmelerle işsiz sayısının daha da artmasına neden olacakalar.

Emekçiler krizin faturasını ödemeyi reddediyor!

Örgütlülük düzeyi yüksek, direniş geleneği ise güçlü olan Yunanistan işçi sınıfı ile emekçilerinin bu kapsamlı saldırıyı sineye çekmeleri mümkün değil. Neo liberal saldırılara karşı etkili bir direniş sergileyen Yunanistan işçi ve emekçilerinin, bu kapsamdaki bir saldırıya daha kitlesel daha militan bir direnişle karşı çıkmaları sürpriz olmayacaktı.

Nitekim öyle de oldu.

Saldırı programı oylamaya sunulduğu saatlerde, meclis binası önünde kitlesel protesto eylemi yapıldı. Yunanistan Kamu Çalışanları Konfederasyonu, İşçi Sendikaları Federasyonu ve Mücadeleci İşçi Cephesi’nin (PAME) çağrısıyla düzenlenen gösterilere on binlerce işçi, emekçi ve genç katıldı.

Kent merkezi ile sokaklarda yığınak yapan kolluk kuvvetleri, barikatlar kurarak gösterileri kontrol etmeye çalıştı. Buna karşın parlamento binası önünde toplanan eylemciler “IMF’yi kovun”, “Hırsızlar için hiçbir fedakarlıkta bulunmayacağız”, “IMF-AB boyunduruğuna hayır” şiarlarını yükselttiler.

Saldırı paketinin mecliste onaylanmasını da geniş katılımlı bir genel grevle karşılayan işçi ve emekçiler, yüz binlerin katılımlıyla alanlara çıktılar.

Son aylarda üçüncü kez genel greve giden sendikalar ile Yunanistan Komünist Partisi (KKE) ve Radikal Sol Koalisyon Partisi (SYRİZA) tarafından örgütlenen eylemlere 150 ila 200 bin kişinin katıldığı bildirildi. Polisle çatışmaların yaşandığı eylemlerde “meclisten hapse”, “hırsızlar”, “çaldıklarınızı geri getirin”, “çalmadık, ödemeyeceğiz”, “IMF dışarı”, “mücadeleye devam” şiarları yükseltildi.

Kamu ve özel sektörde çalışan işçi ve emekçilerin geniş bir katılım sağladığı genel grev hayatı felç ederken, emekçiler grev ve eylemelere devam kararı aldılar. Bu kararlılık, sermaye ve emperyalistlerin işlerinin hiç de kolay olmayacağına işaret ediyor.

Sınıf çatışmaları sertleşecek…

Çöküşün eşiğine gelen kapitalist sistemin Yunanistan halkasını kurtarmak için sadece bu ülke burjuvazisi değil, emperyalistler de işe koyulmuş bulunuyor. Sistemlerini kurtarmak için faturanın işçi sınıfı ve emekçiler tarafından ödenmesini dayatacak kadar küstah olan rejimin efendileri, hedeflerine ulaşma konusunda pervasız davranmaya hazır görünüyorlar.

Sistemin efendileri ne kadar küstahsa, Yunanistan işçi sınıfı ve emekçileri de, sermayenin saldırılarına karşı direnmeye o kadar kararlılar. Bu ise, kokuşmuş kapitalist sistemin efendileri ile işçi sınıfı ve emekçiler arasındaki çatışmanın sertleşmesini kaçınılmaz kılacak. Rejimin efendilerini tedirgin eden esas nokta da budur. Zira işçi sınıfıyla emekçilerin kitlesel/militan direnişi yükselttiği yerde, yıkım paketlerini uygulama girişimleri başarısızlığa mahkum olmakla kalmayacak, sınıf çatışmalarının farklı evrelere sıçramasına zemin de hazırlayabilecktir.

Yunanistan işçi sınıfı ve emekçilerinin yükselttiği direnişin seyri, bu ülke sınırlarının ötesinde bir önem taşıyor. Sınırlı sayıda işçiyle gerçekleştirilen TEKEL Direnişi'nin bile uluslararası bir etki yarattığı göz önüne alındığında, yüz binlerce işçi ve emekçinin militan bir direnişle Yunan burjuvazisi ve emperyalistlere geri adım attırmaları, küresel çapta devam eden neoliberal saldırıya karşı biriken öfkenin anti-kapitalist bir direnişi tetikleme ihtimali yüksek olacaktır.