04 Şubat 2011
Sayı: SİKB 2011/05

 Kızıl Bayrak'tan
Ortadoğu halklarının tutuşturduğu
isyan ateşi büyüyor!
Clinton Türkiye’ye geliyor
Torba yasa mecliste görüşülüyor,
ihanet büyüyor
Metal işçilerinin yakacağı
grev ateşini yangına çevirelim!
MESS üyelerini greve hazırlıyor
Metal işçileri greve hazır
MİB MYK Şubat Ayı
Toplantısı Sonuçları
Direnişler ve TİS süreçleri.
DİSK’i büyütme çağrısı
PTT’de coşkulu dayanışma etkinliği
Kurultay çalışmalarından
Mısır’da büyük halk
ayaklanması!
Tunus’la başladı, Mısır’la sürüyor!
Tunus’ta kritik süreç devam ediyor
İhtilalin ruhu Arap coğrafyasını
sarıyor / 1 - V. Yaraşır
Wuppertal’de Nazilere
geçit yok!
Sözde temsilciler Erzurum’da
gençlik alanlarda!
“Karneler, çürümüş
düzenin aynasıdır!”.
Anti-emperyalist mücadelede
şanlı bir sayfa: 6. Filo protestoları
Sağlıkta performans ölüm demektir!
Duyarlı bakan, duyarsız toplum(!)
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Anti-emperyalist mücadelede şanlı bir sayfa: 6. Filo protestoları

1960’lı yıllar ABD’nin emperyalist saldırganlığının doruk noktasına ulaştığı yıllardır. Vietnam işgali dolayısıyla Amerikan emperyalizmine karşı tüm dünyada yükselen öfke, Türkiye işçi sınıfı ve gençliğini de etkilemekteydi.

Bu koşullarda Amerikan ordusunun 6. Filosu Akdeniz üzerindeki emperyalist sömürüyü kollamak amacıyla Türkiye sınırlarına yerleşmiş ve yardakçıların sevinç naralarıyla karşılanmıştı. Hatta bu o kadar çirkinleştirildi ki, hükümet tarafından, Amerikan askerlerinin rahat etmeleri için genelevlerin temizlenmesi ve boyanması buyrulmuştu.

1967 yılında 6. Filo’nun Türkiye karasularına gelmesinden sonra protestolarda gözle görülür bir artış yaşanmaktaydı. 1968 yılına gelindiğinde ise öfke daha da artmıştı. Temmuz ayında 6. Filo karşıtı yapılan eylemlere karşı harekete geçirilen güruh gençliğe saldırdı. 17 Temmuz günü ise, CIA beslemeleri sivil faşistler ve İslamcılar, anti-emperyalist mücadeleyi baltalamak için sokaklara salınmışlardır. Aynı gün İTÜ yurt binası bu güçler tarafından ablukaya alınıp Vedat Demircioğlu yurt penceresinden aşağı atılarak katledilmiştir. Vedat Demircioğlu’nun katledilmesinden sonra gençliğin öfkesi körüklenirken, mücadele de büyümekteydi.

1969 yılına gelindiğinde ise, tarihe adını “Vietnam kasabı” diye yazdıran ve halk arasında öyle adlandırılan Komer binlerce insanın katili olduğu halde rektör tarafından ODTÜ’ye davet edilmişti. Katilin gelişini duyan devrimci gençlik Komer’in arabasını ters çevirip yaktı. Bu hem İstanbul’da arkadaşlarının katledilmesine gösterilen bir tepkiydi ve hem de emperyalist düzenin tüm pisliklerinin bir uygulayıcısına verilen ders niteliğindeydi. Aynı zamanda emperyalistler tarafından başlatılan komünist avına verilmiş bir cevaptı da.

1969 ayının Şubat ayı anti-emperyalist mücadelenin doruklara taşındığı bir dönem olarak tarihimizde yer almaktadır. 6. Filo’nun Şubat ayında yeniden İstanbul limanına demirleyeceğini duyan devrimci gençlik ve emekçi halk, kitlesel protestolarla seslerini yükseltiyorlardı. “6. Filo defol!”, “Türkiye 6. Filo’nun genelevi değildir!”, “Amerikalı it, evine git!” gibi sloganlar eşliğinde yürüyüşler düzenliyorlardı.

16 Şubat günü yani 6.filonun geleceği gün ise gençlik ve halkın katılımıyla Beyazıt’tan Taksime yürüyüş gerçekleştirilecekti.

6. Filo’nun geliş günü olarak 16 Şubat’ta eylem yapmaya hazırlanan bir grup daha vardı. Bu grubu oluşturanlar İslamcı gençlik olmaktaydı. Bugün gazetesinden Mehmet Şevki Eygi, ABD için cihad çağrıları yapmaktaydı. Bugün gazetesi vasıtasıyla halkta komünistler cami bombaladı, kuran yaktı gibi yalanlarla kutuplaşmayı körükleyen haberler yapılmaktaydı. Bugün gazetesi, Komünizmle Mücadele Derneği (KMD) gibi ABD tarafından kurulan ve mali olarak finanse edilen kuruluşlar komünist avına çıkmaya hazırlanıyordu. 16 Şubat günü KMD ve gerici birlikler “camiye saygı” yürüyüşü düzenleyeceklerdir. Günler öncesinden hazırlıkları yapılan bu yürüyüş için, sopalar ve taşlar hazırlanmış, yanlışlıkla birbirlerine girmemeleri için kollarına bantlar bağlamış, elbombası ve tabancayla donanmışlardı.

Gerici faşist güruh 6.filo için gerçekleştirilecek olan eylemle aynı gün aynı saatte eylem yapacağını duyurmuştur. Amaç devrimci gençliğin ve halkın anti-emperyalist eyleminin önüne geçilmesidir. Provokasyonu tezgahlayanlardan biri olan Bugün gazetesinde Mehmet Şevki Eygi gerici faşist ayak takımı için şöyle bir çağrı yayınlıyordu:

“Büyük fırtına patlamak üzeredir. Müslümanlar ile kızıl kafirler arasında topyekün bir savaş kaçınılmaz hale gelmiştir... Müslüman kardeşim, sen bu savaşta bitaraf kalamazsın. Ben namazımı kılar, tesbihimi çekerim, etliye sütlüye karışmam deyip de zulüm edenlerden olma, gözünü aç bak...”

“Komünizm küfrüne karşı derhal silahlan. İslam’da askerlik ve cihad ihtiyâri değil, mecburidir… Cihad eden zelil olmaz. Sağ kalırsa gazi olur. Canını veren şehitlik şerefini kazanır... Ezanlar susturulmasın, Müslümanlar komünizmle çarpışan devlet kuvvetlerine yardımcı olsunlar.”

Komünizmle Mücadele Dernekleri Genel Başkanı İlhan Darendelioğlu ise:

“Pazar günü (16 Şubat 1969) komünistler miting yapacak, biz bu mitingde savaşacağız. Silahı olan silahıyla, olmayan baltasıyla gelsin.” demektedir.

Bu söylevler anti-emperyalist mücadeleye ket vurmak amacıyla geri yığınları galeyana getirme amacı taşımaktadırlar. 6. Filo’yu kıble alarak namaz kılanlar, sonrasında devrimci gençliğe ve halka saldırarak kirli işlerin etkin aktörleri olmuşlardır. Oysa aynı dönemde anti-emperyalist mücadele toplumu öyle sarmıştı ki İzmir “genelevleri”’inde çalışan kadınlar 6. Filo askerleri geldiklerinde “bugün çalışmıyoruz diyerek” kapıları suratlarına vurmuşlardır.

16 Şubat günü Taksim’e doğru yürüyüş yapan devrimcilere karşı Amerika adına cihad yaptığı inancına sahip güruh, bombalı, bıçaklı, taşlı saldırıya geçerek Ali Turgut Aytaç ve Duran Erdoğan’ı katletmişlerdir. Bu kanlı sadırının gerçekleştirildiği gün “Kanlı Pazar” diye anılacaktır.

Kanlı Pazar katliamına yol açan failler hiçbir zaman bulunamamıştır. Oysa sorumluları hala da burjuva siyasetinin baş köşelerini tutmaktadır. Eski çalışma bakanı Yaşar Okuyan ve şimdiki cumhurbaşkanı Abdullah Gül gibi… ABD ve işbirlikçi AP hükümetinin başbakanı Süleyman Demirel, 6. Filo’ya karşı eylem düzenleyenleri olaylardan sorumlu tutarken, katillere alkış tutmuştur. Besleme güçlerle faşist saldırganlığı azdıran ve anti-emperyalist mücadeleyi boğmaya çalışan ise bizzat kendileridir. Bu güçler ilk provokasyon deneyimlerini bu eylemlerde edinmişler ve daha sonra tekrar tekrar benzer yöntemlere başvurmuşlardır.

Mücadele tarihimize “6. Filo defol” şiarıyla yazılan bu büyük anti-emperyalist mücadelenin yıldönümündeyiz. Emperyalist baskı ve köleliğin katmerli hale geldiği, füze kalkanı projesi gibi projelerle ileri biçimler kazandığı bir dönemde bu büyük anti-emperyalist mücadele sürecinden öğrenerek onun ruhunu kuşanmaya ihtiyaç var.



Hekimlerden performans protestosu

Türkiye Tıp Fakülteleri Öğretim Üyeleri Girişimi, tıp fakültelerinde başlatılan “performans uygulaması”na karşı 31 Ocak günü birçok ilde eylem yaptı. Türk Tabipleri Birliği (TTB) Türkiye çapındaki eylemlere destek verdi.

Tıp Fakülteleri Öğretim Üyeleri Girişimi, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet’le görüştü. Üniversite girişinde basına bilgilendirme yapan hekimler taleplerini ve imzaları iletmek üzere rektörlük binasına yürüdü. Yaklaşık 350 hekim, 655 öğretim üyesi tarafından imzalanan bildiriyi Rektörlüğe sundu.

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi’nde ise iş bırakma eylemi yapıldı. Onkoloji, hematoloji, diyabet ve çocuk onkolojisi servisleri randevulu hastaların tedavilerini sürdürdü, acil servisteki hizmetler ise aksatılmadan yürütüldü.

Hekimler, Türk Tabipler Birliği’nce düzenlenen foruma katılırken burada konuyla ilgili görüşlerini dile getirdiler.

Ankara’da ise yüzlerce öğretim üyesi cübbeleri ile YÖK önünde protesto eylemi gerçekleştirdi.

Yaklaşık 350 öğretim üyesi taleplerini ve tepkilerini “Sağlıkta performans hasta eder”, “Sağlıkta performans sağlığa zararlıdır”, “Performans eğitimi öldürür”, “Hastalarımız sayı değil, insandır” yazılı dövizlerle dile getirdi.

İzmir’de Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde eylemler yapıldı. Öğretim üyesi, asistan ve sağlık çalışanı olmak üzere eylemlere yoğun bir katılım sağlandı.

Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde 400 öğretim üyesi, asistan ve sağlık çalışanı, poliklinikler önüne yürüyüş yaptı.

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde gerçekleşen eylemde yaklaşık 400 öğretim üyesi, asistan hekim ve sağlık çalışanı, Atatürk Anıtı önüne yürüyüş yaptı.

Adana’da tıp fakültesi öğretim üyeleri bir yürüyüş gerçekleştirdi. Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi önünde toplanan yaklaşık 150 öğretim üyesi, rektörlüğe kadar yürüyerek basın açıklaması gerçekleştirdi.