10 Haziran 2011
Sayı: SİKB 2011/22

 Kızıl Bayrak'tan
Seçim sonrasının kapsamlı
mücadele gündemleri
Seçim oyununa gelme, safları sıklaştır
Yeni katliamlar İzmir’den
yönetilecek!
Hopa protestolarında polis terörü
Herkes için CHP(!): Kimin için demokrasi?
Kürt haraketine ‘seçim ablukası’
İstanbul’da “Seçimler, siyasal gelişmeler ve sol hareket” paneli...
Bursa’da “Seçimler ve sol hareket” paneli
llerde yaygın ve çok
yönlü çalışma.
Devrimci seçim kampanyası
etkinliklerle büyüdü!
Ontex’teki sendikal ihanet
gerçeğine tanıklık
Kampanya dönemi ışığında sınıf çalışmamız
Burger King Çağrı Merkezi
çalışanlarıyla konuştuk
Emekli-Sen üyesi Yalçın Vural ile sendikada yaşanan son gelişmeler üzerine konuştuk.
Kamu TİS’lerinde eylemler
Yunanistan’da iki dünya
karşı karşıya!
Yemen’de halk isyanı
yeni bir evrede!
Ortadoğu’daki isyan ruhu siyonistleri zorluyor
Stuttgart’ta antifaşist öfke
Kurs dayatmasına eylemli yanıt
Eğitim-Sen 8. Olağan Genel Kurulu’nun ardından.
Haziranda ölmek zor!
‘84 ölüm orucu şehitleri
kavgamızda yaşıyor!
Coca Cola cinayet
işlemeye devam ediyor
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Burger King Çağrı Merkezi Çalışanlarıyla konuştuk...

"Başarırsak bir yol açarız!"

- Sizi sendikalaşmaya iten nedenleri anlatır mısınız?

- Gülbahar: Haftalık 48 saat çalışma süresini doldurmak durumundayız. En az 4 gün 11 saat çalışıyoruz. 2 gün üst üste olmamak üzere izin kullanabiliyoruz. Saat 11.00’de bilgisayarlarımızın başında oluyoruz. Vardiya giriş ve çıkışlarında parmak okutuyoruz. Parmak okutma sistemi yemek molalarının başlangıcında ve sonunda da işletiliyor. 11 saat çalışıyoruz ve yemek molamız dışında 27.5 dakika dinlenme molamız var.

Burası sipariş hattı olduğu için sürekli bir iş yoğunluğu var. Hatta bekleyenler vardır ve sizin sisteminiz boş kaldığı zaman çağrılar telefonunuza otomatik olarak sinyal sesiyle düşer. Genel müdür ve bizim müdürümüz ayda bir gelerek bilgilendirme yapıyor. “Çok büyüyoruz arkadaşlar, siz neleri başardığınızın farkında mısınız?” söylemleri sarfedilirken konuşmak isteyenlerin ise sesi kısılıyor. “Sen ne hakla 170 kişinin bulunduğu bir yerde moladan bahsedebiliyorsun, sen ne yapmaya çalışıyorsun, burayı provake mi edeceksin, konuşma otur yerine” denilerek söz verilmiyor. “Bizim sıkıntılarımız var” denilerek yapılan her konuşma teşebbüsü karşısında “Hayır arkadaşım sen kendi adına konuşuyorsun, biz diye bir şey yok. ‘Ben kendi adıma konuşayım’ de ben seni dinleyeyim” söylemleriyle karşılaştık.

Bu süreçte o kırılan rekorların, ulaşılan ciroların üzerinden onlarca restoran açıldı.

Geldiğimiz noktada sinir krizi geçiren arkadaşlarımız var. Şişli Etfal’e gidip sorsunlar Burger’dan kaç tane personel acil servise getirildi diye. Bir arkadaşımız felç geçirmek üzereydi. Doktorlar soruyor, “Siz ne yapıyorsunuz da bu noktaya geliyorsunuz?” diye. Şöyle ki, standart rakam 150 olmasına karşın, biz kimi zaman 300-350 çağrı aldık. Belirlenen standardın üstünde performans arttırımı istersen, 3 kişinin yapacağı işi bir kişinin üstüne yüklersen ne olur? O insan sinir krizi geçirir, psikolojisi bozulur, anti-deprasanlar kullanır, “artık dayanamıyorum” der.

Biz bu koşullarda çalışmayı reddediyoruz. Bize size 2-3 bin TL maaş vereceğiz deseler, biz bunu yine de reddederiz. Bizim derdimiz insani değerleri harcatmamak.

- İsmail: Yemeklerle de ilgili sorunumuz var. Kendi fast-food zincirlerinden beslenmemezi istiyorlar. Birçok arkadaşımız bundan kaynaklı onlarca defa hastanelere gitti. Mide, gastrit problemi vb. Biz bunu sürekli tüketmek zorundayız. Bir arkadaşımız bundan kaynaklı karaciğer yetmezliği yaşıyor. Daha 23 yaşında. Midelerine kelepçe takılanlar var.

- Gülbahar: Haber dinlerken dahi yaptığım işi düşünüyorum. “Acaba hata yaptım mı? Raporumda hata gözükecek mi diye düşünürken buluyorum kendimi. Gece rüyamda müdürümü görüyorum. Akrabalarımı bana hata yazarken görüyorum. Bu normal bir insan psikolojisi değil. Pekçok arkadaş anti-deprasanlar kullanıyor. Ben tepki gösteriyorum ama bir yandan da “acaba alsam mı?” diye düşünüyorum. Biriktirdiğin stresi evde çıkarıyorsun. Herkesle kavga ediyorsun. Bir uyumsuzluk sorunu yaşıyorsun.

Bize bir ara yüzde 2’lik bir zam yapıldı. Sonra baktık ertesi gün bize verilen yemek kuponlarının limiti düşmüş. Sorduğumuzda “size yeni zam yaptık, sesinizi çıkarmayın” dendi. Bu kuponla da karnımızı doyurma imkanımız yok. Aç kalıyoruz. “Bunlar yetmiyor” dediğimiz zaman ise geçiştiriliyoruz.

- Murat: Eski elemanlar 945 TL alıyor, yeni elemanlar da 3 yıl boyunca asgari ücret alıyor. Güvence zaten yok.

- Gülbahar: Ayağa kalkıp su içemiyorsunuz. Sürekli konuştuğunuz için boğazınız kuruyor fakat müşteriyi hatta bekletmemek için su bile alamıyoruz. Ben visörüme su işareti yapıyorum. Adam bana su getiriyor. Biz yanımızda pet şişelerle su getiriyoruz. Kalkıp su almak durumunda kaldığımızda fırça yemeyelim diye.

Sendikal faaliyet öğrenilince baskılar başladı”

- Örgütlenme çalışmasına nasıl başladınız?

- Murat: Yaklaşık 10 ay önce sendikalaşma çalışmasına başladık. Burger 8 ay kadar haberdar olmadı. Haberleri olunca öncelikle işten atılan 4 kişiyle konuşmayı kestiler.

- İsmail: Ardından baskılar başladı. Mesela normalde bizim konuşma kayıtlarımız bir şikayet olduğunda dinlenir. Fakat bizim kayıtlarımız geriye dönük dinlenmeye başlandı. Açık yakalamaya çalıştılar. Dilekçe hakkımız var. Vardiya günü, işin olduğunda dilekçe verdiğin taktirde size izin veriyorlar. İki aydır hiçbir dilekçemiz kabul edilmedi. Cumartesi istiyoruz, salı veriyorlar mesela. Üşüyorum diyorsun camın önüne koyuyor. Gözlerim güneşten rahatsız oluyor diyorsun güneş alan yere koyuyor vb. Bizimle alakalı taciz ve yıldırma politikaları başladı. Bunun olabileceğini tahmin edebiliyorduk zaten.

Problemlerimizi nasıl çözebiliriz diye düşündük, arkadaşlarla “ne yapabiliriz”in cevabını aradık. Tez-Koop-İş Sendikası’na geldik ve işyerimizi anlattık.

Türkiye’de koşulları, yasaları biliyoruz. İşverenlerin sendikalara bakış açısını biliyoruz. Bu anlamda karşı çıkacaklarını bildiğimiz için yetki alana kadar gizliliği korumaya çalıştık. Sonuç almaya ramak kala da öğrendiler. Bu noktada baskılar, tacizler artmaya başladı. Sudan sebeplerle tutanak yazmaya başladılar. Biz bunları bir şekilde göğüsleyebiliyorduk. Murat arkadaşımız ses kalitesi gerekçe gösterilerek işten atıldı. Bu arkadaşımız 1.5 senedir çalışıyor.

Bu şekilde içerdeki arkadaşlarımıza gözdağı verildi. Buna sessiz kalma şansımız yoktu. Murat bunu içerde çalışan arkadaşlarımıza duyurduğunda biz de demokratik tepkimizi dile getirdik. Arkadaşımızın haksız ve hukuksuz bir şekilde neden atıldığını sorduk. O anda işveren direktifiyle olduğu çok açık bir saldırı yaşadık. Bazı çalışanlar bize fiili olarak saldırdı. Birisi bana yumruk attı. Adam bizi darp etti ardından müdürün masasına oturarak bizi tehdit etti.

Buna karşı ertesi gün çalışan arkadaşlarla basın açıklaması gerçekleştirdik. Açıklamaya katılan bu arkadaşlarımız tek tek odaya alınarak tehdit edildi. Sendikadan istifa etmezlerse işten çıkarılmakla tehdit edildiler. Aileleri aranarak baskı oluşturulmaya çalışıldı. İşten istifa etmeleri için zorlandılar. İnsanlara sendikayı yasadışı ve terör örgütü olarak lanse ettiler.


- Baskılar içeride nasıl karşılandı?

- İsmail: Şu ana kadar imzasını geri çeken olmadı. Arkadaşlar ziyaret ediyorlar, birebir görüşmelerimizi sürdürüyoruz.

- Murat: Mesela bir bayan arkadaşımızı tehdit ediyorlar. O da “Hayır, ben sendikalıyım gücünüz yetiyorsa atın” diyor. Başka bir örnek; destek veren bir çağrı geldiğinde orada bulunan arkadaşlarımız alkışlıyorlar vb. İçerideki hava iyi.

- İsmail: Bu kampanyalarla içerideki arkadaşlarımın motivasyonu yükseliyor. Basında bu yönde çıkan haberler onları daha çok cesaretlendiriyor. Baskılara karşı daha dik durmalarını sağlıyor.

Tüketicilerin desteği önemli”

- Mücadelenizi nasıl sürdüreceksiniz?

- İsmail: Çağrı merkezinde örgütlenme deneyimi yaşanmamış. Problemleri çözmenin yegane yolu birlikte hareket etmekten, örgütlenmekten geçiyor. Bunu gerçekleştirmenin yolunun sendikadan biliyorduk. Görüştüğümüz bütün arkadaşlar da buna çok sıcak yaklaştılar.

Bizden bağımsız olarak insanların internet üzerinden yürüttüğü destek kampanyaları var. Bunlar çığ gibi büyüyor. İmza kampanyası için sendikanın önünde stant kuracağız. Taleplerimiz atılan işçilerin geri alınması, sendikal mücadelemize işverenin saygı göstermesi, sendika üyesi arkadaşlarımıza yönelik baskının son bulması. Bu taleplerimiz karşılanıncaya kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.

Ayrıca “Sipariş yok destek var kampanyası” içerideki motivasyonu arttıran bir unsur.

Burada başarırsak bir yol açarız. Çağrı merkezlerinde öncü oluruz.

- Gülbahar: Tüketicilerin attığı her mesaj bizim için önemli. 444 54 64’ü arayarak “Sipariş yok destek var” mesajını bırakın.


- Burger King’in sahibi olan tekel aynı zamanda Ontex fabrikalarının da sahibi. Ontex işçileriyle müdacale süreçlerinizi ortaklaştırmayı düşünüyor musunuz?

- İsmail: Ontex işçileri iki basın açıklamamıza da gelip bize destek verdiler. Birlikte mücadeleye her zaman açığız. Onlar da emekçi kardeşlerimiz. Aynı patron tarafından mağdur edilmişiz. Bu noktada birlikte çalışma ve mücadele örmekle ilgili bir sıkıntımız yok.

- Murat: Sınıf dayanışması çok önemli. O gün orada PTT’den de arkadaşlarımız vardı. Ontex işçilerinin cumartesi günü basın açıklamaları oluyor. Onların basın açıklamalarına kitlesel olarak katılabiliriz. Ortak bir kamuoyu oluşturabiliriz.

Kızıl Bayrak / İstanbul